Istanbul kazan, ben kepçe Aksaraydan Silivrikapısına i Bu sefer de Aksaray karakolunun solundan dönüp yokuşa vuracağız: Oğlanlar denen, halbuki doğrusu Olanlar olân tekke sağımıza düşer. Bu tabir olmuşlar, kemale ermişler. den mi geliyor acaba”, Bildiğim şu ki tekke cayır cüyir işlerdi. Vakıfla- nnın zenginliği, Mısırdan geldiği söylenirdi. Büyük rütbeli, memuri- yetli kimselerden -müçğidleri, ziyaret- çileri çoktu, Cerahpaşudayız... Cerrah oMehs med paşa saray cerrahı imiş. Üçün- cü Mehmedi süünet etmiş. Onun pa- dişahlığında : büyüye büyüye ye- niçeri ağalığıni, vezirliğe, nihayeb sadrâzamlığa kadar çıkmış. Cami onundur; bitişiğindeki türbede yatar, Hizaya gelince soldaki sokağa sap. sağa dön; Cin İzzet paşanın kunt yayı konağı hâlğ yerinde, Râhmetli 1867 de çıkan erkâni hâiblerdeni Mehmed İzzet elendi Ka- rabaş. Anne 1 sinif arkadaşı ve mağ iin Jüâkabı zekâvet ve sürati intikalinden, “ Mahallenin “Re” Sireklibakkal, e£ ralı da dam dama bitişik amma bir de konağın atka pencerelerinden bak. Gepgeniş bahçe, zümrüd gibi bostanlar, Marmara âyağının altın- da; Adalar, Uludağ, İzmit körfezi karşında... Şimdiki Cerrahpaşa hastanesinin çekirdeği meşhür 'Takyeddin pâşa ko- nağıdır (1); semtin asıl ismi de Hob- yardır. 'Takyeddin, paşa Abdülüziz vezirle- rinden ve esbak Hicaz valisi. Hasta- ne ilk zamanlarda o konakta barın- dı. Yıktırıldıktan sonra şekiller de- ği . Rabbim. hamlelerini. müz- dad setli, gerilere doğru dal budak sanp gidiyor... Beri köşesindeki sokaktan in, Ça- vüşzade o mescidiyle : karşı - karşıya olsn kapı, babamın hem anne akr&- bası hem de büyük dayısmm kayna- tası, kudemayı askeriyeden binbaşı Salim beyin (2) konak yavrusudur ki asırdide bing maşallah durmada... Enfes bir deniz, derya panoramasını | da oradan seyret!... 70 yıl evyel burada. geçen ve hikâ- yesi kulağımda kalan: bir vakayı da anlatayım: Salim beyin büyük Oğlu başgöz pluvormuş. Gayet tumturaklı bir kı- nâgecesi; davgÜllerin hepsi de bittabi beyler, efendiler. Sazlar,. heyheyler, #skiler orasında - gece yarısı. olmuş. Misafirlerin - bir takımı yemeği ye- miş, çoğu sızmış: hatırlılar yatakla- rına yatırılmış. Et tırnaklardan bir zat, büyük enişte bey, bekrilerin yamanlarından. Gık diyecek radde içmişken, yorgö- nı üstüne çekmeğe kalmadan gene ayaklanmış... Fellik fellik rakı ars- mada... Sofadaki - yükleri, dolapları yokla- yıp dururken, iki buçuk okkalık bir binlik bulmaz miı?.. Yumruk mezesi- e bir yudum, iki yudum derken sa- | İ dayız; bah oluncaya kadar binliğin dibine darıyı ekmez mi? Kırk yaşını bulmadan sleâmünkav- : Jene: uğramışlığını da hemen ilâve ederlerdi Oraya kadar. geldik; az İleriyö, Sultan çeşmesine doğru yürüyüvere- Jim: Sultan Mecidin altıncı Kadını Bez- mi hamının evi... “Malüm a xllüllahların ikballeri, gözdeleri, iltifatgerdeleri sayısız, fa- kat nikâhlı kddın efendileri dördü aşmaz. Bunu beşe, allıya çıkaran Ab- dülmeciddir. 5 Bezmi hanımın hâsna müstesna- liktaki menendsizliğini, cennet hu- rilerinden , farksızlığını ihtiyarlardan çok işittim. Geçkin zamanında bile yaşmağını sarıp, feracesini giyip meydana çıktı mı bütün halk kah- velerden, dükkânlardan, İtişe kakı- şa, deli gibi dışarılara fırlar, görme- ge seğirtirlermiş. Önceden tuttuğumuz yola gene dönelim: Perşembe pazarında Tica- ret ve Nafia Nazırlığında vefat eden Mahmud Celâleddin paşanın eski Cerrahpaşada Takyeddin paşa konağı evi, Karşı tarafında Babı seraskeri muhasebat dairesi kısm: sani reisi Şişman Ahmed beyinki (0 vakitler şişmanlar kulübü yok ki hazret ra- kibsiz reis olsun), sırada Anadolu İs- tihkâmati müfettişi ferik Şehab pâ- şa; ölesinde Haseki hastanesinin pi- ri öperalör Ahmed Nureddin beyin güvey girdiği hane... Merhumun İstanbul âfakını tutan güzellik şöhreti yanında bugünün en meşhur sinema jönprömiyelerininki kaç para eder? Doktor ne için nabzimı aldın ele söyle Teşhis olunur mu bu gönül yarezi böyle? Şarkısı Cenab. Şehabeddin üstada ald idiyse de, Müptelâyı aşka doktor var mu tıbbın çaresi? Neyle ârâm eyler üşşakın dili âvâresi? Ve Kalbi sevdazâdeler; ah ile datm iler Bir açık yareye doktor vurulur mu neşter , Gibileri ve daha bir çokları opera» töre çıkmıştır. Bir iki yazımızda bahsi geçen Köprüden cumbürlop oluş vakasının alâkadar - bir- ağızdan duyduğumuz doğrusunu, sırası düşmüşken tashih edeceğim: Ahmed Nureddin bey evleniyor. muş; düğünü de bu Peşrembe pâza- rmâd&ki konakta yapılıyor. Şehremi- nİ Mazhar paşanın damadı, Cemi- yeti rüsümiye âzasından Kemal bey de misafirler meyanında, Adamcığaz o velime gecesi fazlaca kaçırıyor. Sabaha karşı konağın ku- pasına biniyor; Yıldıza gidecekler, zira orada oturuyorlar. Eminönüne gelmişler. Köprücüler: (Köprü açık!) diye bağıra dursun- lar, aldıran kim?,.. Arabacı duyar gi- bi olmuş ve lâkin 6 da sarhoş. Şeh- remininin arabası olduğunu tanıya- madılar da yüzlüğü istiyorlar sanıp beygirleri kamçılamış Haydi tekermeker aşağı... Zavallı damad yedi kat yerin dibine değil, denizin dibine gitmiş... Arabacının kurtulduğunu söylerlerdi, Caddeye devamüz ve Çiftefirinlar- İlerisi Esekapısı, yani İsa ka- pısı.. Burada da biraz tarih karıştı” racağım: Roma imparatoru Büyük Kostan- tin kendi adını takıp paytahtı İstan- buls nakledeceği esnalar, elinde kı- ıç,- peşinde alay, kırlara açılmış, $i- nirı gösterirken arkasındakilerin diş- leri hartadak dudaklarında; ” — Bu ne büyük şehir olacak? İşte Kostantin surları denilen o Kale duvarları, sahildeki Davudpaşa İskelesiyle Samatya arasından baş- Jar, Sancakdar Hayreddini, Esekapi- sını geçince kıvrılır, Yenibahçede bir bükün daha yaptıktan sonra Da- rüşşafakanın altından Unkapanına iner ki şimdi havacıva haldedir, Yolumuzdan şaşmıyalım. Esekapi- sından sonra Çınar, İstanbulun kırk yl evvelki tulumba rekordmenliği Kadirgalılarda, ikincilik te ya Çınar- larda, va da Mevlânekapılılardaydı. Kocamustafapaşadayız. Cami (Aya Andriya) kiliseliğinden mühtedidir, İmparator Kostantin Kopronim za- manımda, 768 senesinde yapılmış, 1489 da camiye çeviren Koca Mus- tafa paşa da Fatihin oğlu ikinci Be- yazıdın sadrâzamı, Birinci Selim tahtı koparınca, kardeşi Ahmedle münasebeti var di- ye Bürsadâ başını vürduruş ve orâ- ya gömdürmüş. Minarelerde kandil yakmak âdeti ilk döfa bu Kocamus- tafapaşa camisinde başlamıştır, ders ler. Türbedeki Merzifoni Sünbül Si- nan efendi sofiyun ve meşayihden; Halveti tarikatinin bir şubesi olarak Sünbüli tarikatini kuran zât, Ta- savvufa dair şiirler, risaleler yazmış; 1432 de rahmanına kavuşmuş. Merkadi ziyaretgâh İdi. Selviye asılı olan zincir de meşhurdur, Eski Kanaate göre bir nesnede haklı olan kimse ucunu tulâbilir, haksız da im- kânı yok el değdiremezmiş. Zincirin uzâyarak yere kadar sarkması da kıyamet alâmeti, Kocamuslafapağadan Silivri kapı- sına, yürüyoruz. Etraf ve eknaf öte- deriberi fıkarayı subirin yatağıdır ve içler acısıdır. Dış mezarlıklarda öl müşlerini ziyarete giden arabalı ha- nimlara, beylere mahalleli ve çolğk çocuk, sokaklara