AKŞAM AŞK VE MACERA NUVELİI Talihin son oyunu Bundan dört sene evvel, güneşli gü- wi bir gündü. Mütevazi şekilde giyin- miş bir genç kadın Monte Karloda renden indi, Küçük bavulunu ema- natçiye bıraktıktan sonra azimkâr a- dımlarla meşum gazinoya doğru yü- rüyordu. Sarışın, zayıf, güzel bir kadındı bu. On altı saattenberi seyahat etmesine rağmen yüzünde yorgunluk solgunlü- ğundan eser yoktu, Mavi gözlerinin sabit bakışında bir azim ifadesi okunu- yordu. Ekser oyuncuların, kumar masâi na yaklaştıkları sıradır, gözleri hep bu tarz ışıltı ile parlar. Fakat Aliyenin va» ziyeti bu değildi. Monto Karloya ta- lihle boy ölçüşmek için gelmiyordu. Rulet masasının zaptettiği kocasını oradan koparıp almak için gelmişti. Bu iptilâ, ne felâket ki, izdivaçlarını müteakip çıklıkları seyahatte başla» mıştı. Ah, Rivlera'da ne güzel günler geçirmşilerdi. Bunu Aliye hiç unuta- mıyordu. Ne mükemesi surette anlaş” fediyorlardı. Hazır seyahatte iken gazinoyu dA görmüş olmak için, şöylece bir, içeri girmişlerdi. Ve alay olsun diye, Beğ- ri, on frangı yeşil masanın üzerine fır« latarak: — Kazanırsak bu pâra ile gider bir dondurma yeriz, güzelim! - demişti, Birkaç saniye sonra, krupyenin 50- pası, dondurma değil şampanya ile mükemmel bir akşam ziyafeti çekecek parayı kendilerine uzatmıştı. O gece pek zevkli geçmişti. Fakat genç kadın, 9 andan itibaren, artık kocasının sarf kendine ajd olmadığını düşünememiş” ii, Parise avdetlerinde genç adam, mü. temadiyen dalgın bir haldeydi. Çalış- <an ve muntazam bilinen bu delikan. nın evlendikten sonra böyle hayal. peresiliğe ve tenbelliğe sapışı hayreti mucip oluyordu, Aliye de merak içindeydi. Kocasınm ne gibi bir buhran geçirdiğini bir tün lü anlıyamıyordu. Fakat ikinel defa Monte Karloya gittikleri zaman Bed- rinin sırrını keşfetti: Her gün yemekten sonra odasına Çe kilip uzandığı zaman -(zirs bamile idi) - kocası kaçıyor, gazinoya gidiyor. du. Malüm felâket serisi başlamıştı. Mesleğinde rahat ve şerefli yaşamak için istinad ettikleri şahsi servet gün» den güne eriyordu. Bir takım karışık işler başladı: Borç alıp vermemekler, faturaları ödememekler... Nihayet Bed. ri mevkiizi de kaybetti, Sefalet ca- navarı üstlerine doğru ilerliyordu. Bu- na rağmen Türkiyeye dönmüyorlardı. Parise gitmişlerdi. Orada eski ahbap. larının misafiri olarak yaşıyorlardı. Genç kadın kocasını yola gelirmeği umuyeşdu. Lâkin erkeğin eline iki para geçer geçmez, gizlice bavulunu alıyor, kaçıyordu. Ve birkaç gün sonra peri» şan, mahcup dönüyordu. Aliye herşeyi affediyordu. Hattâ bu Üzüntü yüzünden zamansız dünyaya getirdiği çocuğunun ölümünü dahi. Kocasına acıyor, onu hasta telâkki #diyordu. Fakat ruletten, o mütema- diyen dönen canavar makineden, nâ- mi nefret ediyordu! Belki bir rakibeye karşı bile bu ka- Bu sefer Bedrinin kaçışı her zaman- dan ziyade uzamıştı. Belki biçarenin avdet edecek parası da Genç kadın karar verdi: Gidecekti, Na olursa olsun onu bu düşmanın pençe- siden kati surette kurtarmağa çalışa. caktı Gazinonun en kalabalık zamanıydı. Masaların' yeşil örtüsü, oyuncuların Kalabalığı yüzünden görülmüyordu. iHer yaştan, her cinsten, her memle- ten adamlar burada kaynaşıyordu. ı t hepsinin yüzünde ayni endişe. Din takallüsleri görülüyördu. 