POLİTİKA Ingiliz - Polonya müzakereleri Avrupadaki son gerginlik; Bohemya ile Moravyanın ve bütün Çek mille- tinin Almanyanın camiasına ithali akabinde Almanyanın Danzig mıntaka- sının ilhakını ve şarki Prusya ile asıl Almanya arasında Lehistan arazisi üze- rinden yirmi beş kilometre arzıwda her türlü kontroldan âri serbes bir yol verilmesini taleb eylemesinden ileri gelmiştir. V zamana kadar Almanya ile beraber yürüyen ve Çekoslovakyanın Çek- lerle meskün olmıyan yerlerini birlikte paylaşan Lehistan birden kendi mev- cudiyet ve emniyetini tehlikede görmüştü. Lehistan derhal fevkalâde askeri tedbirlere müracaat etmiş ve milyonlarca askeri silâh altına almış ve harbi karşılamağa hazırlanmıştı. Lehistanın bu azmini gören İngiltere teminat in Lehistan bir nevi himaye olan bu teminat yerine karşılıklı yardım ittifakı üzere İngiltere ile anlaşmıştı. Zaten Fransa ile buna benzer bir tedalüi ittifakı vardır. teklifinde bulunmuştu. Li Lehistan İngiltere ile tedafüi bir ittifak aktetmekle beraber siyasi, askeri ve mali istiklâlini bilâkaydü #art muhafaza edeceğine de şüphe bırakmamış- tır, Bu kararını İngiltere ile yaptığı son mali müzakerelerde isbat etmiştir. Şöyle ki İngiltere Lehistanu baricten tedarik edeceği esliha ve mühimmat için sekiz milyon İngiliz liralık bir kredi teklif etmiştir. Fakat eslihanın İn. i sart koymuştur. Lehistan bu şartı kabul etme- miş ve başka memleketlere de sipariş vereceğini bildirmiştir. Bu defa İngil- tere harice verilecek siparişlerin İngiliz müessesatı vesateti ile olmasını ta- lep etmiştir, Lehistan bunu da kabul etmemiş ve nihayet Lehistanı Londra. daki kredisile istediği memleketten silâh ve mühimmat almakta serbes bı. rakmıştır. Lehistan yalnız malümat verecektir. giliz fabrikalarına sipariş Lehistan bu krediyi de kâfi görmeyip altın para olarak kendisine büyük hir ikraz yapılmasını istemiştir. İngiltere buna da razı olmuştur. Şu ka- harice tam mânasile ikraz vermekten ka- nunla memnu bulunduğundan parlâmentodan salâhiyet alacaktır. dar var ki İngiltere hükümeti Kaza kaza üstüne Fransada Annecy gölünde işliyen «La France» vapuru, yandan çarklı güzel bir vapur, Annecy'ye gelirken yolda bir sandala çarptı. Sandalda bulunan bir genç erkekle bir genç kız, muhakkak iki sevdalı, denize düştü- ler, genç erkek balık gibi yüzmeğe başladı, genç kızı belinden yakaladı, vapura yanaştı. Vapurdan halat at- tılar, kazaya uğrıyanları kurtardılar. Bu'sırada boş kalan sandal vapu- run çarklarından birinin altına gir- mek üzereydi, bu kazayı önlemek is- tiyen bir yolcu derhal denize atladı, Belçikada sahte konsül Geçen hafta Belçikada Oturan Fransız tabiiyetine geçmek isteyip de muvaffak olmayan İtalyanlara $ık, zarif bir zat başvurdu: Ben dedi Italjyanın Belçika konsolosuyum; isterseniz kısa bir zamanda sizi Fransız tabiiyetine ge- çirebilirim. Bu İtalyanların değil mi?,. Derhal razı oldular, istedikleri de bu te. şekkür ettiler. Şık ve zarif zat bu: Ufak tefek haberler Salisbury yaylasına hafif kar yağ- muştır. Irlanda cümhuriyet ordusu nejerlerinden yedi kişi. verilen emir- leri infaz etmedikleri için hapse atıl- dılar. Bu askerler sekiz gündenberi ağızlarına bir lokma ekmek koyma dalar. Doktorlar mahpusların hayati nı kurtarmağa. çalışıyorlar. Memelden firar edenler Memelde | ce imzasız mektup gelmeğe başla. kıllık başladığını söylüyorlar. Pata- | mıştır. ns a ar Çok çocuklu aileler zandığını itiraf etmiştir, AKŞAM sandalı vapurdan uzaklaştırdı, fakat | kendisi de sularda kayboldu. Bir müd- det (heyecanla beklediler. o Biraz Sonra adam Suyun üstünde göründü ve oradan geçmekte olan bir motör tarafından kurtarıldı. Yolcular ve kazaya uğrıyanlar kor- kularım geçirdikten sonra sandalda dolaşan genç erkekle genç kız hak- kında zabıt tutuldu ve ikisi de mah- kemeye verildiler. Göl nizamlarma riayet etmemişler. Bir kayığın bir va- İ burdan asgari elli metre uzak geç- mesi lâzımmış! nun üzerine kendilerinden masraf olarak biraz para istedi. Tarife 1000 İle 2000 frank arasındaydı. Şık ve zarif zat bu parayı aldıktan sonra ortadan kayboluyor, bir daha görünmüyordu, Nihayet mesele za- bıtaya intikal etti, Şık ve zarif zatı | bir sabah otelinde yakaladılar, İtal. yan tebaasından bir adamdır. Bir kaç aydanberi bu tarzda para ka- tes bile vesika ile satılıyormuş. Di. ğer taraftan hükümet müstahsile mallarını doğrudan doğruya o müs- tehlike satmağı yasak etmiştir. Almanlara 50,000 mektup yönde- ren, King Hall'den sonra Almanyaya ve hükümet erkânına günde yüzler. Lâpseki kazasınm Çardak köyünden Âbidin oğlu Hüseyin Çalpala 321 tevellüdlü ve 6 çocuk sahibidir. Bir çocuğu da dünyaya gelmek üzeredir. Kendisi motörlerde çalışmakta, fakat çocuklarının ihtiyaçlarını temin ede- mediğinden cümhuriyet hükümetinden yardım beklemektedir. Yukarıdaki pesimde Hüseyin Çalpala, refikası ve 8 çocukları görünüyor. | için tekaüdlüğümü istedim, bir çok * relsi B. Şerif Bilgen gazetemize aşa- King Hall - Göbels maçı King Hall Almanyaya mektuplar göndermeğe neden lüzum görmüş ? Eski bahriye zabiti bu mektupların tahmin edildiğinden büyük akisler yaptığını söylüyor Almanyaya posta ile gönderdiği binlerce propaganda mektupları yü- zündeni günün adamı olan eski İngi- liz bahriye zabiti King Hall, kendisini bu harekete sevkeden sebebleri, Paris- Soir gazetesinde, «Gübelse karşı ha- kikat mücadelesine niçin giriştim?> serlâvhasile'yazdığı bir makalede şöy- le izah ediyor: Doktor Göbelsle mücâdele, beynel- milel bir genişlik almıştır, Kofivutta bir filim çevirmek için davet edilmek- ten korkuyorum! — Meselenin esası nedir? — Bunu niçin yapıyorsunuz? — Kimsiniz?... sorguları her ta- raftan, Amerikadan, Skandinav mem- leketlerinden, Fransadan ve Hattâ Berlinden bana yağıyor. Şimdi size bu meselenin tarihçesini anlatayım. Fa- kat mesele o kadar huzlı bir surette genişlemiştir ki, bütün inkişafları ile takib etmek güçtür. Ben emekli bir babriye zabitiyim. Allem efradı beş nesil müddetçe bah- riyeye hizmet etmiştir. Umumi harb- de Şimal denizinde bütün işlere işti- rak etmiş olan Soutampton namında hafif bir kruvazörde hizmet ediyor- dum, 1929 senesinde beynelmilel krallık enstitüsünde ilmi ve siyasi meselele- rin tedkikatına nefsimi vakfetmek eserler yazdım ve radyo ilede bazı neşriyatta bulundum.» King Hall, News Letter namındaki mecmuayı nasıl çıkarmağa başladığı. nı anlattıktan sonra deyamla diyor ki: <Mecmuamın gördüğü fevkalâde rağbet üzerine bütün dünyayı dolaş- tım. Bir kaç hafta evvel Varşovadan Edirnede elektrik ucuzlatılacak Edirne Belediye reisi gaze- | temize beyanatta bulundu Edirne (Akşam) — Satın alındığı- ni evvelce bildirdiğim Edirne elektrik tesisatı ile fabrikasının belediyece te- sellüm işine bugün başlandı. Yeni elektrik idaresinin çalışma ve faaliyet tarzı hakkında belediye ğıdaki izahatı verdi. — Biliyorsunuz ki, sâtın &lınan şehir elektriği bu ayın 26 nci günün- den itibaren bütün hak ve vecibele- riyle belediyemiz tarafından tesellim edilmeğe başlanmıştır. £ Muvakkat elektrik idaresinin bu ay nihayeti İşi bitecek ve belediye tarafından hazır- lanan mülhak bir bütçe ve kadro ile elektrik işinin tedvirine başlanacak- tır. Ağustos ibtidasından itibaren de şehir cereyanını fasılasız vermek İsi- yoruz. Yeni idarenin mesai şekliyle neti- celeri Şubat ayına kadar bir tecrübe devresi geçirecektir. Belediye umumi hizmetlerden olan elektrik işinde ka- zançtan ziyade halka faydalı olmağı istiyor. Bu tecrübe devresinden sonra şayet işte bir zarar Olmadığı anlaşı- lırsa fasılasız cereyan vermekte de- | vam edilecek ve kilovat fiatlarının da indirilmesi derpiş olunacaktır. Esa- sen bu tarihten sonra hali faaliyete geçecek olan belediye mezbahası 80- guk hava deposunun 70 beygir kuv- vetindeki motörü cereyan işini fası- lasız surette kendiliğinden temin et- miş bulunacaktır. Norveç ni İsveçte Stokholm 28 (A.A.) — Norveç ve- ahdi, beraberinde zevcesi prenses olduğu halde buraya gelmiştir. Bu ayın 30 undan itibaren Sandham'da yapılacak olan psn zepdencis 8 bulunacı zak İsa dönüşümde Almanyaya da uğradım. mahallinde yaptığım tedkikler, doktor Göbels ile arkadaşlarının İngiltere ile Fransanın kin saikesile Almanya- nın meşru haklarına ve inkişafına mâni olduklarına Alman milletini inandırdıkları kanaalini bende do- gurdu. Aylarca müddet irad ettiğim nu- tuklarda, mecmuada yazdığım yazi- larda İngiliz efkârı umumiyesini kül- tür sahasında Alman propagandası . na mukabil taarruzda bulunacak bir istihbarat nezaretinin ihdasi lüzu- muna iknaa uğraştım. Beynelmilel buhran vahamet kesbettikçe, o sene- lerdenberi doktor Göbelsin kendisine anlattığı hikâyelerin ters tarafıda bulunduğunu, diğer milletler gibi merd insanlardan mürekkep olan Alman milletine anlatmak için bir şeyler yapmak lüzumuna kail oluyor- dum. İşte bu sebebledir ki, tek başıma doktor Göbelsle mücadele etmek va- zifesini üzerime aldım. Vakıa doklor Göbelsin elindeki vasıtaların benim- kilerine ne derece üstün olduğunu bi- Uyordum. Fakat benim elimde de bir koz vardı. O da hakikat idi. Binaen- aleyh bu yegâne silâhımı kullanmağa, masamın başına oturup, orta taba- kaya liberal mesleklere mensup, pro- fesör ve hattâ memur bir çok Alman- ara şahsi mektuplar yazmağa karar | verdim. Bu mektuplarda, Almanlarla İngi- lizler arasında karşılıklı bir anlaşma- ya varmak için Almanların bizim has kikat diye telâkki ettiğimiz şeyleri bilmeleri, bizim de Almanların doğru diye zannettiklerini bilmemiz elzem bulunduğu fikrini ileri sürüyordum. Bu fikir ve haber taatisine kendimin iştirak hissesi olarak Almanlara bil. medikleri bazı şeyleri bildirm lif ediyordum. Bu todbir “sayesinde, doktor Göbeis İle arkadaşlarının ken- dilerine hakikati - veyalnız hakikati Söyledikleri noktasından bir çok Al- manların ruhunda şek ve tereddüd uyandırmak istiyordum. Birinci, ikin- ci ve üçüncü mektuplar mahalline vardılar, Bu mektupların uyandırdık- ları alâka fevkalâdedir. Doktor Göbels küplere binmiş, sete sütunlarında ve Alman radyola- rında bana ateşler püskürüyor, ben bu şekilde köpürmelerden çoktarı vaz geçmişimdir. Fakat yüzlerce Almandan aldığım mektuplar, parlak bir surette isbat ediyor ki, bu gayretim, Almanyada derin bir alâka uyandırtnıştır. Bunda şaşılacak birşey yoktur. Bes seneden- beri serbes matbuallan mahirum olan adamlara, benimki gibi hitap edilmiş bir mektup, Büyük Sahranın ortasın- da bulunan bir bedbahte uzatılacak serin bir bardak su gibidir. Yine kanilm ki, Nüzilerdeki aksül- amelin şiddeti Alman Propâgandâ Nâr zırınin Almanyaya bazı hakikat par- çalarının girmesinden ne derece kork- tuğunu gösteriyor. En nihayet sulhü arzu edenlerin ve Almanyanın dostu olanların Fransa ve İngilterede çere- yan eden hadiseleri kendilerine bita- rafane ve gülugissiz bildirmelerini ve bihıassa “hakikati yazmalarını teklif ediyorum. Zira doktor Göbelse mağâ mecbür kadığım Açik mek Izah etiğim veçhile, en nihayet Ir kat kendisine galebe çalucaktır. bir mfna ifade eden propaganda, an- cak bakikate müstenid olanıdır.» Osmanlı tarihini tedkik eden büyük müsteşrık Baron von Hammer arihi yazilar içinde sk sık ismi geçen Hammer'e dair bir karitmiz malümat istiyor Muharrir Nurullah Atac'ın babası Ata bey tarafından tarihi Türkçeye tercüme edilen Baron Hammer doğuşunda asii- zade değildi. Asıl ismi Joseph Purgatall'dir. Sülülesi tüze rini şerefi za vererek devâm ettir- âdet olduğu için, şark eski asli ailelerin isimle- | bilgilerinde yekta kesilen Josehp Burgsfall | de bu kalde e Baron Hammer olmuştur. Oda bi- viyordu ve âdeta Hammer toplar, kızı yardım eder: meşhur âlim dört beş eseri birden meydana getirirdi. Böylece âdela bir kütâphane dolusu kitap kaleme aldi, Hammer, 1774 de, Gratz'da doğmuştur. 1858 da, 82 yaşında olarak Viyanada ve- fat etli. Gençliğinde prens Kaunitr'in şark aka- demisine devam ederek tahsilini 1796 da bitirdi. Bir çok llsanları bilhassa Arapça- yı gayet iyi biliyordu. Sonra da Türkçeyi bütün inceliklerile ve eski müellifleri ga- yet iyi anlıyacak derecede öğrendi. Yakın şarkta, ken o zaman kimsenin kiymetini takdir ödemediği antikaları, mumyaları, taşları, yanları topladı. Bunlardan çok zengin oldu. Emsalsiz bir hususi kütüphane vü- vesikaları | cude getirdi 1802 de İstanbul sefaretinde başkitip- Uk etmiş; 1806 da Yaş şehbenderi ol- muştur. 1807de Arşidüşes Ma Louise'in Paris seyahatinde beraber bulunmuş, Na- pölyon Bar tt görerek ona dair mü- şahedelerini yazmıştır. 1817 de saray mü- şaviri oldu. Baronluğu 1835 dedir. 1447 de yeni Avuslurya akademisinin reisliğine ge- türildi. Fransız enstitüsünde de ecnebi, âza idi. Hammer'in bizim “için en mühim eseri, : tarihidir. edesina n işeleri şark ve garp menabline göre anlatan bu eser ön sekiz cildiktir. Ayrıca bir de atlas kitabı vardır. Fakat Türkçe tercümesi tamam Arap harflerile hk on cildi basılmıştır. Mer- bum Ats beyin diğer oğlu doktor Galip Ata foreümeyi yeni harflerle tamamla- | maktadır. memuriyetlearie dölaşir- | Fransız Ticaret Nazırı Paris- | i teki Türk heyeti şerefine bir ziyafet verdi Paris 28 — Fransiz Ticaret Nazı- rı B. Gentin Fransa ile "Türkiye arasında yeni bir ticaret muahedesi akdine memur olan ve Ticaret Vekâ- leti müsteşarı B. Halid Nazminin ri- yasetinde bulunan Türk heyeti mu- rahhasası şerefine bir ziyafet vermiş- tir. Bu ziyafette B. Suad Davaz, Fransa Dahiliye Nazırı B. Sârraut, bazı Fransız mebusları ve Fransız ylerieiye: Ticaret ve İktısad Nezaret- e ! İ Hümmer'in bize taallük eden diğer eser- leri de Osmanlı şairlerinin tercümei haj- lerini anlatan dört cildiik bir eser, İstan- buldan Bursaya seyahat ve İstanbul ve Boğasiçidir. O zamanlar eenebilerin geç- medipi Rumeli kısımlarını da geçerek gördüklerini yazmıştır. Hammer, İran menabii üzerinde de me- #al sarfetmiştir. Devrinde en büyük ilim © kutbiydi, Eserleri hâlâ büyük bir kıymeti haizdir. Bir Fransız tayyaresi Sarden- yada karaya indi Paris 28 (A.A) — Binbaşı Rossi, 20 saate yakın bir uçuştan sonra sol motörüne arız olan bir sakatlık sebe- bile saal 20,33 de Sardenyada Cagliari tayyare meydanında karaya inmeğe mecbur olmuştur. Kendisi indiği dakikaya kadar dai- ma vasati 304 kilometre süratle uç- muştu. pe Şimali Estonyada fırtına Tallim 28 (A.A.) — Şimali Eston. yada zuhur eden şiddetli bir fırtına rekolteleri ierik etmiş ve bir çok €Y-