Almanyanın yeni ıharp gemileri Almanyada ayda bin Tayyare yapıldığı iddia ediliyor Geçen gün Almanyanın harp lima” , nı olan Vilhelmshaven'de yeni Alman | harp zırhlısı «Scharnhorst'un hizmete alınma merasimi yapıldı. 1936 da de- nize indirilen bu gemi Versay muahe- desi yırtılahdanberi Alman donanma» sının takviyesi için inşa edilmekte olan # harp gemilerinin birincisidir. Ayni tip- teki Gnelsenau daha evvel hizmete alınmıştı, Sehamhorst harp gemisi 26 bin ton- luktur; tulü 226 metre, arzı $3 metre ve su kesiminden aşağı derinliği 7,5 metredir, Geminin sürati saatte 27 mil, zabit ve mürettebatı 1460 kişi- dir, Seharnhorst un teslihatı ikisi önde, biri arkada olmak üzere üçer toplu üç kuleye yerleştirilmiş 9 ta- ne 28 santimiik, çifte topla beş kule- ye yerleştirilmiş on tane 15 santim- lik top ile, tayyare hücumlarının def- ine mahsus 14 tane de 10,5 santimlik ve 16 tane 3,7 santimlik tayyare t0- pundan ibarettir. Bundan başka g& mide dört tayyare vardır. Geminin hizmete alınması münase- betile, süvarisi Ciliax tarafından irad edilen bir nutukta Alman deniz kuv- vetinin tekrar yerine geldiği ve Ak manyanın denizlerde bir mevki sahibi olduğu noktaları kaydedilmiştir. Ge- miye merasimle sancak çekildikten sonra kumandan Cillax, o sancağın hiç | bir zaman Alman şerefini ihlâl edecek * da indirilmiyeceğinden emin ol- duğumu söylemiştir, Kumandan Ci- liax, İspanya sularında vukua gelen hâdiseler münasebetile, ismi sık sık geçmiş olan bir Bahriye zabitidir. İs- panya sularında bulunan Alman fi- losunun kumandanıydı ve Alman zarhlısı Deutsehland'a hükümetçiler tarafından yapılan hücuma, mukabe- il olmak üzere, Admiral Sehe- yer zıhlısile Alme p Almân bahriyesi Seharn enau harp gemilerini hizmete âlmakla büyük deniz devletlerinin donanmalarındaki harp gemilerine muadil bir donanma vücude getirmek için ilk adımını atmış oluyor. Bugün- kü Alman donanmasının başkuman- danı olan amiral Raeder, nasyonal sosyalizm devrinden evvel de Alman bahriyesinin başında bulnmuştu. Ye- ni Alman deniz kuvvetlerine bir şekil veren zat odur Versay muahedesi, Almanyaya safı harp gemileri için 10 bin, kruvazörler | için 6 bin, torpidolar için 800 ve 200 tona kadar gemi inşasına müsaade ve | tahtelbahir inşasını menettiği “için, Almanya bu tahdidat içinde nasıl de- niz kuvvetleri inşa edeceğini düşünüp duruyordu, Bu vaziyet karşısında yal- nuz kruvazörler inşa edebilirdi, Çünkü 6 bin tonluk kruvazörlere sürat ve harp kabiliyeti vermek mümkündü. Bu suretle Emden, Königsberg, Karis- ruhe, Köln ve Leipzig kruvazörleri meydana “getirildi. On iki tane'sekiz yüzer tonluk torpido da inşa edilebi- Jecekti. 200 tonlukların inşası müm- kün görülemiyordu. Safı harp gemilerine gelince bun- ların inşa tarzı için de bir tip bulun- masi kolay değildi. Çünkü ya tesliha- tt ağır, fakat sürati az ve yahut sürati fazla ve teslihatı ve mukavemet kabi- diyeti az bir tüp intihabı Jâzmgeli- yordu. Bu mesele hakkında uzün uza- dıya müzakerede bulunulduktan son- ra, Deutschland tipinde üç zırhlı in- şasına karar verildi. Süratleri 26 mil ve teslihatı 6 tane 28 santimlik ve & tane 15 santimlik toplardan ibaret olan ve dünyaca «Cep zıhlıları» namı altında şöhret kazanan bu gemiler bütün mütehassısların fikrince 10 bin tonluk hacim hududu içinde buluna- bilecek yegâne ve en mükemmel hal çaresini teşkil ediyordu. Bu muvaffa- kıyeti elde eden ve yeni Alman bah- | riyesine bir istikamet veren zat ami- ral Rasder oldu. Hitler İdaresi iş başına geçtiği 22- man, Alman bahriyesinde, gerek teş- kilât ve gerek efrad ve zabitanın talim ve terbiyesi ve disiplini itibarile her şeyi yolunda buldu. Ondan sonra Al mânvenn that serbestisi yeniden lebil — Seharnhorst sarhsı Zırhimin baş taretleri ihraz edilince ve İngiltere İle deniz in- şaat programında bir anlaşmaya varı- lımca, Alman bahriyesi için müsbet bir inşaat programı tanzimi mümkün Ola- bildi. Hitler 9 temmuz 1935 tarihin- de irad ettiği bir nutkunda, iki harp gemisi, iki ağır kruvazör, 16 büyük torpido muhribi ve 26 tahtelbahir in- şa edileceğini haber verdi. İki harp gemisi 26 şar bin tonluk Gneisenau ve Seharnhorst gemileri, iki ağır krüva- zör ise onat bin tonluk Blucher ve Admiral Hipper kruvazörleri idi, Bir taraftan bu inşaat ile meşgul olunurken, diğer taraftan da amiral Raeder'in'talimatı dairesinde, bu İn- şaatın İstilzâm ettiği yeni bahri teş Kilâtla meşgul olündu. Bu hususta Al- man bahriyesinin en ziyade dikkatö aldığı nokta, yeni efradın bir an evvel yetiştirilmesi için gösterilen isticalin talim ve terbiyeye, disipline ve bahri- ye mesleğine intisabın verdiği neşeye nakisa getirmemesi idi. Bu sahada âli“ nan mühim bir tedbir, torpidolarda olduğu gibi, diğer gemilerde dahi ta- lim ve terbiye müddetinin ümümiyet- Je iki seneye taksimi hakkındaki ta- imatname idi, Bahriye efradının İs- tirahati, iaşesi ve ibatesi büyük bir ih- timamla başarıldı. 18 yaşında bahri- yeye intisab eden amiral Racder, bu hizmetlerinden dolayı, Hitler tarafın- dan 1936 da general amirallığa terfi ettirildi Bir taraftan Alman deniz İnşaslı bu suretle ilerlerken, diğer taraftan, İn- gâzetelerinin iddialarına bakıla cak olursa, Alman hava kuvvetleri de müthiş bir surette günden güne urt- maktadır, Bu iddialara na; nih anlaşmasındanberi e fabrikalarının den artmıştır. İngiliz gazet manyanın önümüzdeki bal be harır olmak için var kuvvetile çal» tağını yazmaktadır. Amerikan hava kuvvetleri mütehassısları tarafından yapılan tedkikler üzerine, verilen ra- porlara bakılacak olursa, Almanyada askeri tayyare imalâtı yalnız teşrini- sani ayında bini bulmuştur. Gene o raporlara nazaran, Almanya ile İtal yanın müştereken malik oldukları bi- rinci sınıf tayyarelerin adedi, Fransa ile İngilterenin birinci sınıf tayyare- lerinden altı defa daha fazladır. Son zamanlarda Almanyada harp tayyareleri imalâtında taksimi âmal kaidesine riayelle tayyare aksamı muhtelif fabrikalara ısmarlanıp son- ra montaj yapılmakta ve böylece ima» lât fevkalâde süratle ileri götürülmek- tedir. Bazı fabrikalar günde iki defa sekizer saat ve bazıları da günde üç defa sekizer saat am takımları ça- lıştırdığı için, Alman tayyare fabrika- ları günde on altı ve yirmi dört saat imalât ile meşgul olmaktadır. Bu va- ziyet Almanyanın umumi harpteki fa- aliyetinin aynidir. İngiliz tayyare fab- rikalarında bugün takriben 100 bin amele çalıştığı halde, Alman tayyare fabrikaları 400 bin amele istihdam et- mektedir. İngilterenin umumi harp sonuna doğru, teşrinlevvel 1918 de, tayyare fabrikalarında 347 bin amele çalıştırmış olduğu dikkate alınırsa, Alman tayyare fabrikaları; bu- gün sulh zamanında vasıl oldukları neticenin, İngilterenin ancak umumi harp şonunda varabildiği neticenin ağni olduğu kolaylıkla anlaşılır. Alman tayyare fabrikalarında çâ- uşlırılan amelelerin sıhkatine çok iti- na edilmektedir. Her amelenin günde kaç saatlik bir mesaiye tahammülü ol- duğunu anlamak için ameleler birer birer sıhhi muayeneden geçirilmekte- dir. Bu suretle zaman İle gayet sıhhatli | ve usta tayyare sanayii amelesi yetiş- tirilmesine çalışılmaktadır. Çünkü usta tayyare amelesinin eksikliği his- solunmaktadır. İmal edilmekte olan birinci sınıf Alman İayyarelerinin şekillerine ve miktarlarına gelince, bu hususta bu- gün bir fikir edinilmesine imkân yok- tur, Çünkü Alman hükümeti tayyare- lerinin eşkâl ve mikdarı hakkında harice hiçbir şey duyurmamak pek şiddetli tedbirler almış için, sözü geçen miktarlar ve şekiller tahminden başka bir şey değildir İngiliz mütehassıslarının fikrine göre, bülün tayyare sınıfları dahil ol- e, Almanyanın bugünkü tay» veudü İngilterenin tayyare inün iki misiidir. İngiliz tay- yare mütehassıslarından Payne tara- fından bu meseleye dair yazılan bir makalede denil iyor ki «Geçenlerde miralay Lindbergh İngiliz tayyarelerinin kabiliyet ve te- kâmül ilibarile Alman tayyarelerine | faik olduğunu söyledi. Bu nokt na uğunu kabul etmemek | bep yoktur. Bu- manlarda sar- men, İngilterede, Alman tay zarın doğru 6 için ortada hiçbir nunla beraber, $ fettiği gayretlere rs adedi itibarile hiç olmazsa yarelerine faikiyeti temin edecek bir fa aliyet alâmeti görü nesi, endişe e ahnacak bir keyfiyettir.» A.C.D. Pariste yeni söneflin ilk mahkümu bir kadındır Bir sahıkalıyı suratına kadeh vurmak suretile öldüren bu kadın beş sene hapis yalacak Pariste Seine mahkemesi 1939 sene- sinin ilk mahkümiyet kararını genç bid kadın hakkında vermiştir. Mar. celle Dieulle adını taşıyan bu kadın henüz yirmi sekiz yaşındadır. Siyah elbisesi içindeki ağır duruşu, itimad telkin eden bakışları, bilhassa ince bir peçe ile örtülü narin yüzü insana bir asil yaradılışla karşı karşıya bulundu. ğu hissini veriyorsa da bayan Marcelle korkunç denecek kadar tehlikelidir. Nitekim masa üzerinde duran bir kadehi kaptığı gibi karşısında oturan adamın suratına öyle bir şiddetle ya- pıştırmışlır ki cam kırıklarile adamın damarları kesilerek bir anda kana bu- lanmış ve bir müddet sonra da adam. cağız hayata gözlerini kapanmıştır. Bu kadının ehli iffetten görünmesi de'tamamen zahirldir. Evli ve üç ço- cuk anası iken Parisin eğlence yerle. rinde ı #ürtmek, öteki berikile düşüp | kalkmak için şilesini terketmiştir. Bu cinâyeti işledikten sonra derhal kaçıp saklanmak ümidile girdiği bir sinemada polisler tarafından tevkif edilen Marcelle'in muhakemesine baş- | lanmıştı, kadın son celsede de mah- kemeye, her zamanki gibi, siyahlar giy- miş olduğu halde geldi. Hâkim cina- yetin muhtelif safhalarını tekrarla dıktan sonra «İşlediğiniz bu cinayet | size çocuklarınız üzerindeki velâyet haklarınızı da kaybettirecektir». dedi- Bi zaman Marcelle emsalsız bir muvaf- fakıyetle en masum tavırlardan biri- ni takınmış — Bu işte benim bir suçum yek- tur. Çocuklarıma gelince dalma on- ları düşünerek ve onlar için yaşıyo- rum, demiştir. Hâkim sözü hayatina kıydığı ada- ma naklettiği sırada Marcelle'in ıztı- rabı, daha doğrusu oynamıya başla- dığı ap oyunu son haddını bul muştur. Hâkim e niz darbeden sonra bu | adam feci bir şekilde ölmüş, deyince Marcelie yürekleri sızlatan bir çığlık kopararak — Ne diyorsunz? Ölmüş mü? Nasıl olur? Allahım sen benim aklımı muhar | faza et, diye bağırmıştır. | Bu teessür üzerine hâkim: Mamafih bu polisten gelen bir haber... Belki de yanlıştır. Sizin hesa- bırıza yanlış olmasını temenni ede- rim. Demiştir Hâdise geçen martta bir cumartesi gecesi sabaha karşı saat ikide «Le Dö- me de Saint Paul» kahvesinde cereyan etmiştir. İşin iyi tarafı bu facia kur- banının da bir melek olmamasıdır. Georges Simonet ismindeki bu ada- mın mahiyetini iki hususiyetile anla- mak kabildir: Birincisi göğsünde döğ- me ile «Küçük balık» kelimeleri yazı- lı olması, ikincisi de henüz 27 yaşın- Mareelle Dieulle da olduğu halde şimdiye kadar sekiz mahkümiyeti “bulunmasıdır. Yani vajdlerle dolu bir hayalın şefağında Günyaya gözlerini yummuş bulunu- yorl Kahvede otururlarken bu sabıkalı, Marcelle'in yanında oturan elddi bir ahbâbma takılmıya başlamış, “kadın buna fena halde hiddetlenerek kaba sözlet sarfetmiş, karşısındaki bunlara, aldırmayınca masa rindeki kadeh. le hakkından gelmişti Kadın mahkemede - Mütemadiyen takılıyordu, ondan korkınaya başlar kendime hâkim olamad «aksülâmel» vukua geldi tir. Kadının her ne kadar terbi; imemişse de tahsil g is kelimesini! âdeta Hâkim: — Kâfi, demiştir, ne mal'oli anlaşıldı. Sizin wuhitinzde kadehleri de silâh makamında kullan» masını bilirler. Çeşid, çeşid şahidierden mi bir geçid resminden sonra müddel- umumi iddianamesini okudu. Karşı lıklı belâget ziyafetine rağmen iş tat lıya bağlanamadı. Sekiz sabıkal:; hay- dud namzedini bir kadehle öbür dün. yaya gönderen asil tavırlı sokak karısı beş sene ağır hapse, on sene le de Pariste ikametten ma çarpıldı. ve mülhakatı için AKŞAM gaze- tesinin tevzi yeri münhasıran İz- mirde İkinci Beyler sokak 52 nu marada Hamdi Bekir Gürsoylar mağazasıdır. * sında en güzel bacak müsüba ır, Geçen hafta Pariste : yapılmış. bu müsabakada » alaylı müsabakaya © ürken, görür”