5 Şubat 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

5 Şubat 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B. Bugünkü edebiyatta en göze çarpan şey: Neşesizlik Edebiyat akademisine ne lüzum var? Fransızlarbundannefayda gördüler? Penceresinden binlerce evin damla. Tı, kıvrıla kıvrıla uzanan yollar ve uzaklardaki küçük tepeler görünen aydınlık bir apartıman. Perdelerin arasından süzülen ilik bir sabah gü- eşi, Refik Halid Atatürkün güzel bir büsbütün altındaki koltukta oturuyor. Köşedeki rafta Tarama dergileri ve 10“ gatlar duruyor, Edebiyattan evvel memleket hasre- tiaden bahsediyoruz: — Gurbet tuhaf şeydir, diyor, ba- yen İstanbulun nereleri gözümde tüt- mezdi ki... Meselâ Şişhaneden Kasım- paşaya inen münasebetsiz bir yol var« dır. Değil mi? İkide bir burası gözü. Mmün önüne gelir, dururdu. Pek canı, Ma tak deyince kalkar hududa gide- rim. Orada üzerinde iki keltme yazan bir levha vardır. «Türkiye - Suriye» Yevhası,.. Buraya gider, uzun uzun o levhaya bakardım. Bereket versin ki yemeklerin hasre- tini çekmeğe lüzum kalmadı. Çünkü midemi son derece seven adamımdir. Gurbette bizim bütün yemeklerimizi Yaptırırdım. Hattâ balık getirtirdim. Aşağı yukarı bütün balıkları bulmak kabil olurdu. Refik Halidin memleket basretine ald tatli hikâjyelerinden sonra bahsi. miz edebiyata döküldü, Evvelâ muay- yen sualimi sordum: — Edebiyat akademisine taraftar Mısınız? Sanki bir yeri acımiş gibi ayağa Kalktı: — Edebiyat akademisi mi?'Ne lüzu- mu var? Ne yapacağız? Fransızlar aka“ demi yapılarda ne faydasını gördü- ler? Bunun bütün vazifesi aşağı yu- karı diksiyoner, gramer yapmaktı. Fransız akademisinden en meşhur gramerci diye tanılan bir zat bir grâ- Mer yaptı. Sonra da bu grameri mâs- Kara ettiler. Öyle kusurlarını buldu- Yar ki yapılan gramerin iler tutar yeri kalmadı, Bence bizde bir akademi tesisi bir takım münasebetsizliklere yol açaca- Üina, haksız yere bir çok kimseleri kKizdıracağına, birçok keşmekeşlere se- bebiyet vereceğine kaniim. Ben edebi. Yat akademisinden bir fayda bekle- mek şöyle dursun, birçok zararlar ge- leceğine kaniim. Edebiyatta bu kalin devamı çok iyi bir vaziyettir. Eğer akademiden mak- Bad bir fikir toplantısı, bir sanat top- Yantısı ise bu kararlar vererek değil kendi kendine olur. İşte meselâ Serveti Fünun etrafın. da vaktile toplanmış olan camia. O'ne güzel bir taplantı, ne güzel bir teşek- küldü. Serveti Fünun âdeta bir mih- pak, bir gaye, bir edebiyat mihrabı ha- line gelmişti. Fakat bu fikir ve sanat teşekkülü ne kararlarla, ne de para #le kurulmuştu, İttihad ve eTrakki zamanında geçen en güzel hüdiseterden biri de Yeni mecmua İdi. Ziya Gökalp fazileti ve bilgisi ile etrafında güzel bir toplanlı vücude getirmişti, Âdeta Yeni mec mua bir edebiyat ve fikir ekolü olmuş- $u. İttihad ve Terakki de buraya el at- madı, Mecmunya yalnız uzaktan yar- Yeni mecmua ekolü ne öyli büyük İsezrir, mr KİNE ik ei kulmuştur. i Gerek Serveti Fünun ve gerek Ye. bi mecmua bizde iki edebiyat ve fikir Enektebidir. Sonra böyle karar vererek Kurulan bir akademiye düşünüşleri, Kafaları tamamile biribirine aykırı olan adam» lar girecektir; Böyle her biri bir hava Çalan insanların toplantısından ne İayda çıkacağını düşününüz. Halbu- ki Serveti Fünun, Yeni mecmua gibi kendi Kendine teşekkül eden ekollerde bir Kafa birleşikliği vardır. Böyle te- gezküllerde en ziyade aranacak olan Refik Halid Karakayış şey budur. — Edebiyat