Ezdiği” | e mm ei ve KAR “Fransız polisi müthiş bir katil yakaladı Katil işlediği bütün cinayetleri, çekinmeden ike etti Fransada Lyon zabıtası, iki hay- dud yakalamıştır, Bunlardan birinin adı Lui Filip, ötekinin Belligandır. Filip 29, Beligan 20 yaşındadır. Bii- hassa Pilip çok müthiş bir katildir. Son günlerde Lyanda bar sahibi bayan Laleman ile küçük bir bükka- liye dükkânını işleten bayan Davault paralarına tamaan vahşiyane bir surette öldürülmüşlerdi. Katiller, bu iki kadının üzerlerinde ve çekmece- lerinde bulunan paralari gasbettik- ten sonra biç bir iz bırakmadan or- tadan kaybolmuşlradı. Bu iki cins yet, Lyon şehri ve civarında büyük bir heyecan uyandırmıştı. Fransanın umumi emniyet müdür- Jüğü, bu esrarlı iki. cinayeti aydın. latmak ve katilleri meydana çıkar- mak için en mahir polislerini memur etmişti. Zabıta, bu iki cinayet etrafındaki tahkikatını büyük bir ketumiyet ile dare etmiş ve katilleri teşhise mu- vaffak olmuştur. Bunlar, yukarıda söylediğimiz gibi Lui Filip namında çok azılı ve sabıkalı bir haydud ile, onun genç arkadaşı Belligen idi. İki haydud, zabıtaca takib edildik- lerini sezdikleri için Lyondan savuş- mak istiyorlardı. Trene binecekleri esnada, zabıta tarafından sarıldıkla. rını görünce silâhlarına davranarak polislere ateş açmışlardır. Polisler de haydudlara mukabele etmişler ve wi Filip kasığından yaralandıktan sonra genç arkadaşı Belligan ile be- raber yakalamağa muvaffak olmuş- Jardır. İki haydud, derhal karakola götü- rülerek sorguya çekilmişler ve cü- rümlerini çekinmeden itiraf eimişler- dir. Bilhassa haydud Lui Filipin iti- rafları derin bir tesir uyandırmıştır. Bu haydud, bakkaliye dükkânı s2- hibi bayan Davault'u arkadaşı Du- rand ile beraber öldürdüğünü itiraf etmiş ve demiştir ki: Cinayeti işledikten ve kadının paralarını aldıktan sonra Vorges'lere gittik. Orada bir tarlanın ortasında oturarak elimize geçen paraları tak- | sime başladık. Bu meseleden dola- | yı, Durand ile aramızda münazaa çıktı. Bir kurşun İle kendisin öldür- düm. Orada kazdığım bir çukura ce- sedini gömdükten sonra Lyona dön- düm. Iyonda Belligan ile buluştum. Bar sahibi bayan Lalemanın üzerinde ve çekmecesinde daima külliyeti bir AKŞAM' ın tefrikası AŞKIN KURBANI — Büyük macera romanı — — Yat. » dedi, — Dinleyin beni, Perihan... Ve söy- diyeceğim kelimelerin sertliğini affe- din. Aramızda herşeyi açıkça konuşa- biliriz değil mi?.. Siz beni hâlâ sevi- yorsunuz... Bunu hissediyorum, görü- yorum, anlıyorum... Bu sözleri işiden Kadri Memduh pa- şanın kızı gözlerini kapamış heyecan- la muhaverenin bitmesini bekliyordu. Belki Ratip ona «Ben de seni seviyo. rum» diyecekti. — Bana baheettiğiniz izdivaç pro- jeleri bir plândan ibaretti. Hissiyatı. mı anlamak için bir plân... Öyle mi? — Madem ki anlartışsınız, o halde neye soruyorsunuz? — Demek kıskançlığımı tahrik et- mek için oynadığınız bir oyun! Perihan başını önüne eğdi. Ratip de- vam etti: — Bu vaziyet böyle süfemez... Niha- yet vermeli!.. Çok üzülüyorum. — Ya ben! — Anlıyorum... Fakat ne olursa el sun hakikati bilmelisiniz... * > «tim, perihan. Lâkin siz hakikate rağ- Lai Filip parâ bulunduğunu bildiğim için onu öldürerek parasını almağa Belligan ile mutabık kaldık. Bir akşam bar- da saklandık. Müşteriler gittikten sonra barı kapayacağı sırada kadı- nın üzerine çullanarak kendisini öl. dürdük, paralarını da aldık. Ben ei- nayet arkadaşım Belliganı da öldür- mek niyetinde idim. Çünkü acemi ve geveze bir gençti: Bu tehlikeli şa- hidi, ortadan kaldırmak menfaatim icabı idi. Eğer bizi trene bindiğimiz zaman yakalamasaydınız, tenha bir yerde onu da ve cesedi- ni Durand'ınki gibi bir tarlaya gö mecektim. Polisler, başka cinayetler edip etmediğini sorunca, na devamla demiştir — İki yıl evevl Markiz adalarında iken, bir gemiyi soydum, sonra ge- minin içine dinamit koyarak hâvaya uçurdum. Gemi ile beraber tayfala- rından iki kişi de paramparça oldu. Maamafih işlediğim cinayetler bun- lardan ibaret değildir. Muhtelif yer- lerde daha beş cinayet işlemişimdir. ' Ben Veldman ayarında bir adamım. Haydudun üzerinde bir hatıra def- teri bulunmuştur. Katil, bu defterde, öldürdüğü adamların isimlerini, hangi tarihte ve ne şekilde öldürdüğünü yaz- mış, öldürmek niyetinde bulunduğu kadın ve erkeklerin isimlerini not et- mişti. Katilin paralarını almak için irtikap itirafları- Teirika No. 33 Nakleden: (Vâ-Nü) — O hâkikat ne imiş? — Sizi sevmiyorum, sevmek ihti- malim de yok! — Ne diyorsunuz? Beni sevmiyorsunuz? Bu sözleri söylerken biçare kız âde- ta ıstıraptan inliyordu. — Size hissiyatımı çoktan söylemiş- hiç mi men gene ümide kapıldınız... Kalbim başka bir aşkla dolu olduğu halde be)- ki ondan vaz geçer, tekrar sizi severim sandınız. Terzilere, kuyumculara avuç dolusu paralar saçmanız kep benim için... Bunu anladıktan sonra artik | susmam doğru olmiyacaktlı... Günah- ti... Muhatabının sözünü keserek, Peri- han: — Evet, dedi, - Evet seni seviyorum ! Ratip! Hattâ eskisinden yüz kere, bin kere fazla... — Mazi ölmüştür. Hiç birşey onu j tekrar diriltemez. — Ratip, senden fazla birşey iste- miyorum. Sen gene Tendu ile evleni öldürmek niyetinde bulunduğu erkek ve kadınlar, kimsesiz ve tek başlarına oturuyorlardı. Katil, bir çiflikte çalışır- ken, arasının açılmış olduğu kırbek- çisi Jorju, öldürmeden yakayı ele ver- diğine pek müteessif olduğunu polis- lere söylemiş ve şunları ilâve etmiş. tir: — Kırbekçisini oöldüremediğime yanıyorum, Onu öldürdükten sonra yakalansaydım, hiç müteessir olmya- .caktım. Jorj, güçlü, kuvvetli bir adam olduğu cihetle, onu öldürmek için kâr. gı karşıya gelmeğe cesaret edemiyor. dum. Maksadım, onu bir hile ile orta- dan kaldırmaktı. Düşündüğüm hile de gu idi. Önümüzdeki paskalya yortu- sunda, kendisine zehirli çilekler gön- derecektim. Şüphesin! celb ve davet etmemek için bir köylü çocuğunu va- sta olarak kullanacaktım. Jorj, çilek- lere bayıldığı için ismini bildirmek is- temyien bir ahbabı tarafından kendi- sine hediye olarak gönderildiğini zan- nedecek ve bu suretle hapı yutacaktı. Haydudun bu itirafları Fransız polislerini hayrete düşürmüştür. Lyon zabıtası bu itiraflar üzerine işlediği diğer cinayetleri de meydana çıkar- mak için tahkikatını derinleştirmek- tedir. Mersinde et fiatleri Mersin (Akşam) — Şehrimiz ka- sapları et flatlerinin ucuzluğu dola- yısile bir müddettenberi kesimi, azaltmışlar ve ayni zamanda çök ci- hz hayvanlar kesmeğe başlamışlardı. Bu vaziyeti nazarı itibara alan bo- lediye encümeni hayvan alım ve sa- tımını bir de kasapların yapmakta oldukları masrafları tedkik ve hesap ederek et fiatlerine yeniden bir narh konulmasına karar vermiştir. Bu narha göre koyun etinin kilosu 35, keçi ve sığır etlerinin de 18 ile 25 kuruşa satılacaktır. Yiyecek satan dükkânları teftiş Beyoğlu mıntakasında dün sıkı bir kontrol yapılmıştır. On müfettiş Be- yoğlunun bütün bakkallarını, fırn- Yarını, lokantacı, pastacı, işkembeci, balıkçı, sebzeci ve salr gıda maddesi satan yerlerini teftiş etmiş, birçok ce- za zabıtları tutmuşlardı. Cezaların | çoğu hileden ve pislikten dolayı ve- rilmiştir, | Fakat eski muhabbetinden Yiras ol sun bana ver, © benden seni çaldı amma ben bu kadarına da razıyım. — Perihan... Ne diyorsun, deli mi- sin?... Ben Tendu'yu seviyorum. — Bana ne? Benim coşkun aşkımın yanında o mektep talebesi kızın mu. habbeti kaç para eder? — Susun A'lah aşkına, susun... — Neye susayım!.. Kalbimi kemi- Ten bu sleyi söndürmeğe çalıştım... Mücadele ettim... Ağladım, inledim... Artık tahammülüm bitti. Dayanamı. yorum. Seni seviyorum. O sirada odaya birkaç kişi girdi. Her ikisi de heyecanlarını yenerek ko. nuşup gülmeğe mecbur oldular, Sop- Ta gene bir aralık yalniz kalınca, Ra “tip serin kanla: — Biran evvel 'Tendu ile evlenme. miz doğru olacak, hemen aile mecli- “sini kursanız fena olmaz. — Evlenmeniz mi? “Asla... O iş o | mıyacaktır! Bu sözleri işitmemiş gibi delikanlı devam etti: — Lütfiye hanımefendi beni damâd. liğa münasip gördü. Siz de razı ol- muştunuz. Tendu'yu seviyorum. Oda | hissiyatıma mukabele ediyor. Kadri Memduh paşadan ses sada yok, Me- alesef öldüğü muhakkak!... Alle toj- Jantısını yapın da bu İş bir an evvel bitsin... Hem siz rahata, hem biz se. adete kavuşmuş oluruz. Haftalık piyasa ihracat maddelerinin vaziyeti - Et ve Balık ucuzluyor Bu hafta ihracat bakımından dur- | gun denilecek bir haftaydı. İthalât piyasasında daha hararetli işlere te- sadüf edilmiştir. Moda üzerine iş ya- pan kumaş ve elbise mağazaları ba- harlık eşya ithalâtına başlamışlardır. Bu balta içinde Ihracat maddeleri- miz arasında, birinci plânda kalan malları aşağıya yazıyoruz: Au derileri — Bu hafta içinde av derileri üzerine salışlar artmıştır. AAmerikâ ve Kanadadan zerdeva, san- sar, yabankedisi derileri üzerine ta- lepler artmıştır. Bundan bâşka Lon- dra kürk piyasasından da av derileri- ne karşı istekler başlamıştır. Alâkadar bir zatın verdiği