İK Sb - “Nlieye Lisesi futbol şampiyonu oldu Deniz, Bursaya 2-1; Maltepe Kuleliye 2 - 0 galib geldiler Askeri Useler şampiyonluğunu kazanan Maltepe takımı Askeri liseler arasında tertip edi. len futbol şampiyonluğu maçlarına Şeret stadında talebelerden mürek- kep bir kalabalık önünde devâm edil miş ve Deniz lisesi ile Bursa, Kuleli ile Mâllepe takımları karşılaşmışlar- dır. Günün ilk maçını saat 11 de Şazi Tezcanın hakemliği altında Bursa ile Deniz lise ve harbiyesi'yaptı. Her | Iki ım bu müsabakaya Yazla ehem- miyet verdiklerinden en, kuvvetli kadrolarını çıkarmışlar ve şu şekilde diziimişlerdi: Deniz lisesi ve harbiyesi; Târık - İbra- him, Sadi - Vahit, Rasim, Eftal - Evcet, Nuri, Arif, Muzaffer, Ekrem Bursu lisesi! Remzi - Fehmi, Mahir - Melih, Raif, Sabri - Necdet, Sabahaddin, Sadeddin, Sşlâhaddin, “Necmi. Oyuna Bursanın hücümile başlan- dı. Enerjik oynayan Denizliler ilk da- kikalardan itibaren üstünlüğü kur- | mağa ve Bursa kalesini tehdid et- meğe başladılar, 8 inci dakikada de- marke vaziyette topu yakalıyan sol açıkları Ekrem vastasile birinci gol- i kolaylıkla yapmağa muvaffak ar. Bu gol Bursalıları harekete | getirdi. Yavaş yavaş açılarak oyunu mütevazin bir şekle soktular. ve 27 nci dakikada yaptıkları seri bir akın- da topu geri çevirmek istiyen Deniz müdefilerinden Vahitin kendi kale- sine yaptığı golle berabere vaziyete girdiler, İlk devre her iki takımın bi- rer sayısı ile beraberlikle neticelendi, İkinci devreye büyük * bir azımla başlayan Deniz takımı tekrar hâki- miyeti aldı, Tamamen “Bursa kelesi önünde geçen bu devre esnasında kazandıkları bir penaltiyi kaçıran Deniz futbolcuları #on dakikslarda sağ açıkları Ecvetin sıkı bir şütile galibiyet golünü yaptılar ve maç 2 - 1 Bursanın mağlübiyetile niha- yetlendi. KULELİ - MALTEPE Günün ikinci ve en mühim karşı- laşması Kuleli ile Maltepe - arasında yapıldı. Eskidenberi futbol omaçla- rında birbirine en fazla rakib olarak temayüz eden bu iki takımın bu kar- gılaşması da her zaman olduğu gibi şampiyonu tayin edecek olan final maçı idi. Her sene Ayni iki takım yâni Ku. Ieli ile Maltepe şampiyonluğu aralar rında paylaşırlar ve final maçı daima bu iki lise arasında ONE Bu kar Taraftarlarının büyük tezahüratı arasında $ahâya çıkan takımlar şu şekilde dizildiler; Kuleli: Rahmi - Faruk, Nahit - Yaşar, Abdi, Suphi - Muzaffer, Şefik, Nadi, Bürhan, Al, Maltepe: Ulvi, Ferda, for, Ali, Bedri, Kemal Şazl Tezcanın idare ettiği maça Maltepenin soldan yaptığı seri bir hücumla başlandı. Dakikalar ilerle- dikçe Kulelinin Maltepeye nazaran daha atak oynadığı ve yavaş yavaş harli bir üstünlük temin ettiği görü- lüyordu. Aralarında güzel anlaşma yapan Kuleli muhacimlerinin bilhas- sa sol taraftan yaptığı hücumlar Rifat - Münir, Küâmran - Salâhaddin « Necati, Muraf- İ Maltepe kalesi için heran tehlike ya- İ ratıyordu. Fakat çok genç olan mu- hacimler müteaddid kereler kaleci ile karşı karşıya kaldıkları halde tec- rübesizlikleri yüzünden netice alamı- yorlardı. İlk devre her iki takımın diğinmeleri altında golsüz olarak be- rebere neticelendi. Ikinci devreye Maltepe büyük bir gayretle başladı. İlk devrede çok fazla çalışan Kuleli oyuncularında yorgunluktan mütevellit bir durgun- luk göze çarpıyordu. Bünden istifade etmesini bilen Maltepe derhal oyun Üzerinde hâkim vaziyete geçti ve 8 inci dakikada sağ açıklarının avut çizgisine kadar götürerek geriye or- taladığı topu merkez mubacimleri Ali nefis bir şütle kaleye sokarak ta- kınının galibiyetini taraftarlarına müjdeledi. Bu sayı Kuleliler üzerinde büyük bir tesir yaptı, Oyunlarını bozarak gelişi güzel oynamağa başladılar. Fırsatlardan zamanında istifade et- mesini bilen Maltepenin tazyiki faz- Talaştı. 