Fevziye hanımın evine girerken, Şevkinin onu öldürmeğe hiç niyeti yoktu. Fakat hâdiseler arzusunun fev- kinde cereyan etti. Kapısının may- muncukla açıldığını işitince, zavallı kadın, zengin olmasına rağmen yap- yalnız oturduğu bü tehha evde, kork- madan hırsızın karşısına çıkmıştı, Adam elindeki âletle ev sahibesinin başına indirdi. Şevkinin bu, ilk cinayetiydi. Maa- mafih ayakları dibinde kadının cansız olarak yattığını v> fazla da üzül medi, Yatak odasına kegel Çekmeleri aç ta ve dukça mühisi, #irikmiş bir e | i ğın parayı toparlayip öebine attı. Na- | kidle iktifa ederek'başka hiçbir şeye dokunmadan çıkıp gitti. Arkasından iz bırâktiadığına emin- di. Köşe başında duran küçük, modasi | geçmiş spor otomobiline koşarak ât- ladı. Yolunda: — Benden kimse şüphelenemez! - diye düşünüyordu. « Şimdiye Kadar hiç hırsızlık yapmadım. Ufak tefek komisyon işlerile $#beşgul diye tan nırım. Bugün yaptığım bu cinayet te- sadüfidir. Kahvede Fevziye hanımın ihtiyear ve çok zengin olduğundan bahsediyorlardı. Aklımdan, istifade et- mek geçti.» Buna rağmen pek korkuyordu. Gay- ri ihtiyari, elini boğazına götürüyor. | | nereden zuhur ettiğini, bir türlü, mu- du. «— Ne olursa olsun, yaptığım İş ci- nayettir; cezası da ölümdür. Ya oto. mobilimi görüp de:numarasını aklın. da tutan olduysa?... Telâşı beyhudeydi. Zira bu kış gecesinde, şehirden Bas | riç olan bu tenha caddede gelen ge- çen yoktu. Lâkin, ihtiyat olsun diye, ne olur ne olmaz, şaşırimaca yapmak istedi, Civarda oturan tanıdıklarına bir celebin evine uğramağa karar verdi Bu adamla arasıra iş yapardı. Geç vakit kapısını çalması da herifin dikkatini celbetmiycekti, Zira bii saalte buluş- tukları sık sık vakiydi: Lâkin, adamı evinde bulamadı. Av- dette, yolun üzerinde, otomobilin pro jektörleri ışığile yerde bir karaltı gör- dü. Hemen frenleri sıktı. Atlayıp bak, tı. Kanlar içinde bir cesed! Bu, demin evine uğradığı celebdi, Şevki onu derhal tanıdı. Adam buz gibiydi. Herhalde öleli epey olmuştu. Kanlar donmuştu. Belli ki, kendisini bir otomobil çiğ- nemiş, kaçıp gitmişti. Tekerlek izleri de zalen toprakta görünüyordu. O sa. attenberi de buralârdan kimsenin geç. memiş olduğu anlaşılıyordu. Şevki, hiç hassas değildi. Ahbabının ölümüne acınıp çırpınmadı. Kafası kendi derdile meşguldü. Bu keşiften ne suretle istifade ede- bileceğini düşündü. «— Ben öbür tarafta kadını öldür- düğüm sıralarda celep de burada çiğ- nenip ezilmiş. Eğer polise bu kazayı benim yaptığımı söylersem öteki işte | zerre kadar alâkadar olmadığımı isbat etmiş olurum...» Fikrini beğendi. Hemen atlıyarak, en yakın giti, - Yolda kaza ile bir adam çiğnedim. Helecan, üzüntü içinde baş ucunda epey vakit geçirdim. Korkuyorum. Ni. hayet gelip size haber verdim. Dikkat. arabasına sizlik yüzünden adam öldürmüş olu. | yorum. Cezası, neyse çekmeğe hazı- rem... Öyle meyus, öyle perişan bir hali vardı ki, polisler onu teselli ettiler: - Cezası azdır. Biraz yatar, kurtu lursunuz! « diyorlardı. Fakat sonra, vaka yerine gidince, memurların fikri değişti. Şevki, ka- ranlık cesedi iyi tedkik edememişti. Şimdi ise adamın boğulmuş, üstelik polis merkezine | soyulmuş olduğu apaşikâr görülüyor» | du. — Belki ben gittikten sonta 8oy- muşardır! - dedi, Fakat nefsine emniyeti kaybolmuş- tu. Sesi titriyordu. Polisler halinden | büsbütün şüphelenerek üstünü aradı- lar. Üstünde çıkan deşteyle paraların vafık şekilde izah edemedi. Tahkikat neticesinde ufak tefek komisyon işleri yaplığı ve son munamelesinde para bu- lamadığı anlaşılınca bu cinayet üzeri- ne yıkıldı . Polisin kelepçeyle yanına yaklaştı- ğını gördüğü zaman, teessürle; — Ab... diye bağırdı. - Derdimi açıkça söyliyebilsem, yaptığım yanlış. lığa siz de hayret ederdiniz... Bu cina- | yeti benim işlemediğime pek kuvvetli bir delilim var smma... Birkaç sene sonra, hapiste oturur. | ken, öldürmüş olduğu zengin kadının bahsi tesadüfen geçti. Haksız yere hü- küm yediğini orada ahbap olduğu bi. rine anlatırken, serseri kendisine şu cevabı verdi: — Ya ben, azizim, ne diyeyim?... Haksız hüküm yiyen sade sen değil sin ki... Benim başımdan da ayni be- lâ geçti. Bir akşam, kapısı açık kaldı. ğını gördüğüm bir köşkten içeri gir- dim. Taşlıöta ölü yatan bir ihtiyar ka- dim. Taşlıkta ölü yatan bir ihtiyar ka- mi ölmüş, nedir? Fakat hâkimleri inandıramadım. Çünkü evden bazı şey« ler çalarak çıkmıştım. «Kadını da öl. düren sensin!» dediler. İşte biz de o koca karı Fevziye hanımın uğruna yandık. Nâkleden: Hatice Süreyya A Baş, Diş, Nezle, Grip Komatizma Nevralji, kırıklık ve bi ütünağrılarınızı derhal keser, MAİ PAN İcabında günde 3 kaşe alınabilir. Myüy Ayy e e e Kış seliyor... Ufak bir üşütme başınıza bir hastalık çıkarabilir, Bunun için derhal bir iz ALINIZ Nezle - Grip - Baş - Diş ve Romatizma icabında günde 3 kaşe alınabilir Taklitlerinden sakınmız ve ısrarla SEFALİN isteyiniz. 1 lik ve 12 lik ambalâj vardır. EN Türkiye Radyodifüzyon Postaları DALGA UZUNLUĞU 1639 m. o183 Kes. 120 Kw. T.A.G. 1974 m. 15195 Kes, 20 Ew. T.A. P, Sirom. 94855 Kes. 20 Kw. ANKARA RADYOSU TÜRKİYE SAATİLE Çarşamba 14/12/9358 Müzik (Flamenko - PD, 13: Saat küleri ve oyunları), sonat - P)), 18: Müzik ( 18,30: Konuşma; General Kâzım Özalp Müdafaa Vekili, 1445; Müzik (G re mandolin), 19,15: Saat-ayarı ve baber- 19,25: Müzik (Türk müziği muhtelif 0: Müzik (Radyo orkestrası - Praetorlus) /İ - Osar und Zimmer- man - uvertür (Lorising), 2 - Bir masal için Prölüd (Ernest Toehi, 3 - La Dam Blanche - uvertür - (Boleldyö), 4 -La danse macabte (Sent Sarns), 2110: Mü- zik. (incesaz faslı), 22: Konuşma (mizah santi), 2215: Müzik (Küçük orkestra) 1 - Paraphrasa - (Jöze Paduk), 2. Arlö- kenin milyonları < serenad - (Drigo), 3 - Kilentanz dans ol Elves - (Fini Hanrik), 4 - Kol nidrel (Maks Bruch), $ - Norwe- gischer Brautzoug im Vorüberyieher 'Grler), 6 - Romans - san parol - (Re- | bikof), 7 - Edera - (Karosio), 8 — Zwelte İlalleniseh sult (Becce), 2315: Müzik (güzel sesler), 2345 - 24: Son haberler ve yarınki program, | Avrupa istasyonları" Saat 20 de Dansig 20 operei ve filim havaları — Kolonya 20,15 plik — Brüksel 20,45 piya- no -- Budap. II 1945 denberi çingene i — Droltviç 20,35 karışık muzika — Florans 2) hafıf muzika — Kovno 2040 senfonik könser — Milâno 2030 konser - M. Ceneri 20 hafif muzika Reval 20,10 salon muzlkası — Scottish - Reg 20 orkestmmn — Rad. Toulouse 20 dans ve ha- tif muzika — Varşora 20 Macar muzikası. Saat 21 de Alman istasyonları 21,15 denberi Viya- nadan naklen gençlere hitab — Athlone 31 orkestra — Bari 2125 Yunanca neşri- Ver, şarkılar), Şef: yat — Budap. 21,20 konser — Helsingtors 21 Puccini'nin Boheme opera — Hilvers. I 2155 orkestra — Hilvera, XI 2156 hafif muzika — Kovno 2150 kon- ser — Lyubllana 21 opera Lüksemburg 2140 hafif muzika — M. Ceneri 21 salon muzikası — Oslo 2135 orkestra — Sottens 21,30 orkestra — Straabg. 2130 hafif mu- zika Rad. Toulouse 21 filim havaları. Saat 22 de Berlin 22 orkestra — Danzig 22 operet havaları Deutsch, 8. 2220 İtalyan triyosu — Frankft, 22 Şubert havaları — Hambg. 22 hafif muzika — Kolonya 22 örkestra — Münih 22 orkestra — Saarbr. 42,15 dans — Ştuttg. 2) Bach konseri — Belgrad 2230 halk muzikası — Brüksel 22 salon muzikası — Brüksel II 23 or- kestra — Droltviç 22,15 orkestra — Hel- singfors 22 operaya devam — Luybilana 32 operaya devam — Lille 2230 - 2430 Bizet'nin «İnci avcılaris operası — Limo- ges 22 hafif muzika — Londra 2215 cğ- lenceli müzlka — Lüksemburg 2235 hafif muzika — Milano 22 salon muzikası — Rad. Paris 2230 viyolonsel — Paris P.T.T, Grenoble, Marsilya, Nis 2240 - 2430 kon- ser Roma 72 - 4 «Baron de Conbos öpereti — Sottens orkestrayr devam Sirasburg 22,30 - 2430 Brahms konseri — Rad. Toulouse 22,15 konser — Varşova 23 iyolansel, Saat 23 de Breslau ve Berlin 23,30 - | dans ve mu- zika — Danzig, Deulechla, 5. Hamburg, Münih, Londrsdan naklen 23,30 İskoçya dans muzikam — Diğer Alman istasyon- ları Viyanadan naklen 2330 - 1 Viyana muzikası — Brüksel II 23 hafif muzika — Budap. 23,45 orkestra — Kovno 23 hafif muzika — Lille 23 operaya devam Lüksemburg 2345 konser Os 345 dans — Roma 723 operete devam Stokholm dans — Vilna 23,15 orkestra. Saat 24 den itibaren Alman istasyonları i e kadar evvelki programlarına devam — Florans 24 dans — Hilvers, 1 24 hafif muzika — Hilvors, 1 2440 keman — Kopenhag 24 dans — Londra 94,25 dans — Rad. Toulouse 24,45 hafif muzlka — Frankft, ve Stutig. 1-3 gece muzikasi — Hamburg ve Münih 1-4 gece muzikası — Droltriç 130 - 2 sving muzlkası. Yurttaş; Az para ile çok gıda Bu sır kuru yemişlerimizde var. Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Maçka, Taksim İstiklâl cad- desinde Kemal Rebul, Kurtuluş A. Ga- lapulo, Beyoğlu: Glatasaray, Posta 40- Hasköy: Halıcıoğlunda Barbut, Fatih: Karagümrük: Veznecilerde Üniversite, dık, Yeldeğirmeninde Üçler, Üsküdar: İttihad , Eminönü: Mahmud Cevad, Heybeliada: Tomas, Büyükada! Halk. Mihailofun belinden kılıcını aldılar. Kollarını sararak sarayın su mahzenine attılar Mihailof, şurada burada imparato- run aleyhinde atıp tutmakla berâ- ber, hakiki maksadını hiç bir zaman en yakın dostlarına bile söylememiş- ti. O gün de atına binip ayrılırken, nereye gittiğinden maiyetini haber- dar etmedi. hayvanını sürdü. Ro- manos surlarından Akropolise koştu. Mihâilof çok gadder, insafsız, inadçı bir adamdı. Kendi menfaati için, bir memleketin baştanbaşa ya- nıp yıkılmasından veya bir çok kim- selerin kanının dökülmesinden mü- teessir olmazdı. Nası! ki, şehre girer- ken de, Dişi korsanın elinden kur. tulmak ve ona itimad vermek mak- sadile maiyetindeki zabitlerden elli kişiyi arkada bırakarak, şehrin ka- pısını birdenbire : yüzlerine kapatı- vermişti, Mihailof saraya giderken düşünü- yordu: « İmparâlor acaba bana muhale- fet edecek mi? Fakat, mademki has- ta imiş... Bu fırsattan İstifade ede- rek, onu yatağında boğdurmak ta mümkündür. İmparatoru yatağında boğdurma- yı, Yedikule zindarına atlırmaktan daha esaslı bir tedbir olarak düşü- nen Mihailof iki karar arasında mü- tereddid bulunuyordu. Hele bir kere Periklisle görüşsün.. bakalım onunla neler kararlaştıra- caklardı! «En kestirme yol: İmparato- ru yatağında boğmaktır..!» General Mihailofun saraya geldi- ğini haber verdikleri zaman Periklis İmparatorun yanında bulunuyordu. Kapı nöbetçisi, Mihalilofun geldi- gini haber verince, imparatorun göz- leri parıldadı; — Her şey tamam, değil mi? — Merak etmeyin haşmetmeab! Hassa askerlerinden on kişi ayırdım. Biz konuşurken birdenbire içeriye gi- rip yakalıyacaklar onu:.. — Ondan sonra? ... — Derhal mahzene atacağım... Yedikuleye göndermek güç olacak. — Bu, onun vücudünü ortadan kaldırmak için en kestirme bir yol dur, Periklisi Ben bunu düşüneme- miştim. Haydi, göreyim seni... Bü- tün zekâ ve kudretini bugün göster! O gün, Paleoloğlar tarihinin bir dönüm noktasında bulunan ve çok heyecanlı dakikalar yaşıyan sekizin- ci Mihail, hasmının kendi ayağlle sa- raya gelişinden çok memnundu. — Dünyada hiç bir hükümdar, oturduğu tahtı kendi elile başkasına terk etmemiştir. Diyordu. Perikliş isterse, Mihailofa ufak yardımla yeni bir devir aça. bilir ve Paleoloğlar saltânalı bu su- retle kapanmış olabilirdi. Pöriklis cahil, tecrübesiz bir adam olsaydı, şüphe yok ki, Mihsilofun pe- şinden gidecekti. Fekat, o, Bizans imparatorluğunun en ukılı adamla. rından biri idi. Sekizinci Mihailin imparatorluk (Obaşındi oOkalmasını memleket hesabına daha faydah bul muştu. Kendi kendine: -- Mihailof çok haris bir kuman- dandır. Bugün kendisine yardım edersem, yarın Bizans tahtına otur- duğu zaman, eski cinayetlerini ka- patmak için, beni de ortadan kal- dırmakta tereddüd etmez. Böyle gad- dar bir adama iktidar mevkii terk edilemez. Dedi. Mihailofla konuşmağa baş- Jadılar: — Son defa görüştüğümüz zaman, bana bahsettiğiniz Bizans tahtı artık sizi bekliyor! İmparator çok hasta- dır. Memleket işlerile meşgul olmak istemiyor. Arablarla anlaşmak im- kânları varken, onlarıda her gün birer vesile ile tahkir etmekten geri durmuyor. Yerliler, sulh istiyorlar... Surlardaki müdafilerimiz harbe de. vam etmekten, boş yere kan dök- mekten usandılar. Halk imparator aleyhinde tezahüratta bulunmak için, indi DİŞİ KORSAN Tariht Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli Tetrika No. 201 her gün fırsat ve vesile arıyorlar. Te şebbüslerinizde ben de sizinle berm berim! Periklis bun! teessir görü Mihailof, Periklisin: «Teşebbüsleri nizde ben de öi de mesi üzerine çie ayağa kalktı: — O halde vakit kaybetmeden, he“ men âskerimi toplayıp geleyim. Sw rayı dört çevresinden kuşatarak, im“ paratoru boğdurayım. Çünkü, bem ce, Bizans tahtına kavuşmak için, en kestirme yol: İmparatoru yatağın da boğmaktır! Fazla konuşmağa meydan kalmâ dı,. birdenbire odanın üç kapısı bir“ den açıldı ve içeriye giren cellâdlarls birlikte kılıçlarını çekmiş nöbetçiler derhal generalin üzerine atıldılar. Mihalilof. birdenbire şaşırdı, o de rece kuvvetten düştü ki... İlkönet Periklisin yüzüne bakarak — Beni tuzağa düşürdün, değil mi? diye mırıldandı. Fazla bir şef söylemeğe vakit bulamadı. Nöbetçiler çarçabuk generalin kollarını sardılar. Kılıcını belinden aldılar, Mihailof: «Bir kahramanın namu- su, kılıcıdır.» diyen şair Sals'in sözü” nü haturlıyarak; — Bütün kuvvetimi elimden aldır nız... Niçin beni bağlıyorsunuz? Diyerek yere düştü, Sekizinci Mihail, hasmını perde a” kasından seyrediyordu, Trakyalı ku- mandanın kolları bağlandıktan ve yere yatırıldıktan sonra, imparator meydana çıktı. Mihailofun gözlerinden ateş saçi- liyordu. İmparatoru görünce, bütün bu tuzakların imparator tarafından hazırlandığını anladı, Kahbeler, beni arkamdan yur” dunuz! Diye bağırdı. Mihail, hasmile konuşmak istemi” yordu. Fakat bu hakarete mukabele etmeklen kendini alamadı: — Alçak, dedi, sen beni göğsüm den mi vuarcaktın? Bu kadar kan dökerek, milletimin arzusile sahib olduğum Bizans tahtını kolayca san$ terk edeceğimi mi sanıyordun? Mihallofun cevab vermesine mey dan vermediler. İmparatorun bir göz işaretile Trak* yalı generali sürükleyip götürdüler. Ve su mahzenine attılar. İmparatorun gözdesi nereyö kaçtı? Sekizinci Mihail, büyük düşman olan Trakyalı generali bu kadar ko- lay tuzağa düşüreceğini zannetmis yordu. Mihailofu mahzene attırarak boğduktan sonra, bu adama yardım ettiği söylenen Elvirayı hatırladı. ve riklise; — 'Telâşa Mihailofa Kiviradasi yardım görüp görmediğini o soramâr dık. Şimdi bu kadını da bulmalıyız. Diyordu. Gözcüler ve imparatorun sadık adamları şehrin icab eden kö” | şelerinde iki gün, iki gece mütemadir yen imparatorun gözdesini aradılar, bulamadılar, Elvira saraydan nereye ve kime k# çabilirdi? Bu hadise halkın diline düşünce meyhanelere kadar yayılan dediko dular herkesi yeniden heyecana dür şürmüştü. Yerliler, Elvira hakkınd şunlârı söylüyordu: «— Elviranm kocası dirilmiş... Ek vira kocasına, kaçmış!!I> i «— Ben, Tornikisin cenaze alayın" | da bulundum. Onu İpodrom arkasın daki asilzadeler mezarlığına gömdü” i ler. Elvira kocasına değil, âşığın$ kaçmışlar!» «— General Mihailof, güzel Elvk rayı elde etmiş. (Eğer ben impar” tor olursam, hazinemin anahtarlar nı sana teslim edeceğim! Bana ya” dım edersen, dünyanın en zengin k# dını olacaksın!) demiş. Eivirayı Mk hailoftan sormalı» öylerken çek müs ordu, (Arkası var)