Âşıkpaşa zadeden bir kaç sahifa Eski türklerde tenkid hürriyeti ne derecedeydi? Devrin vüzerası nesirle, nazımla nasıl hırpalanırdı ? - Dahilt turizmi sekteye uğratan müfettişlerin aleyhinde nasıl bulunurlardı? - İşittiğime göre, son nesillere men- Bup meşhur adamların tereümel hal- lerini çok dakik bir şekilde toplamış plan maruf ve kıymetli mütebebbi bay İboül Emin Mahmud Kemal, bunları neşrederse o paşaların, bey- lerin «evlâdı, ahfadı tarafından açıla- | cak davalarla izaç cdileceğini düşü- nüyorum. Yerinde bir endişe! Olur mu olur! Bir takım kanunlar, nizamlar, aile haysiyetlerini gözetiyor; fakat ayni zamanda tarihi hakikatlerin kaybol- masına sebebiyet vermiyor mu? Hal- buki “ikincisi, birincisinden daha kıymetli değil midir? Kaldı ki, bu neşriyata cevap werilir. Aile haysiyeti gene müdafaa edilir. Hem aşağıda göslereceğimiz misalleri okuyanlar, #leyhinde yazı yazılan zevat hakkın- da müellifin fikrine tıpatıp iştirak mi ediyorlar, yoksa kaydı ihtiyatla mı telâkki ediyorlar? Sanırım, onlar da benim gibi yapıyorlar: Okuyup geçiyorlar. Binaenaleyh, neşriyat hakkında ce- miyet biraz geniş mezhebli olmalı, tarihe daha bol vesika kalmasını bi- rinci hedef tutmalıdır. » Fatihin oğlu, Çem sultanın karde- gi, Yavuz sultan selimin babası ve İstanbuldaki meşhur Beyazıd camisi- Şirin nin bânisi olan Beyazıdı Veli zama. nindayız. Türkler İstanbula gireli ancak bir nesi geçmiştir. O devrin zihniyetini, ümran faaliyetini, söz hürriyetini ve anlatış letafetini Âşık paşa zadenin ağzından dinliyelim. (1) Âşık paşa zade, geniş bir serbesti ile kalemini yürüterek devrinde ve- fat eden meşhur şahsiyetleri anlati- yor: pısında peşalarda çinilerle şölen anın- dır ve hem gayr öklimden sahib hünerleri o getirmiştir. (2) Ve Kaz- ovada bir medrese yaptı. Ve cümlef vakfından Mekketullahın fakirlerine ve Medinenin fâkirlerine akçe tayin etti, Her yil onlara verirler. Böylece, muhtelif paşaların nere- lerde ne gibi hayrat ve âsar yaptık- larını sayarken şu suretle atıp tu- tuyor: Âsarı Mehmed — Âli Osman kapı- sında o vezir oluncaya kadar ülema ve fıkaraya padişahtan sadaka veri- dirdi. Kimine sof, kimine çuha, ki- mine para verirlerdi. Vaktaki Rum Mehmed geldi, vezir oldu, bu sadaka kesildi. Bu adam hayır işlemeği menetmiştir. Nihayet kenâlsini it gi- bi “boğdular, Üsküdarda bir imaret ve'bir medrese yapmıştır. (3) bir kasaba: ZARA Zara'nın umumi görünüşü ve Belediye reisi B. Falk Özturan Zam (Akşam) — Sıvasa bağlı ka- | risinde faaliyet gösterebilen hir Be- anlardan birisi de şirin Zara'dır. Ka. | lediyesi vardır. Kasabada 834 ev ve saba Sıvas - Erzincan şosesinin Üze- | rinde olduğundan öşlek bir vaziyet- tedir. Zara'da köy kanununa büyük bir <hemmiyet Yerilmektedir. Kasabeyı nahiyeye ve nahiyeyi köylere bağlar 300 den fazla dükkün vardır, Kasa” banın yıllardanberi büyük bir ihti | yaç halinde gözlediği içme suyu -ge- yan yolların intizamlı ve düzenli bir | bele gelmesine de çalışılmaktadır. Köy çocuğumu okutmak ve ona 14- sm olan bilgiyi vermek için köy okullarına da İâzmgelen ehemmi- yet verilmektedir. Kasabanın güzdi bir yerinde Cüm- hüriyet meydanı açılmış ve meydana, rekzedilen Atatürk büstü de 'mey- “dana başka bir güezllik vermiştir. Kasaba 'hir zirnat köşesidir. Dağlık kısımda kuvvei inbatiye pek azdır. Toprak bire üç ve beş arasında mah- sul verir. Ova mıntakasındn sulak yerler bire on, on beş vermektedir. İhraç maddeleri koyun, deri, yün, yağdır. Bilhassa Zaramın yağları pek meşhurdur. Bugün Zara'nın en büyük ihti- yacı orta okuldur. Kasabada ma rif memurluğuna bağlı bir de odası vardır. Burada her m kadar eden Kitaplar, g: maktıdır. Son üç da 1545 kilâp okunmaktadır. -. Belediye çalışmaları içerisinde bura- | çen yal 45 bin lira serfile demir boru içerisinde getirilmiştir. Kasaba, Be- Jediye reisliğine seçilen kıymeti ve çalışkan gençlerden B. Faik Özturan, Belediye işlerini iyi idare ediyor. Işık işi de düşünülerek halledi- mek üzeredir. Elektrik mazotla işle- tilecektir. Diğer taraftan kasabayı ağaçlamak için Sıvas nimune fidan- lığından 4,000 akasya we isfender fi- danı getirilmiştir. Belediye kasaba- nın kanalizasyon işlerini de ikmele bu yıllar içerisinde çalışacaktır. Belediye, kasaba yollarının yapıl masına, sokakların düzenli ve iyi bir şekilde açılmasına ve kasabayı güzel- leştirmeğe büyük güyretler sarfet- mektedir, Beş yılık çalışma programında Kızılırmak üzerinde Sıhhat Vekâleti İ projelerine göre fenni ve sıhhi bir mezbahanın yapılması ile plân ve haritanın tanzimi işleri de vardır, Apartıman sahipleri Boş dairelerinize hemen iyi kiracı bulmak için «Akşame ın KÜÇÜK İLÂNLARI'ndan :' ist Âsarı Hâkim Yakub — Bütün Os- manlı memleketinde görülmedik, işi İllmedik bid'atleri icad eden odur. Eski zamada yahudiler taifesine par dişah işi gördürülmezdi. Zira «bum lar müfsid tayfadım derlerdi, Hâkim Yakub vezir olunca yahudinin ne kur dar açı, devletsiz varsa hepsi devle- tin işine karıştı. Âsarı Nişancı Paşa — Allahın kul- larının malına, kanına, ırzına tama etmişti. Eski usullerin hepsini boz- du. Bunun sebebini sordum: «Senin neni aldılar ki bize böyle şeyler s0 Tuyorsun?» dedi. Osman Gazinin za manında verilmiş yerler vardı. Bu Ni- şancı o kanunu bozdu. "Tekrar bun- lardan tapu aldı. Ziyade meblağ ve- rene verdi, Nice fakirlerin yerceğizi elinden gitti. Nihayet İstanbulda zevcesi Alâiye 'beyinin kızı parasile bir cami yaptırdı. ” O zamanın telâkkisine göre, Âşık paza zade, aleyhde bulunmuş. Fa kat bu sayede ne vaziyetler öğreni- yoruz! Meselâ bu Nişancı paşa bir nevi toprak kanunu çikârmış. Kurul- muş mülkiyet “şeklini bozmuş. Bir mütetebbi için ne kadar enteresan... Böylece, maruf eşhası anlatmakta devam ediyor. Asil hoşu şu: Fenari oğlu Ahmed paşa Niyette gitti. (4) Ve sonra dedesinden mevrus bir Şairlikle şu beyitleri söylüyor: Kani bunlar kim suret bağlamıştır. Bulardan nice gelip ağlamaştır. Bunlar mülkü kendinin sanırdı, Yalan hayale gönül bağlamıştır. Bular gitti, hayali zinde kaldı, Bu hayal nice canlar dağlamıştır, Hakimane bir şiir! Âşık paşa zade, zamanının usul süzlüklerini, yolsuzluklarını, sujisti- mallerini uzun uzun tenkid ediyor: . Bu Âli Osmanın imaretlerinin kavgası eksik olmaz! - diyor. - İmdi, bunları yapanın muradı ahrette ha- yırdır. Bu niyet üzerine bir emin kişiye tevliyet verirler, O da varır, kendi murağdm eder, Gelen misafir- lerin bazısına iaam verir, bazısına vermez, bazısını dahi kondurmaz. Böyle olunca erbabı hayrın hayrına mâni olurlar. Bazan bu hale vezirler O devin dahili turizminin (1) hastalıkları... Müfettişlerin göz yum- lığı, tenkide tahammülü... Bu satırları okuduktan sonra in- san şöyle diyor: — Yavuz sulten Selimin zuhurun- dan evvel bile, fikir ve tenkid hürri- yeti şimdiki rejimlerin çoğundan iyi İZMİR MEKTUPLARI İzmirde yaz neş'e ve eğlence mevsimidir Plâjlara rağbet ride denize İzmir (Akşam) -— Mevsim münass- betile İzmir deniz banyoları ile İncir. | altı plâjlarında her gün büyük bir ka- tabalık göze çarpmaktadır. Son hafta içinde Âzmir, en sıcak gürlerini geçir- mektedir, Burada ağustostan itibaren havalar döner, serin bir hava başlar. 15 ağustostan sonra da Rozdağ, Ya. manlar yaylâlarımda bulunan âileler İzmire avdet ederler. Çeşme plâjından dan dönenler görülür. İzmir vilâyeli, tabii manzaralarının güzelliği, eğlence vasıtalarının, kaplı- ca ve 'plâjlarının bolluğu ile meşhur- dur. Türkiyenin en mühim ihracat merkezi sayılan İzmirde ekser halk, kazancı yerinde olduğundan mev: minde eğlenmesini, istirahat etmesini bilir. Mevsimin sicak günlerini plâj- lar, deniz banyoları, ve yaylâlarda ge- çirenler, İzmir vilâyetinde, diğer vi- Jlâyetlerimizden herhalde fazladır, Bir çok mileler de kendilerine ve akraba- larına ald bağlara giderler. Reşad Nu- rinin (Çalıkuşu) romarında'geçen Boz- yaka bağları, birçok ailelerin toplan- dığı, bir yerdir. Bozyakanın yanıba- şındaki Kızılçullu deresinde bir arada| yüzen kadın, erkek gruplarına sik sik tesadüf edilir. Bayraklı, Karşıyaka ve İzmir deniz banyolarile İnciraltı plâpından gecele- çoktur. Gecele- girenler var ve İnciraltı plâjında eğlenenler ri de istifade edenler çoktur. Hemen her banyoda radyo bulunduğu için deş nizde yüzüp havanın sıcaklığından kurtulan halk, bir taraftan musiki dinlerken diğer taraftan da uzaklara açılıyor ve durmadan kulaç atıyor. Deniz banyoları ve plâjların yanı- başlarında pek çok gazinolar sıralan- mıştır. Bunlar da mayolarile oturup lenler, nihayet Jayınca koşa- lar görülüyor, kadın haları uzaklarda akisler yaratı yor. Radyoda Biz Heybelide her gece mehtaba çıkardı Şarkısı duyuluyor. Gece serinliğin- den istifade ederek balık tutmak için kayıklarla enginlere açılan çiftlere de sık sık raslanıyor. Kış mevsiminin kasvetli günlerine mukabil yazın sıcak günlerinde “İz. mirde eğlenceli bir hareket ve yaşayış vardır, Onun için insan, sıcak günle- ri biraz daha neşeli ve güzel geçirmek maksadile mevsimin uzamasını temen« ni ediyor. On sene evvel neşe ile gül- | mesini bile bilmiyen halk, gittikçe ar- tan vefah sayesinde şimdi hayatının kıymetini, neşesini anlamış bulunu- İ yor. Bizden evvelki nesiller, herhalde İ şimdiki neşe ve eğlencelerden, kon- iörhi yaşayıştan mahrum yaşadıkları için bize nazaran bedbaht idiler. Erbaa (Akşam) — Kımlay ve Çocuk Esirgeme (kurumlarının hayırı ve devamlı çalışmaları muhitimizde halkımızın sevgi ve alâkasını her gün bir parça daha arttırmaktadır. Bu hafta kaymakamımız B. Mahmud Nedim Akerin büyük yardımları ve iki kurumn idare heyetleri hzurile Darma, De- reli, Bidevi köylerinde “Belediye bandosunun iştirakile büyük bir sünnet dü- Ço günü yapılmış ve yüz yavru sünnet edilmiştir. Gönderdiğim resim Kızılay ve yayrulardı Nm mi mmm