K lmparıtor Davidin fesadı yakalanınca boynu vu Ziya sahnede!.. rulmuş, fakat karısı ile çocuğu islâm olmuşlardı. “Bizi ancak teneşır te- e Pa — mizler,, diyor. Bu yaman yanhesıcı, Kemal adında bir ma-| südünü hazmedebilecek bir kud- sumun cüzdanını aşırırken yakalandı Yavuz bocasına hitab etti: — Sustun ya? —Devletlümüzü fikren meşgul gördüm de... — Devam et, söyle.. — Nıhayot cennetmekân de- denizin tazyikine dayanamıyan imparator işi muhabere ve müz zakereye döktü Yavuz güldü: —Tilki kapana kıstı denene.. — Evet efendimiz, öyle.. Ni- hayet imparator David, şehrin anahtarlarını tesbme razı — oldu. Çünkü — cenmetmekân dedeniz ona (ya ölüm, yahut da serveli ile hürriyeti) diye haber yollar miştı. İmparator — ikincisini be- #endi. Yavuz bir kahkaha fırlattı: — Birincisini icabında zorla beğendirirler. Değil mi?..Sonra? — Fatih han (hazretleri) İm- paratora buradaki irad kadar irad vermeği vadetti. O da razı ol- du, anahtarları - teslim ettikten sonra İstanbula gönderildi. Mer- bum dedeniz herkesi hoş tutardı. Tebaai sadıkasile beraber gayri müslim olanları da himaye eder- di. İmparatora evlâdü ayalile oturması için yer de tahsis edil- gmişti. Fakat bir gün bir mektup yakalandı. Bunu Uzun Hasanın kardeşi göndermi. — Ne varmış bu mektubta? — Hile ve fesad... Yavuz kılcının kabzasını tuta- rak bağırdı: — Vurun boynunu artık işte.. Haca kısık bir sesle devam etti: — Evet efendimiz.. İmparato- run fesad karıştırdığı tahakkuk edince kendisi huzura celbedildi. Huzurda dini mübine girmesi teklif olundu. Fakat İmparator hâzâ kefere idi. Kabul etmedik- ten başka: — Çocuklarım ve yeğenim de kabul etmezler. Dedi. O vakit pis ve mülev- ves vücutlerinin ifnası lâzımgeldi. Yedi kişi büznillahiteâlâ.. Hoca sözünü bitirmeden Ya- vuz gene atıldı: —İfadenden anlaşıldığına göre bazıları sağ kalmış, öyle mi? — Evet devletlüm, ayni kera- met buyurdunuz.. — İmparatorun zevcesile bir çocuğu İslâma da- * hil olunca... Yavuz ayağa kılktı. Ufuklara doğru bakarak gerindi: — Af lâzimgeldi değil mi hocam. Haydi bakalım yeter... * Yavuz, bu âı.rınk Trabzon vilâyetinde âdeta - sırtına çocuk caketi geçirilmiş gibi - sıkıliyor: Hngıiar wa ÖKTEM Umuml seşriyat ve yazı işleri müdü- vü: Hamdi Nürbet ÇANÇAR İDAREHANESİ İzmir İkinci Beyler sokağı €. Halk Partisi binası içinde Telgrafi İzmir — ANADOLU Telefon: 2776 - BPosta kutasu: 405 Abone şeraili Yıllığı 1400, altı aylığı 800, üç, aylığı 600 kuruştur Yabancı memleketler için - senelik ——— du. O zaman arasıra kaçamaklı, gizli mehtab, deniz eğlenceleri yapıyor, fakat geniş — ihtirasını bunlarla da tatmin edemiyardu. Ayni zamanda kafasının içinde gittikçe kayulaşan bir endişe de taşıyordu. Kendisinin Osmanlı tahtına geçmesi kolay, kolay mümkün olmıyacaktı. Zira diğer Şebzadeler yaş itiharile kendi- sinden büyük idiler. İstanbula yakın bulunuyorlardı. Padişah- hğın, bu büyük ve iştah verici mitasın kendisine düşmiyeceği güs gibi aşikârdu. Fakek diğer kardeşleri de babalam- gibi “bes ceriksizdiler. Trabzonda kendişini eğlendi- vecek iş ve vesile arıyordu. Ni> hayet zamanın birçok gençleri gibi o 'da ava sanldı. Mengülü Girayın kızı ile henüz evlenmiş olmasına rağmen peşine taktığı bir alayla Trabzondan - çıkıyar, günlerce avdet etmiyerek av pe- şinde dalaşıyordu. Fakal av mev- simi ne kadar sürer? Sonunda Aydında zirat mücadele Yazan: M. Ayhan Şebzade gene can sıkıntısı için- de kalıyordu. Genç Şehzade bir aralık ara- sıra Kırıma da gitmeğe başladı. Mengülü Giray vaktile tehlikeli bir maceradan' kurtulmuş, hatta ebediyet çukuruna kadar yakla: şıp sonra geri dönmüş bir adam- di. Yavuz, bu macerayı dinle- dikçe zevk duyuyor, hayale da- hyor, ayni hâdiseler gibi hâdi- selere atılmak — hirsi ile kıvra- niyordu. girdiği felâketleri anlatarak de- di kiz — Bizim atamız Celâl Ber dindir. Bilâhare biz on iki kar deş Kıpçak tahti. için biribiri- mize girdik. Senelerce boğuş- tuk, kan dökdük. Nihayet ağa- beyim Ahmed Giray hepimizi mağlüb etti. Ahmed Giray, kuv- vetli bir ordu ile bana saldır- dığı vakit ben mukavemet ede- cek halde değildim. Mağlüb ol- dum, zorlukla kaçabildim. Selimin gözleri dumanlandı: — Kaçtın mı? Sonra kayınpederini mahcub etmemek için derhal ilâve etti: — Soura? ( Sonu var ) ve evkaf işleri ytin istihsalâtı yılda 10 milyon , kiloya Aydın, (Hususi) — Aydın vi- lâyetinde ziraat mücadele işle- rine büyük ehemmiyet verilmek- tedir. Bir yılda 228 sürekavı yapılmış, 2169 yaban domuzu telef edilmiştir. Bunun için hü- kümet, mükelleflere ve avcılara barut, kurşun ve fişek dağıt mıştır. Vilâyetten yapılan 3000 lira yardımla Sultanhisarda 457 ki- şi 15,000 portakal ağacına Volk| ilâcı püskürtülmüştür. — Bütün vilâyet çevresinde lüzum görülen yerlerde küçük mikyasta tarla faresi, çekirge vesair zisaat ha- şerelerile ve ziraat hastalıklarile, bilhassa incir kurdu ile müca> dele yapılınıştır. Bir yılda 136 Teke iğdiç edik miş, 420 Kısrağa haliskan aygır gekilmiştir. 46 köyde çıkan muh- telif hayvan hastalıkları üzerine 14672 hayvana muhtelif serum tatbik edilmiştir. Aydın vilâyetinden —diğer vi- lâyetlere ihsaç edilen Sığır, Ko- yun, Keçi, Tavuk ve hayvani maddelerin laymeti - bir milyon 473087 liradır. Vilâyet mezbe- halarında bir yılda 13800 hay- van kesilmiştir. Adiiye işleri: 937 yılı dokuz ayında, Ağır ceza mühkemesine 244 iş gel miş've bunun 169'u, Asliye ce- zaya gelen 730 işten 558 i, Sulh cezada 1093 işten 804 ö, Asli- ye hukukta 1021 — den 678i, Sulh hukukta 1278 işten 723 ü, Sorgu hâkimliğinde 310 — işten | 287 iş karara - bağlanmış, icra dairesine gelen 4203 dosyadan az edilmiş, Müddei. ci gelen Bğdn; danradan yapmağa mahal olmadığı kararı verilmiştir. 9 ayda C. Müddei- amumiliğine gelen dava sayısı ise 1763 dür,. Evkaf işleri: Bu yıl Nasillide Menderes üze- rinde 5000 liraya bir — köprü yaptınlmak üzere ihalesi yapık mıştır. Elektrik cereyanı —olan bütün şehir ve kasabalarda ca- milere elektrik tesisatı yaptırıl- mıştır. Aydın — vakıflar idaresi, Cumhuriyetten önce bir memur ve bir. kâtiple idare — olunur, bunların maaşım — karşılıyacak kadar bile gelir elde edilemez- di. Cumhuriyet kanunları tatbika başlanınca, bütün evkaf malları meydana çıkarılmış, fennin icabı şekilde imar olunmuş, orman halindeki bahçe ve - zeylinlikler bugün örneklik birer mamure ve gelir kaynağı halini almıştır. İdare her yıl 810 bin ağaç yabani zeytin aşılatır. — Bugün evkaf idaresinin elinde mamur olarak mazbutadan 741 parçada 8108 dönümde 102210 ve mül- hakattan da 1428 parcada 9968 dönümde 147240 ehli ve yabani zeytin ağacı mazbut ve muha- kadan 5500 dönüm de — incir bahçesi vardır. Evkafın fenni imar aşısını kendilerine örnek yapan müstahsil heryıl ilin zey- tinlerine 100 bin ağaç ilâve et- mektedir. Halen normal mahsul yıllarında 10 milyon kiloyu bu- lan zeytinyağı rekoltemiz, bir iki yıl sanra 20milyon olacaktır. — Elini yaktı Kemalpaşa kazasında Bele- diye tahsildarı B. Hüseyin Baron, 1Cumbuyriye bım iki, lııvı Çoktanberi piyasada görünmi. yen meşhur yankesicilerden Ziya, dün birdenbire meydana çıkmış ve Kemal adında bir yabancının parasını çalarken yakayı ele ver- miştir. Yankesici Ziya İzmir zabıtası- nin müseccel simalarından ob- makla beraber sanatında olduk- ça mahirdir. Yirmi beş yaşında bulunan bu adam hayatının dörtte; üçünü cezaevinde geçirmiş ve her defasında hapisten çıktığı gün yeni bir hâdişe meydana getirerek hapishaneyi boylamağı kendine iş edinmiştir. Ziyanın portresi şudur: Üzem bir boy, dik bir baş, sık, siyah saçlar, geniş bir alın * simsiyah el Başlar Bime ların arasında bir zekâ buruşuğu vardır ki çatıldıkça uzamaktadır. Bu siyah kaşlar kımıldadıkça, alnının bütün çizgileri solucanlar gilti kıwranıp açılmaktadır. Göz- ler, insamı şaşırtan bir süratle hareket etmektedir. Burun azametli, gözler de kes- tane gibi şiştir. Dudaklarını dai- ma ısırdığından görünmiyen kü- çük ağzı biçimli, çenesi çekik, omuzları geniş, uzun, ba- cakları inadına kısadır. İşte Zi- yanın Lipi... Hâdise şöyle geçmiş: Müşteki Kemal bir ağaca yas- lanmış, Ziya da yanına sokula- rak ahbablık göstermiştir. - Fa- kat onun yaman bir yankesici olduğunu bilen taharsi memur- ları, yeni bir iş yapmasına meydan)| bırakmamak - için elinden yaka- lamışlar ve bu elde bir para çantasının mevcudiyetini hisset- mişlerdir. Yani Ziya gözle kaş arasında işini bitirmişlir. Meşhud cürümler kanununa tevfikan mahkemeye gönderilen suçluya hâkim Naci Erel sardu: — Ben seni tanıyorum galiba? — Zaten geçen gün ceza ver miştin! — Ne olacak sizin haliniz böyle? — Teneşire yatıncıya kadar bu, böyle giderl Şabitler dinlendi. Suçlunun üç ay müddetle hapsine ve o kadar müddetle nezaret altında bulun: durulmasına karar verildi. Bu yaman yankesici hapisha- neye sevkedilirksn hâkim kem- disine: — İaşaallah bundan — sonra ıslah olursun? Demiş, o da şu cevabı ver- miştir: — Duanıza ben de iştirak ederim! Pepe Kâzım Buğdayları ben çal. madım, buldum diyor Muhakeme yeni bir safhada Dün Birinci Sulhceza mahke- mesinde tuhaf bir bırsızlık dava- sının duruşması yapılmıştır. Hâ- disenin kahramanı Pepe Kâzım adında bir delikanlıdır. İddiaya göre, Kâzım, otüz iki kilo arpayı Basınahanede devlet demiryolları ambarından çal- makla suçludür. 1 - billemdi AD0 ÖEE A Un yan etmektedir. Suçlu diyor ki; — Bu arpayı ben köprü al- tında buldum ve aldım. Halbuki devlet demiryolları ambarı kavası da, ambarın bir tarafında delik deşik görüldüğü için bu hırsızlık Kâzım tarafın- dan yapılmıştır. Diye ifade ver- miştir. Dinlenen zabıta memür- ları da, bu ifadelere uygun ol mıyarak — şehadette bulunmuş- lardır. Mesele, çatallaşmıştır. Hâkim Niyazi Ferruh Adalı, bazı şahid- lerin celbine lüzum görerek mu hakemeyi talik etmiştir. Tilkilik cinayeti davası Müddeiumumi ceza istedi İzmirin Tilkilik caddesinde Ali Turanı bıçakla öldüren Ha- san oğlu Hamdullahın muhake- mesine dün şehrimiz Ağırceza mahkemesinde devam edilmiştir. Muhakeme, son safhaya geldiği için bu celsede müddeiumumi B. Hulüsi Çağın iddiasını serdetmiş olduğunu izah nunun 448 inci maddesi muci- bince cezalandırılmasını istemiş- tir. Müdafaa için muhakeme başka bir güne bırakılmıştır. “Allah ömrüne bere- ket versin!,, Arab Feuzi yedi ay hapse mahküm oldu İkincikordonda bir kömür de- posundan kömür çalmaktan suç- İu Arab Fevzinin muhakemesi neticelenmiş ve yedi ay hapsine rar verilmiştir. Fevzi, adliyenin bu kararını memnuniyetle karşılamış; yeni ikametgâhına giderken — cezayı veren hâkime: — Allah versinl Diye teşekkür etmiştir. ömrüne — bereket ( — Sağlık