21 inci dakikada yine sağ açıkları Kemalin avut çigisine kadar götürerek geriye ortaladığı topu sağ İçleri Bedri sıkı bir şütle kaleye gönderdi. Kuleli kalecisi bu topu ayakla karşılamak istedi ve top ba- cakları arasından kaleye girdi. Oyunun bundan sonrasi büyük bir didinme arasında cereyan etti ve ne tice değişmeden Maltepenin 2-0 galebesile ve askeri Hseler futbol şampiyonu olmasile nihayetlendi. Kuleli, Bursa ve Deniz liseleri ta- kımlarının puanları müsavi olduğun- dan şampiyonanın Ikinci ve üçüncü. sünü tayin etmek için aralarında birer maç yapacaklardır. Maltepelileri kazandıkları şampi Deniz v6 Bütrsa liseleri maçtan evvel bir arada ze. Romanya mili maçının tafsilâtı Rumenlerin 4 golünü de merkez muhacimleri yaptı Rumen merkez muhacimi Yunan kalesi önünde Şehrimizdeki yaptığı maçlardan sonra Yunanistana giden Romanya futbolcularının yortu tatilinde o Yu- nan milli takimile yaptığı müsaba- kayı 4 - 0 kazandığını evvelisi gün telgraf havadisi olarak bildi Bu karşılaşma hakkında Yunan gazetelerinden aldığımız taf- silât şudur: On bini aşan büyük bir kalabalığın doldurduğu Panaftinaikos stadında cereyan eden bu maça Yunan takımı Atina, Pire ve Selânik klüplerinin oyuncularından teşkil edilen bir kadro İle ve şu şekilde çıkmıştır. Rimbas - Gasbaris, Papadopulos- Kundilis, Helmis, Remindus - Mia- kis, Marupulos, Vikelidis, Simyonidis, Çuçuz. z Oyun baştan aşağı Rumen takımı- nm hâkimiyeti altında geçmiştir. Yunanlılara nazaran daha cüsseli ve boylu olan Rumenler havadan” oy- namışlar ve fazla muvaffak olduk- ları bu oyun tarzını Yunanlılara ka- Yunan oyuncularında son günler- de yaptıkları fazla maçlardan mü- tevellit bezginlik ve bir nevi isteksiz- lik göze çarpmıştır. İlk devreyi 1 - 0 bitiren Rumenler ikinci devrede tazyiklerini fazlalaş- tırmışlar ve üstüste üç gol daha çi- karmışlardır. Dört golü de İstanbu- Tun çok iyi tanıdığı Rumenlerin meş- kur merkez muhaelimi Beratki yalnız başma yapmıştır. Yunan takımının teskil (tarzının yanlışlığı yüzünden tek seçici B. Kamburupolos gazetelerin hücu- muna maruz kalmıştır, Yunan takı - mıridâ yalnız sol açık muvaffak ol. muştur. Bükreş muhteliti3 Atina muhteliti 2 Rumen takımı, Atinada ikinci maçını da kazandı Atina 9 Şehrimizde bulunan Rumen muhtelit takımı dün de ikin- ci maçını Panatinaikos stadında bin- lerce seyirci önünde Atina muhteliti- ne karşı oynamış ve bundada 3-2 galip gelmiştir. Hakem vazifesini o Yunanlılardan B. Cici yapmıştır. Yunanlılar, bu ikinci maçte, ilk maçtan daha İyi ve verimli bir şekilde oynamışlardır. İlk devrede Rumenler iki gol yapmışlar ve Yunanlılardan da iki gol yemişler- dir. Yunanlılar ikinci devrede gali- biyeti kazanmak için canla başla oy- namışlar ise de muvaffak olamamış- Jar ve bir gol daha yiyerek 3 - 2 mağ- lüp olmuşlardır. Rumen takımı ,son maçını perşem- be günü Pire muhteliline karşı oy- nıyacaktır. Türkiyede ilkmektep tesisi- nin yüzüncü yıldönümü Türkiyede (Tanzimatı hayriye) nin flânından sonra İlk rüştiye mektep- leri (İlkmekteb) tesisinin yüzüncü yüdönümü münasebetile bazı mual-. Mimler maarif müdürlüğüne müracaat ederek bu yıldönümünün tesid edil- mesini istemişlerdir. Maarif müdür- Jüğü, muallimlerin bu taleplerini Ve- kâlete bildirmiştir. Vekâletten gele cek cevaba göre hareket edilecektir, SARAY ve BABIALININ IÇ YUZU SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM Tercüme, Iktibas-hakkı mahfuzdur Tefrika No. 265 Abdülmecid cücelerinden birinin saf aşkı ve padişaha itirafı Suikasdcılar kendilerine (martyr)ler ünvanını veriyorlar. (Mektup sahibi bu tabiri şüheda diye tercüme edi- yor.) Serasker kapısında istintak de- vam ediyor. Âli paşa, Şeyhislâm, iki rels... Mevkuflar Kulelide bulunduruluyor. Şimdiye kadar bilinen 62 kişi tevkif edilmiştir. Suikasd şefleri cüretkârane cevap- lar veriyorlar. Zatı şahane pek müteessir görünü- yor; cumartesi ve pazar günleri çık- tı. Bazı Leh ve Macar mülteciler de sul- kasdcılar arasındadır. Mabeyinci Mehmed efendinin de tevkif edildiğinden bahsolunuyor. Pa- dişaha meşum haberi Âli paşa verdi. Daha ziyade tafsilât için Presse d'ori- ent'ı görünüz. Zatı şahane (bir kelime okunama- dı) ne karar verecek? Dostlarımız için korkuyorum... Muhafızların miktarı iki kat artti rıldı. Avrupa haberleri de iyi değil. Moni- törü görünüz. sl Dokalıklar meselesinde İtalya işleri karışıyor. Bir kongreden büyük birşey umulmuyor. Fransa ile İngiltere arasında münâ- sebetler soğuk. Gazeteler arasında Ende Pandansta 3 eylül tarihli mektubu görünüz. Burada Çerkes muhacirlerin mevcu4 diyeti zihinleri tahdiş ediyor. Belediye ve gâvurlar tarafından im- zalanmiş eshami cedid sulkasderların şikâyetlerini celbeden sebeplerden idi. Kâmil bey -Mahşer Midillisi, teşri- fatçı- endişe içindedir. (Mektup sahibi burada Kâmil beyin fransızca söyleyiş tarzını taklid ede. rek onunla eğleniyor.) Nasıl derler ... Barozzi bel... Kon... Kon... Kondan başlıyor... Ha... Kons- piretlen (eonspiration) odemek isti yor) Geçen pazar günü Kâmil bey (Ka Jender)de başında daha büyük ve da- ha alaturka bir serpuş taşıyordu. Kor. kuyor. Halil bey Büyükdere rıhtımında Sa- rıyer Türklerinin geçtiğini gördükçe Kurandan ayetler okuyor. Franko kendisine (Kâtip efendi) dis ye hitap etmememiz için bize ricalar. da bulunuyor. Müsteşar da namazları ve nefes al- dıkça of... Ofları arttırdı. İyi işler görünüz ve Allah aşkına çabuk geliniz. Sizi bindefa kucaklarım sizin Barvoazl'niz Bu imza sahibi kim idi? Bunu öğ- yenemedik. Ancak sadrazam Âli paşa ile görüş- tüğünü yazdığına, Kâmil bey gibi ba- zı devlet ricalini iyi tanıdığı, Kabuli efendi -paşa- ile aralarında teklifsiz. lik derecesinde münasebet bulunduğu mektubunun ifadesinden anlaşıldığı. nâ göre pek girgin birisi olacak, Bu mektupta en ziyade üç nokta nazara şayandır: — (Dostlarımız için korkuyorum.) cümlesi, Mektup sahibinin başlarına belâ gelmesinden korktuğu bu «dost. Jar. kimlerdi? Böyle bir korku hissetmek için mek: tup sabibinin bu «dostların» vakada zimedhal olduklarını bilmesi icap et- mez mi? Barozzinin bu mektubu (numara 1) işaretini havi ise de Kabul! paşanın görebildiğim evrakı arasında Kuleli vakasından bahseden diğer bir mek- tup ve varakaya tesadüf edemediğim için bu iki suale cevap bulmak müm. kün olmadı. 2 — Suikasdeılar arasında parola- nın Abdülâziz isminin iki parçasından ibaret olması mürettiplerle sultan Azi- zin validesi arasında münasebet bu- Yunduğu yolundaki rivayete vaşsultan Reşadın yukarıda yazdığımız sözüne bir müeyyide gibi telâkki edilebilir. 3 — Sulkasdı tertip edenlerin şeralt- çi oldukları şayi olması üzerine yeni fikirli geçinenlerin kendilerine çeki, düzeh vermek yani riyakârlığa meyle- derek, hattâ kıyafetlerini biraz değiş- tirerek eski fikirli görünmek zarureti. ni hissettikleri anlaşılıyor. Bu tesir o kadar kuvvetlenmiş ki hi- ristiyan memurlardan biri bir gürültü çıkarsa bir belâya uğramamak için kendisine müslüman olduğuna zehap husule getirebilecek hitaplarda bulu- nulmamasını arkadaşlarından rica ediyor! Mektupla bu cihete taallük eden fıkralar o günlerde yeni fikirli. lerde medeni resaretin derecesini bi- ze pek açık gösteriyor! Cücenin aşkı! Abdülmecid sarayındaki cücelerden Efendi Ahmed kadınlar arasında bir bebek gibi itibar görürdü; padişahın da en mergup bir tıflısı idi o! Ahmed pek küçük yaşında saraya alınmıştı. 1850 senesinde bıyığında, sakalında tüy bitineğe başlamıştı. Halinde bir başkalık hisolunuyordu; ir de itinası arttığı görülüyordu. Bu hal şüpheler uyandırdı, Harem içine salınmış bu kuzucuk kendine göre bir koç mu olmuştu? Kadınlar nezdindeki itibarını gizli sebeplere atfetmek mi lâzım geliyor. du? Kadınlarda garip hevesler olmaz ya! Kimbilir! Şu şüpheler derhal sultan Mecide aksetti. Başka bir padişah, meselâ cedlerins den dördüncü sultan Murad, hattâ kendi babası ikinci Mahmud gibi kan döker ve hiddeti burnunda birisi olsay- dı zavallı cücenin derhal «Kârı itmam; ediliverirdi. Fakat zaten pek kıskanç tabiatlı ol. mıyan sultan Mecid bu haber üzerine gülmekten kendini alamadı. Olsa, ol sâ Ahmed bazı küçük cariyelerle biraz oynaşmış olacaktı! En gözde cücesinin sözleri, tavırları gönlüne nasıl inşirah verir idiyse bu hali de iptida öyle hoşuna gitti! Am- ma sonra böyle bir söz ortaya çikin- ca artık Efendi Ahmedin ayağını ha- remden kesmek münasip olacağını dü- şündü. Hattâ haline bakmıyarak bir kaba- hat işlemiş ise cücenin saraydan büs- bütün uzaklaştırılması da kendisine zaruri göründü. Ancak Abdülmecid emin olmadan cücesini feda etmek istemedi, Ahme- di bizzat sorguya çekmeğe karar verdi, Efendi Ahmed kendisinden şüphe edildiğini anlamış, büyük korkuya düşmüştü. Saraydan mı çıkarılacaktı? Bir yere mi nefyedilecekti? Sarayda işittiği eski vakalar gözlerinin önüne ölümü bile getiriyordu! Böyle sıkıntılı düşüncelere daldığı sırada padişahın çağırdığı kendisine haber verilince Efendi Ahmed sıfırı tüketti; titreye, titreye huzura çıktı ve hemen hünkâ- rın ayaklarına kapandı; merhamet di. ledi, Cücenin bu halinden Abdülmecidin merakı arttı. Acaba Ahmed tahmin ettiğinden büyük bir kabahat mı işle- mişti? Sakın, kendi gözdelerinden bi- isi ile mercimeği fırına vermiş olma- sın! Acaba cücenin ağzından ne deh- şetli bir itiraf duyacaktı? Efendi Ah. med işte itiraf ediyordu: — Evet padişahım! Benim cüretim, suçum büyük! Ben güzel Emineyi (1). seviyorum. Fakat onun benim bu sey» damdan hiç haberi yoktur. Bana acı. yınız efendimiz! Eğer beni çırak edecekseniz ona da irade buyurun; benimle beraber çık- sın da evlenelim! Sultan Mecid kahkahayı salıverdi, Hatırına neler gelmişti! Ne işitiyorduf Cücesi âşıktı! Ahmedin Emineyi gayet saf bir aşk ile sevdiğini, kendisile istihza edece- ğinden korkarak bu muhabbeti kıza açamadığını öğrendi. Ahmed padişahın dizlerine sarılıyos, yalvarıyordu! Abdülmecid hem gülüyor, hem za- vallı cücesine acıyordu. Fakat bu bebekle hemen üç misli bo yundaki iri, yarı kız arasında sevişme nasıl olacaktı? Bunu kestiremiyordu! (Arkası var) ; eksik (1) Saraydaki ismi ne olduğu malüm olamadığı için çırak edildikten sonraki smile yadetmek zarür! görüldü.