4 Mayıs 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

4 Mayıs 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Norveçte son vaziyet Almanyanın Norveç seferi bilânçosunun kâr ile kapanacağı asla iddia edilemez Norveç Alman deniz, hava ve kara kuvvetlerini yıpratmakta| devam edecek bir ocak halini alacaktır İkinci defa olarak itiraf etmek lâ- | sım ki, Almanlar Norveçe ihraç ha- reketini ne kadar mahirane, hilekâ- | ederek muvafafk oldularsa, cenubundaki müteferrik birleştirmekte de o de- *et ve muvaffakıyet göster- Bu hureket vakia ne harbin neti- cesi ve ne de Alman ablokası Üzerinde kati tesirler gösterecek de- | gildir. Bu muvaffakıyete rağmen İs- veç ve Norveç demirinin Almanyaya sevki ve âkibeti eskisinden daha teh- Hkeli bir vaziyette olduğu gibi Nor- veçin cenubuna yerleşen Almanyanın İngiltereye mesafesi, Frunsadaki İn- giliz kuvvetlerinin Rene ve Berline olan mesafesinden dâhz üz değildir. Yalnız Almanların ikinci defa göster- dikleri bu cüretkârane hareket, ken- dileri için çok müşkül ve hattâ elim olabilecek bir vaziyeti önlemiştir. Zira müttefik kuvvetler daha fazla bir #ürat gösterip cenup ve orta Norveç- eki Alman esas kuvvetlerinin yani Oslo ve Trondhjemin iltisakına tama- men mâni olabilselerdi bu kuvvetleri ayn ayrı ezebilirlerdi. İki kuvvet bir. leşmekle bu iş müşkülleşmiş ve Ak manlar mühim stratejik üstünlükler elde etmişlerdir. Eğer Almarların id- dia ettikleri gibi Danimarka ve Norveç arasındaki deniz muvasalası tama» men kesilemiyorsa ve kesilemiyecekse Yazan: M. Şevki Yazman asen müsaid olmıyan, dar bir şa inhisar eden cenubi A efik kuvvetler bir de şimalden ve cenuptan kara ordularının tazyi- kine maruz kalırsa vaziyetleri hayli müşkülleşir. Müttefik ordularm bu avanlajı, yani müteferrik kuvvetlerini birleştir- meyi Almanyaya bırakmalarının se bebi tabiatile Norveçte karşılaştıkları müşküllerdir. Bir defa Almanlar ih- râç hareketinde müttefiklere takad- düm etmişlerdir. Müttefikler de mâ- slesef bu meselede tamamen gafil av- larımışlardır, Bir ihraç harekâtı ise nakkaleden bildiğimiz üzere — en az bir, bir buçuk ay hazırlık İster. Bu hazırlık yapılamayınca da ellerin- deki bir f dilik' ilk günlerde ve gemilerde ver dikleri zaylatla kurtuldular ve tabii çök mühim bir tehlike atlattılar, Şurası da muhakkak Ki bu tehlikeli vaziyet şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da mühim Zzaylat ver. dirmekte devam edecektir, Müttefik- lerin Dombas ve Störende tuttukları mevzileri çok sapa ve dar, karlı yol- lardan dolaşarak çevirmek Almanlara kaç bin insana mal olmuştur, bilmi- yoruz. Her halde asla kolay olmamış- cenubi e müttefik kuvvetle. lr ' bugün BE ie karşılaşıyor Ankara spor mecmuası tarafından iki Ankara ve üç İstanbul klübü arasında milli küme maçlarında olduğu gibi dep- lanmanlı bir şekilde tertip edilen kupa maçlarına buzün ve yarin Taksim sta- dında devam edilecek ve bu öabah şeh- rimize gelecek olan Ankara Demirspor klübü bugün saat 16,30 da Beyoğluspor, yarın sabah saat 10,30 da Şişli ile kar- ulaşacaktır. Ankaranın en kuvvetli klübü olduğu- nu geçen hafta Galatasarayı mağlüp et- mekle isbat eden Demirsporun şehri- mizde Beyoğluspor ve Şişli ile yapaca- İh karşılaşmalara bu bakımdan çok ehemmiyet verilmektedir. ! Gençlerbirliği oyuncuları ) tecziye edildi Evvelisi hafta Ankarada yapılan Ga- latasaray - Gençlerbirliği maçını müte- akip bazı hâdiseler olduğunu ve bu me- yanda hakeme tecavüz edildiğini tees- sürle bildirmiştik. Haber aldığımıza göre bu hâdiseyi hassasiyetle tetkik eden Beden terbiye- si genel direktörlüğü hâdisede süçü gö- yü Gençlerbirliği solaçığı o Hüseyine müebbed boykot, takım kaptanı Hasa- na bir ay, klüp idarecilerinden Namık'a 6 ay boykot cezası ve , Beşiktaşlı Hüsnü Kn bıraktı ni Türk futbolünün en temiz elemanla- ından olan ve senelerce Beşiktaşın ve #milli takımın kaptanlığı yapan Hüsnü fatbolü terketmeğe karar vermiş ve bu anını İstanbul spor bölgesine bildir- mişti, Hüsnü futbol hakemliği yapmak üze- Ye yeni açılacak hakem kursuna kay- 'dedilmiştir. Bu kıymetli sporcumuzun hakemlik de muvaffak olacağı tabii- Yeni hakemi kun İstanbul hakem komitesi tarafından yeni hakem yetiştirmek üzere açılacağı- Bı evvelce bildirdiğimiz hakam kursu. Dun derslerine gelecek hafta cuma günü bölge merkezinde başlanacaktır. Bu se- ferki kursa iştirak edeceklerin U birinci küme klüplerinin birinci takımlarında oynamış bulunması < şart konduğundan tır. Keza Bema la yüzen cesedlerin Minik dün Mısıra hareket etti Mısır spor teşkilâtı tarafından Kızılay menfaatine tertip edilen müsabakalara iştiraki takarrür eden İstanbul futbol tas kımı dün 16 kişilik bir kafile halinde İs- kenderiyeye hareket etmiştir. Evvelce takımla . birlikte gideceğini bildirdiğimiz Galatasaray klübü idareci- lerinden Mushih ile oyunculardan Salim ve Enver izin temin edilemediği cihetle bu seyahate iştirak edememişlerdir. Futbolcularımız rhtımda büyük bir sporcu grupu tarafından uğurlanmışlar- dir. Beden terbiyesi İstanbul bölgesi boks ajanlığından: | — Memleketimizde boksun yeni” den ihyası düşüncesile, Taksimde Sıra- serviler caddesinde kâin 57 numaralı bölge binasında tanzim olunan ödman salonunda boks antrenmanlarına başla- nacaktır. 2 — Antrenmanlara 6/5/940 pazar- tesi gününden itibaren her akşam saat 18 ile 20 arasında devam olunacaktır. 3 — Antrenmanlara memleketimizin tarınmış baksörleri nezaret edeceklerdir. 4 — Bu işle ilgisi olup da çalışmak istiyen her sporcu klübünde zesimli bir vesika ile müsabaka rinden evvel ajanlığa müracaat ederek isimlerini kaydettireceklerdir. 5 — Hiçbir klübe mensup olmayan boksörler ikişer fotoğrafla birlikte mü- racaat etmelidirler. #aatle- Tokatta güreş birincilikleri sona erdi Tokat (Akşam) — Türkiye güreş birinei- liklerine iştirak edecek bölgemiz güreşçi- leri toplu bir. halde Atatürk anıtma gide- rek bir çelenk koyduktan sonra sahaya gelmişler ve binlerce halim çevrelediği sa- hada. şiddeti alkışlarla karşılanmışlardır. Bayın korkomutan ila valimiz de şeref tri- bününde yer almış bulunuyorlardı. Bayrak çekme mitrasiminden sonra fstik- İ dü marşı hep bir ağızdan söylenmiş ve müsabakalara başlanmıştır. Tasnifte 56 da Hüseyin Uçar, 81 de Süleyman Güleç, 66 da Hüseyin Armağan, 72 de Mustafa Akdağ, 70 da Hüseyin Arslan, 78 de Ali Canlı ve ağır sıklette geçen yıl Çoban Mehmedin ilk rakibi olan Hüseyin Uzun rakiplerine tuşa getirmek ve sayı hessbile galip gelmek suretile bölge şampiyonu seçilmişlerdir. Veli ve korkomutan sahaya gelerek güreş- çileri ellerini sıkarak tebrik ettikten sonra bölgece hazırlanan madalyaları vermişler- kursa «z talebe kaydedilmiştir, dir. satı kaçırdılar. Almanlar şim-| alacağı | ni boylamıştır? Oda malüm değil | | Fakat bunlar bugün resmi tebliğlerde | görünmese dahi, yarın acısı miflette ve orduda görülür. Bütün Ounlara rağmen, hatta ce- nubi Norveç tamamen Almanların eli. bile bunun Almanya için bir | na asla kani değiliz. Z bir defa burası Alman deniz, a | ve kara kuvvetlerini yıpratmakta de- | vam edecek bir hâlini alacaktır. Saniyen Nörveçte harp devam ettikçe ve bilhassa İngilizler şimali Norveçte ye bilhassa Narv arında tutunup kaldıkça — ki Almanların İngilizleri buradan atması mümkün değildir — İsveç demirinden İstifade emin ola- mıyacaktır. Almânların bu kadar yak- laşmalarına rağmen ve bilhassa Nor | veç harekâtının mühim hava ve de- niz kuvvetlerine malolması dolayısile uz yapamıyacaklar edemiyeceklerdir. İngiltereye ve üstünlük elde Buna karşılık Balt tamamen Ak manlar tarafından kapanması dalayı- sile Sovyet Rusyanın duyduğu endişe İ ve diğer bitarafların aldıkları tedbir- ler ise Almanyanın aleyhindedir. Hülâsa; ihracın iyi hazırlanma sına, müttefiklere takaddüm edilme. sine ve bu yüzden cenubi Norveçte tutunmasına rağmen Almanyanmn Norveç seferi pilânçosunun kâr ile ka- panacağı asla iddia edilemez. Bugün bu hesabsız hareketin cezası direkt olarak. verilemediyse, onun yıpratıcı ve Alman ablokasını ikmal et siri ortadan kalkmış değildir. 1,5 yaşındaki çocuğu öldürmüş! İzmirin Örnek köyünde bir cinayet İzmir (Akşam) — Karşıyaka nahiye sinin Örnek köyünde bir cinayet olmuş, | Çallı Hasan adında biri, metresi Fatma- nin eski dostu Mehmedden doğan çocu- | ğu bir buçuk yaşında Erdoğ yin beşiğinde uyurken bo; müştür. Hasan, bu cinayet daki petrol lâmbasını da söndürmüşi Gece yarısına doğru Fatma, uyanarak beşikteki çocuğuna bakmak istemiş, lâmbanın sönmüş olduğunu görerek Ha- sani uyandırmış, lâmbayı yaktırmış, © vakit çocuğunun ölmüş olduğunu göre- rek fFeryada başlamıştır. Hasan: — Süs! diye bağırmış, zaten senin işe gitmene oluyordu. Ölmüş işte! Ne yapalım diyerek kadını susturmuş, son- ra da: — Ben bir kazma alıp mezarlığa gi- deceğim, bir mezar açacağım. Hoca fa- lan çağısmağa lüzum yok. Ateşe su koy, ben gelinceye kadar çocuğun cenazesi” ni yıka, sonra ben alır, imozarlığa götü- rürüm. Kimse bir şey duymasın. Diye tenbihte bulunmuş ve bu söyle- diklerini de harfi harfine yapmıştır. Gür- büz yavrunun ortada görünmemesi köy İ Balkının nazan dikkatini celbetmiş, Ha- sanın da bu çocuk hakkındaki düşünce- lerini bildiklerinden adliyeyi haberdar etmişlerdir. Mezar açılarak çocuğun ce- sedi çıkarılmış, boğuzında parmakla taz- yikten mütevellit bir siyah leke görül- müştür, Hasan tevkif edilmiştir. Fatma, vakayı tafsilâtile anlatmıştır. Konyada imar faaliyeti Konya (Akşam) — Konyada bir seneden- beri devamlı imar faaliyeti vardır. Yeni belediye reisimiz memleketin imar ve fe- mizlik işleri İçin durmadan, dinlenmeden çalışmaktadır. Yirmi beş yıldanberi bir türlü yaptırılamıyan istasyon caddesi bu yıl par- ke döşenerek Konyanm yüzünü ağarttığı gi- 'bi istasyon caddesi üzerinde bulunan Ata- türk anıtının etrafı da asfalt yaptın! tadır. Bütün caddeler boyunen çamlar tiril ir, Adana Seyhan Spor Konyada Konya (Akşam) — Şehrimize gelen Ada- | na Seyhan spor kulübü istasyonda şehrimiz spor kulüpleri tarafından karşılandı. Bir çün istirahattan sonra stadında Konya gençler birli canlı bir maç yaptılar. Maç Konya gençier birliğinin. tile geticelendi. 4 Mayıs 1940 Saray ve konakların dili Yüz yıllık Nişantaşı ve civarı Yazan: Mustafa Ragıb Dolmabahçe sarayı nasıl bir düşüncenin mahsulüdür? İkinci Sultan Mahmud'un son günle- rinde devletin varlığını ve istikbalini tehdid eden Mısır ve Mehmed Ali paşa tehlikesinden memleketi kurtaran koca Reşid paşa, yeni padişaha kabul ettire- rek bizzat okuduğu meşbur (Gülhane | hatti hümayunu) ile (*J artık yeni bir devir açıldığını — Sultan Abdülmecidin sanile — bütün dünyaya ilân ediyordu. | (1255 - 1839) Genç padişah, bütün vükelâsı ve dev- ! let ricalile beraber hükümlerini tatbik edeceğine yemin ettiği bu fermanile İ — artık şeklen olsun — maziden, şarka has itiyadlardan, sakim ve kanlı mace- ralardan vazgeçtiğini gösteriyor ve mem- leket — ağır hareketlerle dahi olsa — garbe doğru yüzünü çevirmeğe başlı- | yordu. Gerçi ikinci Mahmud, yeniçeriliği lâğ- vetmiş, disiplinli bir ordu vücude getir- miş, memleketin idari, askeri ve siyasi bünyesinde bazı yenilikler yapmıştı. F; kat (Gülhane hattı hümayunu) mun ih- tva ettiği esaslardan hiç birini, — hele © zaman Türkiyede meçhul bulunan — halkın hukukta müsavatına tasllük eden ipleri hatınna bile getirmemişti. bu ferman hukuki, içtimai, idari ve siya- si bir inlelâpt. Bu ferman üzerine yapılmasına teşeb- büs edilen wlahat ile dahilin ve haricin emniyeti artmış, memleketin çehresin- deki değişiklikler umumileşmişti: Devlet siyasetindeki yeni vechelerden yeni idari istikametlerden tutunuz da içti- mai, iktisadi her sahada yeni bir devrin açıldığı — şüphe bırakmıyacak bir vü- zuhla — görülüyordu. Bu yeni devir, memleketin umumi ha- yatına o kadar ciddiyetle tesir etmişti ki halk arasındaki alış verişlerden, halkın zihniyetindeki' eski mantık kıyaslarına kadar herşey değişmişti. Gerçi daha üçüncü Selim ve . yeniçeriliğin lâğvile ikinci Mahmud zamanlarında bazı yeni- lik ve ıslahat alâmetleri belirmişti. Nite- kim Sultan Mahmud, garphılaşma yacının ilk nümunesi olarak asker v memur kıyafetlerini değiştirmişti, P. şah, ordu için Avruva askeri kıyefitini kabul ederken devlet memurları da şal var ve cübbe yerine setre pantalon; ka- vuk ve sarık yerine fes giydiler, Kıyafet tarzından (başlıyarak ruhlara ve zevklere kadar sirayet eden bu yeni- lik ve değişiklik tesi Wisan, edebiyat gibi, mimari de mazinin şartlarından ay- rilıyordu. Yeni içtimai hayat, yeni bir mesken ve konfor | ihtiyacını doğurdu. Bilhassa «dün» ün itiyadlarından, ecda- dının görenek ve inanışlarından ayrıl. mağa çalışan genç hükümdar, yeni tarz- da mesken ihtiyacını herkesten evvel bissetti. Garba yüzünü çevirmeğe karar veren genç padişahın ruhu ve hayali için karanlık dehlizli, alçak tavanlı, yalnız zemin katından ibaret türbe loşluğunu canlandıran ve cidarlarına anber sinen &srarlı şark sarayları rağbet uyandıramız yordu. Sultan Mecid, yeni hayat şartlarına uykun, Avrupa payitahtlarındakilerin benzeri olacak yeni bir sarayın temelle- rini attırmağa nihayet muvaffak olduu: Maruf bir Fransız sarayının tarzından mülhem olarak bir rum mimarına yaplıs rılan Dolmabahçe sarayı; ikm er dahili ve harici tezyinatı uslübile Sultan Mecid devrinin ruhi i meyillerini ve zevk telâkkilerini gösterecek bir şe- kilde; Beşiktaş (o sahilinde © yükseldi. (1272 - 1856). Fakat bu saray, memlekete vermek istediği o Avrupalılaşmak (O büviyetinden sonra hayatını da bir Garp hükümdarının yaşayışına uydurmağa karar veren Sul- tan Mecid'in medeni arzu ve emellerini tatmine kâfi değildi. Osmanlı padişahı, ccdadı gibi, cirid abakalarından, orta oyunlarından zevk alamıyordu. O, Av- rupa hükümdarları gibi, eğlenecekti, m için Viyananın, Parisin en tanın- artistlerinden müteşekkil önikili ve memlekette yeni tarzda bir temaşa hayatı da tesis edecekti. Pa- dişahm bu tiyatro heveskârliğı ve yeni zevk telâkkisi, onu Dolmabahçe sarayın- dan başka, bir de tiyatro yaptırmak ar- zusundan menedemiyordu. o Filbakika kısa bir zaman sonra Dolmabahçe sara“ yaeın tam karşısında bir tiyatro (sonra ıstabliâmire olan ve şimdi yerinde stad- yom inşası için yıktırıdmasına başlanan bina) yaptırdı. Padişah, bu yeni saray ve tiyatro ile halkım içtimai yaşayış tar- zıma da «nümumej imtisal» olduğuna ka” İçinde suvareler, ziyafetler, resmi ka» buller yapılacak (geniş billâr avizeli, nakışlı ve yüksek tavanlı Dolma- bahre sarayına taşınan padişah, yaptığı siyasi ve içtimai ıslahat ile kendisini Av- rma diplomasisinin gerilik ithamlarından uzak, asrın telâkkilerine uygun, maziden ayrılmış kukuki ve içtimai esaslarla yep yeni bir idarenin müessisi addediyordu. Kendi içtimai ve sahsi hayat tarzını bu suretle yeni cereyanlara uyduran padi- sah, başta devlet ricali ve saray erkânı olmak üzere halkın da bu yeni hayat | tarzına mtibak etmesini istiyordu. girdiği yeni içtimai hayat sartlarına uy- gun binalar yaptırmalarını arzu ediyor- du. Sultan Mecid'in bu arzusu, onda bir nevi imar zihniyetini doğurdu. nın yerinde vaktile eski bir bina vardı: Beşiktaş sarayı, Nis- beten küçük, ahşap ve kervansaray tar İ zında yapılan bu bina, eski padişahlarca hiç bir zaman daimi ikametgâh olarak kullanılmamış, rıhlımsız bir sahil zemi- nine dayanan Beşiktaş sarayının kara ta- rafı da hiç bir itina görmemişti: Buraya ulaşacak ne geniş bir yol, ne de binayı çeviren ve dışından süsliyen muntazam tarhlı bahçeler vardı. Saray civarı; asır- lık, göklere boy veren ağaçlarla çevril- miş koyu gölgeler yapan, zemine güneş aşığı sızdırmıyan büyün bir ormanlıktı. Bu itibarla ara sıra buraya gelen Sul- tan Mahmud, ekseriya deniz yolulile Beşiktaş sarayına çıkar, burada birkaç saat oturur, sonra bu kesif ve sık ağaçlı loş ormanda avlanırdı. Dolmabahçe sarayı yapıldıktan sonra Sultan Mecid, Dolmabahçe sarayının ka- raya bakan cephesinin karşısındaki sırt- ları da bir bahçe haline koymağı düşün- lü ve bu sırtların geniş bir kısmında ya- pılan bu bahçe, cadde seviyesinden iti- baren yüksek duvarlarla çevrildi. Hâlâ bu bahçe, Dolmabahçe yının müşte milâtındandır. Fakat işah, gerek sa- rayın, gerek bahçe içinin sırtlardan ve tepelerden £ görülmemesini | istiyordu. Gerçi Sultan Mecid, — şeleflerinden biç birile kıyas edilemiyecek derecede — serbes fikirli ve taassüptan uzak olduğu halde, zamanm kadın tesettürü hususun- daki zihniyet ve telâkkilerinden uzak bu- lunmuyordu, Bu maksadla bahçenin ar- ka tarafını teşkil eden Maçka sırtlarına kadar uzanan sahada Vişnezade, Valide- çesmesi ve Süleymaniye (**) mahalle- lerinin bahçeye yakın tek, tük bir kaç binası da istimlâk edildi. Bu suretle bu geniş erazinin saraya nezareti kesildi ki yüksek, kalın duvarlarla çevrilen Dol- mabahçe sarayının içi hariçten, uzak, sırtlardan bile görülemiyecekti. Padişahın bu tekayyütlerine sebep, pek kıskanç mizacının tesirile saray kadınla- rını haricin gözlerinden sakınmak ve sax rayı bir suikasd tehlikesinden uzak bu- İundurmaktı. Sultan Mecid, bu arzusunu da yerine getirdikten sonra artık yeni sarayın bir nevi (site) sini de teşkil etmeği düşündü Bu ii rmuhit, saray erkânınm, devlet ricalinin ve ileri gelen devlet memurları" nın ikametgâhlarından ibaret olacaktı. Sultan Mecid, saray sırtlarında tesis ettiği bahçeden Süleymaniye mahallesinin Ni- santaşındaki son hududuna kadar uza“ nan geniş arazide bir tek bina bırakma" dığından yeni tesis edilecek mahalle, ar- e hayvan ahır ve mandıraları idi. Bu Dolmabahçe sırtlarında (Taşlık) denilen saha ile Valide çeşmesi, Vişne” zade mahallelerinin yerleri o tarihlerde fundalıkları, bostanları, sebze ve meyva bahçelerini ihtiva ediyordu. Sisliye ve Balmumcu halleler meydana gelmediği için — 60 kaklar, caddeler şöyle dursun — alelâ” de bir yol da yoktu. Sultan Mecid, Dolmabahçe sarayın! yaptırdıktan sonra yaz kış, sık sik tenez” zühlere çıkmak merakından kurtulami" yordu. Padişahın arasıra avlanmak için imantaşı işliye kadar geldiği ender değildi. Babası, avcılık ihtiyacını Beşik” tas sarayı civarındaki sık ağaçlı orman” da tatmin ederken, Dolmabahçe sarayı” nın inşasile — tabir caizse — ehlileşen bu havalide av hayvanı kalmamıştı. Sultan Mecidd de tamamile bir kif halinde bulunan Nişantaşı ve Şişliye ka” dar uzanmağı zaruri görüyordu. Bu s4” hanın yolsuz bulunması, padişahın ara” badan ziyade atı tercih etmesine sebeb teşkil ediyordu. Bahusus yaylı arabala” o tarihte henüz yeni icad edildiğinde” teammüm etmemişti. Cuma selâmlıkları; Ramazanın on beşinde yapılan (Hırksi saadet) ziyaretleri gibi resmi saltansf alaylarında da padişah — selefleri gibi — ata binmekteydi. İste Nişantaşından Şişliye kadar uz8” nan meniş arazi, epey uzun müddet, $ tan Meridin bir av sahasını teşkil (*1 (Gülhane hattı hümayunu) Os” manlı camiasını teşkil eden — müslüm# olsun olmasın — bütün unsurlar arasın da hukukta tam müsavatı kabul ve ca mal, namus emniyetini temin eden — mahkeme kararı olmaksızın — bi kimsenin idam ve mefyedilmemesi hf kesten malına ve kudretine göre veri alınması, vatandaşların askerlik vazif&” lerinin bir usule bağlanması gibi esasl# ihtiva ediyordu. 19*1 Maçka silâhhanesinden Mack palasa kadar tramvay caddesini t€ eden sahaya eskiden (Süleymaniye # balesi) denirdi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: