17 Ocak 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

17 Ocak 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lan dünyanın en * meşhur futbolcu- | atını bu vesile ile Türk futbolcu- » la karşısında “— görmek spor mu. © hipleri için olduğu Kadar futbol tek- BA İngilizler ilk maç için 13 mayısta Romada İtalya milli takimi ile karşı laşlıktan sonra Belgrada geçecek ve ayın 20 sinde Belgradda Yugoslav mil. M takımı ile ikinci müsabakayı yapa» caktır. Belgraddan Romanyaya hare- Yüksek istişare heyeti bugün n toplanıyor x Beden terbiyesi umum müdürlüğü- © mün yüksek istişare heyeti ilk toplan- N lâl Bayar bizzat riyaset edecektir, © Bu toplanlıda görüşülecek mevzu- « (lar arasında bilhassa mektepliler ve spor klüpleri meselesi vardır. Hakemler tekrar imtihan İ edilecekler e Mevsuk bir meribadan öğrendiğimi. «28 göre memleketimizde mevcut 67 Usanslı futbol hakeminin yeniden im- | Whan edilmesi lüzumu hasıl olmuş- tur, Ankarada beden terbiyesi Xu müdürlüğünde kurulacak olan yük- » ; sek komite tarafından bütün lisanslı hakemler tekrar sıkı bir imtihana ta- , M tutulacaklardır. , İmtihan şifahi, tahriri ve sahada Watbikat yapılmak suretile üç kısım © « alarak tesbit edilmiştir. Üç imtihan- ç da alınacak numaraların vasatisi hesap edilerek hakem hakkında nihal karar verilecektir. Bu kararın alınmasına sebep olarak #on zamanlarda bazı maçlarda lisanslı hakemlerin hatalarda bulunması gös- temin etmek için hükümet nezdinde © Oyonu alâkadar Balkan federasyonla- © mına müracaat ederek Bu iş için ken- disine iki ay mühlet verilmesini iste mişti. Bu iki ay mühlet geçtiği halde «müsbet veya menfi bir cevab verme- “aeleri bu oyunların teşekkülünde bü- yük rolü olan Yunanlıları telâşa dü- 6 şürmüş, bu müsabakaların akim kal- M maması için 939 Balkan oyunlarını di yapmadığı takdirde ken- ; İH aristan e Atinada yapmağa hazır ol- İ p alâkadar federasyonlara bil. , noktai nazarlarını sormuştur. ket edecek olan futbol üstadları 27 mayısta Bükreşte Romanya milli ta- kımi ile son oyunlarını yapacaklardır. Futbol federasyonumuzun bu hu- susta faaliyete geçmesi Türk futbolu namına elzemdir. Balkan bisiklet kongresi Sofya 15 — Balkan bisiklet birliği- nin senelik kongresi Dahiliye Nazırı- nın bir nutku ile açılmıştır. Kongre, Balkan devlet reislerine tazim tsi- grafları göndermekle faaliyete başla- mış ve bisiklet sporunun tamimi ve her sene şampiyonluk müsabakaları organize edilmesi mâksadile bir Bal- kan anlaşması tesisi meselesi üzerinde çalışmıştır. Hafta içinde mesaisini bi- tirecek olan bu kongrede “Türkiyeyi sefarethane başkâtibi temsil etmekle. dir, İzmirli kaleci Hilmi Galatasaraya girecek İzmir muhtelitinin ve Alsancak klübünün kalecisi Hilmi İstanbula gelmiştir. Yüksek bir kaleci olarak tanıdığımız Hilminin Galatasaray klübüne gireceği söylenmektedir. Talebe futbolcular temsili maçlara iştirak edecek Akaradan aldığımız son bir habere göre şubat ayı içinde Ankarada maç yapacak olan Atina muhtelitine karşı çikacak Ankara mühtelii takımının, kadrosuna omektepliler alınmadığı takdirde çok zayıf olacağı ve Ankara futbolünü temsil edemiyeceği düşü. nülerek mekteplilerin oynamasına müsaade edilmiştir. Ankarada verilen bu müsaade üze- rine şehrimizde yapılacak olan her hangi bir temsili maçla da talebe olmaları dolayısile klüplerden alâka- sı kesilen futbolcuların oynatılacağı tabii görülmektedir. — m —şşğşyğ——. |. tarafından Belediye teftiş heyeti müdür vekilliği Belediye teftiş heyeti müdürü B. Tevfiğin hastalığı münasebetile tef- tiş heyeti müdür vekilliğini yapan mektupçu B, Necatinin yerine me- murin müdürü B., Samih vekâleten tayin edilmiştir. İki yangın Kadıköyde Söğütlüçeşmede Söğüt kazası kaymakamı B. Celâle ald ev- den evvelki gece yangın çıkmış, it- faiye tarafından derhal söndürül- müştür, Kasımpaşada Hastane yokuşunda B. Muharremin oturduğu evin üst katından da yangın - çıkmış, bu kat yandıktan sonra söndürülmüştür, Atletizm Beden terbiyesi genel direktörlüğü İs- tanbul atletizm monitörlüğünün kışlık programına devam edilmiştir. Bir taraftan Şişlide kro yapılırken diğer taraftan Haydarpaşa lisesinin kapalı pis- tinde 40 metre düz koşu ve manlalı koşu sürat tecrübeleri yapıldı. ilini if i iii ip âç yüksek mania yl pek gi zi il aga sğeee cet ep” 62 6: çil fi 8 # ST si 42 iki alçak mania koşusu: b). a emye 8 pa pi i i 66 89 74 TA 7 Bu akşam Beyoğlu Halkevi Jimnastik salonunda 1999 yılı dahili pentatlon mmü- sabakalarına » o Yapılacak müsabakalar şunlardır: Yüksek atlama, gülle atma, durarak uzun stinma, 200 metre ve 400 metre koşular. Üçüncü kate- Kolejin Jimnastik salonu pistinde yapıla- caktır. Aletler yaş, boy ve kilo iibarile “Unutmayınız kiz Bir dişin çıkarılması, sıhhatin temel taşlarından birinin çıkarılması demektir. Bu Akıbetle karşılaşmadan er- vel dişleriniza itina ederek, her gün temizliyerek onların çürümesine, bozulmasına ih- timam etmek lâzımdır, RADYOLİN Diş macunile her gün ve sa az günde 3 defa fırçalanan dişler dalma sağlam ve temiz kalır, Daima Radyolin Eminönü Halkevinden: 11/1/939 salı (bugün) akşamı saat (2030) da Evimizin Cağaloğlundaki mer- kez salonunda İst. Üniversitesi Edebiyat mevzulu bir konferans verilecektir. Bu konferans için davetiye yoktur. Her- kes gelebilir. Köpek isteniyor Base ve Fosteriye cinslerinden gayet iyi cins 2 yavru köpek iste- niyor. Akşam ilân memuruna müracaat. Telefon: 20681 ZAYİ — 937 - 938 yılında Kıbrıs lise- sinden aldığım diplamayı kaybettim. Ye- nisini alacağımdan eskisinin değeri yok- tur. 155 numarada mukayyed Turgut Derviş D. Suphi Şenses İdrar yolları hastalıkları mütehassısı Beyoğlu Yıldız sineması karşısı Lekler aparuman. Fakirlere parasız. Tel, 42004 SARAY ve BABIÂLİNİN Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, Iktibas hakkı mahfuzdur Telrika No. 269 Kaplıcaya gitmek mesele oluyorl - İç YÜZÜ Âli paşanın Rus sefirine bir cevabı Bir gün Kıbrıslının yeğeni Besim bey Şeyh Fazlı hazır'iken Süruri efen- diye Mithat paşa ile niçin geçineme- diğini sorar. Süruri efendi söylemek istemiyormuş gibi davranır; veki olan israra karşı da