Bahife $ AKŞAM Ispanya bitaraf kalacak General Aranda bu hususta dik- kate şayan beyanatta bulundu “ Kabinede mihver devletlerile ittifak tarafdarları vardır. Fakat ekseriyet bitaraflık tarafdarıdır ,, Paris gazeteleri, İspanyada general Pranco İle kendisine dahili harpte yardım etmiş olan bazı generaller arasında çıkan ihtilâflarla, uzun uza- dıya meşgul oluyor ve bu ihtilâfın esrarını okeşfetmeğe (uğraşıyorlar. Bu mesele hakkında Pariste çıkan İntrensigeant gazetesi diyor ki: İspanyol gazeteleri, Fransaya gek memektedir. Niçin? Belli değildir. Ge çen cumartesi günü Madridin © mühim akşam gazetesi olan İnfor mationes'in nüahaları müsadere edil- miştir. Bu gazete, yeniden çıkmağa başlamıştır. Diğer taraftan Dahiliye Nazırı Sevilde çıkmakta olan A. B. O. gazetesinin direktörünü azletmiş ve yerine Meadridde çıkan Falangisi gâzelelerinden birinin muharririni tayin etmiştir. A B.C,, general Gucipo de Llanonun, azlini intaş eden nutkunu neşretmişti. oİspan- yadaki ihtilâfın sebebi, Roma - Ber- lin mihverinin peyki olan ve onun mümessili bulunan Dahiliye Nazın Serrano Suner İle İspanyanın ana- nevi katolik ve kraliyetçi siyasetine sadık kalan generaller arasında çi- kan ihtilâftır. Bu hususta İspanya dahili harbin- de birinci derecede rol oynamış olan general Aranda'nın Portekizli bir muhabire vukubulan beyanatını oku- mak kâfidir. General Aranda demis tir ki; «— İngiltere ile dostluk münase betlerinin tekrar tesisine taraftarım. Ispanya ötedenberi İngiltere. Fran- sa, Isviçre ve Belçika ile daha iyi ti- carel münasebetleri idame etmiştir. Binaenalyh bizi totaliter devletlere bağlıyan dostluk ile beraber, diğer devletlerle de dostane münasebetler tesis etmeği ihmal etmemeliyiz. İs- panya, her şeyden evvel iktsaği hürriyete, zemin ve zamana uyan bir siyaset takibine muhtaçtır.» General Aranda, Almanyâya yap- tığı seyahat hakkında da demiştir ki; «— Evvelemirde size şunu söyliye- yim ki, hareketimin arifesinde gene- ral Franco İle görüşerek seyahat es- masında takip edeceğim hattı hare ketin ne olması lAzımgeldiğini sor- dum. General Franco bana açıkça demiştir ki: Dostluğumuz hasebile ticaret meselelerinde rüchan, Fakat beynelmilel münasebetler sahasında, İspanyanın hâreket serbestisini tak- yit edebilecek her şeyden tevakki et- mek lâzımdır.» Tefrika No. 22 Generni Aranda Sıvas meteoroloji İstasyonun Rasad parkı Sivas (Akşam; — Başvekâlet devlet meteoroloji işleri umum müdürlü- günün Sivasta tesis ettiği mıntaka meteoroloji istasyonunun kurulacağı saha üzerindeki istimlâk işl sona ermiş ve 200 metre murabbaı Üzerinde yapılan Rasad parkı mükemmel denilebilecek bir şekilde ikmal edilmiştir. Şehrimizde ayrıca yapılacak olan meteoroloji İstasyonunun Cümhuriyet bayramına ka- dar inşaatı sona erecek ve törenle açılması yapılacaktır. İstasyon inşaatına da hemen bugünlerde başlanacaktır. SEViLEN KADIN Büyük macera romanı — Ne var yavrum... Neye çekiniyor- #ün? Ben senin sırdaşın deği! miyim?... Bilmiyor musun Ki, her emrini mem. nuniyetle ifa ederim. - Teşekkür ederim, doklorcuğum.., Biliyorum amma!... — Haydi, haydi, söyle güzelim! — Geçen gün, İstanbula ineceği. | nizi, biriktirdiğiniz para ile bir ey al mak istediğinizi bunun için üç dört | gün kalacağınızı söylemiştiniz? Evet yavrum... Allah izin verirse öbürgün gideceğim. O müddet zarfında birkaç saati- nizi feda ederek Acıbademe kadar gi- demez misiniz? — Hay hay... Güzel bir gezinti olur! Fakat maksad ne? Ne olduğunu, ne yaptığını öğren- Vay! Demek hâlâ aşkımız devam ediyor? Hâni dargındınız? Hani yaz. dığı mektuba fena halde kızmıştınız? Nakleden : ( Vâ - Nü rum... Onu düşünmemek elimden gel- miyor... Ne yaptığını öğrenmek isti- yorum. Gizliden gizliye tedkikatta bü- lunun. Siz bunu kolayca yaparsınız! — Mektup da var mı? — Hayır!... Aradığımı bilmesini is- temem! — Pekâlâ! Arzunu yerine getirece- Sonra başını sallıyarak: — Ah, ah! Bana daha neler yaptıra- caksın bilmem ki... Yâ büyükannen bunları duysâ ne demez! Gülerek ayağa kalktı: — Merak etme... Birkaç gün son- ra havı getiririm. Kâdıi böy hayalından son derece memnundu. Mihrinur hanımefendile | tanışması onu İhya etmişti, «Biriktir. | diğim para» dediği, ihtiyar kadının, hizmet mukabili kendisine verdiği şa- hane Ikramiyelerdi. Âtide de daha ne paralar çekmek ihtimali vardı. Hanım, efendi onu kendisine bendetmek isti. yordu. Hayatı müddetince böyle bir | batbir | adama ihtiyacı vardı. Hep böyle bete- İ rikli ve sadıkane İlareket ederse daha İ pek cazip görünüyordu. Amma Mihri. General Aranda, İspanyanın İtalya #le münasebetleri hakkında da de Ne ittifak taraftarı bulunanlar mev- cud olduğunu göstermek için isim sikretmeğe hacet yoktur. Buna ve ecnebi gazetelerin bütün yazdıkla- rma rağmen şuna kaniim ki Kont Ciano'nun ziyareti istikbal için hatta hareketimizi tesbit ve takyid ede- cek iç bir muahedenin imzalanma- #ima sebep. olmamıştır. Dahili -harp- ten-çok Iztırap çekmiş olan İspanyol- lar, umumi bir harp Vukuunda İs- panyanın “siyaseti bitarafık olmalı- - Gazeteler halkı disipline davet ediyorlar Madrid 28 — Son siyasi hadiseler Üzerine gazeteler, halkı disipline da- vet ediyor. Arriba gazetesi diyor ki: «Zafer, İspanyayı yeniden yaratmak için bir fırsattır. İşimizi iyi neticelendirmekte bize yardım edecek şey disiplindir. Her zamandan ziyade disiplin iste- mek zamanı gelmiştir. İspanyadan disiplinsizliği sökmeğe azmettik.> 8 EN istasyonu birçok lüluflara konacağını #hsas et- | tirmişti İ Hem üslelik hanımefendi, Necilenin | kızlarına çeyiz parası diye âyirdığı miktarı da ne olur ne olmaz kaygu- sile âoktera teslim etmişti. Şimdilik emanet gibi sakladığı bu meblâğ Kad- ri beye tatlı tatlı bakıyor, bin bir ha- yal kurmasına sebep oluyordu. Mihrihur hanımefendi, hâkikatte son derece ihtiyatlı ve durendiş bir in- sandı. Lâkin bir kere bir adama iti mad etti mi artik emniyetinin haddi olmazdı. İşte doktor da hattı hare. ketile, itaat ve hürmetile ihtiyar ka- dının muhabbetini kazanmıştı Avucuna verilen bu sermaye hekime nur hanımefendi sağ oldukça ona el süremiyeceğini de pek iyi biliyordu. Kadın müthişti, nüfuzluydu, Maazal lah böyle bir kaza yapacak olsa belâ. ların, ecsaların çeşidine çarpılacağını çok iyi biliyordu. Onun mevcudiyeti bu serveti ele geçirmesine mâniydi. Bu çeşid mânialar da kolay kolay hal. ledilen işlerden değil ki. Acaba nasıl çare bulmalı? Sekizer bin Jiradan on aitı bin lira! Kaçırılır şey mi bu? Hizmetine mukabil, hanımefendi. nin verdiğile bir ev alacaktı; fakat ra- hayat sürmek için kâfi gelemes- 29 Temmuz 1939 Bandırma mektupları Bandırmada denize girmiyen yok gibidir Plâjlar bedavadır. Belediyenin yeni yaptırdığı deniz hamamı, geceleri elektrikle tenvir edildiği halde beş kuruşadır si İN Bandırma Halkevinin inşası Bandırma (Akşam) — Senelerden- beri emsaline tesadüf edilmiyen bo- ğucu sıcaklar başladı. Halk deniz banyolarına fevkalâde rağbet göster mektedir. Mamunaltı, Kadıboğan, Li- vatya plâjları ve belediyenin yaptır- dığı deniz hamamı hincahınç dolup boşalmaktadır. Civar kazalardan de- niz mevsimini geçirmek üzere Ban- dırmaya gelenler de pek çoktur, Otel- ler hemen kâmülen dolmuştur. Kasabanın yanıbaşında bulunan plâj mahalleri parasızdır. Belediye- nin yaptırdığı asıl deniz hamamına beş kuruş duhuliye ile girilmektedir. Bu sebepten denizden istifade etmi- yen hemen yok gibidir, Mükemmel elektrik tesisatı bulunan ve Bandır- ma limanının başına kurulan deniz hamamı aynı zamanda gece sabaha kadar açık bulundurulmakta ve her sınıf halkın, istifade edebilmesi temin edilmektedir. Bandırma su tesisatı Üç yüz bin lira sarfedilmek sure- tile 140 rakımlı Kapıdağından boru- lar vasıtasile getirilen İçme suyu- nun şehir tesisati ikmal edilmiş ve Abone kaydedilmeğe başlanmıştır. Sa- niyede 18 litre gibi çok bol miktarda bulunan suyun beher tonu için bele- diye abonelerden yirmi kuruş almak- tadır. Kasabanın mühtelif o muhallerine 18 çeşme ve 60 yangın musluğu kon- muştur. Sokaklar her gün munlaza- man bu su ile sulanmaktadır. Şimdi di. Maamafih Vehbinin senedi duru- yordu. Şayed Necile ile erlenecek olur. sa yirmi bin kâğıd doktorun cebine girecekti. İşte iş bu işti. Ne yapıp edip ba şarmalı, pek olmıyacak şey de değ Kadri bey bunları düşünerek evin- de yemeğini yedikten sonra ağır ağır köyün kahvesine doğru yürüdü, eski. den oraya sık sık gider kahve içer, arasıra şöyle güzel doldurulmuş bir nargileyi tokurdatırdı. O akşam kapıdan içeri girdiğini gö- ren kahveci Haç; Mehmed ağa: — Vay, doktor bey, sizi artık kay- bettik. Hiç görünmez oldünüz! - de. di ve kır düşmüş siyah sakalını ya kaşıya ilâve etti: — E, elbette!... Çifliktekilerle ahbap olalı bizimle ko- nuşmağa vakıt yok ki... Allah versin! Oranın devamlı doktoru olmuşsunuz... Küçük hanım çok hastalanmış, öyle | mi? ! — Ehemmiyetsiz... Şiddetli bir soğuk algınlığı... Canım, sizleri unuttuğum yok; amma vakıt bulamadım... Yarın de İstanbula gideceğim. Arabacı Emin ağaya haber vermek için gel. dim. Acaba sabahleyin erkenden beni İskeleye İndirebilir mi? — Bilmem... Burada idi amma çık- mış olacak... Şurada otur, beyim. Haber yollıyayım, şimdi gelir. Ne em- redersin? Nargile mi? Çay mı? Doktor bir kahve smarladı. Sigara- KİŞ malini e inn bittikten sonra aldığı şekil Bundırımnada içilen su ile temizlik için kullanılan su bir olmuştur, Temizlik için kullanılan kuyu sularile eski çeş- me suları kullanılmamaktağdır. Halkevi faaliyeti Alınış bin lira keşif bedeli üzerin- den inşasına başlanan Hlkevi bina- sının temel aksamı bitmiştir. Birin- ci ve İkinci katların inşasına yakında başlanacaktır. Halkevinin yeni satın aldığı iki bin sekiz yüz Ilra kiymetindeki son sis- tem sinema makinesi de Halkevi gös- terit salonuna konmuş ve fualiyete oaşlamıştır. Bandırmada her neden- #e bir sinema tesis edilememişi; Ban- dırmalılar şimdiye kadar sinemadan tamamen mahrum kalmışlardı. Halk- evi bu mühim noksanı görerek bü- yük fedakürliklarla Avrupadakı fab- rikasından temin ettiği sinema ima- kinesi vasıtasile en yeni filimleri hal ka göstermek suretile Bandırmalıla rn takdir ve memmuniyetlerini ka zanmıştır. Yazık salonda muntaza man seanslara devam edilerek mevsi. | min en yeni ve güzel İlimleri halka gösterilmeğe başlanmıştır Tahlisiye memurlarının adam kurtarma talimleri Şile (Akşam) — Pazar günü buraya gelen Limanlar umum müdürü B. Ra- ufi Manyas liman tahlisiye işlerini İedkik etmiş ve tahlisiye memurlar- na batan bir vapurdan adam kurtar» ma talimleri yaptırmıştır sını yaktı, Yudum yudum içmeğe baş- ladığı sısada arabacı göründü. Kadri bey sözlerini “tekitarladı. Emin ağa da oranın yerlisiydi. Se- nelerdenberi doktorün İstanbula in- mediğini bildiği için hayretle sordu: — Hayırola, doktor bey!... Siz İstan. bula hiç gitmezdiniz... Yukan memu- riyete mi giriyorsunuz? — Hayır Fakat arabacı geveze ve meraklı bir adamdı. İsrar etti; — Canım, söyle bey; ne var?... Hu- yunuzu biliriz. Böyle durup durürken dünyada gitmezsiniz... Kadri beyin neşesi vardı. Biraz da caka meraklısıydı. Lâkayıd bir eda ilet — Başımda bir alay iş var... Mira- sa kondum... Şehirde bir ev almak is. tiyorum da... Kahveci ile arabacı yan gözle biri- birlerine-bakarak tebrik ettiler: — Mübarek olsun efendim, uğurlu kademli olsun! —w Hayrnını görürsün inşallah! Hekim gitiikten sonra Emin ağa beş lindeki kuşaktan bir enfiye kutusu çı- kararak: — Sen bu işe ne dersin? Dökter İs. tanbulda ev alıyor! Nenin mirası bu? Hâci Mehmed ağa ses çıkar an kalın çatık kaşlarını kaldırdı. — Aklın ermedi mi, Hacım?.. işin ucunda çifliktekiler var... (Arkası var) Bu