15 Kinunuevel Atalar sözlerine göre Tasarruf ANADOLU nun çocuk sahi- fesi bu hâfta, tasarruf haftasının tam ortasına düştü. “Tasarrul nedir?., Rahat yaşamak istiyen her kimsenin her zaman yapacağı bir iştir. Atalarımızın bize ka- dar kalmış büyük sözlerine ba- karsak, “Tasarruf, Tü:klerin bil- diği ve sevdiği bir şeydir! *“Aç doymam, tok ta acıkmam sanıri, tıpkı zenginin fakir o: mıyacağını sandığı gibil Fakat “Zaman, zamana uymaz!,, “Ak- la gelmiyen başa gelir,; gene ataların “Ayağını yorğanına gö- re uzat, yani vaktü haline göre para sarfet öğüdünü dinleme- yenler, çalışmıyanlar — “Hazıra dağlar dayanmaz, olduğunu çok çabuk unuturlar. Hele “Ayranı yok içmeğe, gümüşten köprü is- ter geçmeğe, diye - tarif edilen bir takım insanlar, “Kel başa şimşir tarak, takanlar kadar gü- lünç olurlar. *Evdeki hesap çarşıya uymaz, ve fakirlik, sıkıntı başlar. Rabbim çocuklarımızın hiç bi- risine sıkıntı ve yoksulluk gös- termesin! Çünkü “Fakirlik ateş- ten gömlekt'r., Fakirlik çok defa tenbell:ikten doğar. “Sayılı gün tez geçer, tenbel de çabuk aç kalır. Çünkü *boş çuval dik durmaz, "tok açın halinden bilmez,, bilse de, sanki ne çıkar? “İlin kapısı hem geç hem de güç açılır., ve in sana: — Para isteme benden buz gibi soğurum senden! derler! . .. Şimdi hayatta fakir kalmamak için ne yapılacağını öğrenelim: Tenbel olan bilmelidir ki “Er olan ekmeğini taştan çıkanır., *İlin ağzına bakan aç kalır., Babasından bulduğu veya bir fırsat arasında elde ettiği para ibi bilmelidir ki “hazıra dağ- nmaz, “har vurup har- Sütunlarda seyahat Rus çocuğu Biliyor musunuz? Bir insan ne yer? Arz üzerinde istatistik merak- hları çoktur. Bunlardan birisine göre, tabii halde bir adam, 50 yaşına kadar tam 25 ton gıda maddeleri yeri. Fakat oburca bir insan için bunun iki mislini yemekte mümkündür. Bu mik- darda içecek yoktur. Çünkü tabi halde bir insan günde bir litre su içse yalnız bu 20 ton eder.. Miniminilerin kulübü İngilterede henüz 12 yaşında bir kızın, Ms Margaret Lavso- nun reisi bulunduğu bir kulüb vardır. Bu kulübün azaları da böyle küçük kızlardan, müessisi de Margaretin kendisidir. Kulübün maksadı, zararsız ve küçük kuşları himayedir. Mar- garet bir tatil günü bir kuşçuda mini mini kuşların kafesler için- de nas| çırpındıklarını görmüş ve çok acımıştır. Zengin bir ailenin çocuğu okluğu için © sene böyle bir kulüb kurmuş ve az zaman için- de “orman kuşlarının kafese konmamaları hakkında bir ka- nun, çıkarılmasına da muvaffak olmuştur. â man savurmak, akıllı insanın harcı değildr. Evvelâ bilmeliyiz ki: “Artık mal göz çıkarmaz., Her şeyin bir - kıymeti - vardır. *Sakla samanı gelir zamanı!, *Ak akçıa kara gün içindir., Ve “akçalı adamdan dağlar kor- “altın anahtar, kale kapı« Para, demek oluyor ki lâzım ve en faydalı bir şey. Şu halde; fakir olmamak, her zaman pa alı olmak için “para, parayı kazanır, hakikatini bilme- lidir! Zaten: “Aza nereye g'diyor: sun diye sormuşlar, çoğun