nazlanır. Nihayet: — Meclisi emanettir! Diye kimseye faşedilmiyeceğine söz alarak geçinememesinin sebebini an- Yatır: — Mithat paşa ile aramızda geçmiş hiç bir şey yoktu. O faal bir vali idi; ben de siyasi işlere akıl erdirir bir na- #ptim. Yalnız bilmem neden! Mithat paşa Kıbrıslı Mehmed paşaya karşı kalben bir husumet beslerdi. Mecliste daima (Biz iyi kararlar veriyoruz; İs- tanbulr. yazıyoruz. Tesiri olmuyor. O Kıbrıslı çoban, o Mehmed dayı mâ- kamda bulundukça fayda görmiyece- giz.) derdi. Nihayet bir gün dayana- madım. Kendisini iyice donattım. İşte geçimsizliğimiz buradan başladı! Şeyh Fazlı bu sözleri sonuna kadar dinler, Bitince: — Aman, sancım tuttu! Diye tesbih böceği gibi kıvranarak meclisten çıkar. Hemen gidip duyduk- larını Kıbrıslının kâhyasma anlatır. Kıbrıslı Mehmed paşa hadid ve acul idi; kâhyasının kendisine naklettiği Sözleri tedkik ve tamik etmeğe lüzum görmeden hemen kayığı ısmarlar, Fu- ad ve Âli paşaları görür: — Mithat paşayı iltizamda hata et- mişiz! Diye derd yanar. müğdet daha ipkası kabil olamamış- tır. Kaplıcaya gitmek için! E. 1288 de Mısırlı Halim paşanın kı- zı hastalanmış, Mısırdaki doktorlar Avrupaya Ems kaplıcalarına gönde- rilmesini tavsiye eylemişlerdi. Halim paşa kızı İstanbula getirip buradaki doktorlara da muayene ettirmiş, bun- lar da ayni tavsiyede bulunmuşlardı. Fakat bir müslüman kızı Avrupa- ya gönderilebilir miydi? Halim paşa bunun için valide Per. tevniyal sullandan mahsusen müsaa- de almağa lüzum görmüştü. (Şimdiye kadar bu memleketlerden Avrupaya hiç bir «ehli perde» gitme- diği bâlde böyle bir mecburiyet halin- de kaldığımdan dolayı telâş ve tees- süf içindeyim ve bu karara mühâlefet- le göndermemek emelindeyim. Ancak hekimler ziyade israr ediyorlar, Son- ra (dediğimizi yapmadı da şöyle oldu, böyle oldu) diyecekler. Buda baya tımda unülmaz bir dağı derun ola- cak.) Diye tazallım etti. Valide sultan methamet etti. Müsaâde verdi. 'Halim paşa ancak bu müsaadenin sudurundan sonra kızını Avrupaya gönderdi. Ateş bacayı sarmasın! Üçüncü Nalpolyon Âli paşanın bir muhlırasını mütalâa ettikten sonra; — Ah! Benim de Âl paşa kadar muktedir bir Hariciye nazırım olması- nı nekadar isterdim! Sözlerini sarfetmiş. Zamanın ilceatile Âli paşanın ha- rekâlın mukayese ve muhakeme eden muhaliflerinin paşanın siyasi mesleğine (kaplumbağa yürüyüşü) tabirini âlem ittihaz eylemiş olmala- rma rağmen böyle yüksek takdirler onun için hiç de yersiz sayılamaz. Rusya öledenberi Tuna boylarında, Bulgaristanda bulunan İslâv unsuru» nu her vasıtaya baş vurarak devlet aleyhine tahrik eylemekte idi. Bu tahrikleri iyice bilen Âli paşa bunların önüne geçmek için eskilerin «letaifi biyel» dedikleri tarzda engel ler çıkarmak fırsatını, muhatabını is- kat ve ilzam vesilelerini hiç kaçırmaz. dı, Namık Kemalzade şair Ali Ekrem bey Âli paşanın yaverliğinde bulun- muş olan kayınpederi Celâl paşadan naklen bunlardan birisini bana anlat mıştır; Rus elçisi İgnatiyef bir gün yanın- da bir Rüsile birlikte Âli paşanın Bebekteki yalısına gelir. Çubuklar