» 15 Künunuerel Ş, BüR ea ülare a ANADOCDU of ._— — zt E ataiğeia : Sahitn 5? ,_. | ÇGRETMEN SAYFASI ) Devlet a " Ikinci devrede derslerde irtibat | — İlkokullarda İ Çocukluğu tanıma |"incidevteda derslerde irtibat |/ — Hebim. .. gözüyle çocuk ——— Cemil Onaç Köylü çocuğunu pek yakın bir yardımcı diye sever ve büyütür. Fakir şehirli kavuşamadığı ümit- lerini onuola tekrar dir lür ve çocuğunu bu hayalle büyütür. Vevnihayet diğer vatandaşların da, ekseriya bunlardan farklı, çocuk te'âkkileri vardır. Ben çocuğu devlet gözüy'e görmek istiyorum. | — Çocuk milletin istikbali- dir. Devlet; milletin manevi şah- siyeti o'duğuna göre, elbette milletin yarınını düşünmeğe mec- burdur. 'Yarın için bu düşünce; milletin yaşama seviyesini yük- töltmek ve idarecilerini "yetiştlk- mek fikrinde toplanabilir. Bu seviyenin neler ifade edebilece- ğini siz istediğinz gibi geniş anlayın, Ben - idarecilerden hü- kümetin işlerini göreceklerin ye- — tişmesini kastediyorum. Tarihi- K mizde umumi seviyeye pek az ilgi gördüğümüz halde devletin *Endetün. a ile idarecilerini'ye- tiştirmeğe gayret ettiğini görü- yoruz. U —- İsterseniz şöyle de dü şünebiliriz. Devlet, milletin fert- lerine karşı çocuklarını yetiştir: mek vazifesini üzerine lmıştır. Ve hemen eklemek istiyorum ki, devletimiz, demokrasinin bu em- rimi, dünya devletleri içinde en geniş anlamile alır. Gündüz mekteplerinde biç para almıyan; Yatılı mekteplerde talebe ücre- tine memur ve eşya parası kat- mıyap devletler pek azdır. Ferdlere karşı devletin bu dazilesini azıcık yanlış anlıyan- lar vardır. — Hani- eskiden bir kandan gelmek çocuğa bazı im- tiyazlar, verirdi. Zaoaediyorum ki, bugün de şöyle böyle bu kanaat vardır. Okuyarak, — hiz- met ederek kendine göre yük sekçe bir yer hak edes insan kabil değil çöcuğunun daha ge- ride kalmasına razı olamıyor. Galiba insanda bu insiyaki gibi bir şey. Buna nerden mi hük- Mediyorum. Şu imtihan dediko- dusundan. Ben bunu Aancak ih- sandaki bu insiyaka bağlıyarak izah edebiliyorum. Öyle ya ba: ba yapabilmiş, akrabalar da mevki sahibi, devlet çocuğun bu hakkını tanımağa meçbur- dur, Öna Tüyik olduğu mevkü vermelidir. Halbuki bir de ne görüyoruz, Çocuk sınıfta kalı- Yor. Aman OÖrlamektebi, Liseyi, Üniversiteyi - bitiremiyecek, Ha- hr bu olamaz. Devlet bunun önüne geçmelidir. Ve işte bu insiyakt düşünce- den sonra okula dlik gelen öğe fetmen ve imtihandır. Öyle ya €n yakın we <n görüle- E".Üııhuı. ya Özretmende ya imtihandadır. Vatan ve memleket işi yaptılar. ::Uı%w—us—a.