yanına gidiyorum demiş!, Paranın azı olmaz, az veya çok parayı iyi idare etmelidir. (Ekmeğini katığına denk eden hiç bir vakit parasız kalmaz ), hem de (damla damla göl olur, bir iken bin olur!) derler. Atalarımızın ( işten artmaz, dişten artar! ) sözü bu gün (hem işten, hem de dişten artar!) şekline girmiştir. Hasılı: Her şey para ile döner; zen- gin olmak, yok yere para har- tan mutlaka bir az ayırmak ile mümkündür. Böyle yapmıyanın vay haline. Çünkü (düşenin dos- tü olmaz). (zengin arabasını dağdan aşırır, zügürt düz ovada yolunu şaşırır!) Şükranın Babası Bir muhteriin çocukluğu d— — — — Bir yük vagonu içinde hayal — yepi *Merkezi Mişigan ve Kanada, şimendiferinin birinci treni “Por- horn, dan geçmek üzere ve sabahın henüz yedisiydi. Mev- kifte bekleşen halk arasından açık gözlü ve çevik bir çocuk büleciye yaklaşarak: — Bay, ben Tomas Edisonum.. Dedi. Büfeci: — Çok âlâ, küçük dostum... İşte senin sepetinl.. Diyerek, çocuğa bir sepet verdi, bunun içinde simitler, çörekler, francola vesaire sıra- lanmıştı. Büfeci bunu verdikten sonra ilâve ederek dedi ki: — Çok dikkat et oğlum; hele para alırken eksik almamağa, paramı yankesicilere kaptırma- mağa çalışl,. 3 başlamıştı. çar., “Parayı veren çalar | Mevsim bahar, şehrin dışarısı en (manzaralara dalarak oldukça fazla camaâmak, fazla çalışmak, kazanç- ANADOLU Hayat mücadelesi Hayatta mığlülî olanın vay haline! KD A AREZ M lşi Çocuklara hikâyeler —Z t . .. . Bahadır şahın bir sergüzeşti Eski zamanlarda Hindistanda | yok?.. hükümet kuran Bahadır Şah is- Vakıa Şahı baştanbaşa aradır minde bir Türk şahı, memlekette | lar, fakat bir altın değil, bir olan biten şeyleri bilmek için | mangır bile bulamadılar. tebdil gezer idi. Bahadır Şah — O halde, bunu gebertelim. kendisini tanıtmamamak için kı- | Diye haykırdılar. yafetini son derecede değiştiri Fakat akıllılarından birisi: ve h i bile kendisini —Canım öldürmekle keseleri- tanıyamazlar idi. miz altın dolacak değil ya?.. Günlerden bir gün, yine şöy- | Belki bir işimize yarar.. Hey lece bir tüccar kıyafetine gire- | bana baksan a... Sen hiç iş bik rek teftişe çıkmış ve hükümeti- | mez misin? nin payitahtı olan (Dehli)jnin dı- Bahadır, bu teklif karşısında şarılarını gezmeğe - ©. “her şeye müktedir. o'acak derecede akıllı ve iradesi metn idi, — Siz ne bilmemi istersiniz?. uzaklaşmış ve tam aklı başına | Diye sordu. kelip de dönmeğe karar verdiği — Terlik yapabilir. misin?.. zaman artık ortalık kararmağa | Ya öldürürüz, ya da yaptığın başlamıştı! terliklerin parasını alırız.. Fakat Bahadır Şah cesur ol- Bu teklif haydutların duğu için gecede kırlarda kal- tarafından kabul edildi. maktan korkusu yoktu; — zaten Bahadır da: “Pek âlâ.. Dedi, ay da çıkmak üzere olduğundan | Size öyle terlikler yapacağım, ki yavaş, yavaş payitahta gitmekte | kazandığınız paraları koyacak de bir zevk buldu; fakat tamo | yer bulamıyacaksınız. aralık kulağına bir takım' görük tüler