dökülerek: — Şilliklar, mağabeyleri, kıtıpıyoz- | lar! “diye çıngır çıngır bağırırlar, ekseriya taşlara bile tutarlardı. Emekdarlarımızdan Peyker kalfa, kırkından' sonra (nasibim, kısme. tim!) deyip babası yerindeki bir be- lediye çavuşuna varmış, buralara ge- Jin gitmişti de bin pişman olmuştu. İzmir mektupları Yaş üzüm ihracını we İli için tedbirler Bağ hastalıklarile mücadele için şimdiden faaliyete liyete geçildi İzmir (Akşam) — — Üzüm mevsi- | minde İzmirden dış memleketlere ya- Pılari üzüm ihracatından çok iyi ne | ticeler alınmiştır. Yaş üzümün, fâzla | ihraç edilmesile memlekete mühim | mitktarda döviz gireceği, ayni za- manda rekoltenin mühim bir kısımı- nın sarfına imkân olacağı, kuru üzüm | rekoltesinin de bu sebeble daha kolay satılması ve ihracı imkân altına alı- nacağı anlaşıldığından bu yıl, vesa- itsizliğe rağmen 1000 ton miktarında ihraç edilen yaş üzümlerin gelecek yıllarda çok fazla ihracı için şimdi- den tedbirler alınmıştır. Bu tedbirlerin başında yaş olarak ihraç edilecek üzümlerin standardize edilmesi ve her türlü hastalıklardan salim bir halde bulühmesı esasi vaf- dır. Standardize edilmiş yaş üzüm elde etmek ve bunlari ihraç eylemek şimdi bile mümkündür. Mütehassis işçilerin makasla ve itina ile ayıklıya- cağı salkımlar, standardize edilmiş yaş üzümü temin edebilirse de gaye, her cihetçe hastalıksız üzüm yetiştir- mek esas olduğundan mütehassıs Zi- rTastçilerden bir komisyon teşkilile bu komisyonun, bağ haslalıklarile müacdele için vereceği kararları tat- bik etmek cihetine de ehemiyet veri- lecektir. Bağlarda kıştan başlayacak müacadele sayesinde tamamen hasta- hıksiz, parazitsiz, tertemiz üzüm elde etmek mümkün olacaktır. Bu müca- deleye şimdiden başlanacaklır, Kurulacak fabrikalar Eye mıntakası bağlarının ihtiyacı olan polas ve kimyevi gübreler için her yl hariç memleketlere mühim miktarda paramız gitmektedir. Ziraat Vekâleti yeni teşkilât porjesine ek olarak kabul edilen bir programdan memlekette tesis edilecek zirai fabri- “Katar arasında Eş arasında Ege mıntakasında iki fabrika kurulması hakkında bir kayıd vardır. Bu fabrikalardan birisi kim- yeri gübre fabrikası olacak ve İz- mirde tesis edilecektir. Diğeri de Manisada kurulacak potas fabrikası- dır, Kimyevi gübre fabrikası madeni gübre istihsal edecektir. Potas fab- rikası, Ege mıntakası bağlarının yıl lk potas ihtiyacını tamamen temin edecek büyüklükte olacaktır. Kükürt fabrikası Keçiburlu kükürt fabrikası, mıntakası bağları cını temin edecek derecede fazla. is- tihsalâta elverişli tesisatla genişletik miştir. Buna rağmen bu ia hariç- ten mühimce miklarda kükürt itha- line Ziraat Vekâletince müsaade edil- miştir. Geçen yıl dış memleketlerden bir milyon liradan fazla kıymtte kü- kürt. ithal olunmuştu. Bu yıl, Keçi- burlu kükürt fabrikasının fazla isth- salâtı sebebile daha az kükürt Ithal edilecektir. Ayrıca bağlara lâzım olan göztaşi ve bağ macunu gibi Şeyler de tüccarlar tarafından diş memleket lere sipariş edilmiştir. Yeni hayvan yemi Palamut pelidinden'bir nevi hay- van yemi yapılması için becrübeler yapılmakta idi, Dikili kazasından ge- tirilen 12 ton pelit ile İzmirin Kin çullu köyü öğretmen okulu çifliğinde yapılan yem tecrübesi, iyi netice ver- miştir, Pelidler, hurda incirle karıştı- nlarak sığırlara yedirilmiş, hayvan- ların kısa bir zamanda semizleğiği görülmüştür. Bu hayvan yemi, bü- tün köylere tamim edilecektir. Her yıl milyonlarca kilo palamut pelidi, bu sayede atılmak ve bosuna çürü- mekteh kurtarılacak, faydalı bir mad» de halini alacaktır, Trabzon Halkevinin faydalı çalışmaları Yeni açılan şöför,makine kursuna Yenice eleklik zamanında, evlerin | w den yüz dirhemcik üç kanat pirzola. | nın Kokusu yayıldı mi komşularda ne çığlıklar; — Boğazından aşakı kor olsun kâ- ıt, Gözüne; dizine dursun; son lok- mafdır işalah kart kahbe!.. Beledi- ye kavası kocam var diye böbürlen- me, ondan büyük te vezir var!... Silivri kapısının eski ismi (Pigis); bu da Balıklı ayazmasının yakının. da ve kârşısında (o bulunuşundân ötürü, Ayazma, mevcud malümata gö- re, daha evveller de mevcudmuş amma kiliseyi ilk yaptıran gene o mabud Jüstiniyen, Ayasofyadan ar- ta kalan taşlar, harçlar kullanılmış; sonraki imparatorlar da tamir, ma- mirden geri kalmamışlar. Bulgar Çarı Simeon (890 - 927), İstanbul üzerine yürüyüp müdafileri bu ovada mağlüp ettiği sıralarda ki- Nise ve ayazmayı altüst etmiş. Şehri muhasaramız şırasındâ bir kat daha harab olmuş. Son yapılışı ve şimdiki hali alışı ikinci Mahmudun fermanı üzerine- dir. Balıklı denilmesinin : sebebi de havuzunda, sözüm yabana. Bizans devrindenberi balıklar bulunuşu, Balıklı yortusu büyük .paskâalyayı takib eden ilk cuma gününe raslar ve Rumlar akın akın orayı boylar. Başkaca kalabalığa karışanlar, kır- larda akşam'ıyanlar da çoktur. Sermed Muhtar Alus (1) Resmi, eski dostumuz doktor bay Mazhar Osmanın (Sıhhi Almanak) ından aldım. (21 Baytar livası Haydar Salim paşa merhumun pederi, Trabzon Halkevi idarecileri valinin Trabzon (Akşam) — Trabzon Halk- evi 3075 liralık bir bülçesi bulunma. sına rağmen son aylarda tesbit ederek tatbikine başladığı kış mesai progra- mile bir canlılık ve faaliyet havası ya- Tatmıştır. Halkevi iki yıldanberi hiç bir gây- reti görülmiyen temsil şubesini faali- yete geçirmiş ve Halkevi binası karşı- sında eski ve metrük bir halde bulu- nan kiliseyi esaslı şekilde tamir etti. rerek burasını bin kişiden fazla seyir- ciyi istiap edecek bir sinema ve kon- ferans salonu haline koymuştur. Bu bina dahilinde aylardanberi pa- rasiz olarak halka kültürel filimler gösterildiği gibi ayrıca temsil komite- si tarafından hazırlanan Vatan ve Va» zife piyeside gösterilmiştir. Halk tarafından fevkalâde rağbet kazanan Halkevi sinemasına tebacüm günden güne artmaktadır, Yeni açılan ingilizce, almanca ve fransızca lisan kurslarından manda bir de şolör ve makine kursu açılmış; bu kursun başma eski şoför mektebi müdürü B. İbrahim getirilerek faali. bir çok kimseler devam ediyorlar başkanlığında yaptıkları bir toplantıda yete geçirilmiştir. Memleket münevverlerinin alâkâ ile devam ettikleri lisan ve şoförlük kurslarından başka bir de atıcılık kum su hazırlanmıştır; bu kursun eleman» Jarı sporlarına Alay poligonunda de- vam edeceklerdir. Yeni parti seçimi dolayısile başkan. lığı inhilâl eden Haklevi işlerini va B. Refik Koraltan bizzat eline almıştır, Evin kültür ve inkilâp sahasında in. kişafı için hiç bir fedakârlıktan çekin. memektedir. Halka yurd ve dünya ba diselerini tamamile aksettirebilmek için şehrin her tarafına hoparlör tesi- satı yaparak muayyen saatlerde neş- riyatta bulunan Halkevinin bütçesi gelecek sene için bir misli daha art- tırılacağı kuvvetle tahmin edilmek. tedir. Yeni yapılacak olan büyük Halkevi binası için lâzım olan arsa belediye- den Halkevi namına tamamen istim- Jâk edilmiş ve bu binanın İnşası için de gene) merkezden yüz elli bin lira lık tahsisatın verileceği vilâyete bil. dirilmiştir.