ı.. Bu mağdur talebe ne olacak- Tiş? Vatan ve memleket işidir bu. Hangisi?.. Devlet bugün vazi- fesini bilmemiş bir Jasana ken- Tisini temsil mi ettirsin, salâhi- ler mi versin? Yoksa 9 ay İstanbulda otur- Çak veya 9 ay bir liseye gidip IŞ ek o sene sınıf geçmek için yollarında -— | — Bir eser münasebetile — Rauf İnan, Karl'Lingeden ter- güme ettiği “Serbest tahrir, adlı eserile ilkokullarımızın geniş boş luklarından birini daha doldurdu. Kültür Bakanlığınca basılıp, öğ- retmenlere taysiye olunan bu eserin, üzerinde durulacak asıl kıymetini, tahrir dersinin teknik estslarinı çocukluk — hayatının köklerinden, — husüsiyetlerinden alınmış olmasında aramak daha doğru olur. Bu bakımdan eser ayrı bir kiymet — taşımaktadır. Çünkü bizde çocukluk hayatının tabii inkişafı çevresinde ilerliyen öğretim usullerini yayan eserler hemen hemen yok gibi.. Bu ciheti Rauf İnan eserinin başına yazdığı" mükaddemcsin sinde de çok güzel aolat yore *Çocuğı göre, çocuk için, eserler istiyor. *“Birinci — sınıfta memleket işi yapacaklarına her vatandaşa niçin tahsil — imkânı hazırlamıyor diye bağırsalar ber halde daha büyük, hiç olmazsa teorik değeri olan bir — iddia, der geçerdik. Hangi memleket işi? İdarede açik yerler mi var, Üniversite- gin, Liselerin yüksek - sınıfları boş mu ikaldı? Ati için bir en- dişeniz mi var? Bir kaç sene İstanbulda otur- muş ve derslerin ismini bellemiş insanlara diploma vermekle mil- letin seviyesi mi yükselmiş olur? Memleket işi-olan ancak, alsa olsa Ş Bir şeyler elde etmiş sınıtın-kendi. kazançlarığın ço- cuklarına miras bırakılması ar- zusundan başka bir şey — değik dir. Ve devlet bu hakkı tan- madıkça daima kabahatlidir. Meselenin normal şekli belki şöyle görülebilir. Devlet; mlle- tin istikbali için lâzım olan, se- viyeyi yükseltmek, yarınki ida- recileri hazırlamak ve — milletin çocuklarını yetiştirmek — işlerini mektepleri vas-tasile görmek ister. Bunlara en ufak bir fark gözetme- den vatanın her çoacuğu alınır. Ve neticede- herkes yaptığı — işin karşılığını alır. Tıpkı bir koşu meydanı, vatanın bütün çocuk- ları, geniş ve her tarafı çok iyi gözden geçirilmiş bir sahaya, ay- »i hizaya getirilir. JEğer hepsi getirilmemişse ve aymi hizaya konmamışsa devlet kabahatli ola- Jbilir. Şu iyi düşünenlere). Bu sa- “hanın her yerinde öğretmen de- h meo we bu koşuculara bir anno şefkatinden daha ünce br şef- mış kollarını gören bazı kâlpliler, onları, — geri çekmek için uzanmış, diye gösterimekten gekinmezler. Bunlara bakma sevgili yolda- yanılmaz hakemisin. Tepenin ar- kasında göreceğin ışık biricik mükâfatın ve bu ümid ruhunun eşsiz. gıdasıdır. Kük ğ b isile 0 ZAM D a a ZREAR bir sebep midir? Onlar - bunu şım. Sen milletin, yalnız milletin | €. Kırhan çocuğa göre mektep, adlı kâta- bından sonra öğretim ve eğitim yollarında- çocukluk — hayatımın icablarını bir mihver olarak ka bul edilmesini tekrar müdalaa eden bu ikinci. eseri bütün öğr retmen — arkadaşların okuması hakikaten arzuya şayandır. Fa: kat gönül çok işterdi ki, b eser Türk çocuğunun yaratıcı muhayyilesinden kendine hâs hayatından, orijinal duruşların- dan yeratılmış. olsun.. Türk çocuğu henüz keşfolun: mamiış bir dünyadır. O, bilimsiz kalan sonsur - dünyasındaki ba- yatını işceliyecek, tanıtacak kab- raman elemanları bekliyor. Maamafih, bu elemanların bi rer nevzad. halinde doğmakta olduklarını her yerde görebiliriz. Onlar sessiz muhitlerinde kendi kendilerine bu bakir sahanın elemanları olmak için çalışmak- tad rlar. Öyle genç arkadaşlara rastla- dım ki öğretmenlik hayatlarında sönmez bir şevk ve gayretle 'bir çok teorübeler yapmakta, usu'- ler bulmakta, Türk — gocuğunun Muhtedif eserlerini — topayarak onları tasnif ve tahlil ile uğraş: maktadırlar, — Kuluçka bir yu- murta içinde tekemmül devresini geçiren bir civciv gibi onlar;da yakın bir istikbalde kabuklarını kıracaklar ve bu gün tobum ha- lindeki Hiyakat ve istidadlarını bol meyvalı 'birer ağaç haline getireceklerdir. Hal, istikbal için en yüksek başarılara gebedir. Törlüyede 'bir #Cocük tesi- Ti ğ a ÖT yoktu. Ancak büyük Türk dev- rimidir ki kültür sahasına ilk adımını atarken çocuğun ilmi hüviyeti ögünde eğildi. Onu keyfi telâkkiler boyunduruğun- dan kurtararak ilmin işaret ettiği hakiki mevkine yükseltti. Eski zamanlarda ise çocuk sadece bir masum telâkki edi. lir veya büyüklerin küçük bir modeli zannedilirdi. Bazan da bör hamur, bir balımumu gibi her kalıba ddökülmeğe çalışılırdı. Fakat müsbet jlim bu indi telâkki ve hükümleri çürüterek çocuğun hakiki hüviyetimi be- Tirtti. Garb memleketleri, öğretim ve eğitim yollarının muvaflakı- yet sırrimin çocukluk — hayatımın dayandığı kanunlara - bağlı ol duğünü 16 1ncı asırdanberi an- lamış ve o yollarda ilerliyerek bir *çocuk ilmi, yaratmış balü- nuyorlar. Bu ilim karşısında çocuk, ayrı bir varlık, aytı bir - dünyadır, Kendine mahsuş — bir yaşayışı, lişanı, mantiki, ahlâkı — vardır. Maddi, manevi hayatının inkişafı değişmez bir takım — kanunlara “| bağlanmıştır. O, artik ne böyük- Jerin küçük bir modeli, ne de her kaliba dökülebilen yumuşak bir maddedir. Çocuğun tekâmül yola, ancak kendi kanunlarının çevresi içinden geçebilir. Çiftçi, ipekböceğinin — hayat saçtlarına, inkişaf — devrelerine böyun eğmeseydi ipek yerine keten bile alamazdı. Tabiatteki her varlığın “nki- şafı bir çok kanun, şart ve se- beblerle bağlanmış değil midir? Bunlar bilinmedikçe madde âle- mindeki mestimiz acaba hiçten başka bir kıymet qıde edebi- dir mi?. Büyük bir mütefekkirin dediği gibi “tabiate, itaat et- mekle hükmolunur,. y Çocuğu terbiye etmek işi de B Terbiyenin iki nihaf gayesi () ferdi muhitine intibak ettir- mek, (2) o muhitte en yüksek vardırabilmek. Bu lerile hanojen 'bir kül teşkil ede- rek okutulmalıdır. Bu külden her öğrenci, kondi ferdiyetini Nihaf muvaffakıyeti de — öğren- mesile mütenasip olacaktır. yapılmıştır. En küçük daire şan'at yani resim ve elişi derslerini ihtiva etmektedir. Bu kadar ter- biye sistemlerinde şimdiye kadar san'at bir kültür dersi olarak kabul edilmiştir. Temizlik ve in- tizam gibi itiyadı san'at dersleri kolaylıkla — verebilir. Bu itiyadı verecek olan san'at şekilleri yani haritalar, grafikler, reşim ve el işleri, muntazam yazılmış defter- ler ayni zamanda fikirlerin ta- Tarih ve coğrafya, yurd bil- gisinde gene resim ve elişi azami edilebilir. — —— Boş vaktin iyi bir şekilde kullanılmasından — bahsederken gene san'at terbiyeşini düşünü. yoruz. Resim ve elişini, okumak, musiki, tahrir, yazı, ahenk ve estetik takdir bakımından biri- birile raptolunabilir, (1) Çocuğu muhitine intibak ve (2) o mubitte en yüksek mer tebeye vardırmak için resim ve elişi öğrenmek için en iyi bir vasıtadır. Bu küçük kuşlar ya beyaz kartonlar üzerine veyabut kırmızı veya yeşil elişi kâğıtları üzerine siyah çini mürekkeple çizilebilir, Çocuklar bu muhtelif kuş çeşitleri ve oturtulmaları hakkında bir fıkir aldıktan sonra kendileri istedikleri gibi orijinal desenler yapabilirler. Bu küçük kartlar zarflara konularak ber çocuk zarfın üstünü yazar we istediği yere yollar. böyledir. Hatta daha mürek- keb ve zor bir iştir. Çünkü her gocuğun kendi başına ayrı hur susiyetleri de vardır. Bu hususi- yetler, kanunlar tanınmadıkca ve — öğretim » eğitim yollarının ilmi manaları - bilinmedikçe bu günün okulunda — öğretmenlik bir çıkmazda bucalar. Terbiye ilminin meşalesi, ço- çukluğu tanımak ve saymaktır, | sına dikkat etmeolidir. Gazetelerden faydalanma Öğretmenlik erekleri: Vedide Karadayı 1 — Günlük gazetelere karşı çocukların alâkalarını uyandır- mak. W e 2 — Havadislere karşı alâka- 3 — Çacuklara, öğrenmek is- tiyen bir insanın mutlaka — oku- ması i 6 — Büyük bir endüstri olan matbaacılığın değer ve önemini öğretmek. 7 — Muhtelif teksir vasıtaları hakkında fikir vermek, kopya kâğıdı, şapiroğraf ilâh... Yapılacak işler: 1 — Okuma masası üzerine vadisin ne olduğunu soracak olursa çocuk mutlaka eline ga zeteyi geçirerek havadis arama- Ba çalışacaktır. 2 — Çocuğun — mevzuubahs ettiği havadisi sınıfta — mutlaka okgmasını istemeli, 3 »- İstenilen havadisi gaze- tede daha çabuk - bulmak oyu: nunu oynamalı. 4 — Bir *günlük havadisler kulübü, teşkil ederek sistema- 6 — Mektepte geçen entere» san havadisleri sınıfta röportaj yapmak, - 7 — Bunları yazmak. 8 —Gazetenin nasil basıldığım yö::ıukiginuı matbaayı zi- Sk-—liıınfııuı.ıiçıı_ı— Mal a) Hayadis, hikâye ve şiirler yazmak. 10 — Bütün sınıfın alâkasını toplıyabilmek için seçilecek ha- vo:i'ıiı çok cı:ılı._m a| übhim olma- Çocukların havadislere vyanan alâkalarını diğer ıılııklıı’ı"ıı (bilhassa coğrafi ve tarihi saha- dafa) tevcih etmelidir. Meselâ günün havadislerinden î: .l!lğldi:'hler tetkike değen- Hatay meselesi, İspanyadaki ihtilâl. Hı - Japon muharebesi. Her hangi bir hâdisenin tet kikinde şu aşağıdaki faaliyetler tavsiye edilebilir: 1 — O hidisenin inkişaf saf- halarını, resim ve haritalarını toplıyan bir küçük - kitapcık yapmak. 2 — Resimler, baritalar ha- zırlama. 3 — Sınıftaki bültende her hangi vaziyeti gösteren (kupürler bdı:dmnk- 3 A — Hüdisenin inkişafını gös- teren resimler yapmak. 5 — Hüdise ile ilgili suallerin sevabını kitap ansiklopedil LeRi6