1 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

1 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir kaç gün evvel Londrada ölen Norveç Kraliçesi Modun son resmi Frnsadaki grevler: Yukarıda tevkif edilenler, aşağıda bozulan bir makinenin parçaları ve Renault fabrikalarının mm m m TANIN Paris civarında amele tarafınndan işgal edilen bir fabrika boşaltıhyor kapandığına dair müdüriyetin ilânı Perşembe müsahabeleri Güzel konuşmak sanati —.i— Mikrofon önünde nasıl konuşulur? Geçenlerde bir dostum benden 50- Tuyordu: — Siz senelerce meydanlarda, sa- Jonlarda, tiyatro sahnelerinde halka hitap ettiniz. Şimdi beş altı senedir radyoda konuşuyorsunuz. Sizce bun- Jarın hangisi güç? — Ooo... dedim, Hiç şüpheniz ol- masın ki radyoda konuşmak, doğru- dan doğruya halkın karşısında ko- nuşmaktan bir kat değil bin kat daha zordur. Bakınız anlatayım: — Meselâ bir salonda toplanmış olan birkaç yüz kişlik bir cemante bir konferans vermek üzere davet olundunuz. Mevzuunuzu iyice hazır- lar, not kflğıdlarınızı elinize alır, kürsüye çıkarsız. Sesinizi salonun vüsatine göre derhal âyarlarsınız. Konuşurken sözlerinizi daha tesirli kılmak isterseniz gözleriniz, elleriniz, jestleriniz imdadınıza yetişir. Bazı ufak tefek kusurlarınız da olsa vazı ve tavrmuzla, halinizle, sizi dinleyen- lerle aranızdaki ruh âşmalığı ile on- lar göze o kadar batmaz. Hattâ te- lâffuzunuz pek güzel de olmasa, öz- lü sözleriniz o noksanınızı telâfi eder. Çok kere karşınızdakilerden ilham | alırsınız. Onların sizi dikkatle dinle- mesi şevkinizi, neşenizi, cesaretinizi, nihayet heyecanınızı arttırır. Sizi İ dinleyenlerle aranızda mütekabil bir sempati cereyanı vardır ki her hatib için o bir kuvvet ve enerji menbaıdır. Radyoda iş büsbütün başkadır. Ya- payalnızsınız. Her yanı çuha kaplı İ bir salonda tek başınıza mikrofonun karşısındasınız. O küçücük âlet değil sözlerinizi, hattâ nefes alışınızı bile kaydeder. Büyük perdahsızlar vardır. Ellerimizi, İ gösterir. İşte mikrofonda öyle en ufak şeyleri büyütür, Savabı olduğu gibi hatayı dal Siz eğer bu işin acemisi iseniz vay | halinize! Bir kere salonun büyüklü- günü nazarı dikkate alir veya sizi çok uzaklarda dinlediklerini düşünür bağırmağa başlarsanız, sesiniz dinle- yenlerin kulaklarını tırmalar, Mikro- fona ağzınızı yakın tutarsanız bu 86- | fer dinleyenlerin kulaklarında caz, caz diye bir ses peyda olur. Biraz bo- ğazdan konuşmak itiyadındaysanız, sesiniz tıpkı karagözün sedası gibi akisler yapar. Biraz genizden konu- | şuyorsanız sizin bile aşna çıkamıya- cağınız bir hım, bım ses her tarafa akseder. Yavaş söyleseniz, olmaz! Hızlı söyleseniz, olmaz! Dursanız, ol- maz! Öksürseniz, olmaz! Kelimelere | hecelere fazla basarsanız, olmaz! Ke- Yimelerin tam hakkını vermeyip de sanlarını yutarsanız dişsiz bir Insan konuşuyormuş (tesirini yaparsınız, gene olmaz, Vakıa halkın karşısında söz söyler- ken lâkırdılarınız müessir olmak için hotlarınıza nadiren göz atarsınız, bü biraz güçtür. Radyoda ise kâğıdda okuyacağınız için bu sıkıntıdan va restesiniz. O itibarla çok kolay gibi gelir, Eğer iş sadece bir kıraatten iba“ ret olsaydı, mekteb çocukları bile bu konferansları zahmet çekine den verebilirlerdi. Sözlerinizi dinle- yenler üzerinde tatlı bir tesir bırak- ması, onları alâkadar etmesi, bazan düşündürmesi bazan güldürüp eğ- lendirmesi için, çok dikkatli konuş- mak lâzımdır. Sesinizin âhengine da- ha itina etmek, heyecan verici cüm- leleri biraz şiddetle telâffuz ederken mikrofona mai! bir vaziyet almak, hazin bir lâvhayı tasvir ederken İyi- ce sokulmak ve biraz yan durmak, her kelimeye hakkını vermek şarttır. Bir musikişinas kendisini dinleyen lere sesini beğendirmek için nası! söy- lerken büyük bir itina gösteriyorsa, | radyoda konuşanlar da seslerinin tatlı ve pürüzsüz çıkmasına çok dik- kat etmelidirler; Radyo güzel sesi daha ziyade güzelleştirir, fenasını da bir kat daha çirkinletir. Radyoda mevzu meselesi de çok ehemmiyetiidir. Dinleyenler - bilfarz ilim formüllerini sulfato hapı gibi yutmak istemezler, en çetin içtimei, felsefi davaları çok cazib ve çok eğ- lenceli bir şekle sokmak bir zarüret- tir. Konferansçı bir meydanda doğrü- dan doğruya halka hitab ederken onun sempatik bir adam oluşu, ta- nınmış oluşu, dinleyenlerin sabır ve tahammülü üzerine bir tesir par. Bazan biraz sıkılsa da hatibin ilmi- ne, fazlına, şahsiyetine hürmeten sonuna kadar dişini sıkıp sabreder, Halbuki radyodu hiç öyle değildir. Biraz dinler söyleyenin sesi ve ifade tarzı hoşuna gitmedi mi düğmeyi çe- virir, Dalma fotoğrafı güzel çıkan | seler için (photogönigue) derle ni onların çehreleri fotoğrafa da böyle bir kanaat var sleri tabifliğini muhafaza e n (phonogönigue) diyor ben öyle zannediyorum ki nuşmaları düzgün olan, çatlaklık bulunmuıyan, &i nuşmıyan, kelimeleri di eden ve her söylediği sözün t dikkat eden radyoda kor sart larma riayet eden her h az çok (phonogönigve) dir. Halka hitab etmeği iş edinen mual- Timler, avukatlar, edipler, fen adam- ları, siyasiler bir toplantıda, bir me- tingde dinleyenle: hey a getir- mek için nasıl konferanslarını iİlina ile hazırlamağa mecbur iseler, radyo- da konuşacak hatipler de evvelce kâ- gıda yazdıkları şeyleri mükemmelen ezberlemeğe ve çök itina ile söyleme- ğe mecburdurlar sanirım Selim Sırrı Tarcan Apartıman sahipleri Boş dalirelerinize hemen iyi kiracı bulmak için «Akşamın KÜÇÜK — İLÂNLARI'ndan isti. fade ediniz. * pw Manisa (Akşam) — Vali B. Dr. Lütfi Kırdarın ıslah ve tevsi eti vinde canlı bir çalışma vardır. Gençliğin etrafında toplandığı Halkevinde sık sık konferanslar, temsiller verilmektedir. Yukarıdaki resimde Halkevi temsil kolunda çalışan gençler bir srada görünüyorlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: