Berline giden İngiltere bankası müdürü B. Norman ve Almanya barıkası müdürü B. Şaht Bir deniz muharebesinde yaralanan ve karaya oturan İspanya hükümetine mensub Jose Luis Diez torpido muhribi a e e almak vurulan Avlanan dişi kaplan ve avcisi | İzmir (Akşam) — İzmir vilâye- tindeki bazı ormanlarda tektük kap- İ lan vardır. Bunlardan her yü bir kaçı avcılar veya köylüler tarafın. | dan vurulduğu için kaplan nesli, zar i manla bu havalide tamamen söne- | cektir. İ — Kaplanlar, köylerin içine pek gire- | miyerek kesif ormanlarda yaşamak- tadırlar. Bunların pers olduğunu iddia edenler varsa da yüksek avci- İ jar ve mütehassıslar, kaplan olduk- larında israr etmektedirler, Son zamanda Urla kazasının Efençukuru köyü civarında Eskici. oğlu ormanında bir dişi kaplan vu- rTulmuştur. Bu kaplanı, Küçük Meh- med oğlu B. İbrahim Kaplan adında bir köylü vurmuştur. Şimdi köylüler, erkek kaplanın, dişisini ararken, kö- ye saldıracağından endişe etmekte- | dirler, kaplanı avlarken büyük bir tehlike geçirmiştir. Attığı kurşun, eğer bu müthiş, yırtıcı canavarın boğazını delip geçmemiş, hafifçe yaralamış ol saydı köylü ile kaplan arasında bü- yük ve boğaz boğaza bir boğuşma olacak ve bu boğuşma neticesinde hiç şüphesiz kaplan zafer kazanacaktı. Kuyruğile beraber üç metre uzunlu- Kunda, boyu bir metreden fazla olan dişi kaplan, şöylece avlanmıştır: İzmir havalisinde koyunlar ku zulamağa başlamıştır. B. İbrahim Kaplanın 150 koyunluk bir sürüsü vardır. Koyunlardan ekserisi kuzu- Tamak üzere olduklarından B. İbra- him, o gün çobünı Ahmedi yalnız bırakmamış, çifte tüfeğini yanına alarak sürü ile birlikte gitmiştir. Sü- rü, Eskidoğlu ormanı kenarından geçerken bir kaçışma olmuş, sürüyü koruyan dört köpek havlamışlardır. Fakat başka bir şey görülmemiştir. B. İbrahim, ormandan çıkan bir ca- nayarm, sürüden bir koyun kaptı ğını anlamiş, omuzunda silâhı oldu- ğu halde o tarafa koşmuşsa da bir şey görememiştir. İ O gün dört koyun kuzulanıştır. Akşam üzeri, sürü ağılma dönerken orman kenarında yeni bir vaka dar hâ olmuştur. Dört köpek. birden or- mana saldırmış, fakat tekrar geri kaçmışlardır. Köpeklerden biri, yö- zü parçalanmış, kan içinde kalmış- ti. B. İbrahim, köpeklerin kaçtıkla. rını görünce, köylülerin ekseriya O havalide gördüklerini söyledikleri kaplanın orman içinde bulunduğuna hükmetmiş, çobanına: — Sen de bana yardım et, çu cs- navarı tepeliyeyim, demiştir. Fakat çoban, bu teklife red cevabı vermiş: — Ben sürüyü uzaklaştırayım, bel- ki hücum eder, demiştir. B. İbrahim Kaplan, çiftesine biri kurşun, diğeri saçma dolu iki fişek sürdükten son- ra eli tetikte ormana doğru ihtiyat- la İlerlemeğe başlamıştır. Bir tarat- tan da köpekleri (kış, kışT) diyerek canavara hücuma teşvik etmiş, dört köpek, birden ormana saldırmışir, B. İbrahim, van taraftan ormana dal- Kaplanı vuran B. Soyadı (Kaplan) olan B. İbrahim, | Urla ormanlarında kaplan Ibrahim Kaplan heyecanlı avı anlatıyor (solda) B. İbrahim Kaplan dığı vakit orada köpeklere saldıran kaplanla karşı karşıya gelmiştir. Hayvanın kıpkızıl gözleri, çok gü- zel bir başı vardı. Dişlerini göstererek haykırıyor, köpeklerin üzerine atılr yordu. Köpekler, yırtıcı canavardan kor- kuyor, geri Kaçıyor, fakat sahibleri- nin bir ağaç arkasında siper aldığı: nı görerek tekrar hamle yapıyorlardı. Vakanın alt tarafını B. İbrahim Kaplan şöyle aniatıyor: — Köpeklerle kaplan arasındaki mücadeleyi seyrederken tüfeğimi ni- şan aldım, kapları bir kurşunda ye re sermek için müsaid bir veziyete düşmesini bekledim. Nihayet üzeri ne atılan köpeklere pencesile hü- cum ettikten sonra başını yere eğe rek bir an durdu. Tam fırsattı, Kur- şunu başına ateş ettim. Yırtıcı mâlk İ lük, bütün ormanı titreten bir çığ- lık kopardı. İki ön ayağı üzerine çöktü. Çığlıklar basarak ormanın de- rinliklerine doğru giderken ikinel kurşunu sıkıp sıkmamakta tereddü- de düştüm, o vakit belki yarası ha- fiftir, üzerime atilir, beni pa diye düşündüm. Kaplan, or derinliklerinde feryad ediyor, ii du. Büyük bir sıpa büyüklüğün Olan erkek kaplanı bu feryadlara ye- tişmesi vaziyetimi büyük bir tehlike- ye düşürebilirdi. Köpekleri alarak derhal köye döndüm. O gece gözü- me uyku girmedi, büyük bir heye can içinde sabahı bekledim. Sabal- leyin erkenden yanıma iki silâhlı ar- kadaş ve İki de köpek alarak ormana gittim, Silâhlar ellerimizde olduğu halde ormana daldık. Köpekler bizden ev- vel ilerliyorlardı. Kan izlerini t&- kib ederek sik ağaçlı ormanda güç- lükle yol aldık, birden iri ve yırtıcı hayvan karşımıza çıktı. Bizden ev- vel ilerliyen iki köpek, onun cesedi üzerine çıkmış, kuyruklarını sallıyor, tatlı tatlı havlıyorlardı. Orada kap- lanın yuvasını da bulduk. Ormanda geniş bir yeri, çok güzel, yumuşak otlarla yuva heline getirmişti. , Erkek kaplanın ansızın çıkıp gel mesi ihtimali hepimize heyecan ve riyordu. Bir arkadaşı gözcü koyarak etrafında parçaladığı bir çok koyun ve sair hayvanların kemikleri bulu- nan yuvadan kaplanı bir sırığa bağ- ladığımız İple köye naklettik. Kurşun boğazının bir tarafından girmiş, di- ğer tarafından çıkmış, onu telef et mişti, Yuvada bir gün ewel sürüden kaptığı benim koyun da parçalanmiş halde duruyordu. Zavallı koyunlar, melâike gibi hayvanlardır, En izi rablı anlarında bile seslerini çıkar- mazlar, Halbuki keçiler, çok gürültü- cü mahlüklardır. Ben eminim ki, gerek sürüden kaptığı, gerek yuvasi” na götürüp parçaladığı zaman bü masum hayvan, sesini bile çıkarma” mıştır. Şimdi kaplanı İzmire getirdim, / bakalım kaça satacağım. ÜRELİR ki df e dini di Pera