geldi, ve bir anda, bir çi- tin arkasından sekiz, on mi çıktı.. Bünlar silâhlarını Şaha doğrultarak: *— Canını kurtarmak - ister- şen ver kesenil..., dediler. Sah bunlardan hiç korkmadı; ve harmanisini kaldırarak bütün ceblerini silkti. Bu kadar para- sız bir esir karşısında haydutlar âdeta kudurdular; zaten “Dehli, de hükümet Türklerin olduğu için fakir bir Türk yoktu; bu Türkün böyle parasız olması bepsini şaşırttı; Haramil *—Tuhaf şey!.. Dedi. Sende tek bir altın, tek bir yüzük te mi hakikaten hoş idi. Şah bu güzel hepsi Genç Tomas, sepetini alarak garın gâzete salıcısını buldü, birine: — Bay, ben Tomas Ediso- num... Dedi. — Pek âlâ., İşte sana bir takım... İçinde gazeteler, mecmur alar ve resimli albümler vardır. Amma fiatlerine iyi dikkat etl.. Tomas, ilk sermayesini teşkil eden eşyacıklarla dolu sepetile kalabalığa karıştı ve sabırsız- lıkla trenin gelmesini bekledi ve tren geldiği vakit, kondoktöre üçüncü defa olarak: — Bay, ben Tomas Ediso- numl.. dedi. Sen de yolculara iyi, kötü bir- Kondoktör ona şöylebir baktı | hizmet eders nl.. dedi. ve sonra sert bir sesle: İşte bu suretle, henüz on iki *— Haydi yük vagonuna gir.. İ yaşına girmiş olan Tomas Edi- Çocuk dünyası Sepet yapmağa çalışan iki arkadaş VX ÖKEMADRY NN AZ F DN AA MADAETAATAAR N KA AAAT LKL BEMEDTA Z < Sahifa 9 Çocuk yazıları |Iki numaralı bil. Ak akça kara gün içindir.. Zavallının boğazında Bir fırın var yanıyor, Ateş sarmış başını Etrafı zor tanıyor. Bir taraftan karısı Durmadan sızlanıyor, Büyük oğul bir yanda Kadere hırslanıyor. Bu ağır hasta halde Anahtar da elde; İnliyor, diyor, bakın! Doktor istemem sakın. İşte pintilik eden Kurtulmaz tehlikeden, Belki parası kalır Fakat canıdır giden. G. M. Dikkat: İlkmektep çocuklarının yazıla- rına bu sütünumuz açıktır. Bahadırı. haydutların — inine götürdüler ve ona bir takım deri vesaire — getirerek - terlik yaptırmağa başladılar. H ten bu terlikler çok para getiriyordu: Çünkü bunlar gayet güzel yapılıyor, ve husu- sile her terlik üzerinde gayet hakimane beyitler, cümleler bu- lunuyordu. Dehlide bu terlikler son de- rece şöhret kazanmış ve şehre gelen bütün terlikler saray ka- dınları için evelden alınırdı. Fakat Bahadırın bir kâç gün meydanda olmaması alttan, alta şüyu bulmağa başlamış ve şim- diye kadar her hangi sebebden nerede olduğunu — bildirmiyen şahın ne - olduğunu düşünmek zamanı gelmişti. Bir gün hay- dudlardan birisi bu hali anla- yınca; Bahadır artık kendisini kurtarmak lâzım olduğunu an- ladı. Zaten eşkiya arasında, on- ların her âdetlerini öğrenecek kadar yaşamış ve her — şeyi öğ- renmişti, Bunun üzerine, hep cahil olan haydudları ele vermek için ter- liklerden birinin üzerine Baha- dırın nerede ve hangi haydud- son bu bir kaç dakika içinde trende üç vazife alıyor ve yük vagonunda yapacağı bazı hiz- metlere mukabil, yolculara yiye- cek, “ekemek peynir ve gazete gibi ufak tefek şeyler satmak imtiyazını kazanıyordu. Zaten