“binanın çatısı altında büyük bir “Muharrir oturuyormuş. Mektubu Var.. Yolcu — Evet, kirayı verme- “di'de ev sahibi onu sokağa attı. Sadakat Zavallı, karısının sadakatin- — den her gece kahvehanede bah- - sediyordu. Bir arkadaşı: — Yapma -dedi- bu kadar ileri gitmel Nihayet - bahse gir- — diler. Arkadaşı bir gece onu — kendi evine davet ettikten sonra “bir hayli içirdi. Sonra: — Gel -dedi- arkadadaş!... $imdi sırtıma bin.. Evine gide- ceğiz.. Fakat sen bir ölü tak- lidi yapacaksın. Ne olacağını âyi dinle. k. © da kabul etti ve arkadaşı- nn sırtında evine götürüldü. Ar- — kadaşı kapıyı çaldı. Bayan çıktı. İddianın sahibi; Kalb sektesin- den, sabırdan, bu halin herkese mukadder olduğundan dem vu: Orarak sözde ölüyü bir yatağa — yatırdı ve üstünü örttü. Bayan S ağlıyordu. Onu teselli etti ve | bir aralık: — — E, bayanım -dedi- rahmetli — sarkadaşımın - bir vasiyeti vardı. ; Bana: — — Arkadaş -demişti- ben ölü- — yorum, sen de bekârsın. Karım ei lârına gitmesin, onu sen — a.. Ben de sana elimi uzatıyo- O rüm. Kadın; gözyaşlarına rağmen: — — Ya-dedi - rahmetli bana- (da öyle birşeyden bahsetmişti. sen, o idin ha?. Hğnike neden dul kaldı? Bizim bir -komşu var. Adı Bayan Hanife. Kırk yaşlarında bir kadıncağız. Yedi dela evlea- miş, yedisindea birer hafta sonra ANADOLU Mizah ayrılmış, nihayet köşeye çokilib | (T olturmuş. İlk kocası kasapmış. Bayan Hanife birkaç gün sonra, anne- sine gelmiş: — Aman anneciğim - demiş - beni ayırın. Çünkü geceleri - sa- baha kadar kesik başlı koyun: lar, sığırlar rüyama girib feryad ediyorlar, Küçük bir banka veznedarı ile evlenmiş. Gene gelib: — Beni deli edecek - demiş - cebinde beş parası yok; geceleri biç ” dmedai gabüi; - böşbin diye sayıp duruyor. Bir şaire varnış. Şair de sabaha kadar “Handan, yezdan, vicdan, dendan, meydan kürdan, diye diye kafiye araştırırmış. y P a « '. .“:*' /Üâlâ/lf i için koşarken şu maskara da otomobil altında kaldı. Ben -şimdi Bir müallimle evlenmiş. Mual: lim sabaha kadar: — A deyin bakalım.. Haydi hep beraber Aaaaa, (B) deyin madamn ne söyliyeyim? Becee, Diye sayıklarmış.. Zavalbı Ha- nifecik; bundan sonra dört ko- caya daha varmış ve bu marazi bakalım. Haydi hep beraber | vaziyetten dul kalıb gitmiş. Eski şarkılar Sana rüzgâr değmesin, bağım, baharım sensin; Gel çıkma il ortasına; dilde nigârım; Başka göz bakmasın deyip titrer, inlerim; İnan ki, sevdiciğim bütün efkârım sensin. Aşkınla sarhoş değil ben meyhane olmuşum Nurunun etrafında bir pervane olmuşum; Aklım şuurum sende ben divane olmuşum; Koklatmam ile seni gülüm gülüzarım sensin. 