4 Bu hasta ruhlar ayrı ayrı hislerle andaydılar;: Yorgunluk, cüret, Haafer, nevmidi... Fişlerin şakırtısı, kâğıdların hışır. Kisi, halkın bazen de münakaşa gekli. Bİ alan ge arasında kahkaha. lar da işitiliyordu. Fakat bütün bu heyeti umumiye, ayni illete müptelâ hastalar gihi, biribirine samimiyetle bağlıydı. Yalnız Aliye onlardan ayrı- lıyordu. Son derece kendine hâkim ola. rak salonlara dolaştı, masalara baktı; Etrafını saran bütün bu mecnunlara öfkeli nazarlar atıyordu. Hele dönen rulet makinesini parçalıyacağı geli yeye bakıyor, aralarında konuşuyordu. — Olur şey deği. tatlı maviliği içinde göze garip görünüyordu. Ay doğmuştu. Deniz hışırdı- Ne maceraydı bul Aliye, sarhoş gibi olmuştu. Bahçe- leri geçiyor, merdivenleri çıkıyordu. Şimdi artık bu para ile hayatlarını ye- niden kurabilirler, bütün kırdıkları potları tamir edebilirlerdi, Fakat Bed- ri bu saate kadar nerede? Parize dön- müş olacak. Belki trenleri karşılaş- mışlardır da onun için birbirlerine rasla- mamışlardır. Niçin bunu vaktile düşün- medi? Zavallı Bedri... Daha da kaybet- miştir. Amma ne ehemmiyeti var, O- nım kazancı öyle büyük ki... Çantası- nın içinde altmış bin franktan fazla para var... Bir dakikanın içinde kaza- nıyordu. Ancak o zaman kadıncağız fişleri değiştirmediğini düşündü. Yemek ye- di gardan bavulunu aldı. Bir taksiye Şans üç gün müddetle sürdü, Aliye, üç gün, yalnız yemek yedi, uyku uyu» yordu. Ah, bundan öyle nefret eĞİYOR. | sesasansnas s0030545105909501001489844881848454PAR ANA UAARAAAAN ANNE AAAAANAAOAAAUEA MESANE du ki... Buna rağmen masanın cazi- besine kapıldığını hissediyordu. Bir göz, müstehzi bir göz, koskoca- man açılarak, onu manyetize etmek» teydi. — Füites vos jeux! Aliye, mihaniki bir surette çantası ni açtı, Harekâtına hâkim değildi. «— Bâna ne oluyor?... Çıldırdam mı?...» diye düşünmekle beraber, eli kendiliğinden harekete geldi. — Rien ne va plus! Aliye, derin bir nefes aldı. «— Haydi, haydi, çıldırdım mı?.. Gi. deyim buradan...» Lâkin parayı geri çekmenin artık im- kânı olmadığı için bekledi. — Dix - septi - diye krupye bağırdı. Bu, genç kadının numarasıydı. Hayret içinde bakıyordu. Top dur- muştu. Bir kürek, kendisine oluk oluk paralar uzatıyordu. — On yedi... Sizin değil mi madam? On yedi... Buraya gelip de ilk defa Gn ve kazandıkları numaray. Krupye: — Haydi efendim., Siz bıraktınıdı. - dedi, Yan tarafta duranlar; — Evet, evet.. Madamındır! - deği- ler. Biri: — Belki de parayı bırakıp duble ede. ceki - dedi. Bütün oyuncuların dikkati, Aliye- nin üzerinde toplanmıştı. — Bırakıyor musunuz? Hepsini mi? Aliye, maziyi düşünerek başını sal. Jadı. — Rien ne vâ plus! » Ve gitmişler, şampanya ile yemek yemişlerdi. Ah, o gün öyle gülmüş, öy- le eğlenmişti ki... Otele döndüğü zaman biraz sarhoş olmuştu. — Dİx - septi Büyük bir gürültü oldu. Herkes Al. Doğu ve Kadeş vapurları geliyor Doğu vapurunun tesellüm edilmesine karar verildi Almanyada Blum und Fos tezgih- larında iki güverteli olarak ikmal edil. diği için tonaj miktar5300 e çıkan Doğu vapurunun merkez muvazenesi, keyfiyetten Denizyolları umum mü. dürlüğünü, umum müdürlük de Mü- nakalât Vekili bay Ali Çetinkayayı ha. berdar etmiş, Vekil bu işle yakından alâkadar olarak müşkülü halledecek bir şekil aramıştır, Mili Müdafaa Ve- kâletinden bahri mütehassısların da iştiraki ile teşkil edilen bir komisyon Doğu'da hasıl olan gayri tabilliğin menşeini aramış, müvazeneyi temin için müteahhidin teklif ettiği husus. ları da gözönünde tutarak bir rapor hazırlamıştır. Rapor, Heyeti Vekilede tedkik edildikten sonra Doğunun te- sellümüne karar verilmiştir. Bu hu. lecektir. Dün, kendisi ile görüşen bir muharririmize, Denizyolları umum müdürü bay İbrahim Kemal Baybora, şu izahatı vermiştir; «— Bay Vekilin güzetenize vaki be- yanatında Doğu vapurunun hikâyesi anlaşılmıştır. Buna ilâve edilecek faz la birşey yoktur. Heyeti Vekile, müte- ahhidin safra koymak suretile muva- zeneyi temin teklifini kabul ettiğin- den Doğu tesellüm alınmıştır. Deniz. bank zamanında yapılan bir mukave- leden mütevellid müşkül de böylece halledilmiş oldu.» Büvariliğine tayin edilen bay Hüsa- Piyasa vaziyeti Anadolu ve Trakyadan gelen buğday tamamen satıldı Bu hafta Anadoludan, Trakyadan limanımıza 4189 ton buğday gelmiş, kâmilen satılmıştır. Bu miktar geçen haftalara nisbetle fazla olmakla bera- ber piyasa fiatlerinde hiç bir değişik. Hk husule gelmemiştir. İhracat he- nüz başlamamıştır. Toprakofis, satış piyasasından çekilmiş gibidir. Oflia yurdun her tarafında buğday alışlarına devam etmektedir. Arpa — 387 ton arpa gelmiştir. Bu hafta içinde Almanya hesabına ehem- nunda 14,28 paradan satışlar kayde- dilmiştir. Tiftik — Ceman 1380 balye satılmış- tar. Satışlar Almanya ve İngiltere he. sabınadır. Bu hafta içinde piyasaya TA ton tiftik gelmiştir. Yapak — Sovyet Rusya ve Alman- ya hesabına taahhüdlere girişen fir. maların piyasadaki faaliyetleri devam etmektedir. Son hafta zarfında piya- saya 393 ton yapağı gelmiştir. İstan- bulda mevcud stoklardan 1800 balye miktarında satış yapılmıştır. Mersin ve İzmir limanlarında ayni alıcı hü- kümetler namına satışlar yapıldığı haber alınmıştır. versus arrsanaaaaaanan EN EAAAENAAAAN AAA meddinin idaresinde olmak üzere yo- ia çıkan Kadeş vapuru, bir haftaya kadar limanımıza gelecektir. du ve kazandı... Hiç bir metoda ria- La etmeksizin, bütün diğer oyuncu. ları şaşırtarak «aman şimdi kaybede- ceki» diye korkutarak, oynadı, oynadı, talihin şimarık çocuğu halinde kazan- dı. Boyuna kazandı. Fakat o gün kaybetmeğe başladı. — Talihim döndü! - artık yeter - di. yerek azimle ayağa kalktı. Bütün kazancını fişten naktle tahvil etti, Sa- kindi. 