Dünkü hususi karşılaşma Galatasaray, Fenerbahçeyi 4 - 1 mağlüp etti Müsabaka tahmin edildiği kadar zevkli olmadı. Fenerliler. sahaya zayıf bir Male ile çıktılar Hg il i Galatasaray: Osman - Adnan, Fe Tuk - Celâl, Yusuf, Musa - Necdet, Buduri, Nino, Murad, Sarafim, Hakem Nuri Bosut, oyuncularından Hüsameddin, Yaşar, Lebib, Fazil, Ali Rıza, ve Rebiinin yerine ikinci takım oyuncularını ge- tirmişler ve nisbeten zayıf bir takım- Is çıkmışlardı. Buna mukabil Galş- tasaray takımında da Salâhaddin yoktu, Oyun Müsabakaya Fenerlilerin soldan yaptıkları seri bir hücumla başlandı, Fikretin kendine mahsus çalımlarla önüne gelen müdafileri atlatarak avut çizgisine kadar göndererek ge- riye ortaladığı topu Basri kale önün- de yakaladıysa da çektiği şütü kale- ci kurtardı. İlk dakikalarda oyun karşılıklı akınlarla ve mütevazin bir şekilde geçiyor. Her iki tarafın biribirine te- fevvuk etmek için sarfettiği gayret boşa gidiyordu. On beşinci dakikada Fikret ile Mu- sa arasında hafif savuşturulan bir münakaşa oldu. Ve Musa Fikrete bu arada bir yumruk salladıysa da ha- kem her ikisini barıştırdı. On altıncı dakikada Galatasarayın soldan yaptığı bir hücumda kaleye gönderilen şütü kaleci elinden kaçır- dı, İçeri girmek üzere olan'top he nüz çizgi üzerinde idi ki kaleciye fa- vül yaptılar. Bu suretle Galatasaray mühim bir fırsat kaçırdı. Galatasarayın ilk golü Yirminci dakikadan itibaren Gala- tasaray oyun üzerinde hafif bir hâ- kimiyet tesisine muvaffak oldu. Bil bassa soldan yaptığı hücümlar tehli- keli oluyordu. Bu akınların birisinde Sarafimin kale önünde yaknlıyan Nino rışıklıktan istifade ederek birinci Galatasaray golünü sıla bir şütle Maçtan beyecanlı bir enstantans kalesini tehdid ediyorsa da ortadaki oyuncuların fazla çalım hevesi neti- ce almalarına mâni oluyordu. Otuzuncu dakikada her iki takım- da ufak birer tadilât yapıldı. Gala- tasaray takımında Celâlin yerine Be- di santrhafa geçti, Fenerden Haldun çıktı Fethi girdi. Otuz dördüncü dakikada ceza çiz- gisi üzerinden çekilen bir firikik Ga- latasaraya tehlikeli saniyeler geçiri- ti. Naci ve Esadın şütleri müdafilerin sırtına çarparak bir türlü içeri gir- medi, Fenerbahçenin birinci golü Otuz yedinci dakikada Semihin sağdan Galatasaray kalesine indirdi- ği topu Basri yakaladı. Kaleye mu- vazi çektiği şüte Naci çok güzel ve falsolu bir kafa vuruşile sol alt za- viyeden içeri sokarak takımına bera- berlik sayısını kazandırdı. Bu sayı Galatasaraylıları tekrar çalışmağa sevketti. Üstüste yaptıkları akınları Fener müdafileri durdurmakta müş- kilâta uğruyorlardı. Devrenin sonlarına doğru Fenerde Semih sert bir şarje maruz kalarak kolundan sakatlanarak çıktı. Ve dev- re 1-1 beraberlikle nihayetlendi. İkinci devre İkinci devrede Galatasaray takı- mında değişiklik yapılmış Murad çi- karak yerine Süleyman girmişti, Bu tadilât derhal tesirini gösterdi. İlk düdükle harekete geçen Galatasaray- İİ lar göz açıp kapayıncıya kadar ikin- ci gollerini çıkardılar. Galatasarayın ikinci golü Sağdan yapılan hücumda Fener kalesine kolaylıkla inen Sarıkırmızı- lılar müdafilerin tereddüdünden is- tfade ederek gene Nino vasıtasile ikinci gollerini yaptılar, Bu sayıdan sonra oyun sertleşmek istidadı gösterdi. Hakem oyunu sık sik durdurmak mecburiyetinde kalı- yordu. Dakika 7: Galatasaray takımın- da yeniden tadilât yapıldı. Bedii çıktı Celâl girdi. Galatasarayin üçüncü golü Dokuzuncu dakikada Fenerbahçe aleyhine olan korneri Necdet nefis bir orta ile kalenin önüne düşürdü. Müdafilerin topa vurmak istemedik- lerini gören Süleyman köşeyi bulan plâse bir vuruşla takımının üçüncü golünü çıkardı. Kalecinin plonjonu boşa gitmişti, Üstüste yedikleri göllerden dolayı az süren bir şaşkınlık devresi geçi- ren Fenerliler onuncu dakikadan iti- baren açılarak hücumlarını sıklaştır- dılar, Sağlı sollu yaptıkları akınlarla Galatasaray kalesini tehdid ediyor- lardı. On dö vü dakikada Fikfetin ! sol bir şütünü Osman nefis bir plon- | jonla kornere attı, Çekilen korner avut oldu. Oyun mütevazin fakat sert bir şekilde devam ediyor ve zâ- man, zaman parlıyan takımların yap- tıkları hücumlar neticesiz kalıyordu. Otuzuncu dakikada Fener müdafi- lerinin ıskası yüzünden kale önünde müsaid vaziyetle topu yakalıyan Sa- rafim ecele ettiğinden muhakkak bir sayı daha kaybetti. Stop etmeden şüt çekmesi topun avuta gitmesine sebeb olmuştu. Galatasarayın dördüncü golü Otuz dokuzuncu dakikada Galata- sarayın merkezden yaptığı yeni bir hücumda kale önünde topu yakalı- yan Buduri kimsenin müdahale et- mediğini görünce yavaş bir vuruşla takımının dördüncü golünü de yaptı. Ve müsabaka gittikçe hızını kaybe den bir hava içinde 4-1 Fenerbahçe- nin mağlübiyetile nihayetlendi. Bü karşılaşmanm revanşı 9 temmuzda Fenerbahçe stadında yapılacaktır. Nasıl oynadılar? Fenerbahçenin zayıf bir kadro ile çıkması oyunun tahminler hilâfına zevksiz bir şekilde geçmesine sebeb oldu. Tamamen yeni oyunculardan teşkil edilen son müdafaa hatlı biri- gâne oyuncu M. Reşad oldu. Pikre- tin sürüklediği muhacim hattı her zaman olduğu gibi topla fazla oyna- ması yüzünden bir çok fırsatlar ka» çırdı, Galatasaraylılar Fenerin bu zayıf kadrosu karşısında fazla muvaffak oldu addedilemez. İyi oynamalarına, bütün hatlarında göze çarpan anlaş- maya rağmen gol adedinin azlığı muhacimlerinin her zamanki hasta- lığı bir türlü gideremediklerine de- Hidir. Kalede Osman müdafaada Faruk ve Adnan günün en muvaffakıyetli oyuncusu idiler, Haf hattında Musa, hücum hattında Buduri ve Sarafim iyi, diğerleri vasattı. Şazi Tezcan Cemiyet ve matbuat - Hükümetin genç ellere geçmesi meselesi Hükümet ve cemiyet — Mehmed Reşadın Osmanlı tahtına cü- Tisu merkezi umumice haber alınır alınmaz derhal cemiyet merkezlerine tebliğ olunmuştu; cemiyetin tebliği hükümetin tebliğinden birkaç saat ev- vel bile vaki olmuştu. Merkezi umumi yeni padişahın cü- Iüsunu kendisine telgrafla tebrik etti. Üç gün içinde dahilden ve hariçten cemiyet merkezi umumisine gelen teb- rik telgrafları üç yüzü geçti. Merkezi umumi bunların hepsine cevaplar yaz dı, 31 Mart günlerinde İstanbula hiç para gönderilmemesi merkezi umumi- ce Suriyeye tebliğ edilmişti, Yeni pa- dişahın cülüsundan sonra Berut heye- ti merkeziyesine -bu mesele hakkın. da vaki olan sualine cevaben. (Artik İstanbulda hükümet meşru bir suret» te teşekkül etmiş bulunduğu için ha- zine varidatının doğruca payıtahta gönderilmesi) (bildirildi Kürdistan taraflarına ve bazı Anadolu vilâyetle- rine ve Rumelide yalnız Kosova vilâ- yetine -heyeti merkeziyeleri teftiş na- mile. merkezi umumiden birer heyet gönderildi. : Telgraf ve posta memurlarının va- gifelerinin ehemmiyeti 31 Mart hâdise. sinde tamamen anlaşılmıştı. Bunların erbabı namustan -cemiyet mensupla. rından- intihabı Talât beye yazıldı (Rumi 22 mayıs 1325). Bu cihet hak- kında Maliye Nazırının da nazarı dik- kati celbedildi. İstanbul heyeti mer- keziyesi Maâliye Nazırının maliye me- murları hakkında maddi deliller ser- dile tahkikatı havi bir defter tanzim edilmesini istediğini merkezi umumi. ye yazmıştı. Mebuslardan ve âyandan bazı «kardeşlervden gelen bir mektup- ta taşrada yapılacak tensikatta cemi yetin yardımına ihtiyaç görüldüğü ci- hetle mülkiye, adliye, maliye memur- Yarının ahvali hakkında garez ve İvaz- dan âri birer defterin vilâyet heyeti merkeziyelerince tanzim ve irsali is tenilmişti. Merkezi umümice -ihtiyata riayeten- ne esbaba mebni istenildiği bildirilmiyerek böyle birer defter gön- derilmesi vilâyet heyeti merkeziyele- rine tebliğ olundu. Kastamonu valisinin cemiyete kar- şı tavır ve hareketi dikkate şayan gö- rülüyordu. Gerek onun ve gerek Berut valisinin tebdili hakkında defaat ile İstanbulda teşebbüslerde bulunulmuş- tu. Fakat Dahiliye Nazırı olan eski sad» razam Ferid paşanın cemiyet aleyhin- deki vaziyeti bu teşebbüslerin müsmir olmasına mâni olmuştu. Merkezi umumi Kastamonu mebus- larını işe müdahale ettirerek nihayet Kastamonu valisini azlettirmeğe mü- vaffak oldu. Ferid paşanın cemiyet namına vaki olan müracaatlara karşı aksini ihtiyar etmekte olduğu ve kendisinin elde edil. Merkezi umumice Ferid paşaya tut- tuğu mesleğin doğru olmadığını anlat- ması üçüncü ordu erkânı harbiye reisi Ali Riza paşadan talep olunmuş ve Ali Tiza paşa da bu yolda bir mektup yaz- mış ise de tesiri olmamış, Ferid paşa sukutuna kadar bildiğinden şaşmamış- tır. Suriye heyeti merkeziyesinden ge- len bir mektupta (Cemiyet hükümeti kontrol edeceğinden heyeti merkezi- yelerde hükümet memurlarının bulun- maması) bildirilmişti. Buna (Hükü- met cemiyetin eline geçmeğe başladı. Zaten ekseriya heyeti merkeziyeler kontrol vazifelerini tecaviz ederek sui- istimal derecesine vardırıyorlar. Ce- miyetin kontrol vazifesi kalmamıştır.) Diye cevap verildi. (Bu cevabın, hele son fıkrasının sa» mimi ve doğru olmadığı meydanda. dır. Merkezi umumi son demine kadar hükümeti kontrol fikir ve meylinden feragat etmemiştir. Bununla Suriye heyeti merkeziyelerinin münasebetsiz ve şahsi menfaat peşinde vaki olâge- len müdahalelerine sed çekilmek İste nildiği anlaşılıyor.) Cemiyet muhaberelerinde telgraf. lar ücretsiz çekilirdi. Bu usulde devam kabil olamıyacağı için telgraf ve pos- Beşinci sultan | ta ücretlerinin tesviyesi icap edeceği bildirildi. merkezlere Matbuat ve cemiyet — Selânikte inti- şar eden Zaman ve Yeniasır gazeteleri Abdül ” aleyhinde şiddetli