Şarki Erdün başvekilile 7 saat.. Istanbuldaki talebelik hayatımın zevkini bir türlü unutamam.. “Erdünde her akşam Ankara radyosunu büyük bir zevk ile dinliyoruz..,, «Ankara radyosunu her akşam dinlerim.» Perapalas otelinde Şarki Erdün Başvekili Tevfik paşa ile karşı karşıya oturuyoruz. Dost memleketin nazik Başvekili iyi giyinen, hoşsohbet bir zattır, Gece uyuyamadığından bah- seltikten sonra kendilerine mihman- dar tayin olunan Hariciyemizin kıy- metli memurlarından B. Nureddin Akıncıya sordu: — Siz uyudur.uz mu? — Çok iyi uyudum paşa bhazret- Te —E Mkteki deliksiz, rahat uykularını kadar arıyor. Şarki Erdün Avrupalı ve Amerikalı muharrirlerin pek ziyade dikkatine çarpan bir yerdir, Oraya dair birçok eserler yazılmıştır. Tâ uzaklardan İs- tanbula gelen dost hükümet reisinin kim bilir anlatacak ne çok şeyleri var- dı. Uzaklardan gelenlerle tatl tatlı ak bile bir zevktir. paşanın evvelâ muntazam dikkatime çarpmıştı. Sor- yaşa gülüyor Gençlik tabii... İnsan genç» ne — Türkçeyi nerede öğrendiniz? — İstanbulda... Ben tahsilimi İs- tanbulda yaptım. İstanbul sultanisin- de okudum. Ondan sonra hukuka gir- dim. Hukuku bitirdim, Umumi harp- te asker oldum, ihtiyat zabiti idim. S- nıfım levazımdı. İrakta, İranda bu- lundum. Mütarekede Halepte idim. ketinizde en ön safta bul birisi Acaba Insan böyle hayatta muvaffakıyetin en ön safında bulun- duğu halde, eski delikanlılık günleri- ni arıyor mu? üphe mi ediyorsunuz?... Bugüri Başvekil olduğum halde, İstanbu! sul- tanisinde geçirdiğim günleri arar, on- ların lezzetini bir türlü unutamam... Hayatımda talebelik günlerim, tale- belik senelerim kadar bana zevk ver- miş zaman bilmiyorum — O halde ciz eski mekteplerimizi, imparatorluk zamanının mektepleri- ni biliyorsunuz, Hiç falaka yediniz mi paşa hazretleri? Tevfik paşa gülümsedi — Hayır,.. Hiç yemedim. Çok uslu çocuktum. Sonra çok ta çalışırdım. Falaka yemememin bir sebebi deo zamanlar son derece zayıf olmamdır. Zayıf ve çelimsizliğimi düşünür; fa- laka, sopa yememek için elimden gel- diği kadar çalışır, uslu dururdum. Çünkü eğer falaka yiyecek olursam mutlaka hastalanırdım. Dikkat edi- niz, mekteplerde ceza gören, dayak yiyen ekseriya sıhhatli, bünyesine gü“ venen çocuklardır, Bunlara ceza, da- yak pek o kadar tesir etmez. Uslu durmamakta bir bels görmezler. Hal- buki ben öyle değildim ki... İstanbula 324 senesinde gelmiştim. Hürriyet yeni ilân edilmişti... yerden gelen Tevfik paşaya sorulacak daha başka birçok suallerim vardı. — Memleketinzde eğlence hayatı nasıldır? Ne gibi eğlenceler vardır? — Bizde halk daha ziyade kendisini çalışmağa vermiştir. Eğlence hayatı birinci plânda değildir. Maamafih ha- Ğ yatımız da eğlencesiz değildir. Meselâ sinemamız var. Sesli, şarkılı filimler seyrediyoruz. Halk, şarkılı #ülmleri çok seviyor... — Tiyatro? — Tiyatromuz yok... — Radyo, Şarki Erdünde salgin ha» Gi Mindedir. Hemen hiçbir ev göremez$i- niz ki radyosu. olmasın, Radyo hal- kın en mühim eğlencelerinden birini teşkil eder. — Bizim radyomuzu dinliyor mu- sunuz? Ankarayı?.. Tevfik paşa, kendisine sevilen bir ahbabından bahsolunmuş gibi, gü- Tümsedi: — Aşağı yukarı memleketimizde en fazla dinlediğimiz yer Ankaradır. Ben kendi hesabıma, evime gider git- mez, radyomu açar ve Ankarayı bu- lurum. Ses çok güzel geliyor, neşriyat bizi tatmin cdiyor, — Radyomuzda ne gibi neşriyattan höşlanıyorsunuz? - Eski şarkılardan... Bilhassa be- nim gençliğime ait şarkılardan... Halk ta eski Türk musikisine bayılıyor. Böyle eskiden bildiğimiz, eski Türk musikinsine ait bir şarkı oldu mu zevkle dinliyoruz. Memleketimizde en sevilen istasyon Ankaradır, Bilhassa eski Türk şarkılarını pek severim.. — Dünyanın her tarafında olduğu gibi, memlekelimizde de gençler ara- sında aşirı bir sinema meyli var mı? Son derecede... Gençlerin sine- maya karşı alâkaları şayanı hayret haldedir, Sinema iptilâsı Şarki Er- dünde pek fazladır. Gençleriniz sporla meşgul mü- i dürler? Ne gibi sporla uğraşırlar? Bilhassa futbol... En küçük ço- cuklardan tutun, bütün gençler fut- bole çok merak ederler. At sporları, İ bilhassa cirid de pek makbul oyunla- rumiz arasındadır, — Edebiyat âleminiz? Türk edebi- yatile memleketiniz alâkadar mıdır? — Bugün Şarki Erdünde bulunan münevverler ya Türkiyede tahsil et- mişlerdir, yahut ta Türkiyede uzun müddet memuriyet hayatile bulün muşlardır, Bunun için münevver sınıf Türkiye ile, Türk edebiyatile çok ya- kından tlâkadardır, Bilhassa son on on beş sene evveline kadar Türkiyede çıkmış hiçbir roman ve risale yoktu ki bize gelmesin .Bugün birçok 'Türk edipleri Türkiyede olduğu kadar bi- zim memleketimizde de meşhurdur. Gazeteniz var mı? — Evet... İki gazetemiz var, — Teaddüdü zevcat usülü hâlâ ca | «Eski tnlebelik günlerimin zevkini bir türlü unutamam.» Tevfik paşanın yüzü ciddileşti: - Maalesef hâlâ var... Fakat mü- | nevverler teaddüdü Zzevcata meyletmiyorlar. Zaten bugünkü Şarki Erdün münevverlerinin iki mühim hususiyeti vardır: Birincisi teaddüdü zevcata katiyen meyletmemek, ikin- Gisi talâka hiçbir veçhile yanaşma- mak... — Medeni dünyanın her tarafında olduğu gibi, sizde de nakil vasıtaları kazaları çok mu? — Evet, en fazla otomobil kazaları oluyor, Otomobil meselesi bugün Şar- ki Erdünün en mühim derdierinden biridir. Memlekete nazaran çok fazla otomobil vardır. Yollar otomobillerle doludur. Mümkün olsa otomobil itha- lini tahdid edeceğiz. Çünkü çok fazla otomobil giriyor. Servet dışarıya aki- yor... — Memleketinizde en pahalı şey ne- dir? — Ev kiraları... Şöyle elelâde bir evin senelik kirası 100 İngiliz llirası- dır. — Sizde de kübik inşaat başladı mı? Acayip apartımanlar... - Çok şükür başlamadı, Esasen bizde apartıman da yok. Halkın apartıman hayatından hoşlanacağını tahmin etmiyorum, — Kübizm hiçbir surette Şarki Er- düne girmedi mi? — Henüz öyle göze çarpacak bir tesirini göremiyoruz. — «Medeniyet birçok asri memle- ketlerde aşkı öldürdü diyorlar, Şarki Erdünde aşk eski şiddetini kaybetmiş, ölmüş müdür? "Tevfik paşa, “zeki yüzünün üzerin- de bir elini dolaştırdı: — Her halde benim için öldü!... dedi. Ben merakla yüzüne bakarken o ilâ- ve etti: — İhtiyarladık artık... Maamafih dünya o kadar maddiyete doğru dö- nüyor ki hakikaten aşk her tarafta ölüyor. z — Gençliğinizdenberi düşünceleri» nizde büyük değişiklikler oldu mu? — Çok... Eskiden İstanbulda tale- be iken dehşetli Araplık davası güder- dik. Klüplerimiz vardı, Bunlar âdeta 'Türklerle mücadele halinde idi, Son- ra aradan seneler geçti. Sizden ayrı- mıştık, Birçok tecrübelerden sonras şimdi tamamile başka türlü düşünen insanlarız. Talebelik zamanımızdaki fikirlerin birçoğu kökünden değişti... — 324 senesinde ilk defa İstanbula geldiğiniz zamanki İstanbulla şimdiki İstanbul arasında ne farklar görüyor- sunuz? — 324 İstanbulu ile 1939 İstanbulu arasında fark mi? 324tarihile 1939 tarihi arasındaki farktan daha bü yük... Âdeta eski İstanbulu tanıya- madım... on | katiyen | | bunları işletmeğe yol TRAMVAYLAR istanbulda hangi hatlarda tramvay işliyebilir ? Diğer yerlerde ne yapmalıdır ? e gez Modem bir vasıta olmak hassası- | ni; bügün büsbütün kaybetmiş olan | tramvaylar İstanbulda dâ artık 15- lahat kabul etmez, şehri ve şehir- Yileri iktisaden faydalandırmaz bir | hale gelmişlerdir. Tramvaylar, bügün Taksim ile Be- yazıd arasındaki htalarda lâzım ol- duğu gibi nakliyat yapamıyorlar. 'Taksimden Sirkeciye ve yahut Tür- beden Galatasaraya tramvayla git- mek için 1914 - 1924 senelerinde ge- çirilen vakit, bir kaç senedenberi aşağı yukarı iki misline çıkmıştır. Şehrin bütün hatlarında munta- zam ve s#aali saatine uyan bir sey- rüseler yoktur. İstanbulda tram- vayla dakikası dakikasına değil, çey- reği çeyreğine bir yere gidilemez. İş tesadüfe bağlıdır. Böyle bir şeyi te- min etmek için ekseriyetle on, on beş dakikalık bir gecikme payı hesabla- mak lâzımdır. Tramvayların omormal aşağı süratle gitmeğe mecbur kal- malari, içlerine çok vakit bire ki- den fazla yolcu almalarına sebep ol- maktadır. Balık istifinde bile, kendinde ta- kat bulan baliklar sıçrayabilirler. Tramvaylarda Okımıldama imkânı yoktur. Bu tıklım tıklım gidiş ve ka- pıların kapanamaması bügün gripe meydan veriyor. Umumi harbde ti- füs yapardı. Normal süratin temin edilememe- si araba adedinin kâfi gelememesine sebeb olmaktadır. Bugün mevcud srabalardan fazlası bile bulunsa noktasından süratten | imkân yoktur. Bir arabanın bozulması veya yol- dan çıkması ve yahut çarpışması durmasını icab ettirdiği vakit, arka- dan gelen arabaların da durduğu ve tramvayların şimendifer olduğu vâ- kit şehrin bütün vasıtalarının bun- dan müteessir olduğunu sik sik gö- rüyoruz. Alemdardan Voyvodaya, "Tepebaşından Taksime kadar dizli- miş ve yahut Köprü üstünü başlan- başa kaplamış fasılasız tramvay trenlerini görmeğe hasret kaldığı- mız yoktur!. Bunlar tramvayların başlı başına kusuru olmakla beraber şehrimizin teşkilâtının da kusurudur. Sokakla- rmız çök dardır. Eğri büğrüdür. Çok dik yokuşludur. Ana yoller ise tram- vay yollarıdır. Bunları bile bile gene tramvaya takılıp kalırsak o vakit te tramva- yın demodeliğinin ve şehrin eskili- ğinin kabahatlerini biz hemşeriler kendi üstümüze almış oluruz. Yüzde dörtten fazla meyili yo- kuşlarda tramvayların ekonomik ol- madıklarını ve daha dik yokuşlarda ve inişlerde ise kelimenin bütün mânasile emniyetli bulunmadıkları- nı ve her dakika kaza yapabilecekle- rini bile bile yüzde beşten fazla bu- lunan Çapa yokuşunda, yüzde alti meyilli Lâlelilde, ve biraz daha dik olan Alemdarda ve hepsinden ber- bad ve yüzde yedi meylinde bulunan Şişhane yokuşunda tramvay işlet- mekte devam edersek ve bu dik yo- kuşlar yetişmiyormuş gibi yüzde se kizden eksik yapılması zor olan Azapkapı ve Perapalas arasına da tramvay döşemeği düşünürsek her şeyden evvel kendimizi mesul tut- mamız icap eder. Bugün Şişhane, Alemdar ve Lâleli yokuşlarından - teknik mânada - tramvaylar inip çıkamamaktadırlar. Şişhaneyi sökebilmek için Bankalar- da beklemek lâzımdır. Alemdarı çi- kabilmek için park kapısında sra beklemek, Lâleliyi inebilmek için de, iniş boyunca: arabayı dört beş kere İrenlemek icab eder, İleride trafik çoğalırsa Lâleli yokuşunu da bekliye. rek çıkmak mecburiyeti tevellüd ede- cektir, Bugün Taksim ile Beyand ara- sında arzuya yer birakmayan bir tramvay işletmesi, ne kadar uğraşıl- sa temin edilemiyeceği apâşikâr gö- sında yalnız motris kullanmak ve romoilk takamamak mecburiyeti var. dır. Atatürk köprüsünün yapılıp bit- mesinde fazla meded ummamulı- dır. Çünkü o tarafta da Zeyrek yo- kuşu ve Meyit yokuşu yerine yapılar cak yokuşlar vardır. Hem o zaman- Jarâ doğru arabalara böyle bire iki binmeği kabul etmiyecek kadar si- nirli ve titiz olacağız. O vakit iki misli araba lâzım olâe cak ve bu arabalara da o yollar gene yetişmiyecektir. Kaza ihtimali de ço- galmış bulunuacaktır. Bence İstanbulda radikal olarak yapılması lâzımgelen iş Taksim Beyazıd oarasındaki tramvayları sökmek ve şehrin çevre- sine dağıtmaktır. Şimdiki raylar ve arabalardan bir kaç sene sonra hiç hâyır kalmadığı vakit te bunları ted- rcen yeni sistem raysız tramvaya tahvil etmektir. Az meyilli ve oldukça geniş cadde. lerde tesis edilmiş bulunduklarından dolayı iktisadi ve emniyetli. olarak işliyebilecek hatlar ancak şunlar ola- bilir; 1 — Dolmabahçe - Bebek ve ilerisi (Ortaköyden. itibaren yollar genişle- tilmek şartile). 2 — Taksim - Mecidiye köyü kolları 3 — Kasımpaşa - Kâğıdhane (Ter- sane içinden geçmek ve yokuşlara tırmanmamak şartile). 4 Eminönü - Silâhdarağa 5 — Sultanahmed veyr Beyazıd » ekapı (Ramiye doğru uzatıla- ile ve bilir). 6 — Aksaray - Topkapı 7 — Aksaray - Yedikule, Bu yollar haricinde, — şehiri topografik teşekkülü tramvay işlet- meğe ekonomi, emniyet ve seyrüse- fer bakımından elverişli değildir. Taksim ile Beyazıd arasında ka- lan bütün hatlarda tramvaydan vaz geçmekten başka çaremiz yoktur. Şehrin bu kısmını kurtarmak şart- tır. Yokuşlar bize her gün diş bilf- yor. Normal otomobillerin #lati 1500 1i- raya kadar düştüğü gün bu kısım- larda tıkanma devreleri çoğalacak ve uzun sürecektir. Arabaların halini frenlerin kös- tekleme (o kabiliyetinin azalmasını, rayların aşınmışlığını ele alarak yal- nız bu veçheden İyileştirmeğe uğraş- mamız, meseleyi kökünden hallet. mek değildir. Böyle bir ıslah belki ratmanları memnun ve müsterih ede- bilir. Fakat biz vatman görüşüne göre hareket etmemeliyiz. Kusur tramvaylarda olduğu ka- dar şehrin bu mintakasının Arızalı ve âdeta bir dağ yamacı olmasında- dır. Bu mıntakada en çok yüzde ye- di meylinde çalışabilen Yaysız tram- yayların işlemesi bile ekonomi ve emniyet noktasından müsaid de- ğildir. Gene şehrin bir tepe şehri olma- sı ve İki yaka arasında 30 - 40 met- re derinliğinde bir Heliç bulunması işi (metropoliten) ile başarmamıza da mânldir. Yapılacak yegâne iş muntazam otobüs işlelmektir. Oto. büsler mevcud kusurların yüzde dok- sanını izale edecektir. Otobüslerin, tramvayların kusur. larını izale etmekten başka faydala- rı da olacaktır: Bir kere işliyecek 300 kadar Oto- büs bir kaç senede beş yüze yakın şoförün yetişmesini temin eder, Şoförün bir harb kıymeti vardır. Üç yüz otobüsle on binlerce askeri cepheden cepheye taşımak mümkün olur. 'Tramvaylar santrale düşecek bir bomba veya bir İnfilâk ile hemen Atıl kalıyorlar. Bu atalet ve yokluk pelkolojiyi bozar. Kâr getrimiyen, lüzumu azalan bip hattan ehemmiyetlenen bir hatta (Devamı 13 üncü sahijede) Yüksek mühendiş