mükâfatı hakkında no dersiniz? — Bunun da faydalı olacağına ka- ni değilim. Müküfatı kim verecek? Mükâfat vermek için ölçü nedir? Son- ra tanınmış bir sanatkâr sırf mükâ- fat almak gayesile eser yazar mi? — Edebiyat âlemimizde en ziyade nazarı dikkatinizi celbeden şey nedir? Bu sahada neler yapılabilir? , -— Edebiyatımızda en ziyade naza- ri dikkatimi celbeden şey neşeden çok uzaklıktır. Bugünkü yazicılarımızda bir âlim görünmek, garip ve lüzumun- dan çok fazla bir ağır başlılık merakı var. Anlaşılması güç şeyler yazmak ve neşe kaçırmak... Edebiyatımızın neşeye çok ihtiyacı vardır. Bilhassa mizaha hayatımızda fazla yer vermeliyiz. Çünkü mizah yazılarının dil işine çok büyük faydası vardır. Mizah yazı- sı, tutacak, tutmıyacak veya halka aykırı gelecek kelimeler için en has- sas, en mükemmel bir ölçüdür; Aykırı, tutmıyacak, bizden olmıyan bir kelime mizah yazısı içinde derhal sırıtır. Halbuki ciddi yazı dii meselesi Için bu derece hassas bir terazi değil- dir. Hem neşelenmek, hem de çok meş- gul olduğumuz bu dil meselesinde fay. dalanmak için mizah yazılarına aza- mİ derecede ehemmiyet vermemiz lâ. | zumdır, — Bazı yazıcılar dilde istikrarsızlık. tan, anarşiden bahsediyorlar... Siz bu hususla ne dersiniz? — Vallahi ben bu dildeki anarşiden de meninunum, Dil meselesindeki bu- günkü münakaşalar, istikrarsızlığın büyük bir faydası var. Bu suretle bir çok kelimeler tecrübe ediliyor, tutan- lar tutuyor, kelimelerin iyisini, fena- sını, dilimize gelebilecekleri anlarız. Meselâ size küçük bit misal söyliye- yim. Yazı yazarken: «Üç devletin nok- tal iltisakından sözünü o kadar aykı- rı buluyordum ki, bunun yerine baş- | ka kelimeler düşünmeğe başladım. Araştırdım, buldum. «Hudud kavuşa. | ği» tabiri karşıma çıktı, Baktım fikri- mi bundan iyi ifade eden başka bir ta- bir olamaz. Kavuşan sözünde ne gü- zel bir birleşme ifadesi var... Eğer nok- taiiitisak deseydim flkrime tamamile tıpa tap gelen bir kalib bulmuş olm. yacaktım. Çünkü nokta demekle ifade etmek istediğim geniş fikri küçültecektim. Tüsak kelimesile de fikir karışıyor. Fakat kavuşan bunları ne güzel ifade ediyor? İşte bugünkü münakaşalı, is. tikrarsız dediğimiz dil işinin Kazan- dırdığı bir kelime... Bu münakaşalı vaziyet içinde birçok ç kelimeleri tecrübe ediyoruz. Tutanlar dilimize kendi kendine giriyor. İşte «Öğretmen» kelimesi... Ne kolaylıkla dilimize girdi. Hoca sözü öğretmenin yanında, bir mefhum ifâde etmesi ba» kımından ne kadar zavaili kaliyor. Hoca da sarıklı, cübbeli bir koku var. Halbuki öğretmen tam öğreticinin mus kabilidir. Mektep öğretmeni bu keli- me İle ifade edilir. — Bazıları bay ve bayan kelimeleri- nin tutmadığından bahsediyorlar. — Hiç değil.. Gayet Avrupai iki ke- lime... Bundan sonra da artık koyu koyu, ağdalı ağdalı «Refik Halid bey- efendi ve harımefendileri; diyecek değiliz ya... Amma bay ve bayan da matmazel mukabili yokmuş. Matma- zele ne diyecekmişiz? Artık sokakta ras gelereğimiz kadın karşısında: «Araba genç kız mı? Genç kadın mı?> diye düşünedek değiliz ya... Fakat bunları söylemekle «dil mese» lesile meşgul olimıyalım. demek iste. miyorum. Bilâkis... Meselâ bir kamüsumuz yok. Güzel bir lügatımız yok... Kelimelerin etra- fında hiç işlememişiz. Geçen gün oturdum. Gönül kelime. sini ele aldım. Baktım, bir gönül me- selesi etrafında neler, neler var. Gö- nül alıcı, gönül verici, gönül çekici, gönül almak, iki gönül bir olmak, gön. lü, gönlüne göre, gönül delisi, gönül çekmek, gönlü çelinmek, gönül avut- mak, gönül budalası, gönül gözü ve saire ve saire... Ve bütün bunların ay« ri ayrı mânaları da var. Meselâ iki gönül bir olmak tabirini ele alınız. Bunun mânası biribrini ayni derecede vo telâki halinde seven iki kişi ola- cak... Yani biribirinden uzakta olmı- yacaklar, ayni derecede sevişecekler, hayatın bütün fenalıklarına ve zor. luklarına Katlanacaklar... Halbuki bizim lügatlarda bu «iki gönül bir olmak» der geçer, Böyle izah« hı, kelimeleri, tabirleri uzun uzun tar- tarak yapılmış bir kamusa çok ihti. yaç vardır. memiştir. Bu kelimelerin izahları ya- pılacak, halk arasında tecrübe edile. cek... Kelimeler, tabirler yerini bulduk- tan sona kanrusa girecek... Hem acelemiz ne? DİL işi acele ile ol- İ maz... Şimdiye kadar «nestren, baran» diye yazmışız da şimdi pek mi dara kaldık? Hikmet Feridün Es Posta Ittibadına dahil ulmıyan ecnebi memleketler: Beneliği 3809, altı aylı 1900, 0ç aylığı 1000 kuruştur. Apartıman sahipleri Boş dalrelerinize hemen İyi kiracı bulmak için cAkşamsın KÜÇÜK İLÂNLARI'ndan isti fade ediniz. * | sandallarla bile, girdaba doğru sokul- İ maktan içtinmb ederler, Çünkü muh- Fakat bunun da vakti henüz gel- | | varmıştı. Buna İzmir mektupları ... .. Gölcüğün fazla suyu Men- dires ovasına akıtılacak izmirde mebus seçimi hazırlıkları kutuluk kereste meselesi Bozdağda Gölcükten bir görünüş İzmir (Akşam) — Vali B. Fazlı Gü- leç, Ödemiş kazasında yol ve vergi tahsilâtı işlerini teftiş ederek İzmire dönmüştür. Valimiz, tamire muhtaç vaziyette bulunan Ödemiş - Adagide şosesinin tamiri için iktiza eden emir. Jeri vermiştir. Vilâyetin en mühim yollarından bis Ti olan Çatal - Ödemiş büyük şosesi- nin inşaatı ilerlemiştir. Bozdağda, Gölcükte bir kanal açi Jarak sulama tesisatı vücude getiril» mesi hakkında mahallince bir teşeb- büs vardı. Valimiz, bu mühim mevzula da alâkadar olmuş, bu iş için müte- şebbislere yardım vadinde bulunmuş- tur. Bu teşebbüs, kuvveden fille çıka» rılacaktır. Gölcük, İzmirin en güzel bir tenez züh ve istirahat yeridir. Yazın pek çok âileler, Bozdağ üzerindeki Gölcük yaylasına çıkar, yazın. sıcak günleri- ni'orada geçirirler. Gölcük, tepeler arasında bir vadide kaynak suların- dan vücude gelen küçük ve zarif bir göldür. Etrafında villâlar, köyler, ye- şii ormanlar, ekilmiş tarlalar vardır. Gülcüğün tam önünde İzmir Hususi muhasebesinin büyük ve konforlu ote-! W vardır. Gölcüğün içinden kaymıyan | sular, karşı tarafta bir girdapla Bor- | dağın meçhul derinliklerine: karışır. lar, Halk, bunu bildiği için, hattâ lif yıllarda bu girap, birçok sandal- | arı, içindekilerle beraber, Gölcüğün | derinliklerine çekmiş, yoketmiştir. Ev- velce Ödemişe getirtilen bir mütehas- as, Gölcükteki bu girdabı kapatmak için tedkikat yapmış, bu ameliyenin tehlikeli olmakla beraber, fazla para sarflle, mümkün olacağı neticesine muvaffakıyet hasıl olursa, Gölcüğün fazla suları, açıla” cak bir kanalla Menderes ovasına akıs tılacak ve oradaki köylerin - arazisi sulansrak Bol'mahsul alınacaktır. Mebus seçimi hazırlıkları Vilâyetimizde mebus seçimi Hazır. lıklarına hiz verilmiştir. Bayram ol- “masına rağmen, Belediyenin 300, Vi- lâyet dairelerinin 150 memuru esas defterlerin hazırlanması için o çalış- maktadır. İlk müntehiplerin defter- leri hazırlandıktan sonra İzmirden çi- kacak mebus miktarı tesbit edilmiş olacak, ikinci müntehip seçimi ve onu takiben de, gelecek emre gör, mebus seçimi yapılacaktır. Kutuluk kereste meselesi İzmirdeki kereste tacirleri, İktisad Vekâletine müracantle hariçten kutu- tuk kreste getirip satmalarına müsaa- de istemişlerdi. Kereste ve Kulü fab- rikaları, Kabulü muvakkat kanunu haricind, yani gümrük resmi ile Mun- raele vergisini de hükümete ödemek suretile üzüm v incir kutularını İzmir Üzüm kurumunun sattığı flate sat- mak tahhüdünde bulunmuşlardır. İk- tisad Vekâleti bu müracaati ehemmi- yetle karşılamış ve tedkikat yapılma» Sını İzmit Türkofis müdürlüğüne bil- dirmiştir. Kululuk keresteden gümrük resmi almırsa, senede yarım milyon liradan .dJâb hareketleri, fazla resim ve ayrıca da Muamele ver- gisi alınacaktır. Vali B, Fazlı Gülec'in reisliğinde alâkadralar tarafından ya- pılan toplantıda, kereste tüccarları- mn; taahhüdleri şeklinde İzmire ku- tuluk ke 'ste gelirmelerinde hiçbir mahzur bulunmadığı tesbit edilmiş- tir. Bu karar İktisad Vekâletince de muvafık görüldüğü takdirde, bu se- neden itibaren fabrikatörler, hariç- ten kutuluk kereste getirtmeğe baş- Tıyacaklardır. Zelzeleden yıkılan evler Dikili Kazasının Çandarlı nahiye- sinde geçenki zelzeleden yıkılan ve" harap olan 86 evin yeniden inşa ve tamirlerine başlanmıştır. Kültür parkta hazırlık Kültürparkta Fuar hazırlıkları hız la devam etmektedir. Geçen sene Zi- rTaat Vekâleti tarafından inşa ettiril- miş olan (Toprak malisulleri müzesi) bu seneki Fuar mevsimine kadar çok güzel bir tarzda tanzim edilecektir. Bu müzede yalnız Ege muntakasının değil, bütün Türkiye topraklarının yetiştirdiği mahsullerin nümuneleri, ziraat mahsulleri mamulâlı teşhir edileceği gibi, Saltanat devri ziraati ie Cümhuriyet idaresinde ziraatimi- zin, köylüye kadar dayanan modern ziraat âletleri hususunda mukayese leri gösteren tablolar, 15 yıllık ziraat mahsullerimize ait İstatistik ve gra- fikler bulunacaktır. Toprak mahsul. leri müzesini ziyaret edecek bir kim. se, muhsullerimiz, istihselât ve ihra- catımız hakkında derhal fikir edine- bilecektir. Maarif Vekâleti tarafından bu sens inşa ettirilmekte olan (Kültür müze- 8İ) binasının duvarları yükselmeğe başlamıştır. Bu binaya, büyüklerimiz muvafık görürlerse (Devrim müzesi) adı verilecektir; Burada büyük inkı- eserleri, Saltanat dev- ri ile Cümhufiyet devri kültür varlık- larını gösteren mukayeseli resimler ve neşriyat tebarüz ettirilecektir. Müze içinde bir de Kitap sergisi vü- cude getirilecektir. Bu müzeyi ziya- ret edenler, inkılâb ve kültür hareket- lerinin baş döndürücü hızını, kısa za- manda ne gibi randıman verdiğini bir bakışta anlıyacaklardır. Kizilay kurumu tarafından tesis edilen (Sağlık müzesi) de yeni ilâve- lerle zenginleştirilecektir. Bu müze, şimdi bile halkın ziyaretine açık oldu- ğundan, Kültürparkı gezenler, müze. de saatlerce kalarak, hastalıklardan Korunma çarelerini, onların ârazını öğrenmekte, istifade elmektedirler, Yalnız Fuar zamanında Sağlık müze- #ihi ziyaret edenlerin miktarı dört yüz binden fazladır. İlkbaharda kapalı atış poligonu açı. lacaktır. Kültürpak ve Fuarın €n gü- zel bir eğlence köşesi, kapali atış ye- ridir, Bina, çok güzel bir tarzda inşa edilmiştir. İçinde her türlü atış için salonlar vardır. Gençlik bu binadan üzami şekilde istifade edecektir. Sergi sarayı binası ile Açıkhava tiyatrosunun inşasına başlamak için plânlarıın Paristen gelmesi bekleni- yor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: