xı (a ğ Velı n LK . P: BZ TELGRAF Fransız mümessili, Hatay AY KM " kana mı boyamak istiyor? Garo, Ermenileri Türkler aleyhine çeviriyor ve a silâh vermeğe hazır olduğunu söylüyor. (— Antakya, 14 (Hususi)— Garo sihsi, sinsi. mebus seçimi hazır- liklarını idare etmektedir. Bu müaksatla yer yer toplantılar ya- $ pilmakta ve bu toplantılar ekse- riyetle kavga gürültü ile nihayet buülmaktadır. Nitekim — İskenderunda son yapılan — toplantıların birinde Derviş Miçi,| üçtane satılmış adamın adını zikrederek: K <— Bunlardan başkasına rey vereceklerin kafasını kırarız., Demiştir. — Bu söz üzerine kayıkçı reis- ' lerinden Mikal: — Bu söylediğiniz. adamlar memleketin, vatanın değil, Fran- sızların menfaatlerini güderler. Biz memleketimizi seven ve ona hizmet eden mebus istiyoruz. Diye münakşaya başlamıştır. Bu münakaşa büyümüş. Kavga şiddetlenmiş ve mudarebe ile nihayet bulmuştur. Münakaşaların aralarını açtığı şahısları birleştirmek ve - barış- tırmak işi ile Zeki Arsuyi meş- gul olmaktadır. Antakya, 14 (Hususi) — Rah- sil sinemasında Ermeniler tara- de. lege Garoda hazır bulunmuştur. Garo, Ermenilere hitaben şun- ları söylemiştir: — Bizimle beraber - olunuz. Size uzatılan dost elini sıkınız. Bizimle müştereken çalışırsanız, Türklere karşı durabilirsiniz. Si- ze icdb ederse istediğiniz kadar silâh verebiliriz. ,, Antakya, 14 (Hususi) — San- cak ana yasasının dokuz ve 12 inci maddelerinde tasrih edil- miş olan nülus — işlerile uğraş- mak üzere tek hâkimli mahke- meler teşkili hakkındaki yüksek komiserlik kararnamesi neşre- dilmiş ve bu kararnameye göre ihdas edilen Antakya hâkimli- ğine Memet Garibi; Kırıkhan hâkimliğine de Sadık Mardini tayihn edilmiştir. Bu iki zat, Türkler aleyhinde simdiye kadar yaptıkları kötü muamelelerle — Sancakta kötü nam bırakmışlardır. Mehmet Garibi — İskenderun Fransız istihbarat dairesi Baş- kâtipliğini görmüş ve 1933 de gene Fransızlar tarafından me- busluğa seçilmiştir. Şimdiye ka- dar da Fransız âmaline hiz mette kusur göstermemiştir! Kırıkhan Hâkimliğine tayin edilen Sadık Mardin Kırık- kanda Türklerin aleyhinde ça- lşmakta maharet göstermiştir. Roma, 14 (Radyo) —Hatayda Türklere karşı tazyik - siyaseti devam ediyor. Türk mahalleleri, Fransız askeri tarafından abluka edilmiş bulunuyor. Türk mağa- zalarının en çoğu kapalıdır. Ufak telfek sebeplerle tevkif olunan Türk gençleri, İskenderuna gönr derilerek orada tecrid edilmek- tedirler. Paris, 14 (Radyo) — Başve- kil B. Kamil Şotan Türkiyenin Paris sefiri B. Suad Davazı ka- Bbul etmiş ve uzun müddet ko- muşmuştur. Bu konuşmanın, Ha- hadan verilen müsamereda tay işile alâkadar leniyor. Cenevre, 14 (Radyo) -- Ha- tay meselesini tetkik eden ko- misyon raporunu hazırlamıştır. Bu rapor, Milletler Cemiyeti tarafından teşkil edilen komis- yona havale edilecektir. Rapo- run Fransa ve Türkiye hükü- metlerine de gönderileceği bil- dirilmektedir. Cenevre, 14 (AA) — Ha- tayda yapılacak intih: esas- larını tanzim ve tatbikini kont- rol edecek olan komisyon, Ha- olduğu söy- taydan hareketinden sonra bu- rada içtimalar yaparak konsey reisine verilecek olan raporu ik- mal etmiştir. Bu rapor, Türkiye ve Fransa hükümetlerine konsey reisi tara- fından yollanacaktır. Anlaşıldığına göre, komisyon intihabat esnasında — istihdam edilecek ajanlazın adedini 20 olarak göstermiştir. Komisyon, önümüzdeki Kânu- nusaninin 14 ünde Hataya dö- nerek işine başlamış buluna- caktır. Italyanın Cenevreden çe- kilişi ve Alman matbuatı Angrif gazetesi, Uluslar Sosyetesinin infi- saha mahküm olduğunu ileri sürüyor. Berlin, 14 (Radyo) — Alman ! letlerin de Uluslar sosyetesinden matbuatı; uzun makaleler yaza- rak, İtalyanın Uluslar Sosyete- sinden çekilişini tefsir etmek- tedir. Angrif gazetesi; Uluslar Sos- yetesinin infisaha mahküm ol- duğunu ve fakat, buna rağmen lenleilencamemdekirinmmünannı betlerin haleldar olmıyacağını, esasen Uluslar Sosyetesinin, son zamanlarda meflüç bir ha'e gel- miş bulunduğunu yazmaktadır. Bükreş, 14 (Radyo) — (Ko- runtol) gazetesi; İtalyanın Ulus- lar sosyetesinden çekilişini mev- zuu bahsederek uzan bir makale yazmış ve bu müessesenin, cn çok Rusyaca müdafaa edild ğ.ni, yakın bir zamanda diğer dev- çekileceğini ve bu müessesede, yalnız İngiltere, Fransa, Rusya ve Çekoslovakyanın kalacağını ileri sürmüştür. Berlin, 14 (Radyo) — Alman gazeteleri, İtalyanın Uluslar Sos- yetesini terketmesini memnuni- yetle karşil rlar. — Beo- bahter: *Uluslar Sosyetesinin temeli, büyük harpte Fransz politikacı- larının ortaya attıkları - fikirlere istinad etmektedir. Bugün Mil- letler cemiyeti ölmüştür. İulyı- nın çekilmesi ile milletler ara- sında yeni bir münasebat devri- nin başladığı meydana çıkmıştır., Demek'edir. Yaman katil Vigman ve öldürdüğü kadınlar Dünkü hafriyatta cesedi bulunan kadının parmaklarında elmas taşlı yüzükler vardı. 7 Paris, 14 (Radyo) — Katil (Vigman) hakkındaki tahkikata devam olunuyor. Zabıta, bugün de (Senklo) şatosunun bahçe- sinde bafriyat yapmıştır. (Fonteneglo) da yapılan haf riyatta, (Vigman) tarafından öl dürülen altıncı kadının cesedi bulunmuştur. Kadının parmaklarında elmas taşlı yüzükler bulunmuş'ur. Zabıtanın relakatinde, bir çok gazete muhabirleri ile fotoğraf- çıları vardır. Zabıta, Strazburgda bulunan B. Kelleri davet ederek, refika- sının, katil Vigman tarafından öldürülen kadınlardan biri oldu- gunu bildirmiştir. B. Keller, bu haber üzerine derin bir teessür içinde kalmış ve: — Karım ne bedhaht imiş ki böyle pespaye adamların eline düşerek kurban gitmiştir. Şimdi, analarının bu feci akıbetini yav- rularıma nasıl bildireceğim?, Demiştir. Zabıtanın (Senklo) villâsında yaptığı araştırmalarda, madam (Keller)e ait bir kravatla bir ta- kım çamaşirlar bulunmuştur. Yurddaş! Bu hafta bir kaç kavanor reçel ve bir kaç şişe şurup yaptır, kilerine koy. Papa Eftim Fener patrikhanesile barışıyormuş İstanbul, 14 (Hususi) — Uzun zamandanberi araları açık bulu- nan Fener patrikhanesile Papa Eftim arasında bir uzlaşmaya varıldığı ve papanın barışacağı söyleniyor. Tepebaşında bir bina yıkıldı İstanbul, 14 (Hususi) — Bu gün Tepebaşında bir facia ol- muş, bir bina yıkılarak iki ame- le altında kalmıştır. Ameleler: den birinin yarası ağır, diğerinin hafiftir. Pamuk mahsuül İğirdir, 14 (Hususi) — Bu yıl pamuk mahsulü çok bereketlidir, rekolte geçen yılın üç misli olarak üç milyon kilo tahmin edilmektedir. Sahile 3 Parti grubu toplandı, 1 Maarif Vekilinin be. yanatı tasvib olundu Ankara, 14 (Hususi) — C. H. Partisi Kamutay grubu bu gün toplanmış, Kültür işleri üzerinde görüşmeler — olmuştur. Maarif Vekili B. Satfe Arıkanın beyanatı tasvib edilmiştir. ihtilâlciler Madridi tekrar topa tuttular Madrid, 14 (Radyo) — İhti- lâlciler, bugün de iki defa Mad- ridi topa tutmuşlardır. Hasarat mühimdir. İnsanca olan zayiat hakkında henüz malümat alına- mamıştır. Cumburiyetçiler, şiddetli — su- rette mukabelede — bulunmuş- lardır. İtalya Çindeki mütehassıs- larını geri çağırıyor Roma, 14 (Radyo) — Mare- şal (Şangay-Şek) nezdine müte- hassıs olarak bulunan otuz İtal- yanıd “dörkal Çüdün azaklap ması, İtalya Hariciye Nezaretin: den - kendilerine tebliğ — edil- Miştir. Roma, 14 (A.A.) — Çin hü: kümetinn hizmetinde bulunan 30 kadar İtalyan askeri müşa: virile 12 hava eksperinin Ro- maya çağrıldıkları öğrenilmiştir. Brezilya İçin İtalyada iki tah- telbahir yapıldı Roma, 14 (Radyo) — Brezilya hesabına inşa edilmiş olan iki tahtelbahir, bu gün den ze indi- tilmiş ve Brezilya memurarı ta- ratından teslim olunmuştur. Küçük itilâf Erkânıharpleri ,Prag- da top'anıyorlar Prag, 14(Radyo) — Küçük itilâf devletleri erkâmharb reis- leri burada bir konferans akde- rek, küçük itilâf devletlerinin askeri meselelerini konuşacak- lardır. Bu münasebetle Roman- ya ve Yugoslavya erkânıharbiye reisleri, bu gün buraya gelmiş- ler ve istasyonda merasimle kar- şılanmışlrdır. General Roder Mussolini ile konuştu Roma, 14 (Radyo) — Maca- ristan Harbiye Nazırı general Roder, bu gün İtalya Harbiye, Bahriye ve Hava Nezaretlerini ziyaret etmiştir. General Roder, mütecakıben Başbakan B. Mussoliniyi ziyaret etmiş ve bir saat kadar konuş- Mmuştur. Harbiye Nezareti müs- teşarı general Paryani, dün gece general Roder şerefine bir ziya- fet vermiştir. Bu ziyafette, Ma- car sefiri ile Macar - tebaasının temayüz etmiş olanları ve İtalya ricalinin mühim bir kısmı hazır bulunmuşlardır. Şeromboli yanardağı alevler saçmağa başladı.. Mesina, 14 (Radyo) — Şerom- boli yanardağı alevler saçmağa başlamıştır. Mesina halkı, hâdi- seyi büyük dikkatle takip etmek- tedir. ANADOLUDA Yarından itibaren neşrine başlır yacağımız bu kitabın muharriri, mab» terem mütercimi kadar — değilse de, her halde gene Tüzklere meçhul bir adam değildir. Girgia, zeki, cevval bir gazeteci, müstehzi ve hleviyeci bir üslüb cahibi olan (Hasri Bero) bir kaç sene evel Ankaraya kadar bir soyahat yapmış ihtisaslarımı — bir ma- kalo sorisi halinde Petite Parisiene Bgazetesile neşretmişti. O zaman gazetelerimiz tara- fından da iktibas ve te:cime edilmiş olan bu yazıları hatır- hyanlar (Hanri Bero) nun ne kiymetli muharrir olduğunu tak- dir etmiş olacaklardır. Eserle: rinden mühim bir kısmı Fransa- nın ikinci akademisi olan (Gorr caurt akademisi) nin takdir ve mükâfatını kazanmış olan (Hanri Bero) muharrirlik hayatına ev- velâ gazetecilikle başlamış ve ye müteaddid büyük gazetelerde ince ve müstebzi üslübu ile ken- disini herkese taıttırıp >sevdir- dikten sonra bir çok ta eser neşretmiştir. İşte sevgili Dabiliye Vekili- mizin —tercüme etmiş olduğu (Şişko) da bu eserlerden biri- sidir. Bay Şükrü Kaya bu eseri İs- tiklâl — mücadelesi — esnasında (Malta) da — İngilizlerin - elinde esir bulunurken tercüme etmiştir. Ne kadar dikkate şayandır ki bundan yirmi sene evel tercüme edilmiş olan ve o zamandanberi bir tek kelimesine dokunulma- miş bulünan bu eser bu gün tercüme edilmiş kadar sade, gü- zel ve bu günün Jisanı ile ya- zılmıştır. Bay Şükrü Kayanın (Roben- son Krozoe)yi de Maltada iken tercüme ettiği malümdur. Bu güzel eseri seve seve okuyanlar- dan biri de benim. Fakat “Şiş- ko,yu ancak geçenlerde Anka- rada bulunduğum zaman bir arkadaşımın ikazile ele geçirerek okuyabilmiştim. Büyük br zevk duyarak -hat- ta- bir. kaç * defa okuduğum bu eseri (Anadolu) okuyucula- rına da armağan etmek arzusu beni nihayet Bay (Şükrü Ka- ya) ya müracaata sevketti. Müracaatımı ve ricalarımı lüt- fen kabul ettiler. Her zaman altif buyurdukları (Anadolu) da bu eserlerinin neşredilmesine müsa- ade buyurdular. Bu — müsaadeyi (Anadolu)ya karşı devam edegelen teveccüh- lerinin bir nişanesi telâkki ettik. Bay (Şükrü Kaya) ya bundan dolayı teşekkürlerimizi ve min- nettarlıklarımızı sunar ve eserin neşrine yarın — başlıyacağımızı muhterem okuyucularımıza müj- deleriz. Haydar R. Öktem .* Güzide Vekilimiz, bu eserine şöyle bir mukaddeme ile başlı- yor: Eserin müellifi, “zayıfların şen bir kitap telâkki edecekleri bu romanı; (Mareşal Jofr, Jorj Pi yuş, Edvar Heriyo, Güstav Teri, Piyer Benuvo, Lüsyen Kitri, Mansuel, Poley, Dr. Rem, Felya Lityoni, Blanş Selva, Rober dö Jovenel, Moris Velâmnik, Rober Diyövöne, Piyer Lişni, Alben Mişele, diye Fransız meşahirin den şişman zatlara ithaf ediyor. Tercümesinin de Yunus Nadi beyle ve memleketimizin diğer şişman meşahirine ithafı müna- sib olurdu., Anadolunun notları: Mareşal Jofr: Umumi harb bidayetinde Fran- sız orduları başkumandanı — idi, Meşhur (Marn) muharebesini ka: zanan bu zattır. Jorj Piyuş: Fransiz edib ve muharrirle- rindendir. Edvar Heriyo; Fransada Radikal Sosyalist fırkası reislerindendir. Mütead- did defalar Başvekil olmuştur. Elyevm Fransız Meclisi Mebusan reisidir. Güstav Teri: Fransız — gazetecilerindendir. Müteaddid eserleri vardır, Mil- letler " cemiyetinin ihdası için yaptığı neşriyat ile maruftur, Övre gazetesinin direktörü idi, Benua: Fransız ediblerindendir. Mü- teaddid eserleri dilimize de çev- rilmiştir. Lüsyen Kitri; Fransız tiyatro müelliflerinden ve aktörlerindendir. Piyeslerini hem yazar, hem de kendisi tem- sil eder. Sayısız. —komedileri vardır. Blanş Selva; Maruf bir piyanist kadın. Mu- siki hakkında eserleri vardır. Rober dö Jovenel; Maruf — gazetecilerden.. Öyr gazetesinin — başmuharriri — idi, Gazeteciliği tehzil eden “yirmi derste gazetecilik,, unvanlı eseri meşhburdur. Diğerleri de Fransanın muh- telif âlemlerine mensup meşhur simalardır. ——— Yurddaş! Yeni içtimat ahlâk yerli malı kullanmağı emrediyor. Yıldırım mı, yoksa! Burnavada Şehid Mehmed ıokıîndl 3 sayıda Rifat İ. Meral namındaki okurumuzdan bir mektul y v aldık. Bundan anlıyoruz ki, bu vatandaş, bayramın ikinci günü (5/12/937) tam saat 16,15 de, mühim bir işi için İstanbula bir' yıldırım telg- raf çekmiştir. Yıldırım telgraf, kelime başına 12,5 kuruş ücrete tâbidir, tercihen çekilir. Meselâ, bir telgraf İstanbulda çekildiği zata, yarım saat içinde verilir ve bu verildiği saat, telgrah çekene de bildirilir. Haydi bilemediniz bir saat daha ilâve ediniz. Ne eder, bir buçuk? Cevap yok.. İki, üç, beş, altı, sekiz on..... Evet, mektup sahibine göre, aradan tam 17, ,5 saat geçiyor ve yalnız yıldırımlığını değil; adiliğini bile kaybedip lâalettayin mektup haline gelen - telgrafın İstanbuldaki alâkadar zata tevdi edildiği haber veriliyor. Okurumuz, Başmüdürlüğe şikâyet etmiş olmakla beraber, bize de baş vuruyor: — Tazminat isterim, diyor. Ve bu tazminat. benim namıma Hava kurumuna yatırılsın!. Adi telgraflar için bile insanın kabul edemiyeceği bu kadar te- ahhur karşısında, ancak tazminat isteyip Hava kurumuna yatır- makla teselli bulan vatandaşımız, bizce hakikaten merhametli imiş.. Fakat bizce bu meselenin daha şiddetle tedkiki lâzımdır. Bd İ İ Yarın bekleyiniz