Edisonun para kazan- ması çok lâzım idi: Porhuronda madrabazlık eden babası, bir kaç aydanberi sıkıntıya düş- müş ve bu sıkıntı sefalet dere- cesine gelmişti. Bunun için oğlu Tomasa trenlerdeki bu vazifeyi bulmuştu. Ona üç dolar kadar bir sermaye ve sonra bu serma- yeyi güzel kullanarak istikbalini kazanmak çaresi içinde güzel bir nimet vermişti. İşte sepetinde bu sermaye ile e z aa LĞ mecemizin halli Çocuğun kulağını çe. kebilmek için iki nu- maralı ipi tutmak lâzımdır.. Doğru hallederek mükâfat ka- zananlar: Üç lira kazanan: Kız Lisesi sımf 3 den 1161 Lâtife. İki lira kazanan: Olti okulu 553 numaralı İbrahim Tamtürk. Bir lira kazanan: Borgamadâ manifaturacı Mehmed Gülecin oğlu Hasan kazanmıştır. Yirminciye kadar hediye ka- zananlar: İzmir, Kız öğretmen mektebi 74 numaralı Nedime Lâtfe, Ti- caret Lisesinden 58 numaralı Cemal Çagatay, Karantina Man- sur zade sokak 7 numarada Alp- tekin Kileci, İzmir Yiğitler ma- hallesi Sevgi sokak 18 numaradı Kemal kızı Canol, Karşıyaka Türk birliği İlkokulu sınıf 5 ten Fikret Erden, Kız Lisesi sınıf 2 den Nazmi kızı Hayrümnisi Şenuçar, Olti —mektebinden Necati Karadayılmaz, Gazi bul- van Cumhuriyet kız enstitüsü akşam okulu sımıf 4 ten 119 Enver, Karşıyaka Ortaokuldan 380 Tarhan Oktay, Gazi İlk- okulu sınf 4 ten 499 numaralı Saime, Gazi İlkokulu sınıf 3 ten 260 numaralı Mehmed Ali, Sa- rayköy Gazi okulu 2 inci sınıf 194 numaralı İlhan Baycan, Ber- gama Mehmed Güleç oğlu Naci, Bahlıkesirde Gazi İlkokulundan 813 Kampus, Ankara birinci Ortaokul 1/3 te Ruhan Özdener, İzmir - İkiçeşmelik Ha- san Özdemir, Arastada Hasar Nuri Er. Dikkat: Sayın okuyucularımızın hedi- yelerini gelecek hafta çocuk sa- hilesinin neşri gününde, yani çar- şamba günü idarehanemizden almalarımı rica ederiz. ların elinde esir olduğunu yazd ve altına imzasını attı. Haydudlar, okumak - bilme- dikleri için, bu terliği de paha- hya satarız ümidile tam yerine, yani saraya götürdüler ve sa- ray halkı bu haberi okuyunca, evvelâ terliği getiren haydudu, ve sonra bir takım askerle di- ğer haydudları :utırık astılar... .. İşte, iki kıymetli ders: Evvelâ: Bir insan her hangi bir san'atı, bir işi bilirse ve onu yerinde kullanabilirse her :ı'.lı'ı'i zaman kendisini kurtara- ir. Sonra: Okumak ve yazmak her vakit ve herkese lâzımdır. Eğer haydudlar okumak - bilse- lerdi, şahın oyununa kapılmaz- lardı. tedarik ettiği eşya ve kulağında babasının nasihati olduğu halde birinci seferini yapıyordu. Az vakit içinde vazifelerini öğrenebildi. Bazı Porhorondaki evceğzini; para kazanmak için pek çok sıkıntı çeken babasını; sonra, okumak, yazmak, hesap ve bir az da resim gibi her ne bilirse kendisine — öğretmeğe — çalışan sabırlı ve çalışkan — anneciğini düşünüyor idi. Zaten bu çocuğun öğrenmeğe, kitaplardaki şeyleri bilmeğe çok merakı var idi. Ve bir kaç dolar kazandığı anda iki şeye karar verdi: Kitap almak ve boş vakit kazanmak. Vakit kazanmak — Sonu- haftoya — ;;;