Bahisleri 81 * n iDoktorumuz z diyor ki.. Süd meselesi Meme çocuğunun en tabil gı- dası ana südüdür. Hiçbir süd, ne inek südü, ne keçi südü, ne kutu südü ve nede unlu gıda- lar ana südünün yerini tutamaz. Tabiat meme çocuğunun mi desini ve barsaklarını ancak ana rette yaratmıştır. Profesör Markanın dediği gibi inek südü nasıl boğa için yara- tılmış ise, kadın südü de meme Ççocuğu için yaratılmıştır. Bu süd, meme çocuğunun biri- tik fiziyolojik gıdasıdır. Kat bir mecburiyet olmadıkça bir meme çocuğunu tabiatın kendisi için yarattığı ana südünden mah- Tum etmemelidir, Böyle bir mecböriyet hesıl olunca mutlaka bir tabibin reyini almah ve çocuğu hazım kabili- yeti ve bünye bakımından mua- yene ettirmedikçe, verilecek g- ' dalar hakkında reyini almadıkça kat'iyyen imemeden kesmemelidir. Doğuşu itibarile zayıf bünyeli, zayıf mideli çocuklar vardır ki, kat'iyyen inek, keçi südlerini, kutu südlerini -hazmedemezler. Ooları - memeden — kesip bu nevi südterle beslemeğe kalkışy hazırlamak de- mak ölümlerini meklir. Bu kabil çocuklar - için er münasibi bir süt nine tutmaktır, bune vardır. Mali ve içtimai vaziyeti müsaid olmıyan aileler ©O takdirde meselenin hallini ve bir çare bulmağı mütehassıs ta- bibe terketmeflidir. Müamafilkber. .. tarzda mecburiyetler çok nadir: dir. Her Türk anasının en mukad- des, en büyük vazifesi çocuğunu emzirmektir. Bu ailevi olduğu kadar da milli ve vatani bir. var zifedir. Çünkü ancak ana südila büyüyen çocuklardır ki bütün manasile sıbhatli ve kuv- wetli bir vatandaş olurlar. ileride Nöbetçi eczahaneler Bu gece Bu gece Başdurakta — Sıhhat, | Karataşta B. Santo, Tilkilikte Yenüzmir, İrgadpazarında Asri, Güzelyerde Afiyet eczahaneleri möbetçi eczahanelerdir. Mütehassıs doktorumuz söylüyor: Çiğ yemekler çol Labu Gıda maddelerinin kıymeti, evelce kalori üzerinden ölçülür- dü. Şimdi ise çiğ gıdalarda bu- lunan maddeler dahi gözönüne alınmaktadır. Çiğ yemeklerde pişmiş yemeklerden çok - fazla enerji denilen kudret - vardır. Pişme hâdisesi, gıdaların enerji kıymetlerini tenkis eder, hayati gida - kiymetini ızzllmıç olur. Bununla beraber albuminli gıda- lar vücuddeki Ssarfiyatı - tazmin ve helılı ederler. yemeklerdeki — albumin ıııd dıhı Müessirdir. Zira işmiş gıdalardaki albuminler Eıymeıım kıismen kaybettiklerin- den işe yaramaz bir şekil alırlar. Bunun maksada kâfi gelmesi için pişmiş yemeklerin fazla yinmesi lâzmgelira Vücude idhal edilen albümin: Terden iğtida mübadelesinde iki mahsul tevellüt eder. Bunların her ikisi de böbrekler vasıtasile itrah — olunurlar. Bu- iki: mah- &- üre ve iabitüriktir; h- 20 çok faydalıdır Yazan: De. Muharrem Şevki UĞUR ederse idrarla da fazla üre ve asitürik mahsulleri itrah eder. Vücudün albumin sarfiyatını ta- mir icin pişmiş gıdalardan fazla yenilmesi lâzımgeldiğinden bun- dan vücudde husule gelen asit ürikin sağlam insanlarda bile itrahi böbreklerin lazla kuvvet sarfetmelerine sebep olur. Böb- reklerde bu süretle daimi bir yorgunluk hasule gelir. Böbrek- lerden bu zehirli maddeyi tâ> mamile süzemez ve uzviyette te rakümüne sebebiyet vermiş olur. Bundan da vücudün oynak yerlerinde mübim bir hastalık vücüde gelir. Onun için yükse kıymeti haiz olan çiğ yemeklerin âmil oldukları albumin . lerinin vücude idhali bir taraf tan bu zehirli maddelerin uzvir yette kalmasına ınınıknıld:?: ibi bağırsaklarda teşekkül ede! Şchııleığı de azalmasına badi olur. Bu bakımdan da çiğ yemek- in lerin faydaları ve - el emmiyeti Çök olduğu (an! bf şalmışbur dt