izahata göre av derileri her sene bize yarım milyon lira temin etmektedir, Bu mik- darı arttırmak için Avrupada ve Amerikada olduğu gibi, deri ve kürk- lerinden İstifade edilen hayvanları çifiklerde beslemek ve hususi su- Tette yetiştirmek lâzımdır. Maama- fih av hayvanlarının zehirle öldürül- memesi av derilerinin sürümünü te- min etmiştir. Aynı zatın verdiği izahata göre, zehirle öldürülen hayvanların tüyle- ri pek az zaman sorra dökülürmü Tütün — Bu hafta içinde tütün satışları da birinci plândaydı. Trak. yanın muhtelif yerlerinde yeniden tütün piyasaları açılmıştır. Fakat "Trakyada birinci derecede tütün alan müessese, İnhisarlar idaresidir. Diğer müesseseler yalnız piyasayı takib et- mektedirler. Piyasada, Polonya Teji- sinin mübayaatı beklenmektedir. Va- kıs Polonya rejisi fik münakasayı aç- mıştır. Fakat ne kadar tütün alacağı belli olmamıştır. Ecnebi rejilerinden o Çekoslovakya Tejisi 660 bin kilo tütün almıştır. Halbuki Çekoslovakya hududları da- Talmadan evvel Çek rejisi Türkiyeden 1,250,000 kilo tütün slırdı. Bu mik- darın 250 bin kilosu İstanbul depo- larında işlenerek osevkedilmekteydi. Alman firmalarının ne kadar tütün alacağı henüz belli değildir. Anlaşıl- dığına göre Alman firmaları, tütün fiatlerinin düşmesine intizar etmek- tedirler. Alâkadarların yerdiği izahata gö- re, bu sene tütün ticareti geyet iyi bir devre geçirmektedir. Geçen sene- ye nisbetle fiat düşkünlüğü olmasına ihtimal yoktur. Dokuma ham maddeleri —- Bu haf- ta içinde tiftik yapağı satışları ikinci plânda kalmıştır. Hafta içinde, piya- saya gelen 600 balye tiftik derhal satılmıştır, İhracat üzerine fazla İş olmamıştır. İngiltereden tiftik üzeri- ne bir iki sipariş olmuştur. Genç kadın, müstehzi bir sesle: --Rahata kavuşmaktan mı bahse. diyorsunuz?... — Biliyorum, Perihan, çok ıztırap çekiyorsunuz. Fakat ne yapalım? Bu- nun çaresi yok. Evlenir evlenmez ka- rımla seyahate çıkacağım. — Bal ayına m? - Evet... Bütün Avrupayı dolaşa- cağım... — Ne kadar kalacaksınız? — İki sene kadar. — İki senet! Perihana gözlerini dikerek: — Hattâ belki üç sene bile kalaca- — Ya ben bu İzdivaca mâni olur- sam? Delikanlının rengi uçtu. Kati bir sesle: — O zaman sizden nefret ederim! - dedi, — Sus, sus!... İstediğini yapaca- ğım!... - diyerek Perihan bağırdı. Yerinden fırladı, uzaklaştı. Diğer salonda aile dostlarından yaş- hh bir adamın koluna girerek: — Çok rahatsızım... Evime gitmek istiyorum... Beni otomobile kadar gö- türür müsün? Birlikte çıktılar. #se Perihan evine gelince, kendisini beke yerek uyukuyan hizmetçisine: Hububat maddeleri — Arpa, buğ- day üzerine muameleler gevşektir, bu itibarla hububat maddelerinin Su tışı üçüncü plânda kalmışir. Halbı ki geçen haftalar içinde arpa üzerin4 hararetli muameleler vardı, bilhast. Yunanistandan... Yunan Ziraat ban- kasi piyasamızdan 10 bin kilo arpa almak suretile ihtiyacını temin etmiş- tir. Diğer taraftan İtalyaya da pek a7 arpa satılmıştır. Buğday satışlarına gelince ara sıra Yunanistana ufak partiler halinde ihracat olmaktadır. Mersin limanı vasıtasile, Suriye ve Filistine sevkiyat yapılmaktadır, Fakat geçen sene gibi merkezi Avrupaya mühim mikdarda buğday satışları olmamıştır. Çavdar için de aynı şeyleri söylemek lâzım. Geçen sene Avusturya, Çekcslovakye, Almanyaya mühim mikdarda çavd.# ihraç edilmişti, Yiyecek maddeleri Yiyecek piyasasında neler ucuzlu- yor ve neler pahalılaşıyor? Bu suale cevab vermek için piyasada bir ted- Kik yaptık. Öğrendiklerimiz! aşağıya yazıyoruz Gün geçtikçe kuzu ucuzlanıyor. Bundan iki hafta evvel de hayvan borsası satış salonunda satılan kuzu- ların mikdarı 1000-1100 arasınday- dı. Son hafta içinde, hayvan borsası kayıdlarına göre, kuzu satışları İki bini bulmuştur. Birkaç gün evvel de perakende et satılan yerlerde kuzu eti 55 kuruştu. Son birkaç gün için- de 50 kuruşa düşmüştür, Diğer ta- raftan balık da ucuzlamaktadır. Va- kıa palamut ve torik her zaman ucuz satılan balıklar arasındadır. Fakat $#on günlerde kefal uskumru gibi ba- lıklar da ucuzlamaktadır. Yağ tacirleri memnun değil Kuzu eti, balık gibi gıda maddeleri- Tün ucuzlaması yağ tacirlerile kuru sebze tacirlerini hiç memnun ctme- miştir. Çünkü et ve balık ucuzladı- İh zaman yağ kuru sebze Tatleri düş- mektedir. Bu her zaman görülen bir hadisedir, Demek oluyor ki gıda mad- delerinin, ucuzlamasında en büyük Tolü oynıyan et ve balık fiatleridir. Şehir iktisadiyatile uğraşan mü- tehassısların idare âmirlerinin, ke- nuniyet kesbeden bu hadiseleri göz önünde . Lularak, balık ve et fatleri- nin ucuzlamasına yardını elmelidir- ler, Et fiatlerinin ucuzlaması için ya- pılan tecrübelere devam etmek lâ- zımdır, Diğer taraftan da balık etini ucuz- iatmak “için, şimdiye kadar ileriye sürülen fikirleri, tatbik etmek icab Ben kendi ken- dime soyunurum! - dedi, Odasına girdi. Kapıyı kapadı. Uzun * ve hazin bir tebessümle aynadaki ha- yalini süzdü. Sonra içini çekerek mırıldandı: — Bu kadar süs... Bu kadar itina... | Hepsi boş... Elmaslarını, sökercesine, üstünden çıkardı Tuvalet masasının üstünde duran bir billür tabağa fırlattı. Yata anın kenarına oturarak, hıçkıra hıç- kıra ağlamağa başladı. — Ah, babası sağ olsaydı, onu kandırır, kendi tarafına alır, bu mü- cadeleden mutlaka muzaffer çıkardı. Fakat şimdi yalnızdı... Lütfiye ha- nımefendi resmi vasi olabilirdi... Hiç bir ümidi, çaresi kalmıyordu. Sonra birdenbire yerinden fırladı. «— Bir çare var... İntihar... Mektup» lar yazarım. Olup bitenleri izah ede. rim... Sonra kendimi vururum. Haki- kati öğrendikten sonra birleşmeğe ca- saret edemez. Cesedim daima onla.ı ayıracaktır.» Başucundak! çekmeyi çekti. Bursda dalma dolu bir ruveiver bulunurdu. Fakat tabancayı alıp da insiyaki bir hareketle odasının dört bir: köşesine baktığı zaman, birdenbire dehşetle ir- kildi. Ağzından çıkacak bir feryada mâni oldu. (Arkası var), SEHABE NAZ BERLEN me m EESBREBERBEBAEİ4 eze CEEFEYEYRESR BBEHE EBEYEKSR GREBEEERBE