TARIH p NUVEL Sihirbaz diye yakalanan asil kadın Şimdi İngiltere Elisabeth Bowes - Lyon İskoçyanın en ceki ye asli ailelerinden birine yaensubdur, Garib bir tesadüftür ki altıncı Jorj'la, yani hali hazırdaki hükümdarla zevcesi Elisabeth'in İn- | giltere tahtına resmen çıktıkları gün kraliçesi olan | Bowes « Lyon ailesinin tarihçesinde | 400 sene evvel cereyan eden mühim bir faciaya raslar. 17 Temmuz 1537 senesinde İskoç- yanın en güzel kadını olmakla meş- hur Lady Glamis, Edimbourg şatosu gteklerinde öfkeyle haykıran bir ka- Habalığın önünde canlı canlı yalak Bu hakiki hikâye şimdiki İngiliz kral ve kraliçesi- nin ecdadı arasındaki düş- David Skeneden tercüme eden: Bu musallat âşık, o zaman kral olanı beşinci Jak'ın Douglas ailesini 8#önmez bir kinle takib etiğini bil- diği için, Jane'in bu kandan gelişini intikamı için en güzel bir vesile te- Iâkki etmiş. Beşinci Jak henüz çocukken, İs- koçyanın başında bülunan Kırmızi Douglaa'ın elinde mahpus kalmıştı. Jak on sekizine basınca hürriyetine ve tahtına, kavuştu; Kırmızı Doug- 145'e beraber bütün ellesini sürdü. Fakat kini hiç bir zaman sönmedi. Bir gün serayda resmen gu sözü : mıştır. İşte bugünkü İngiltere kraliçesi bu Xady Glamis'in sülâlesindendir; de- rim mavi gözlerinin de bu işkence kurbanı büyük anneden mevrüs ol duğunu da rivayet ederler, Altıncı Jorj'un tahta çıkmasından bir iki hafta evvel, 1936 senesinin kânunuevvelinde, o zaman York Dü- gesi olan kraliçe, Edimbourg sitesine temellük bâkkını haiz olmuştu. Lord Prevost o sirada verdiği nui- kunda, Lady Glamis'in feci âkibe- tinden uzun uzadıya bahselli Bu sözleri dinliyen kraliçenin dalgın dalgın maziyi düşündüğü görülü yordu. Çocukluğundanberi (o Elisabeth'in kulskları bu feci hâdisenin teferrü- stile dolmuştu. Öyle dramatik, öyle İrajik, öyle mülhiş bir hadise ki bu, ancak kurunu vustâda İtalyan Cüm- huriyetinin kanlı maceralarile kıyas gâlebilir... de .. O asrın vesikalarına nazaran Lady Giamis, harikulâde güzel ve mü- Memmel bir kadınmış. Memleket memleket dolaşan diplomatların, €e- nebilerin hepsi hemfikir olarak, Gia- Mmis'in, Avrupa saraylarındaki gü- gellerir. en güzeli olduğunu katiyetle Böylelermiş. Orta boylu imis; yüzü mün armudiliği fevkmâde biçimli imiş, Saçları son derece sarı ve teni Adeta şeffaf denecek kadar inceymiş. Gözleri âdeta koyu lâciverd denecek #arzda enginleri hatırlatıyor. Hal ve > ”. adi DERİ ek favrı çok azametli olmakla berâber pek basit ve mültefit, Güzellikten başka, Layd Glamis'te o zamanki kadınlarda bulunmıyan bir takim evsaf ta varmış: Kendin- den küçüklere; maiyetine, böndegi- nma karşı merhametli ve müşfik; fı- karaperver; üstelik cösür, müvaze- neli... Bütün bu hassalar İskoçyalı asil kadını emsalsiz bir insan olarak yükseltiyordu. Kızlık adı Lady Jane Douglas'mış. bu isim onun bâyalı üzerinde müthiş bir oyun oynamıştır. Lady Jane, pek genç yaşımda ölen Lord John Gilemis'le evlenmiş, Dul kaldı- ğı zaman gelinlik kız denecek kadar tazeymiş. Matem müddeti bitmeden, İngilterenin her köşesinden akın akın talibler koşmuş. Herkes bu gü- zel kadını elde etmeğe çalışıyormuş. Lady Giamis gayet iyi aileden, namuslu, dürüst Skipness isminde birini seçmiş. Bu tercihi kendisine hayran olanlardan ve ölmüş kocası. nin arkadaşlarından birinin sonsuz Winiam Lyon adındaki bu adam, Lâdy Glamis'in ikinci İzdivacın du- yar duymaz, genç ve güzel kadından intikam almak için bülün hayatın basretmeğe ahdetmiş. Lady Glamis'in ikinci izdivacın. dan sonra, Willism Lyon Kendisine yaklaşma tekliflerinde (o bulunmuşsa da kadın önu öfkeyle reddetti, Nev mid olan erkeğin kalbinde intikam hisleri de bu sebeble büsbütün kük- Jeşmişi ii | | | söylemiş: — Papa dahi bana emretse, ha- yatım müddetince, bir Douglas'ı affedemiyeceğim. lay Glamis bu sürülen adamın hemşiresiydi. Lâkin izdivacı dolayı- siyle, gazabdan kurtulmuştu. Vak- taki William Lyon iki arkadaşiyle krala, Lady Glamir'in, sürgünde olan kardeşine yardım etmek İçin, kralı zehirlemek istediğini söyledi; beşinci Jak'ın nefreti ve €ski düşmanından korkusu tekrar uyandı. Her şeye rağmen Lady Jane, Douglas'lardandı. Beşinci Jak, tered- düdsüz, genç kadını, kocasını, kü- çük oğlunu, Lady Gtamis'i hapeettir. mek için fermanı imzaladı. Campbeli'deki evlerinde yakala- narak, Edimbou»g şatosuna hâpsedi!- diler. Lady Glamis aleyhindeki ithamna- me şuydu: «Krah zehirlemek suretile öldür- mek istedi.» Fakat bu az görüldüğü için bir de «sihirbazlık» o töhmeti ile- ri sürüldü. Bu, ehalinin kadına kar- $ı olan muhabbetini nefrete kalbet- mek içindi. Zira © zamanlar çok $0- fu olan halkta sihirbazlığa, büyücü- Tüğe karşı müthiş hir nefret vardı. Kabahatlerini itiraf etmesi için Lady Glemis'e korkunç işkenceler yapıldı. Maiyeti de azablar içinde kıvrandınlınca bunlar her arzu edi. len sözü güya itiraf ettiler. Niha- yet Lady Glamis mahkeme huzuru na çıkarıldı. Günlerce çektiği iztırab- In pek halsiz kalmasna râğmen, mükemmel suretle kendini müdafaa iibmdkiş etti. Buraya kralı zehirlemek teşeb- büsünde bulunmak ithamile geli- yorum. Zehir denilen şeyi ömrümde görmedini. Onu nerede bulduğumu, nasıl elde ettiğimi bana söyler misi- niz? Hem de bulmuş olsam bile ne suretle cinayeti yapabilecektim? Ben saraya da, kralın sofrasına da yak- Jaşmış insan değilim. Neticede büyük bir coşkunlukla bağırdı: — Ey hâkimler! Masumu korumak sizin vazifenizdir. Belki mahküm olacağım; fakat zerre kadar vicdan azabı çekmeden şerefimle öleceğim. İsmimi ve hatıratımı Tekelemek, siz- ler için, canımı almaktan daha güç olacaktır. Müdafaası ve harikulâde güzelliği, hâkimler üzerinde büyük bir tesir bırakmıştı, Aldıkları emre göre onu mahküm telâkki etmelerine rağmen krala gidip rica ettiler, Beşinci Jak henüz vefat öden genç karısının matemiyle son derece mü- teessirdi. Bu hületi ruhiyesine rağ- men Douglas'lara karşı olan kini âsla sönmemişti: — Bırakın, kanunun hükmü icra olunsun! - dedi. Başka ricalara karşı dâ aynı hâ- şinliğini muhafaza etti O çok se vimli ve saf Lady Glamis Edimbowre şatosunun eteklerinde canlı canlı yanmağa mahküm oldu. İdamın infazı gayet acele oldu. Mukarrer günde Lady Jane odun yr- ğırları üzerine zincirlerle bağlandi ve steşlendi. Hainliğin son raddesi olarak, ko- casma ve küçük oğluna, mahpus bu- Tundukları sarayın penceresinden Vu hali seyrettirdiler. Alevler ortasında yanan Lady Gla- misin vücudu ağ bir zaman içinde ta- mamen kül oldu! Fakat kadın bir an bile azmini ve gururunu kaybetme- di. Karısının çektiği azabı pencereden seyreden Skipness çıldırdı. Ertesi ge- ce şatodan kaçmak için teşebbüs et- diyse de sarkıttığı ip koparak vücu- du kayalar üzerinde parçalandı. Bu hâdiseden sonra Kral, hayuti- nın sonuna kadâr vicdan azabı çeke. rek müteessir oldu. Beşinci Jak gibi âdil ve İyi bir kra- ın, Douglas ailesine karşı hissettiği kin tesirile, böylece, gözleri kararmış- tı. Filhakika o zamanki devir de ol- dukça tehlikeliydi. Mütemadi sui- kâsdlar oluyor, tuzaklar Kuruluyor- du. Maamafih Lady Glamis'in ölü- mü, beşinei Jak'ın hatırasını lekeli- yen bir karaltı olarak kalmıştır. Bu- nu hiç bir şey silemez. Garip birtesadüf: Lady Glamis'in sülâlesinden dosdoğru inen bir kadın, beşinci Jak'ın sülâlesinden inen bir erkekle evlendi. İkisi de müştereken ingiltere tahtına çıktılar. Ve bu hâ- dise, lâciverd gözlü İskoçyah güzel kadının işkenceyle öldürüldüğünün tam dört yüz sene sonraya, tıpatıp aynı güne rastladı. "Tercüme eden: (Vâ - Nü) Leblebiciler arasında —Baştarafı altıncı sahifede— — Leblebici kalfaları ayda kaç lira kazanırlar? — Belli olmaz. Dükkânına ve kalfa- sına göre, Ayda on lira alanı da var- dır, otuz lira kazananı da. Kalfa ol- mak kolay iş değildir. Hiç olmazsa ara- dan bir seneye yakın bir zaman geç- mesi lâzımdır. Bazı dükkânlarda çı- Tâkler altı ay çalıştıktan sonra maa- şa geçerler, — Çırakların İlk maaşı kaç liradır? — Üç veya beş lira, Maamafih sekiz on lira alanları da vardır. Çıraklık müddeti esnasında da, öğrenme dev- resini bitirdikten sonra da yemek, iç- mek ustağdandır. — Memlekete ne vakit gideceksin? — Seneyi doldurmağa üç ay kaldı. Onu iple çekiyorum, Bizim kederimiz, düşüncemiz memlekel hasretidir. Bir an evvel çoluk çocuğa, anaya babaya kavuşmak ... Yunanistana leblebi gönderiyorlar Ertesi gün Ali usta ile görüşlük. Bana ilk sözü: — Benimle görüşüp yazacaksın da ne olacak? - demek oldu. Sonra gü- Tümsiyerek anlatmağa başladı: — İşlerimiz fena gitmiyor. Bütün leblebiciler kendilerine göre, üç beş kuruş kazanır, ekmek parasını çıka- rırlar. Mesele idare etmekte... Geçen seneye kadar leblebi ihraç edi- yorduk, Vaziyetimiz daha iyi idi, Bu sene Ge Yunanistana biraz yolladık amma, geçen seneden azdır. — Senelik leblebi ihracatı vasati olarak ne kadardır? — 800-1000 teneke arasında... Her teneke 20 kilo leblebi alır, Bu suretle ihracat 16,000 - 20,000 kiloyu bulur, — En çok hangi memlekete gönde- riyorsunuz? — Ne bilelim? Bizden malı tüccar- lar aliyor ve Yunanistana göndere- ceklerini söylüyotlar, Bu sene de 4000 kilo kadar aldilar, Onların Yunanhla- ra kaça sattıklarını Allah bilir, Fakat bizden kilosunu otuza aldılar, Niçin bu sene az aldıklarını sorduğumuz xa» man da, bize,bu sene Yunanlıların Teblebiye çok para vermediklerini söy- Tediler, — Bu, ihracat işini birkaçınız bir araya gelerek pekâlâ yapabilirsiniz. Bu hususta cemiyetiniz de size yar- dım eder. -— Biz de zslen bu işin üzerindeyiz. Retsimiz memleketten gelsin; hemen bu meseleyi konuşacağız. Yazık değil mi? Paramız niçin aradaki mutavas. sıta gitsin? Leblebiciler asrileşiyor Ali usta ayni zamanda Leblebiciler cemiyeti idare heyeti âzasmdandır. Bana bilhassa leblebiciler arasındaki yeniliklerden bahsederek dedi ki: — Bilmem; gözünüze ilişiyor mu? Çoğumuz şalvarlarımızı attık. Bir 2a- manlar seyyar leblebicilerin hepsi po- turlu, şalvarlı idi, Onların kıyafetini de düzelttik. Pantolon giydirdik. Adamlarımızı asrileştiriyoruz. Daha dâ birçok yenilikler yapmak niyetinde- yiz. — Seyyar leblebicilerin kazancı n8 Kadardır? - Hiç belli olmaz. Bizden leblebiyi 20 kuruşa alırlar ve müşteriye tuttu- Tabildikleri flatten satarlar, Akşam yemeklerini de biz veririz. Her Jeblebi- Ci dükkânı, seyyar esnafın aksam üzeri kamını. doyurmağa vicdanen mecburdur, — Hurda mukabilinde leblebi satışı gene devam ediyor mu? — Geçti o günler... Eskiden piya- sada bir takım adamlar vardı. Dük- kân dükkân dolaşır, hurda toplar- lardı, Şimdi artık, para mı etmiyor, nedir? Almıyorlar. Bir günde sarfolunan leblebi — Bir dükkân günde ne kadar leb- lebi çıkarabilir? — Biz leblebiyi en çok memleket içine sevkederiz, İhracat ta olursa bir dükkân günde elli kiloya kadar leblebi işliyebilir. Dışarıya iş olmazsa, bu mik- tar 15 - 20 kiloyu geçmez. Bu suretle İstanbuldaki bütün dükânlarn bir günde çıkardıkları leblebi, vasati olâ- rak 800 -— 100- kilo kadardır. Bunun yarısı Anadoluya gönderilirse, yarısı da İslanbulda satılır. Yazın dışarıya > Sevkıyat çok olur, Fakat leblebi İstan- bulda en çok kışın yenir. Boza, mev- siminde,,. Leblebi boza ile pek iyi gi- der. — Neden? — Bozanın mideyi ekşitmesine mâ- ni olur. Ali usta sözüne birkaç saniye ara verdi ve bana bir kese kâğıdı dolusu leblebi uzatarak ilâve etti: — Leblebi iyi şeydir. Dört beş kere ateş gördüğü için rütubet almaz. Ye- mek üstüne de hazma yardım eder... Necmi Erkmen