neşriyatta bulunu- yor, bu yazılar Manastır, Kosova ci- hetleri şöyle dursun Selânikte de fena tesirler uyandırıyordu. Bundan içti. a e a la ne bildirildi. ve menfaatine mugayir neşriyatla bu» Tunduğu görülüyordu. Bunun men'i v4 gazetenin dalma kontrol altında bu- lundurulması Manastır heyeti merke- ziyesine yazıldı. Heyeli merkeziyeden gazeteye mesul bir müdür tayini icap edeceği haziran içinde bildirilmesi üzerine bu da tensib edildi. Ancak (Neyyiri Hakikat) şahsiyat ile uğraşmaktan bir türlü vazgeçiriles medi, 3i Mart hâdisesini ihzarda en büyük Amil matbuat olduğuna göre İttihad ve Terakki merkezi umumisi bu mü. ellim vakadan evvel cemiyet düşman- larının ne dolaplar çevirdiklerini gös- terecek bir risale yazdırıp meccanen halka tevzi eylemeği düşünmüş ve bu hususta Ahmed Riza, Talât, Hüseyin Cahid, Babanzade İsmail Hakkı bey- lere müracaatle kendilerinden birer muhtıra istemiş ise de buna yalniz Ah- med Riza bey cevap vermiş, o da meç. lisin tatil günlerinde nezdindeki not- lardan istenilen malümatı istihraç ey- lemek üzere bir İttihadcı kâtibin terfi. kine lüzum göstermiş, Hüseyin Cahid bey Taninde (Hissei ibret) başlığı al. tında bir makale yazmakla iktifa et- miş, merkezi umumi böyle bir risale tertibine muvaffak olamamıştır. Selânik klüpleri tarafından mektep talebesine mahsus olmak üzere çıkarı- lan (Tenviri Efkâr) gazetesinin hası- Tatile köylülere meccanen dağıtılan (Vatandaş) gazetesinin masarifi temin ediliyordu. Selânik heyeti merkeziyesi Tenviri Efkârıdan fıkara evlâdına meccanen tevziat yapabilmek üzere umum klüp- lerin hiç olmazsa onar nüshaya abone olmalarına lüzum gösteriyordu. Mer. kezi umumice bu teklif münasip görü- lerek klüplere ve merkezlere tamim edildi; birçokları abone oldular. Bu işi uyandırıp en ziyade dikkat ve gayretle takip eden heyeti merkeziye azasından tüccardan ve eski muallim lerden Rakim efendi idi. İstanbulda intişar eden ve ismi delâ- letile cemiyet efkârının naşiri zannolu- nan (İttihad) gazetesinin cemiyetle alâkası olmadığı bütün matbuat İle ilân edildi. (1) İkdam gazetesinin yeni bir riya kis- vesi altında intişara başladığı görül. dü. Böyle gazetelere vaktinde darbe vurulmak lâzım geldiği pek acı tecrü- “belerle anlaşılmış bulunmak sebebile bu gazetenin cemiyet efradı tarafın. dan katiyen satın alınmaması ve okuna maması hakkında merkezi umumiden heyeti merkeziyelere tamim gönderi di. bütün kumandanlarla müfetülere gön- derilen nüshalarından biri Selânik pos- tahanesinde elde edildi. Bunun duhu- lünü men yolunda bir kanun lâyihası tanzimi Mahmud Şevket paşa ile meo- lisi mebusan riyasetine bildirildi. Men hakkında hükümetçe icabı yapıldı, Hindistanda çıkan Vatan gazetesi. nin Abdülhamid lehinde makale neş- rettiği İstanbul heyeti merkeziyesin. den bildirildi. Mısırda bulunan Manastırı Ava Mustafa oğlu Bahaeddin efendi öte- denberi komite işlerile uğraşır, her tarafa sokulur bir zattı, Merkezi umu. mice ne yazılır, ne teklif edilirse yap maktan geri kalmazdı. (Arkasi var) (4) Cemiyet (Siperi Saikal Hürriyet) namile neşrolunan gazete İle de alkkam olmadığını ilân etmiştir.