ARICILIK: Arılar ne kadar bal ve ya şekerli maddeler yiyerek ne kadar mum yaparlar ? Geçen haftaki yazılarımızda izah etli- ğimiz gibi, arılar hariçten topladıkları nektar, şekerli maddelerin bir kısmını yi- yerek şahsi ihtiyaçlarını temin ederler, Mütebaki kısmını da peteklerini yapmak- ta istimal edecekleri balmumuna hasre- derler, yani balmumu yaparlar. Ne kadar bal veya ne kadar şekerli maddeler yiyerek, ne kadar balmumu yap- tıkları hakkında kati bir tecrübe yapı- Jamamış ise de, yapılan tecrübelere gö- re: Takriben, arılar $ - 9 kilo bal veya şekerli maddeler sarfederek, buna mu- kabil ancak bir kilo balmumu hasıl eder- ler. Bununla beraber, bu cihet arılarin ha- riçten aldıkları, topladıkları şekerli mad- delerin cinsine göre hami edecekleri balmumunun mikdarı bittabi değişebilir. Bu münasebetle şunu da söyliyelim ki, arıların hemen hepsi balmumu yapmaz- lar. Pek genç arılar yavru arıları, sürfe- lerini, kurtlarını beslerler, kovanda mü- rebbiyelik vazifesini görürler. Pek ihtiyar arılar da, kovanda hafif işleri görürler ve bunlar da balmumu yapmazlar. Asi balmumu ifraz eden, yapan orta yaştaki arılardır. Ariların az veya çok balmumu hasıl etmelerine tesir eder diğer mühim sebeb- lerden biri de topladıkları maddelerin ter- kibi meselesidir, Puzla çiçek tozundan, nektardan çiçek balı hasıl olduğunu biliriz. Binaenaleyh bu maddelerin balmumu mükdarı üzerine tesirleri fazladır. Yukarıda da söylediğimiz gibi, arılaf gubarı ta”, tatii maddelerle vücudlerinin istihlâkini telâfi eyledikten sonra, geri kalan maddeli sükköriyenin hemen hepsini balmumu busulüne sarfederler, Şu halde, çiçek zamanında, ezcümle çiçeklerin fazla bulundukları senelerde anların faaliyeti çok daha fazla olur, bit- tabi fazla balmumu da hasıl ederler. Hararetin balmumu mikdarı üzerine de İesiri vardır. Meselâ: Dışarıda hararet 18 - 20 derece olursa, arılar daha fazia hararete muhtaç (olduklarından fazla mikdarda şekerli maddeler sarfederler ve maalesef az balmumu yaparlar. Fazla balmumu hasi edebilmeleri için kovan- daki hararetin 30 - 35 derece kadar ol- ması matlübdur. Daha fazla hararet olur- sa, yani 40 - 45 derece olursa, bu za- man da balmumu yumuşak olacağın- dan, bu takdirde de arılar balmumu İf- raz edemerler, çıkaramazlar. Mayıs, haziran aylarında, arılar fazla balmumu yaparlar. Çünkü, bu mevsimler- de çiçekler çoktur. Bazan arılar, şekerli maddeleri, balı, nektarı yiyerek balmumu hasl ettikleri gibi, bazan balmumunu kemirerek, ayaklarile, mum da getirir- ler, bu mum ilede kovanların çatlak- Yarım, yarıklarını kapatırlar. Tahminen 30 - 35 kilo bal hasıl eden bir kovanın peteklerinin balmumu mik- darı 15 - 2 kilodur. Bir arının hasıl ettiği balmumu mik- darı, takriben 15 - 2 santigramdır ve haricin hava şartları müsald giderse, 2-3 santigram kadar olabilir. Arıların peteklerini nasıl izah edelim; Kovanlardaki petekler öyle gelişigüzel bir surette yerleştirilmiş değildir. Yuka- rıdan aşağı yekdiğerine müvazi o hendeşi bir şekilde yerleştirilmiştir. Petek kaideleri birbirine bitişik, mut. tasıl olup ağızları yekdiğerine maküs va- #iyette açılan iki tabakadan ibaret olup yaptıklarını € ğini) edebi romanı cesametlerine nazaran bu hücreler üçe ayrılır: 1 — Mikdarı en ziyade bulunan hücre- lerdir ki, bunlar nisbeten dar Olup pe- teklerin merkezindedir, kuluçka sama- mında buralarda amele arıların yavruları bulunur. 2 — Bu hücrelerden daha büyük olan hücrelerdir, peteklerin muhitinde bulu- nur ve erkek arıların yavrularına mah- sustur. 3 — Bundan başka şekil ve cesametle- rile bu hücrelerden daha farklı bir takım hücreler yardır ki, bunlar da peteklerin kenarında, bazan sathında bulunur. Bun- ların şekli az çok bir yüksüğe benzer, bunlarda da valide arı bulunur. Bu hüc- relere her vakit tesadüf edilmeyip, ancak oğul damanında raslanır veya valide arı ihtiyarlayıp ta yerine genç valide ikame edileceği ve yahut kovan yetim kaldığı vakit tesadüf edilir. Petek hüceyratı; şekli itibarile, munta- zam bir meşhuru müseddesiden ibarettir, Anlar peteklerini, her ne kadar bizzat yaparlarsa da, biz, Insanların yardımı sa- yesinde bu işi kolaylaştırabiliriz. Yani çerçivelere İbsmen veya tamamen Ya- pılmış mum ilâve ederek, arıların, bun- lar üzerine peteklerini yapmaları teshil edilmiş olur, ki, bu şekilde hem zaman- dan ve hem de bal mikdarından tasarruf edilmiş olur. Resmimir, çerçiveli okovanlara, suni hücreli mumun «sergofrenin» nasil yer- Yeştirildiğini göstermektedir. Sergofre, suni hücreli mumun naâsil ya- pıldığını diğer bir yazımızla izah edece- ir. Bu sergofreler çerçivenin ya bir kıs- mıni ve yahut tamamını kaplamak üze- re yerleştirilir ve eritilmiş mum ile ger- çiveler kenarına yapıştırır. Gazetemizde intişar eden ziraat yazılarının iktibası ve kitap, risale şeklinde neşri hakkı mahfuzdur. ricamız: On, on beş sual sorarak, zarf içe- risine bir de pul leffederek mektup- la cevap istiyen okuyucularımıza, tahriren cevap vermek imkân hari- cinde olduğu gibi, gazetemiz mari- fetile de sorulacak zizsi meselelerin, olmamasına azami 2-3 den fazla dikkat edilmesini rica ederiz. Ziraat sahifemiz Okuyucularımız her hafta bu sütunlarda ziraale ait müteaddit yazılar ve mütehassısımıza sor- dükları meselelerin cevaplarını bulacaklardır. Tefrika No, 29 YAPRALZ AŞISI BURHAN CAHID — Ne kadar dalgınsın! dedin. Hakikat o kadar dalmıştı ki birden- bire birşey bulup söyliyemedi Hafifçe güldüm: — Düşünüyordun zannederim, — Evet, dedi. İngilizlerle Fransızlar arasındaki farkı düşünüyordum. — Ne gibi? — ingilizler gülmek için çok bekli- yorlar, Fransızları gıdıklamağa hacet yok. Zaten neşeli insanlar, — Sarışın misi güldürmek için gi- dıklamak fena olmaz değil mi? Kıpkırmızı oldu. Fena yakalanmıştı. Sermed bey imdadına yetişti. Gü- rültülü bir kahkaha arasında: Çok lütufkârsınız hanımefendi. dedi, Bu vazifeyi bana bıraksanız sİZ€ bütün kalbimle teşekkür ederim. Ben de güldüm: — Necmi bey size fırsat vermiyecek ' gibi görünüyor efendim. Artık bence en heyecanlı sahneleri görmek hevesi kalmamıştı. Bu son sahne kadar heyecanlısını hangi sanatkâr yaratabilirdi. — Müsaade ederseniz biz kalkalım efendim, dedim. İngiliz misini size emanet edebiliriz. Necmi beyin gül- dürmekten mahrum Kaldığı güzel sa- rışını artık istediğiniz gibi gıdıklayıp katıltabilirsiniz. Ve onların şaşkınlıkları arasında ayağa kalktım. vi Kapıda bekliyen taksilerden birine girdiğimiz zaman Necmi bey kınk bir sesle: — Haksızlık ediyorsun, Dedi. Hiç günahım yok. — Günahaz kalmak fikrinde mi- sin? , — Daima! — O halde seni günahkâr olmaktan kurtarıyorum. Fena mr? — Fakat ben şüpheli olmaktan bile çekinirim. — Şüphe ile günah arasında bence hiç fark yoktur. Sana ne düşündüğü- nü sorduğum zaman verdiğin cevapta samimi olduğunu iddia edebilir misin? Müşkül vaziyete düşmüştü. İnkâr etse ona belki hakaret edecektim. He. Çiçekçilik Amarilisler gibi pek hoş ko- | Sabitve muayyen bir hararet kulu, soğanlı çiçeklerden İs- meneler nasıl yetiştirilir? İsmeneler; parlak beyaz veya sarı çi- çekler açan soğanlı çiçeklerden olup menget Amerikanın cenubu, tropik mem- leketleridir. Memleketimizde salonlarda, serlerde ye- tiştirilebilir. Soğanları, açıkta donlardan çok müteessir olduğundan bahçeye, par- seller arasına dikilemezler. Mayıs, hazi- randa çiçek açarlar, Maamafih daha er- ken çiçek açtırmak ta kabildir. İsmeneler; tıpkı amarilisler gibi ye- tiştirilir, bakılır ve onun gibi tatlı renkli, hoş kokulu çiçekler açarlar. İşmenene Calathina nevi çok güzel ko- kulu olup soğanlarının tam ortasından beyaz çiçekler açar, Resmimiz bu güzel çiçeği göstermektedir. Takriben bir metr# kadar vzün çiçek saplarının Üzerinde, uç kısmında on san- tim uzunluğunda tali birer elyaf tarzın- ân 4 - 5 çiçek verirler, Bunlarin teksiri, üretilmesi ana soğan- İarının yanlarından çıkan yavru soğun- cıklarladır, Bu soğanları iyi hazırlanmış, gübrelenmiş toprak içerisinde terbiye edilerek, ertesi sene ana soğanlar gibi iri soğanlar elde edilir, Soğanlar, birincikânun veya şubata kadar saksılara dikilirler. Mayıs, haziran- da, yukanda dediğimiz gibi güzel çiçek- Jer açarlar, Meşhur nevileri şunlardır İsmene amancaes sari güzel çiçekler açar, İ virescens yeşili çiçekler açar, 1. Knihti, İ, Concina, İ. Harrisina, 1 Concina; bu ismenelerin çiçekleri de muhtelif renkte olup çiçeklerinin yap- rakları resmimizde görüldüğü gibi güzel, koyu yeşil ve kalınca olup üst yüzleri par» Jaktır, İsmene çiçeklerinin, çiçekleri döküldük- ten, çiçek sapları ve yaprakları kuruduk- tan sonra topraktan çıkarılarak bir tor- ba içerisine konarak havadar, kurak ve sıçanların dokunmıyacağı bir mahalie asılarak muhafaza edilir ve yukarıda de- diğimiz aylarda tekrar saksılara dikilirler. Reshimizden: Sağdaki İ. Harislana, s0)- daki de İ. Conçinna'dır. yecan içinde idim. Çok memnun ol- dum ki o bu hataya düşmedi. Sustu. O zaman elini avuçlarıma âldım ve onu affeden yumuşak sesimle: — Daima böyle açık ve samimi kal, dedim, Hayatımıza her tehlike girsin. Fakat yalandan daima uzak kalalım. ““* Karar verdim. Onun gezmek, eğlenmek ihtiyacını kabul ettiğim için şimdi ben onu gez- meğe teşvik ediyorum. Artık her gece ya tiyatroya yahud bir başka eğlence yerine gidiyoruz. Onun İsviçre mevsi- minden bahsedeceği zamana kadar bekliyeceğim. Bazı günler öğleden sonra otelde iş- lerim olduğundan bahsederek onu ser. bes birakıyorum. Parisi istediği gibi gezsin. Bu akşamları otele pek geç dönüyor ve bana ağaçlar, çiçekler hakkında tedkikatta bulunmak üzere Parisli mütehassislarla görüşmeler yaptığını anlatıyor. Yaptığı tedkika- tın çiçekler hakkında olduğu muhak- kak, Fakat Paris çiçekleri o kadar çe- şidli ki bu tedkikatı bir mevsimde bi- tirebileceğine ihtimal vermiyorum. Böyle öğle sonu gezmelerinden gel- diği geceler tekrar çıkmaktan bahset. miyor. Ozaman ben zorluyorum. Monmartr'in kabarelerine varıncaya kadar gidiyoruz. Adını öğrenmediği- miz, içine girmediğimiz bar, dansing kalmadı. O kesilmez ve eksilmez bir Tavukçuluk: temini zımnında, kuluçka makinelerini nasıl âyar etmelidir? ps Ufak mikyasta, gerek cak su ve gerek sıcak hava İle ısınan kuluçka makinele- rine, bu aydan itibaren yumurta konarak civciv çıkarmak kabil olduğunu evvelce izah etmiştim. Şu halde, bu aylarda kuluçka makine. İeri temizlenerek, dört beş gün yakılarak, makinenin harareli sabit kalıncaya ka- dar, yani 38-40 derecede kalıncaya ka- dar, beş altı gün mütemadiyen yakılıp lhmbanın, daha doğrusu makinenin, ha- raret derecesi ayar edilir, Kuluçka makinesinin ayarında, maki- ne lâmbasımın, regülâtörün ifa ettiği vol mühimdir. Şu halde; Makinelerin lâm- basının kapağının fazla hararette ken- diliğinden açılmasını temin eden, ku- luçka makinesinin regülâtörü hakkında muhterem okuyucularımıza kısaca izahat verelim ve bu maksada hizmet eden bir regülâtörün grafik resmini tersim edelim. Regülâtörün lâmba kapağı nasl açılır? Resmimiz sıcak hava ile isınan bir ku- luçka makinesinin regülâtörünü göster- bu kısımlardan terekküb Kuluçka makinesinin regülâtörünün bir kısmı makinenin içinde, diğer bir kıs- mi da tesmimizde görüldüğü gibi, ma- kinenin üzerinde mevzudur. Regülâtörün, makinenin hararetinden müteessir olan, makine içinde bulunan © membranı'dır. Bu kısım, gümüşlü aluminyumdan veya hususi bir maden- den yapılmıştır. Helezani bir şekilde ya- pılmış olan bu kısmın İçine clizi mikdar- da eter konmüştur. Eter hararet tesirile tebehhur ederek bulunduğu mahfasayı şişirtir ve üzerinde bulunan b milini yu- karıya doğru iter, bu da makinenin regü- lâtör kolunun a noktasına tesir ederek, bir taraftan © müvazene , diğer taraftan da makine lâmbasının F - kağnı açar, Bu suretir lâmbanın fazla hareretinin dışarı çıkm hizmet eder, Makinenin bir taraftan kapağını, Eer taraftan e müvazcne tokmağını tiva eden mil, kuluçka makinesinin Gs- tünde tahta kısmının & noktasına mafsallanmıştır. Makinenin ayar ve tanziminde bu kısmın oynak olması, paslanmamış bu- Yunması, yağlanması lâzımdır. Kuluçka makinesinin F lümba Kkapa- Bı e müvazene tokmağının tesirile açı- lir, kapanır. Bunun için kuluçka makine- sinin lâmbası yakıldığında, makinenin içindeki termometreye bakılır ve eğer ha- rartt 40 dan çok fazla ise, lâmbanın ka- pağı açılmıyorsa, o takdirde regülütör milinin e müvazene tokmağı, üzerindeki tesbit vidası gevgelllerek, tokmak o biraz hariee çekilir, tâki makinenin harareti 40 derecede sabit kalarak, lâmbanın ka- pağı kendiliğinden açılmış olşün. Evvelâ Munbanın fitilikin az veya çok açılarak kaba bir tarzda ve dediğimiz bir şeklide ayar yapılır ve sonra da milinin € tokmağı ile ayar edilir. Makinenin içindeki hararet sabit ka- iştiha ile bu gezmelerden taze zevkler buluyor. Fakat ben çok yoruluyorum. İçki, uykusuzluk, mütemadi hareket vücudümü berbad ediyor. Çok zayıfla» dım, O Parisin bana yaradığını söylü- yor. O kadar inceldim Ki eski elbisele- rim üstümden dökülüyor. Birkaç gün sıra ile mağaza mağaza, salon salon dolaşıp birkaç yeni tuvalet ve günlük elbise yaplırmağıa mecbur oldum. Parise geleli bir buçuk ay oldu. O hâlâ İsviçreden bahsetmiyor. Bir. ak. şam gazetelerden birinde İsviçre otel- lerine dair gördüğüm ilândan bah. settim: — Şimdi Dauville'in mevsimi dedi. Deniz sporları herhalde dağ sporların. dan daha eğlencelidir. Cevap vermedim, Ben İsviçre dağ otellerinde istira- hat edeceğimi zannediyordum. Deniz eğlencelerinin en civcivli yerlerine git- mektense Pariste kalmayı tercih ede- rim. Zaten buraya gelmekte acele etti. gimiz muhakkak... Menton'da ne iyi idik. Ne mesudduk. li Artık aramızda bir mukavemet ya- rışı başladi. Ben her gece bir eğlence yerine git. mekten değil hattâ elbise çıkarıp giy- mekten usandım, Fakat ona neşeli gö- rünmek, onu yalnız bırakmamak için OKUYUCULARIMIZIN SORGULARINA CEVAPLAR Meyva ağacı nas dikilir? Gerede, B. Muhiddin: Evinizin yanında tefrik etâlğiniz mahalle meyva ağacı dik- mek istediğinizi, fakat alt toprağın çok taşlı ve kumsal olduğundan dolayı bura- ya ağaç dikmek kabil olup olmadığı hak- kındaki sorgunuza kısaca cevab verelim 1 — Ağaç dikeceğiniz mahallin çukur- Jarını derince açınız, yani, 60 - 70 san- tim derinliğinde ve bir metre genişliğinde olsun. Çukurların Üst yüzünden çıkacak, 25 - 30 santim olduğunu bildirdiğiniz top- rağı, ayrı bir yana koyunuz, çukurların dibinden çıkan toprağı da diğer bir yan tarafına koyunuz. Çukurun üstünden çı- kan toprağı kismen çürümüş gübre İle karıştırınız, bu topraktan çukurun dibine bir yuvarlak tepecik halinde bir yığın yaparsınız. Bunun üzerine ağaçların kök- lerini yerleştirir ve üzerine mütebaki top- rağı koyarak ayakla kökleri sikıştırır, bastırırsınız. Çukurun boş kalacak kısmına dipten çıkan ince kumla, hariçten getireceğiniz kır toprağile doldurur ve suların toplan- ması için de, topraktan bir yalak yapar- sınız. Bu Süretle, bundan evvelki yazı- Bu bapta fazla izahat almak, daha zi- yade tenevvür etmeniz için, yeni intişar eden Halk Ziraati kitabımız: okumanızı ve müşktllerinizi buradan bâlletmenizi tavsiye ederiz. Kitab Babiâli caddesinde bay Hilmi Kilabevinde satılmakladır. Oraya müracaat etmenizi tavsiye ederiz. Sorduğunuz mahalle her nevi ağaç dikebilirsini, Bilhassa badem, şeftali, ki- raz, vişme, kayısı, elma ih gibi ağaçlar dikmek mümkündür. Zerdali üzerine aşılanan kayısıların tutması Büyükçekmece, B, Said; Mektubunuzu okuduk, zerdali üğuçları Üzerine aşıladı- fınız kayısı kalemlerinin tutmaması, bir çok sebeblere atfedilebilir, Ne şekilde, kaç yaşındaki ağaçlara, na- 8) aşı yaptığınızı ve hangi ayda aşı Vur- duğunuzu, aşıladığınım, kalemlerin vazi- yetlerini bilemediğimiz elhetle tutmaması gebeblerini şümdiden #öyliyemeyiz. Bina- enaleyh, bunlar hakkında bise izahat ve- rirseniz, fikrimizi size bildiririz. Yalnız, şunu söyliyelim, Ki, kalemlerin çek taze olması lâzım olduğu gibi, apda kullandığınız âletlerin de mükemmel, keskin olması, aşilanan maballin pürüz- süz bulunması, kalemlerin iyi bir şekilde yerleştirilmesi, aşı mahallerinin güzel macunlanınası, ondan evvel rafya ile gü- zel bağlanması, hava almaması lâzımdır. Sizden, sorduğumuz noktalara cevab verdiğiniz takdirde bu meseleye bir daha avdet eder, cevab veririz. sanasananunssanasenanans sese) unca makine tablasına, çekmecesine yu- murtalar konur ve bundan evvelki yazı- mızda söylediğimiz gibi yumurtalara sa- bah, akşam İşareti ve farihi yazılır Makine regülâtöründe | harfi de ma- kine lâmbasının kapağını gösterir. Bu- nün dalma kapalı kalması, ancak maki- nedeki hararet 40 dereceden fazla ol- duğunda kendiliğinden açılması lâzımdır. Makinenin alt çekmecesine küçük bir tabak içerisine su konarak yerleştirilme- sini unutmamak lâzımdır. Resmimiz, bir kuluçka makinesinin re- gülâtörünü göstermektedir. kendimi zorluyorum. Onun bıkmak ve yılmak bilmiyen arzuları beni alt üst ediyor. Geceleri yorgunluktan uyuyamıyorum. Ona bakıyorum. Ha- yata kanmamış, ruhu aç bir insan gi- bi taze ve diri, İçki de sinirlerime dokunmağa baş- Jadı. Bütün ömründe ayda yılda bir kere uzun süren içki âlemlerinde bulunan kadın her gece dansing hayatına na- sıl tahammül edebilir? Fakat ona mağlüp olmak, ona mey- danı boş bırakmak daha mi a2 işken. cel... sas Üç gündenberi hastayım. Midem, sinirlerim, her yerim bozuk. i Doktor on beş günlük bir mutlak te- davi ve istirahat tavsiye elti. Parisin Şanzelize gibi bir yerindeki otelde tav- siye ettiği istirahatı bulmağa imkân yoktu. Bu fırsatla ona İsviçreden bah- settim. Pek memnun görünmiyerek ka- bul etti, Yarın hareket ediyoruz, #»e Paristen ayrıldığımız gün bayatı- mın en mmesud günü oldu. Hastalığı. ma rağmen çantalarımızı hazırlarken kendimde daha uzun bir seyahate çi- kacak kuvveti hissediyorum, ğ O biraz neşesiz. Fakat belli etmek ğ istemiyor. (Arkası var)