'Tren bileti hazırdı. Artık zengindi. Bandete doğru gidecek, kocasını bula» cak, bozulan hayatını yeniden kura- caktı. Hayat öyle güzel göründü ki. Bedrinin borçlarını ödiyecekti. Halı ticareti yapan bir ahbaplarile ortak ol- mak Üzere serm&ye koyacaklardı. Ah, iki kişi öyle mesud olacaklardı ki. Bedriyi, kumar muhitine birdar as Ja yollamıyacaktı. Demek ki rakibesini, ruleti yenmiş bulunuyordu. Bir daha onunla yüz yü- ze gelmiyeceklerdi. Zira kendi de oy- namıyâcaktı, Bu düşüncelerle uykuya daldı Sabaha karşı yandaki odada duydu. ğu bir tabanca sesile uyandı. Herkes gibi o da koridora fırladı. Meğer Bedri, üç gün evvel son pa- rasını da kaybederek karısına telgraf üstüne telgraf, mektup Üzerine mektup yollamış. Artık hiç bir ümidi kalmadı. ğı İçin kendini vurmuş Orariç... Karısının ve servetinin ya- nıbaşında. Talih, gene istihzasının en büyük oyunlarından birini oynamıştı Nakleden: (Vâ.Nü) Süt işi İngiliz firmaları süt fabrika- sını kurmağa talip İstanbulda süt fabrikası tesis etm ve süt işlerini tanzim etmek üzere se kiz yüz bin lira sermaye ile kurulacak bir şirketin teşkiline karar diğini yazmıştık. 550 bin lirası devlet, ve ziraat kurumu, 250 bin lirası bele. diye tarafından temin edilecek bu şir- ketin kurulması için faaliyete geçil- miştir. İstanbulda süt işinin esaslı bir su- rette ıslahına karar verildiğini gören birçok yerli, ecnebi müesseseler şimdi. den belediyeye mürucaat ederek fab- rika tesisine talip olmuşlardır, Bu hu- susta en ziyade alâkadar olan İngiliz firmalarıdır. İki maruf İngiliz firma- sından birinin tayyare ile Londradan gelen mümessili, kurulacak süt fab- rikasını inşa etmekle beraber bir se- ne müddetle de işletmeği deruhte ede. ceğini bildirmiştir. Şirket kurulduktan sonra belediye- ye yapılan bu teklifler, şirkete tevdi edilecektir. Buldukları parayı taksim edemediler Gedikpaşada oturan on yaşlarında Avadisle, on iki yaşlarında Vartan is- minde iki çocuk buldukları bir parayı taksim meselesinden kavga etmişler, Vartan Avadisi çakı ile muhtelif yer. lerinden yaralamıştır. Polis, carih çocuğu yakalamış, ya- ralıyı da tedavi altına aldırmıştır. Londra 1 Bterlin 5.0029 YORK 100 Dolar 128.08 Paris 100 Prank 3m Milâno 100 Liret 863 Cenevre 100 İsviçre Pr. © 284079 Amsterdam (100 Florin 67545 Berlin 100 Rayşmark | 50408 Brüksel 100 Beiga 214113 Atina 100 Drahmi Lor Botya 100 Loya 18525 Prag 100 Çokoslovak Kr 432 Madrid 100 Pezeta um Varşova 100 Ziotl 201328 100 Pengo m4 Bükreş 100 Ley 090129 Belgrad Dinar 288 Yokohama 100 Yen 3443 Btokholm 109 İsveç Pr. 10.43 Moskova 100 Ruble nm