ge- tirilir; kahveler içilirken elçi ile Âli pa- Âli paşa — Bu sırada Bulgaristan- da bazı fesadâmiz hareketler his ve müşahede olunuyor, O taraflara ec- nebilerin gitmesini caiz göremiyorum. Elçi — Bu adam ruscadan başka dil bilmez. Bizim şimdi ne konuştuğumu. zu anlamıyor. Bir defa suratına bak- sanız a, Bunda öyle işler karıştarabile- cek hâl ve istidad var mı? Fransızcayı mükemmelen bilen Rus âlimi elçinin bu sözlerine ziyadesile tutulur, amma sesini çıkaramaz. Yal» niz hiddetinden çubuğu sarsılır; Tüle üstündeki ateş balı üstüne düşer. Ne kendisi, ne de elçi bunun farkına var- mazlar. Kapıda emre muntazır durmakta olan yaver Celâl bey ateşin düştüğü- nü görür; halıyı kurtarmak için acele birkaç adım atar; fakat Âli paşa ta- rafından bir işaretle menedilir. Elçi ile sadrazam muhaverelerinden devam ederler, Ateş de kıymetli halıyı yakar; yanık kokusu duyulur. Ateş söndürülür. Elçi yanında getirdiği adanın çul- palıkla sebep olduğu bu zarardan do- tayı itizare kalkışır. Elçinin talebini redde hoş bir baha- ne olduğu için halının yanmasına te. essüf etmiyen Âli paşa: — Bu zat birkaç dakika durduğu bizim evi tutuşturuyordu. Bulgaris- tanda birkaç ay kalırsa sonu nereye varacağını artık siz tasavvur ediniz! Diyerek işi lâtifeye bozar. Elçi istediği müsaadeyi alanıyaca- Zını anlıyarak veda eder, Paranız varsa! Abdülâziz Fransa imparatoru üçün- cü Napolyonun kılıcını Almanlara teslim elmiş olduğuna iptidk inana- maâmışlı. Sonra bunun bir hakikat ol- duğunu öğrenince kendisini «böyle bir deni herifi. (1) ziyarete sevkedenlere atıp tutmuştu. Versayda Alman ittihadını ilân ve Fransızlarla sulh âkteylediklen son- ra Giyom Beriine dönmüşlü. Devlet- ler yeni Alman imparatorunu tebrik için nezdine elçiler gönderiyorlardı. Babıâli de Esad paşayı memur et mişti, Almanya imparatoru Esad paşa ile ilk mülâkatında şu sunli irad eylemiş- ti: — Türkiye Fransızların Cezayiri zapteylemelerini tasdik etmiş midir? Buna cevap beklemeden de şu söz- leri ilâve etmişti: — Padişaha söyleyiniz ki Cezayir! para mukabilinde almak şimdi kendi elindedir, Fransa şimdi herşeyi paraya tahvil etmek mecburiyetindedir. Beş milyar #rangi hiç ödemiyecektir! (Malümdur ki Bismark Fransanın Versayda taahhüd ettiği beş milyar İrank tazminat yükünün altından ko- lay, kolay kalkamıyacağı kanaatinde idi.) Esad paşa imparatorun bu sözleri- ne şu kısaca cevabı vermişti: K — Haşmetmeap! Maliyesinin bu- günkü haline göre devleti âliye yer almağı düşünemez! Esad paşa İstanbula döndüğü vakit imparator ile bu muhaveresini Kuz- guncuktaki yalısında Hüseyin Avni paşaya anlatmış, Cezayir hayalini pek uzak bulan Hüseyin Avni paşa da Esa paşanın cevabını tasvip eylemişti. (2) Hem takdir, hem tariz! Mahmud Nedim paşa halk arasında (Nedimof) lâkabından başka (ör Mahmud paşa) diye de anılırdı; kar- deşi namus ve haysiyet erbabından At med Şiikrü bey de Sağır Ahmed bey diye maruftu, (Arkası var) (1) Başka bir (P.) â tabir kullandığı da rivayet esir. 12) Mismer: Souvenirs du monde mw- sulman.

Bu sayıdan diğer sayfalar: