29 İlkteştin Afyon kelyfi ile memleket idaresi! Bir mim hesapsız bir neticesi ne oldu? Kostantin şehrinin bir asırdan- Fransız şehri olduğunu li bir seneidevriye müna- yazıb durmaktadırlar. Biz de bu münasebetle yalpaze .. Avrupa benliğini hissetmeğe başladığı anlardanberi — şimali Âlrikanın “Mellah, larından bey ve dayılarından, — ağalarından, Yani cesur, çevik korsanlarından Btirab çekib durmuştur. Hiristi- Yan Avrupa birçok defalar Tu- Tüs ve Tunus üzerine seferler Yapmak mecburiyetinde kalmış- tr, Türk nüfuz ve idaresinin yerleştiği zamanlardan evel, Tu- nus ve Tunusta Faslılık — daha galipti; bunlara “Berberi, ler AAA ee âe venli ikanın denizciliği Ba lardan, Kemal ıeiıılee'ıdeıı sonra başlamıştır. On dördüncü - Lui Cezair ve su kâFüF vermiş ve 1663 senesinde büyük bir do- nanma ile buralara asker gön- dermiş, 'fakat Kolber vasıtasile tesis edilen bir Fransiz doku- Mahanesinin — bulunduğu — yere çıkarılan bu askerler, Tunüslu- tarafından tek nefere kadar kiliçtan geçirilmişti. Bu mağlü- iyetin intikamını almak üzere gönderilen daha büyük bir kuv- Vet, yedi sene süren bir harbden Sonra — Tunuslularla bir. ademi tecavüz mukavelesi imza ederek q!înıxıı"ıçtı”ıı. Bu mukavelenin hükmü çok Sürmemiş Tunus Dayısı Baba tarafından iptal edilmiş Ve Fransız gemilerine karşı Ce- Zâir korsanları korkunç bir teca- “_ılı başlamışlardır. Bunun üze- Tine 1682 senesi 21 Temmuzun- da Tulondan hareket eden 11 büyük harb gemisi, 15 galeri, beş bombarda ve iki ateş kayı- mürekkep zamana göre, tok kuvvetli bir filo Tunuslulara karşı harbe başlamıştır. Bu filo- g-— Renod'Elisagaray —adlı bir Tansız zabitinin yeni icad ettiği top ta tecrübe edilmiştir. Bu topun attığı yangın bom: baları Tunusluları çok korkut- Tunusta bulunan Per F Fransız krah bu seker için 30 Milyon sarfetmiştir! Demiştir. Baba Hasan; manalı IA.I gülerek: — Allah, Allah! Senin sulta- Bi bu Pparanın sade — yarısını Vermiş olsaydı, — istediği r ben kendi ellerimle yakar- mi Diye hayret beyan etmiştir. Baba Hasan ile Fransızların SPreklar akdettiği sulh sürmüş, — muhasamat yeniden başlamıştır. 1683 senesi Hazira- nının 26 ve 27 nci günleri Fran- sızlar Tunusa yeniden tasarrula geçmişler, şehrin yarıdan fazlası mermilerle tahrib edilmiş, 800 kişi ankaz altında ölmüştür. Bu sırada Dayı BabaHasanın çıkan ihtilâlde maktul düşmesi üzerine halefi Dayı İbrahim Fransa ile senelik bir sulh mukavelesi imzalamıştır. Yüz senelik mukavele.. Niha- yet üç sene sürebilmiştir. Ami- ral D'Estre kumandasında Fran- sız filosu Tunus şehri üzerine 11,000 mermi atmıştır. Bundan sonra yapılan sulh bir asırdan fazla sürmüştür. ö ..* Fransızlar, o zamanlardanberi Alrikanın şimaline siyaseten bü- yük bir eher yet — vermekte idiler. Napolyon Bonapart Bah- Tiye Nazırına verdiği bir emirde; “Tühüs üzerine gerek” dönizden - ve gerek karadan yapılacak bir taarruz hakkında tedkikatta bu- lununuz; Afrikanın bu kısmında bulunacak bir ayağımız, — İngil- tereyi kâfi derecede düşündü: recektir!, Demiştir. ' Ayni za- manda “zeki ve kurnaz, olmak şartile Tunusa bir mühendis gönderilmesini ve bu — mühen- disten mümkün mertebe - fazla malümat istenilmesini, — emret- miştir. Napolyonun Bahriye Nazırının Tunusa gönderdiği topçu zabiti, İstanbulun üçüncü Selim tarafın- dan müdafaasında hizmeti geç miş olan Yüzbaşı Buten idi. Bu zabit, Tunus Dayısı Alinin ec- nebilere karşı çok müteyakkız davranmasına rağmen arazinin müdafaa vaziyetini, sahillerinde- rinliklerini adım, adım ve karış, karış ölçmeğe muvaffak olmuş- tur. Fakat Buten bu tecessüs- lerle Dayı Ali beyin nazarı dik- katini celbetmiş ve bu hal de- vam ettiği takdirde Buteni diri, diri gömeceğini bildirmeğe mec- bur kalmıştır Beyin |bu ihtarı Fransız yüz- başısının işini ancak bir müdet geç bırakmıştır. Bu müşküllere rıîmen iki ay kadar süren bir çalışma sayesinde askeri hertürlü malümat ve plânları hamilen Tulona dönerken yolda bir İn- giliz Brikinin taarruzuna uğra- miş, esir olmuş ve Maltaya sevkedilmiştir. Fransız zabiti elindeki vesaiki denize atmağa mecbur kalmıştır. Maltadan İstanbula firar eden bu zabit, karadan — Fransaya dönmüş fakat Napolyon başka yerlerde meşgul olduğu için Tw nus seferini düşünememiş, za- bit te bir suikasd neticesinde ölmüştür. .. Tunus Dayısı Ali Bey 1818 de — Sonu 17 inci sahifede — ANA VONL Japonya Mongolistanı Lahiliye Vekilimiz ve Parti gene sekreterimizin mühim bir nutku: yı — rsücm Hurp! Bu defa Ruslarla Japonlara ge çecektir! H 'apon Harbiye Nazırı “İç Mongolistan kimde - İse, Asyanın anahtarı ondadır.,, Diye bir söz vardır. Bunu bilen ılıponyı. yıllardanberi İç Mongolistanı elde etmek ve Man- guride yaptığı gibi, kendi ka- nadları altında orada müstakil bir Çin hükümeti tesis eylemek istiyor. Son günlerde sızan radyo ha- berleri; Japonyanın, İç Mosgo- listanı müstakil bir hükümet haline koymağa karar verdiğini bildiılneîlyen:üğ T İyi malümat alan siyasal me- ; Japonyanın, böyle birşeye muvalfak olacağına ihtimal ver- memekte ve farzı muhal, müsta- kil bir Mongolistan teessüs etse bile, Rusyanın buna karşı eli bağlı bir halde kalmıyacağı ka- naatini yürütmektedirler, Zira hâ- disat, ekseriya birçok emellerin tahakkukuna mani olmakta, dün mümkün görünen bir işi, ertesi gün muhıî kılmaktadır. Müstakil bir Mongolistan tesisi için Japonyanın âlet olarak kul- lapmak istediği elemanlar, pek âlâ " a B Bar melüm aker e TERLA müstakil bir Mongolistan vücude getirmeği, ıklınd.ın bile geçir- memektedir. Bu sebeple, İç Mon- golistanın, Japonyaya lokma ola- cağı, kolay bir iş zannedilmiyor. Japonya, fikrinde ısrar eder ve emeline muvaffak olmak için daha iletiye varırsa, bir Rus- Japon harbinden korkmak, yersiz bir endişe sayılmamalıdır. * Japonların hücumu karşısında Çin ordusunun lüzumu kadar mükavemet - gösterdikleri - iddia olunamaz. Ancak, şu noktayı kabul etmek lâzımdır ki, Çin, Japonyanın - istilâcu emellerine karşı bugün vahdetini kazanmış bulunuyor. Binaenaleyh, Çin he: sabına bundan daha mühim ve kârlı bir zafer olamaz. Çin, düne kadar vatanperver: likten habersiz bir şeydi, fakat bugün öyle değildir. Bir Çinli, şimdi elindeki silâhı kullanırken tam ve kâmil bir kanaat taşı- yor ve attığı kurşunü niçin at- lbiiyillı davalarımızın Ankara, 28 (Hususi muhabi: rimizdeo) — Dahiliye Vekili ve Parti genel sekreteri *B. Şükrü Kaya, Cumhuriyetin -ondördün- cü yıldönümü münasebetile bugün radyoda bir konuşma yapmış, büyük inkılâbı ve Cumhuriyet rejimini anlatınıştır. B. Şükrü Kayanın bu söylevini - bildiri- yorum: *—Saym yurddaşlarım; Bugün, Tüörk —Cumhuriyeti 14 üncü yılına girdi. Türk mil- leti, onu yurdun her tarafında sevinçle kutluluyacaktır. Aziz hemşerilerim; bu en bü- yük bayramımız, hepinize kutlu olsun, Yakın tarihimizin hatıralarını bize tekrar yaşatan bu büyük bayramda, milletin kurtuluş ve kuruluş safhalarını tekrar hatır- lamakta faydalar ve hepimizin göğsünü iftiharla kabartacak şe- refler vardır. Büyük harbin Türkiyeye ha- zırladığı feci akıbet, millete reva görmüş olduğu felâket, hepimiz: de derin acılar bırakmıştır. Bu kararlarla, Türkiye diye bir kıt'a KEELERAE AAA MN ANADOLU Bugünkü tekâmülünde devam edecektir. Değerli tarihçimiz muallim Mitat, gazetemizin — “Tarihten — Yapraklar,, kısınında — yer almıştır. Onun — güzel yazılarmı ak sik okuyacaksınız. ÇOCUK İkinci teşrinin onunda yavruları: maza yeni bir sahife daha vereceğiz ve © sahifede birçok yenilikler yapa. cağız. Ba sahifeler devam edip - gide. coktir. Yarınki sayımızda Çok entressan yazılâr vardır. Bu tığını pek âlâ biliyor. Bu itibarla,| meyanda Besacı Komal Kâmilin ent. Çini manen muzafler saymak, | ressan bir yazsını geltüii isabetli olur. AUAD ARDANL T GA ÖYGAMUNUNMO AUT SKM GUU Danl Bu, Selânikte Beyazkülenin karşısında ve rıhtımdan Yahlara doğru giden tramvay caddesi- nin üstünde Sanatlar mektebi akarlarından önü demir parmak- lıklı küçük bahçeli bir evin so- kak kapısına yakın penceresinin önünde duran (beyaz caketli, siyah pantolonlu ) bir şahıs tarafından pencere — kafesleri aralığından odanın içerisine doğ- ru sıkılan bir tabancanın sesi idi, Bir kurşun atılmış, iki kişi vurulmuştu: Fail, vazifesini yap- maktan mütevellit bir gururla yüzünü sokak tarafına doğru çe- virdi. Acı acı gülümsiyerek: — Cezanı buldun alçakl! Di- ye mırıldandı. Bugün, mazlümun zalime galeboçaldığ hakkın tecelli ettiği gündür. “Mazi ilham membar, hâl hazırlık devresi, istikba gerçekleşecek merhalesidi: Dahiliye Vekili ve Parti genel sekreteri B. Şükrü Kaya Türk diye bir millet tanınmıya- caktı.. Türklerin yüzlerce — asırdan- beri oturdukları, yaşadıkları, imar ettikleri ülke parçalanacak, da- gıtılacak, hür ve müstakil millet, evvelâ esir, sonra da imha edi- lecekti. Türkiyeye, Türk milletine revz görülen bu akıbet, tarihin bir zarüreti gibi telâkki ediliyor, en âlicenap adamlar için bile bu yaziyet tabii görülüyordu. Türk- lerden bile bu akıbete inandırıl- mış zavallılar vardı. Türk milleti elbette buna lâyık değildi. Tarih sahifesini kapata- cak dahi olsa bunu kabul ede- mezdi, etmiyecekti ve nitekim etmedi de.. Tarihin, Atatürk in- kılâbı diye sahifelerine geçirdiği büyük — ihtifâl, Türk milletinin kıyamiyle başladı. Atatürkün genç zabitliğinden başlıyarak 19 Mayıs 1919 Ma- yısında Samsuna çıkmasile ve uzun mücadelelerden sonra müs tevlilerin yurddan atılmasile baş- lıyıın Milli mücadele, asırlarca söylenecek, tekrar — edilecek v misli bir daha görülemiyecek kadar büyük bir savaş olmuştur. İçeriden, dışarıdan binbir türlü hainliklere maruz kalmış, fakat hiç bir zaman yılmıyarak davasını | & kazanmış olan o büyük savaşın yaratıcısı, — başarıcısı Atatürkü, millet her zaman muhabbetle anmayı daima şerefli bir vazile bilmektedir. Başka ülkelerde yaşayan, dost milletler, insaniyet sahibi insan- lar da bu sevince Türkler kadar iştirak etmektedir. Bu bayram, zaferi ilân eden, tesit eyliyen bir gündür. Bugün, yalnız bir milletin kur- tuluşunun remzi — olan bir gün değil, mazlümun zalime galebe çaldığı, hakkın - tecelli eylediği bir gündür -. L l Inkılâb Hatıralarından İ Meşrutiyet ilânı için Selânikte atılan ilk kurşun Girerken açık biraktığı - bah- çeciğin kapısından tramvay cad- desine çıktı ve Yalılara doğru hızlandı. ç Silâh sesi üzerine evde fer- yadlar başgöstermişti. — Yaralı- lardan biri: — Ömerl kaoş. iye bağırmıştı. =ın Eıılbıktı tetikte du- ran Ömer silâh patlar patlamaz Yazan: M. Doğan duyulmuş, kaçan ile kovalıyanı herkes görmüştü. Derhal kulak- tan kulağa bir fısıltı başlamıştı, herkes neticenin ne — olacağını Milletin kendi mukadderatı kondi idare etmesi prensibi, £ ve ameli olarak bugün ilân ed miştir. > t Demokrasi denilen bu ida tarm, Türk milletini en yükse mertebelere ulaştırmıştır., — < B. Şükrü Kaya, bu idare ta znın, her türlü acı tecrübele den çıkan yepyeni ve — milleti bünyesine göre hazırlanınış © duğunu söylemiş ve sözlerin devam ederek: Demiştir. Dabiliye Vekili ve Parti gene sekreteri B. Şükrü Kaya, bunda sonra cumhuriyet rejiminin aa vasıflarını ayrı ayrı tetkik etmâş her Türkün büyük şefin düs turlarının — ği altında bir vazife cetâkki etmesi lâzu geleceğini söylemiş ve Türk mdl leti için selâmetin ancak bu yol da olduğu — beyan eylemiştir. *—Mukadder olabilecek doğ ru yolu, Ulu Önderinin irşadil bulan maddi, manevi saadet ermeok yoluna giren millete baş ka rejimleri tevcih etmek, yalnı onu rencide etmekle kalmaz kendi varlığına suikast hamrlan mış şüphesine de düşürür, Ben ise, ancak aklı ve idraki da olmıyanlar yapabilir., Diyen B. Şükrü Kaya, Ata türk — inkılâbının beynelmilel si yasette, milli ekonomide, malll yede şeref veren eserlerinin göl önünde bulunduğunu C. H. Partisinin milletin dan doğan bir hızla olduğunu Aanlatmış ve demiğ- tir ki: < “— Atattürkün yaptığı lâbların her hamlesi, her Türkler için ayn ayrı olacak — kıiymetleri — haizdir. k eserler, başka meı çın bayram olur.,, B. Şükrü Kaya, söylevini — şü sözlerle bitirmiştir: ğ — Vatanı ve milleti n yaşatan Ulu Öndere olan netimizi, muhabbetimizi biribiri; mize tekrar etmekle en büyük sevinci duyuyoruz. o Bayramınız kutlu olsun, arziz hemşehrilerim!"" Hayırseverlik Belediye zabıta memurların- dan 33 numaralı İbrahim Örge, İzmir memurin 30 liralık hissesini Türk hava kurumuna hediye etmiştir. merak — ediyordu. Her - açılan ağız, yanındakinin kulağına: inki yüks. — Tam can alınacak * nokta- dan başlanmış! Diyordu ve birçok sesler de failin yakalanmamasını temenni ediyorlardı. Çok geçmeden cad- de üzerinde bir tabanca sesi daha duyuldu. Bunu da, elinde tabanca ol- duğu halde kendini koşarak takib eden Ömere, beyaz siyah pantolonlu atmıştı. Silâh sesinin ardı sıra Ömer de vürülmüş, yaya kaldırımın Üstüne uzanıvermişti. Selâniğin bu kısmı tenhadır, Birkaç adım sonra hemen kimsecikler yok -gibidir. Sonu var