31 Kânunuevvel 1933 AKŞAMDAN AKŞA| Yeni Maarif Vekili Hasan Âli Yücel Maarifin başına Hasan Âli Yücel getirildi... 41 yaşında, genç bir Vekil... Böylelikle, Devletin en yüksek idare kadrosuna bir nesil sonrakilerden kıymetli bir uzuv ilâve edilmiş olu. yor, Bazı rejimler bütün işleri ihtiyar. lara bırakmışlar, bazıları da münha- Sıran gençlere teslim etmeği şiar di- ye ileri sürmüşlerdir. Biz ne o tefri- İe, nede bu ifrata kaçmadığımızı göstermiş oluyoruz. İhtiyarın basi- ret ve bilğisile gencin atılganlığım, hamle kabiliyetini mezcediyoruz. Hasan Âli Yücel, maarif, matbuat ve! arti gibi üç en ehemmiyetli kültür di istidadı, sa'yi, ciddiyeti, istikame- tile sivrilmiş, umumi sempati kazan- | mış bir münevverimizdir. Vekâlete gelmesi üzerine etrafında derhal bir memnuniyet hâlesi doğüverdi: «Tam ehli bulundu!» deniyor. En çok Vekil değiştirmesile maruf olan maarifin bütün çetin işleri, ak- saklıkları, sakatlıkları — B. Hasan Âli Yücel'in ehliyetini bildiğimiz İçin eminiz ki — artık yoluna sokula- cak, tamir ve ıslah edilecektir. Gerçi pek güç, pek girift bir İş. Hattâ devlet işlerinin en çetini ve girifti. Çünkü aslı manevi. Ne taraftan başlamalı? Bugünkü vaziyette biliyoruz ki hoca mukdarı kâfi değil Fakat mesele yal- nız mıkdarda mı? Keyfiyet noktasın- dan da en iyi münevverlerimizi ho- calığa celbetmek lâzım. Bu da bütçe işidir. Başarılı bir Vekil, hükümet arkadaşlarımı maarife aslan payı ver- meğe razı edebilir. Başka çaresi de yoktur. Nitekim ucu paraya dayanan daha ne muazzam ihtiyaçlarımız var: Mekteb çağından evveikilerin yetiş- tirilmesi, mekteb çağını geçirmişle- > rin tahsili gibi dünyanın birçok yer- lerinde maarifin iki kocaman kolu halinde beliren teşkilâtın yaratılma- sına bizde henüz başlanmannıştır. Mekteplerimize girip sekiz on sene ömür sarfettikten sonra çıkanların Çoğu bir baltaya sap olamıyan yarı münevver işsizler halini alıyor. En büyük idealleri küçük memur olmak! Tahsil cihazının pratik hedefi olma- Sı, mezununa behemehal — velev kü- çük — bir meslek vermesi lüzumunu her adım başında hissediyoruz. Ana eserlerimiz telif edilmemiş bu- lunuyor; lügatlerimiz yok, ansiklope- dilerimiz yok, tercüme muhalledat kütüphanemiz yok, klâsik sayılacak eslâf eserlerinin rötuşlu bir dergisi yok... Kırk bin köyün otuz yedi bininde mekteb yok... Bunlardan beherini başarmak bir Vekilin namını ebedileştirmeğe kâ- fidir. Fakat Hasan Âli Yücelden yıl maz mesaisile, azim ve iradesile, teş- kilâtcı kabiliyetile, ikna ve sempati- sile bütün bunları hep birden başar- masını bekliyoruz. Onun muvaffakiyeti yalnız şah. sma değil, nesline ve içinden yetiş- tiği maarife, matbuata veC. HP, sine de aid olacaktır, (Vâ - Nü) m men erman Trabzona sis düdüğü konacak Denizbank, görülen lüzum üzerine Trabzona bir sis düdüğü konmasına karar vermiştir. e ramanimasanı ŞEHİR HABERLERİ Çocuk bahçeleri Belediye reis muavini elverişli yerleri geziyor Çocuk bahçeleri için hazırlıklar İerlemektedir, Bu iş için Belediyenin elinde elli bin liralık bir tahsisat vardır, Kaymakamlıklar, mahalli Par- ti başkanlarile beraber kendi kazaları dahilinde Çocuk bahçesi ittihazına elverişli ne kadar müsaid arsa varsa bunların birer listesini hazırlıyarak Belediye reisliğine bildirmişlerdi. Be- lediye reis muavinlerinden B. Rauf, üç gündenberi yanında mahallin kay- makamı ve mimar B. Tevfik olduğu halde kazalardan gelen listelerdeki arsaları birer birer gezerek tedkikat- ta bulunmaktadır. Bu arsalardan bir kısmı”Çocuk bah- | çesi yapılmağa elverişli görülmüş, bir kısmı da beğenilmemiştir. kadar Beyoğlunun Şişli, Taksim, mer- kez nahiyelerile - Eminönü ve Fatih kazalarının bazı nahiyelerini gezen B. Rauf diğer kazalardaki tedkikleri- ni de bitirdikten sonra her kazada açılacak Çocuk bahçelerini kati ola- Yak tesbit edecektir. Temizlik mücadelesi Öğretmenler talebeyi daimi surette irşad edecekler Vali ve Belediye reisi Dr. B. Lütfi Kırdar, şehri pek pis ve bakımsız bul- muş, temizlik işlerine büyük bir ehem- miyet vererek bazı tedbirler aldır- mıştı. Vali, şehrin temizliğinde mek- teplerin de mühim rolleri olduğunu düşünerek maarif müdürlüğüne emir vermiştir, Vali bu tebliğinde İstanbul- da talebe ve munllim mevcudüne gö- re yüz bine yakın mekteb mensubu bulunduğunu ve bunların şehri te- miz tutmak hususunda göstereceği itina sahasında zoühim faydalar te- min edileceğini kaydederek icab eden tedbirlerin alınmasını maarif müdü- ründen istemiştir. Maarif müdürü B, Tevfik Kut dün İstanbuldaki bütün İlkmekteplerin baş muallimlerini davet ederek Vali- nin tamiminden bahsetmiş, talebenin sokaklara, sınıflara kâğıd, çöp vesai- re atmamaları, ortalığı kirletmemele- Ti İğin öğretmenlerin talebeyi daimi snette Irşad etmelerini istemiştir, Maarif müdürü, bu şifahi izaha- tından başka şehrimizdeki bütün mekteplere hitaben bir tamim hazır. lamıştır. Bu tamimde talebenin te- mizliğe gösterecekleri ehemmiyet te- barüz ettirilerek ve sokakların, suf- ların kirlenmesindeki terbiyevi mah- zurdan da bahsetmektedir. Adalar vapur tarifesinde değişiklik yapıldı Denizbank Adalara mahsus kış ta- rifesinde değişiklik yapmıştır. Köp- rüden Adalara 20,15 de hareket eden son vapur yeni tarifeye göre yarım saat daha geç olarak 20,45 de ve Ada- lardan Köprüye 18,15 de kalkan son vapur da 18,50 de hareket edecektir. Yılbaşı münasebetile bu gece Ada- lara Köprüden son vapur sabaha karşı saat 3 de kalkacaktır. Şimdiye | Karilerimizin mektupları Yılbaşı piyangosu Üsküdardan bay Süleyman ya- ziyor: «Yubaşı piyangosun yl sonu piyangosu mudur ki, 31 kânunu- evvel gecesi 20 de çekiliyor. Ma- dem ki bu, bir talih deneme işi- dir, gece yarısından sonra, yani yeni seneye girdikten sonra çe. kilmesi lâzım gelir, Cevap: Talihlinin yeni seneye neşe için- de girmesi için böyle tertip edil- miş oisa gerektir, Edirnekapı - Münzevi yolu Bir kari: en aldığımız mek- nun pek bo: celbedilmektedir. Hastasına imdad etmeyen doktor Kasımpaşada Kulaksızda Fırın sokağında 21 numarada B. Asım Güleryüz, kendisini ücret muka- bilinde daima tedavi eden bir dok- tora geceleyin ıztirap halinde mü- racaal elliğini, fakat doktorun bakmadığını yazıyor. Biz dokto- run isnini teşhir etmiyoruz. Fa- kat alâkadar makamdan, şikâyet- çi ile temasa göğerek - iddia doğ- ru ise - insafsızlık eden doktoru suale maruz rakmasını dileriz. Deniz ortasında kalan genç Altay vapuru kazazedeyi tam zamanında kurtardı Büyükçekmece köyünde otuz iki yaşlarında Mehmed, otuz yaşlarında başka bir Mehmed ve yirmi sekiz yaşlarında Salâhaddin isminde üç kişi bir olup ayın yirmi altıncı günü, Sabahaddinin moörlü kayığına bi- nerek balık tutmak üzere Marmara Ereğlisine doğru açılmışlardır, Bun- lar üç gün avlandıktan sonra döne- rek Beşiktaş civarında Emin paşa İs- kelesine inmişlerdir. Babahaddin, burada iki arkadaşı nı bırakmış, kendisi de motörü kul- lanarak Çekmeceye doğru ilerlemeğe başlamıştır. Fakat motör tam Çekme- ce açıklarına geldiği zaman istop et- miş, ve suların akıntısına kapılarak Silivriye kadar gitmiştir. Sabahaddin. dalgalarla mücadele etmekte olduğu ve hayatının son dakikalarının yaklaştığını hissettiği bir sirada uzaktan bir vapurun gel- diğini görmüş, hemen molörde bulu- nan bir bez parçasını sallamak sure- tile imdad istemiştir. Çanakkaleden İstanbula gelmekte olan Altay vapuru süvarisi bu istim- dadın farkına varmış ve geminin İs- tikametini değiştirerek kısa bir za- man sonra Sabahaddinin motörüne yaklaşmıştır. Bu sırada motör, dalga- lara mukâvemet edemiyerek parça- lanmıştır. Altay vapuru mürettebatı Sabahaddini gemiye alarak İstanbu- la getirmişlerdir. | Tin diğer havayici zarüriyesi etraflın- Yiyecek maddeleri Ekmek işi pazartesi günü halledilecek Belediye iktisadi müşavere heyeti pazartesi günü tekrar toplanacaktır. Heyet geçen toplantısında şehrin ek- mek işlerini esaslı surette tanzim et- mek için değirmenci ve fırıncılarla temas etmiş, bunların noktasi naza rını dinlemişti, İstişare heyeti, pa- zartesi günü yapacağı toplantıda ek- mek meselesini kati surette hi 1e- ğe çalışacaktır. ” heyeti, ekmeğin hem fia- tini uc mak, hem de evsafını 1$- lah etmek esaslarını araştırmaktadır. Ekmek işi hakkında verilecek karar- dan sonra heyet, süt, yağ, et gibi şeh- da tedkikler “yapacaktır. Mektepler bugün tatil ediliyor vi nn asebetile bugün öğle den itibsren çarşamba sabahına ka- dar bütün mektepler tatil edilecek- tir. Derslere çarşamba sabahı başla- nacaktır. Ufaklıklar Bronz 5 kuruşluklarla, 100 paralıklar ve nikel kuruşlar tedavülden kalkıyor Hükümetçe ittihaz edilen karara göre yarından itibaren bronz beş ku- ruşluklarla yüz paralıklar £wnikel bir kuruşluklar halk arasmda tedavül etmiyecektir, Ancak bu meskükât 1939 tarihinden itibaren bir sene müd, detle Merkez bankası gişelerine gö-” türüldüğü takdirde tebdil edilecekler» dir, Sermayelerinin yarısı devlete! ait fabrikalarda yeni idare | Sermayelerinin yarısı devlet tara- fından temin edilmiş fabrikalar hak- kındaki kanun sene başından itibaren tatbik edilmeğe başlanacaktır. 1 kâ- nunusani pazara rasladığı için, yeni kanunla yeni bir şekilde idare edile- cek olan müesseseler pazartesi günün- den itibaren kanunun emrettiği şe kilde çalışmağa başlıyacaktır, Bu husustaki hazırlıklar ikmal edil- miş, kanuna tâbi olan müessese ve Anonim şirketler kendi kendilerini feshederek yeni idarelere devredil mişlerdir, Karadenizde serseri bir torpil ve bir mayin Karadenizde Elmastabye denilen mevkiden 3 mil açıkta mayine benzer bir cisim görülmüş, keyfiyet denizel. lere tamim edilmiştir, Geçenlerde Şilede görülen torpili imha için dün bir müfreze gitmiştir. Limanlar umum müdürü Ankaradan geldi Limanlar umum müdürü ve Deniz ticareti müdürü B. Müfld Deniz An- karadaki temaslarınıbitirerek dün şehrimize dönmüştür, Bay Amca Yılbaşı gecesinde !.. SOHBET: Edebiyat ı MEDİH — Bir sanatkârın kendine güvenmesi, istidadına, hattâ isterse niz bir dereceye kadar dehâsına inan- ması lâzımdır. Hiç bir iddiası, kabi- liyetine ifimadı olmıyan adam niçin yazsın, resim yapsın, heykeller, bes- teler vücude getirsin? Eseri beğenil mediği zaman kızan, köpüren sanat- kârı da bunun için - kendislle bir fikirde olmadığım zaman dahi - s€- verim. Onun için eserinin güzelliği âşikârdır; bunu göremiyenlere kö- pürür; onları hakkı teslime davet et mek ister. Daha da ileri gideceğim: Kendi kendini övmesini de hoş gü- rürüm, Eski şairlerimizin fahbriyeleri ne kadar güzeldir... Fakat bir sanatkâirm kendini medhettirmesini, kendisine edilmiş en küçük iltifatı herkeslere bildirmek istemesini bir türlü anlıyamıyorum. Kendimden bahsedebilirim; başkası- nın beni övmesine pek tahammi- lüm yoktur. Sıkılır, hemen sözü de- ğiştirmek isterim. Kendini arkadaşlarına medğhetti- ren, hakkında pöhpöhlü yazilar yaz. dırtan sanatkâra itimadım yoktur. — Kendini tanıtmak istiyor. Hak- kı değil mi? — Ben kendilerini tanılmağa ça- hşan, bunun için eserlerine dair, az çok meşhur bir muhatrirden yazı istiyen gençlerden, yeni başlıyanlar- dan bahsetmiyorum. Onlar için de kimseye baş vurmasınlar, keştedilme- yi beklesinler denebilir, fakat bu fazla sertlik olur. Sabırsızlıkları ma- yur görülebilir. Ben bir mecmuada, bir gazetede biribirlerini medheden, alkışlıyan, belki kendileri kadar da tanınmamış kimselere büyüklükleri- ni, dehâlarını ilân ettirenleri kasde- diyorum. Bana öyle geliyor ki onla- rın da, kendilerine inanmak için et- raflarından alkışlar duymağa, bu- runlanna buhurdan tutulmasına ih- tiyaçları var. El ele verip kendileri- ni etrafa kabul ettirecekler; fakat evvelâ kendileri kabul edecek... Bari kendilerini medhettirdikleri adamların anlaşiyışına oemmiyetleri olsa! Çoğu zaman o da yok; sadece aldatmak ve aldanmak istiyorlar. u YIL SONU — Edebiyatta ancak şiir, bir tablonun, bir heykelin, bir beste- nin sanat eseri olduğu mânada bir sanat eseridir. Sanat eseri mevzuğu ile şekli biribirinden ayrılmıyan şey- dir. Romanın, hikâyenin, essai'nin mevzuğu ile şekli ayrılabilir; onlar, Paul Valöry.nin dediği gibi hulâsa e dilebilir, tekrar anlatılabilir, tercüme edilebilir. Roman, hikâye, tiyatro, cssaj alâka gösterilmeğe lâyık şeyler de ğildir demek istemiyorum; fakat saf birer sanat eseri değildir. Bunun içindir ki edebiyat denince evvelâ şiir hatırmıza geliyor; ötekiler, ne kadar cazib olursa olsun, insana ni- hayet bir eksiklik hissi veren Şşey- lerdir. Bugün biten yılın getirdiği güzel- likleri düşününce de bittabi evvelâ şiirleri hatırlıyorum. Yahya Kemal'in «Mihrabağı ını okuduk; yarınki Fotomagazin'de de belki en miükem- mel eseri olan «Hazan» gazelini oku- yacağız. İnsan'da «Bir tepeden» ağlı manzumesile yine Fotomagazin'de «Tanburi Cemil'in ruhuna garebi çıktı; fakat bunlar 1938 den evvel yazılmıştı. Nurullâh Ataç (Devamı 4 üncü sahifede) — Yübaşı eğlenceleri hoşuma git- 1 BE nee man m nek önle ... Pakat gece yarısı lâmbaların einmesina hir türlü aklım ermiyor... çam yilan yerl la, karanlık bir tünelden g ", pin ne faydası vardir, anlar