5 Sahi; ürk - Fransız itilâfının büyük A4EŞAM stratejik ehemmiyeti Türkiye şarkın en büyük ve en kuvvetli devletidir, ordusu mükemmeldir, filosu ve hava kuvvetleri inkişaf halindedir Petit Parisien gazetesinin Türk - Fransız itilâfına dair bir makalesi Fransız muharrirlerinden Ren la Bruyâre Pelit Parislen gazetesin- de «Türk - Fransız anlaşmasının sevkülceyş bakımından büyük bir #hemmiyeti vardır» başlığile yazdığı uzun bir başmakalede ezcümle diyor ki: «Türkiye, İngiliz « Fransız grupu- na birinci derecede bir yardım temin ediyor. Türkiye, hâlâ Şarkın en bü- yük devleti, ve en kuvvetli müslü- man grupudur. Birçok müslüman milletler üzerine hâkim olan Fransa ile İngilterenin bu ittifaktan elde edecekleri faydaları kaydetmeğe lü- zum yoktur, Bu haleti ruhiyenin ilk tezahürü, Mısır ordusunun kurulmasına baş- lanmasi ve Misir Hariciye Nazırının Ankarayı ziyaretidir. Şarki Akdenizin iki kutbunda kâ- in olan bu iki memleketin itilâı, Bo- ğaziçinden Süveyşe kadar uzayan yolun kullanılmasını temin ediyor. Bu yol üzerinde Türkiye, İngiltere, Fransa ve Mısir müteyakkız bir bek- çilik yapıyorlar. Türk - Fransız itilâfınm imzalan- masının mantıki bir neticesi, ağlebi ihtimal Süveyşin, Boğazların müda- faasında ve ahval ve şeraitin icabına göre, Romanya ve Tehistana doğru bir harekette teşriki mesai edecek uriyedeki işgal kuvvetimizin miyetli bir surette kuvvetlendi- olacaktır, Akdenizin bu düğüm noktasında mühim bir Fransız kuvveti İngiltere ile Fransanın mukavemet siyasetin- de kati bir rol oynayacak, bütün dostlarımızı ve bilhassa Libya cihe- tinden gelen tehdide karşı Mısırı tat- min ve temin edecek, Romanyaya, garantimizin boş bir vaidden ibaret olmadığı itminanını verecektir. Zira Karadeniz yolu açık bulun- duğu cihetle, Suriyedeki bu işgal kuvveti: Tunus hududumuzdaki tazyikı kırmakla beraber Avrupada tehdit altında bulunan harekât sa- halarına derhel nakledebileceğiz Türk - İngiliz - Fransız itllâfmın en kıymetli avantajı Karadenize doğru filolarımıza ve askeri sevkiyatımıza Boğazları açmaktır. Tefrika No. 41 ÇE Uzakta çömelip duran Öksüz, çele kumandanının eğildiğini ve kadının hiç birşey demeden yürüdüğünü, ba- şını bile çevirmediğini, akşamın alaca karanlığında ağir ağır uzaklaştığını, sonra da kayaların arasında kaybol- duğunu gördü; içine bir hüzün çöktü. Amuk balaklıklarını da şimdi gam almıştır; çelimsiz sazların boyunları bükülmüş, durgun suların yüzüne esmer dağların gölgesi düşmüştür. Hava ağır, miyasmalıdır. Yukarıda bıraktıkları tertemiz, hafif, kanad ve- rici dağ rüzgârı yı nın sırtına yüklenen, gönlünü ve çürük ot kokan bir ağır yel esiyor. Esmiyor, süründüğü yere sıvişiyor, kat kat birikiyor, âdeta yosun tutu. yor, bir yük oluyor. Yarım süate maz Nina kasabaya varmış olacaktır. Kıran metanetini bozmamak için ayrılık hakkında fikrine idmanlar yaplırıyor: — Buna dairne güzel, ne içli, ne Şarsıcı sahifeler okudum. İçinde ayni- ine burada insa- | Bu anlaşma, Mısırın ve Suriyenin iştirakile, bütün şarkın yeni esaslar Üzerinde organize edilmesini, mü- kemmel Türk ve teşekkül etmek üze- re bulunan Misir ordusunun bizimki ile teşriki mesaisi sayesinde Boğaz- ların, Suriyenin Nil vadisinin emni- yetini temin ettikten başka Şarki Avrupaya doğru Rusya ile akdedile- cek pakt sayesinde kati muvaffaki- yeti temin edilecek olan geniş mik- yasta bir fanliyete hareket noktası teşkil edebilir. Fakat söylediğmiz gibi, Türkiye. nin Fransız - İngiliz grupuna iltihak etmesi gibi hayati ehemmiyeti haiz bir vakadan azami istifadeyi temin için, gerek Mısırda ve gerek Suriye- de harp halinde stratejik hedeflerin de birleşik mühim manevra ordula- rının bulundurulması için İngiliz ve Fransiz erkâmharbiyeleri arasında bir anlaşma hasıl olması icap eder.» Fransız muharriri Suriye sahilin- de Trablusşamda, bahri ve havali bir üs tesis edilmesinin temin edeceği büyük faydalardan bahsettikten son- ra yasına devamla diyor ki: «Pek müsait olan bu sahillerin, İz- mir ilmanının ve Karadenizin anah- tarı olan Boğazların yardımı, bahri noktai nâzardan da Türkiye İle an- laşmanın büyük faydalarını göster- meğe kâfidir. Fakat Türkiye, bun- dan başka bize askeri kiymeti- ni isbat etmiş olan mükemmel ordu- su ve tam bir terakki ve inkişaf ha- linde olan donanma ve hava kuv- vetleri ile de yardım edeecktir.» Müteakiben Fransız omuharriri, harp gemilerimizi birer birer sayıyor İngilterede akdedilmi yon İngiliz liralık krediden âltı mik yonunun Milli Müdafaa ihtiyaçları- na tah edildiğini, İngiliz tezgâh- larına bâzı harp gemileri ismearla; Cağını yazıyor ve sonunda dâ «€T' kiye, bu suretle Ittifakının kiymeti- ni göstermek azmindedirr cümlesi ile makalesini bitiriyor. Karataş orta okulunda Son sınıf talebesi müdür ve muallimlerile beraber İzmir (Akşam) — İzmir ifsesi ve ortaokullarında muhtelif sınıflar talebe. sinin imtihanlarına devam edilmektedir. Karataş ortaokulunda idare ve talim heyetinin bu seneki muntazam mesaisi iyi randıman vermektedir. Bu okulda 750 talebe vardır. Son sınıf talebesinin mevcudu 253 dır. Beş şubede ders gören talebenin imtihanları neticelenince sınıf geçenler anlaşılacaktır. Mektep mü- dürlüğü, 26 senedenberi muallim ve müdürlük vazifesini gören B. Avni Kayıral tarafından ifa edilmektedir. TE Yazan: REFİK HALİD ma sahnesi olmıyan romanlar pek az. dır; zaten hayat böyledir, halka hi ka aynlıklardan örülmüş bir zinci: dir ve sonunda bir halka daha vardır, o kopar ve bizi ebedi ayrılığa kapıp gö- türür, En genç yaşımızdan, ölümlü ve ölümsüz, çeşld çeşid ayrılıklara alış- mağa başlarız. Anamızdan ayrılır, ya- tı mekteplerine gideriz; yurdumuzu bırakır, yad ellere düşeriz; ilk sevgili. lerimizden, bazan ikbalden, bazan sıh- hatten, daima bir şeyden ayrılırız. İçi- mizde ne zaman hasret eksilmiştir? Yalağımıza, eyi , memleketimize, şanlı bir tarihe, istiklâl ve hürriyele, muhakkak bir şeye dalma hasret ha- ayrıldığının tını zihnen yaşama- r. Ben de Nina- yı öyle yaşıyacağım; meselâ dudağını bir büküşü gözümde canlanacak; bu, yanımda, karşımda iken göremediğim bir vuzuhla, mânası ve güzelliği da- ha canlı, zihnimde resmolacak; hep bir arada ve ayrı ayrı, parça parça hasretini çekeceğim. O hatırlayışlar ne kadar azaplıdır.... Kafamızın örsü üzerinde duran beynimize bir çekiç gi- bi iner; yüreğimize ateş damlaları ser. pen bir demirci çekici... Öyle haşin, hararetli ve işkencelidir. Fakat, niha- yet, herşey durur, bu beyin soğur, dar. beler kuvvetini kaybeder, kıvılcımlar tükenmiştir. İşte unutma başlıyor; ben de unutacağım. Sonra kadını düşündü: — O daha çabuk unutacaktır. Şu geçici sevişme macerasına uzun müd- det sadık kalmasına ihlimal veremi- yorum; yarın hayata yeniden atılacak, Sergüzeşt tekrar başlıyacaktır. Beyaz lâtı, üç tonluk altın hülyası, araştırmalar, seferler, ye- bütün bu meseleler ve di. dişmeler arasnda Şalan kaledeki kısa rüya, ancak boş kaldığı, ruh bezgin. liği duyduğu, hatırlatıcı bir yere yolu düştüğü sırada zihnine dokunup uzak- laşan bir zevk Sahnesinden ibarettir, Dalacak, gülümsiyecek, «hoştu, tuhaf tı, belki de gü diyecek ve sonra inecek, kendisini tekrar gündelik arın akıntısına kaptıracaktı, , Yarım suate kalmaz, Nina harp hesinin öte yanındadır, ulaşılmaz bir yere varmış olacaktır. Meseleyi en iyi şekilde idare edeceğine, geçen ha- yalından emare vermemek için bir ha- Haftalık piyasa En ziyade kuru Bakla, Nohut, Bezelye, Arpa gibi maddeler Üzerinden fazla satış oldu Bu hafta içinde ihracat maddeleri- mizin vaziyetini izah etmeden evvel, muhtelif memleketlerle olan ticari münasebetlerimizden bahsedelim, bun- lardan, Türkiye - Fransa arasında ye- ni bir ticaret anlaşması yapılacağını vesile ittihaz ederek Fransa ile olan ti- caretimizi birkaç gün evvel yazmıştık. Türkiye - Almanya ticaret müna- sebetleri üzerinde durmak lâzım gelir- se, şu izahatı vermek lâzımdır. Alman- ya İle klering anlaşması normal bir surette tatbik edilmektedir. Bugün lerde, şehrimize gelen bir Alman he. yeti, piyasadan daha fazla mal almak için tedkikler yapmaktadır. Fakat Al man heyeti, Ticaret odası Ticaret mü. dürlüğü gihi resm! veya nim resmi te- şekküllerle temas etmemektedir. Heyet doğrudan doğruya piyasadaki iş adam- larile görüşmektedir. Ticaret odası Al- man heyeti ile bir temas yapamadığı- na müteessirdir, Halbuki bu gibi he- yetler, Ticaret odası vasıtasile piya- sa İle temas etmiş olsalar daha umu- mi neticeler temin edebilirlerdi. İtalya ile olan ticari münasebetleri. mizde bir inkişaf göze çarpmaktadır. Bilhassa son günlerde İtalyadan bol miktarda manifatura eşvam gelmek. tedir. İhraç ettiğimiz malların başın- da kuru bakla, arpa, deri bulunuyor. Bu seneki rekolte ne kadar? Bu seneki mahsulün miktarı hak- kında, gene kati bir şey söylemek im- kânı yoktur. Orta Anadolunun buğ- day rekoltesi için yapılan tahminler teeyyüd etmektedir. Bu tahminlere göre, orta Anadoluda ilkbahar zeri. yatımın geçen senekinden bir miktar ez olacağından bahsedilmekteydi. Buğ- day ticaretile meşgul müesseselerden alınan malümata bakılırsa, bu haber doğrudur. Fakat memleketimizde buğ- day zeriyat sahasi bundan ibaret de- gilâir. Zeriyat sahası seneden Se) genişlemektedir. Geçen sefer de vaz. dığımız gibi, Şark vilâyetlerinde de- miryolu şebekesinin genişlemesi üze- rine, buğday zerriyatı artmaktadır, İhracat maddelerimizin vaziyeti Hububat ve kuru sebzeler — Son | günlerde en ziyade kuru sebzeler üze- rine muamele olmaktadır. Kuru bak- la, nohud, bezelye gibi... Bunlardan kuru bakla, İtalya ve Fransaya satil. maktadır, Bu seneki kuru bakla mah» sulü geçen seneden fazlaydı. Bugün- kü taleblerin hararetine bakılırsa, ge- çen sene olduğu gibi bu sene elimiz. de kuru bakla stoku kalmıyacaktır. Yeni sene arpa mahsulü her tarafta idrak edilmektedir. Arpalarımıza kar- şı her tarafta talep vardır, Başlıca £ fızasızlık, unutkanlık rolü takınarak kale macerasını, içinde bir sır hâlinde saklıyacağına emindir. Ne sorulsa: «Bilmiyorum, hatırıyamıyorum, bir denize atıldığım aklımda, bir de ken- dimi şose üzerinde bulduğum...» de- mesi pek mümkündür. Buna inanmı. yacaklardır, amma hakikat öğrenile- miyecektir, Bu sabah, Şalan kaleden uzaklaşıp da kırağı yemiş çalılıklar arasından, hem seher vaktının serinliği, hem ay- nılık heyecanının iç katıltan ürperme. si içinde patikaya tırmanırlarken Ni- na karar âlmış bir vaziyette, hemen hemen Kırana yabancı duruyordu. İçinden: «Artık bitti, neye yarar? Yanyanayız, fakat aydınlık aramıza duvarını örüyor, Kucağına düşemi- yecek, yüzünde, benden aldığı tadın hatlarını karma karışık eden güzel ve hırslı manzarasını göremiyecek ol- duktan sonra beraber bulunmak ne- ye yarar?ı diye söyleniyordu, Aynuğa doğru giderken her âşık az konuşur, çok düşünür; hem yanlış düşünür; sevgilisine karşı acaip bir uzaklık, bir yadırgama duyar. Hattâ onu, şimdi kendinden yarı soğus muş, unutmağa hazır farzeder; bir sıy» nlp kurtuluş hali sezer. Kıskançlığı en çok duyduğu dakikalar bunlardır; unutulmak korkusunun verdiği azap içinde daha ileriye varır; Hiç sevilme- miş olduğuna bile hükmeder, İ 248 lirası İtaly cı memleketler, İtalya, Fransa, Belçi. ka, İngilteredir. Belçika İngiltereden daha ziyade biralık arpa isteniyor. Deri, deri parçaları — Almanya ve İtalyadan kuzu derisi istenilmektedir. Geçen sefer yazdığımız gibi, deri par- çaları ve deri kırpıntıları üzerine talep- ler gene devam etmektedir. Son günlerde Alman firmaları eski çorap parçaları, paçavra da istemek- tedir. Bilhassa ipekli kadın çorapları- nın parçaları daha çok aramlmakta- dır. Barsak için de Almanyadan talep vardır. Tütün — Çekyadan 250 bin kiloyu tecavüz etmiyen tütün istenilmekte. dir. Pragdaki Çek rejisi gene vazife- sine devayı etmektedir. Eskiden Çek ürkiyeden 1 milyon 250 bin ki- lo tütün almaktaydı. İtalyan rejisinin de tütün alacağından, Samsuna bir heyet göndereceğinden bahsedilmek- tedir, Fransız rejisi henüz tütün mak için piyasa ile temasa gelmemiş- tir. Kuru meyvalar Bu hafta içinde ceviz içi üzerine Alm ve Fransa- dan talepler başlamıştır. Fındık üze- rine ufak partiler halinde pek az mu- amele olmaktadır. Tüccar yeni sene mahsulü için hazırlıklara başlamıştır, Bu seneki fındık mahsulü hakkında da iyi haberler vardır. Susam piyasa sı bararetlenmiştir. Almanyaya, ya, Fransaya ihracat başlamış Bu sene keten tohumu kuş yemi is- tibsalâtı azdır. Bilhassa Trakyada kuş yemi rekoltesi geçen senekinden daha noksandır. Bu madde üzerine en Zi- yade İngiltereye satış yapılmaktadır. Keten tohumu ise Fransa, Almanya. ya sevkedilmektedir. Bir haftalık ihracatımız Haziranın üçüncü haftasında, muh» telif memleketlere yaptığımız yekünu 358,946 Hradır. Bunun bin küsür lirası aya, ya, 124 bin lirası Çek- yaya yapılmıştır. Yiyecek maddeleri Yağ ve peynir — Bu sene 'Trabzon ve Kars taraflarında yağ mahsulü ge- çen seneye nisbetle fazladır. Fakat böyle olmakla berâber yağ fiatlerind büyük bir fark yoktur. Hâlâ Trabzon yağları 95-100 kuruşa birinci derece- de Urfa yi rı İse 120.130 kuruştur. Maamafih yağ tacirlerinin ifadesine göre, henüz Kars mallar piyasaya arzolunmamıştır. Bundan sonra yağ fiatlerinde bir fark göze çarpacaktır. Peynir fiatlerine gelince, perakende. cilerin lddiasına güre peynir işinde bir ihtikâr mevcuttur, Belediye İktimd müdürlüğünün bu iddia etrafında teJ- kikler yapması gerektir. — H.A. Ninaya da bu hisler, bu düşünceler musallat olmuştu. Göz ucu ile, bir aras hk, Kırana baklı; onu sakin, metin, başka fikirlerle meşgul, yürür gördü; kendi aşkından şüphelendi: «Deli gis bi düşünmüşüm, bir vücud isteğini bir gönül bağlanması sanmışım!» hükmüs nü verdi. Fakat gene bir aralık, Kıra- nın gizlice. yüzüne baktığını ve bu ba- kışta derin bir muhabbet, yeis saklâdı. ğını yakalayınca demin aklından 59- çenleri hep birden stti: «Seviyorum, ölesiye seviyorum... O da beni öyle seviyorlu diye düşünerek benliğinin tatlı bir ızrabla yandığını duydu, acısında saadet tadı buldu. Böylece gizli, kaçak ve mâna, mu- habbet dolu bakışlarla sessiz yokuşu çıktılar; sonra, Akdenizi arkada bıra- karak doğu yolunu tuttular. İkisi de, içlerinde birbirlerine s0 kulmak, sürtünmek, kucaklaşmak ar. zusunu bulmakla beraber ifşasma saret, gösteremiyorlardı; vekarlı ve vids di görünmek, bunu bir izzeti nefis me- selesi yapmak da bir aynılık zamanı psikolojisidir. Ancak en son dakika. * da, vapurun hareket düdüğü öttüğü veya trenin son kampanası çaldığı va» kıt, birdenbire yerini çılgınca heyeca» na terkeden bu psikolojik hadise oh- Jar için, uzaktan Öksüzün kendilerini beklediğini bildikleri köyün bir maçtan görünüşü oldu, Kıran: — işte Çınar! (Arkası var) Yön