'Gazetecilerle vukatlar. Gazetelerde son çünlerde muhr tolif vesilelerle bir takam müna- kaşalar aldı, yörüdü. Kahvehar nede oturuyordum. İki valandaş konuşuyordur Bizi diğerine: — Yahu -dedi- şu gazeteciler, bali Hirbidde gelanya başladıkr ları zaman nasıl da - oluyorlar?. Takib ediyor musun; matbuatta gene kıyamat kopuyor? Diğeri güldü: — Yok canım -dedi- — onlar, tâ meşrutiyettenberi, böyle çelik çomak oynarlar. Kavga onlar arasında çocuk oyununa benzer. —Avukatlar gibi desenel, On- İar da mahkemodo gatlaklaşır, biribirini batırmıya çalışırlar. Fa- kat mahkemeden çıkınca - biri- birinin koluna girer, canciğer kozu sarması olurlar. Şu göze tecilerle avukatlara bir türlü akıl erdiremiyorum doğrusu. - Âsri şarkılar Maşeri dinleyin beni geçti artık güzel yaz Bir apartman tutalım, sevişelim gel biraz Sen ihtiyar bir âşık bulsan da zararı yok Elverir zengin olsun bunda mahzur aranmaz Portfoyunda ortaklık edince bir bunağın Ben gibi modern için hükmü yoktur ortağın Nasıl nasıl gülünmsedi gene şeker dudağın Böyle güzel bir fikre olur mı ya itiraz. Bu iki şiri sokakta buludum. Asıllarıa mutabıktır. — Vallahi ümid, bilir mısınr Bu yazı o kada iyi geçirdim ki.. — Ben yazı pek iyi geçir- medim amma, kış için birkaç kişiyi gözümden kestirdim doğ- rusu.. Sıkı tut Mişonun karnı ağrıyordu. Ba- basına sordu: tor ilâç vorirsa?. » — Ne yapalum, onu da aliriz. — Yeberesin işallah.. Onu da aldik.. Amma arkasindan neler olacak?.. Bağirsaklar -bomboş.. Hayde çorba, hayde çay... — Peki, ne yapayum?.. — Siıki tut yendini, sıki tuti. Hizmetçinin hatası — . Adamcık yattığı yerden doğ- — Wuldu ve bağırdı: — — Yalan söylüyorsun mel'un, — yralan.. Ben sana bu veya buna yakın birşey söylemişmi ydim? Ve herşeyi anladı. — Birsükünet tavsiyesi — Vay vay vay.. Demek ki evlisiniz ha?. Ben bunu hiç ümid etmemiştim. — Canınız mı sıkıldı yoksa? Halbuki, şimdi daha çok faydalı olabilirim. Bay — Ne olacak bu yemeklerle halimiz?. Hizmetçi — Ne bileyim bayım ben, ne bi olmasaydı biz ikimiz iyi anlaşırdık. Hatta aç çıkmazdı. im? Eğer bayanınız lsanız bile sesiniz — Peki neden yalan söyledin?| —— Senin hiç doğru söyledi- Zit yok ki babacığım? Dedim Seni severim dedi. Meşhur bir yalan dedim Aşkı kandille bugün Var mıdır bulan dedim. Sensiz yaşamam dedi. Başkasını bul dedim Sinir, intihar masal Hepsi de kabul dedim. Dedi aldatamadım Dedim gözüm açıktır Bugün aşka inanan Muhakkak ki kaçıktır. Çimdik bağrıma hasacak ve ısıtacağım. — Yağına vok, beni kürkle sarmadıktau sonra kaş para eder? Dedi Seni severim dedim, Dinlemem boş lâf dedi; Hediyesiz sevdalar Vallahi tuhaf deni. Sensiz yaşamam dedim Güldü, inanmam dedi. Bana bir oto alsan Senden usanmam dedi. Dedim aldatamadım. Dedi yalan müşterek Aşk nerde biz nerede Masal oldu mübarek Çimdik - Sevgilim, şimdi çıplaksın. Kış da geldi. Seni kollarıma alıp — Vallahi Bayım, bir daha dikkat edeceğim, af buyurunl. —AHetmek mi, aslal.. Bugün ni- şanlıma gittim. Ayakkaplarımın bo- yasız ve tozlu olduğunu görünce müteessir oldu. — Dost başa bakar, düşman ayağa Bayım! — Haltetmişsin. Ben de seni düşman diye aldım. Eğer akıllı bir hizmetçi olaydın ayaklarıma bakar, bizim Bay bu göbekle kunduralarını göremez, bari ben hatırlatayım, derdin.. Defol şura- dan! Moda Talebe — Nafile uğraşmayın, Bay öğretmen, bilmiyorum işte. Muallim — Şu halde; seni c zalandırmaklığım lâzım. — Beni mi?. Affedersin sen onul. Şimdi muallim talebeyi de gül, talebe muallimi cezalandı- riyor.