fugoslavyanın kuruluşunun yirminci yılı kutlanıyor Sırp, Hırvat, Slovenlerle Karadağ nasıl birleşme kararı verdi ? Bugün dost ve müttefikimiz Yu- goslavya devleti kurulalı tam yirmi yıl oluyor. Cenub Slâvalarını kuca- Enda toplayan bu kuvvetli devlet, asırlarca müddet bütün Yugoslav nesillerinin mili ülküsünü teşkil ediyordu. Bu ülkünün tahakkuku için siyasi ve askeri hiç bir himmet ve gayret esirgenmemiş, en ağır feda- kârlıklara katlanılmıştır. Sırpları, Hirvatları, Slovenleri, radağlıları bir araya toplayan Yu- goslavya devleti, Avrupanın haritası- ni değiştiren son yirmi senellik bey- nelmilel vahim hadiselerde sağlam- hk ve kuvvetini, sulh ve müsalemet dâvasına bağlılığını bu üç kardeş un- #urun bir arada yaşamak ve aradaki ittihad bağlarını sarsmak şöyle dur- sun, daha ziyade — sağlamlaştırmak hususundaki sarsılmaz azim ev İrâ- desini isbat etmiştir. Bu münasebetle Yugoslav birliği- nin nasıl kurulduğunu. okuyucuları- mıza kısaca anlatmak isteriz, Avusturya - Macaristan, Saraybos- nada vellâhd Arşidük Fransuva Jo- ef le zevcesinin Prencip namında bir terorist tarafından öldürülmesini bahane ittihaz ederek küçük Sırbis- tana harb ilân ettiği zaman, Belgrad kabinesi 7 kânunuevvel 1914 tari- hinde, Skopçina meclisinde bir be- yanname okumuştu. Bu beyannamede «harbin, boyun- duruk alında O inliyen Sırpların, Hırvatların ve Slovenlerin bir kur- tuluş mücadelesi olduğusda res- men ilân edilmişti. Avusturyadan kaçarak Romaya Mitica etmiş olan Hırvat liderleri de ayni zamanda bir beyanname neş- retmişler ve: «Avusturya - Macaris- tanın Hırvat dayasını, Sırp mülleti- nin davasından ayırmak hususunda- ki bütün gayretleri, akamete mah- küm olduğunu, Sırplarla Horvatla- rn müşeterek bir dava güttükleri- ni> bütün cihana ilân etmişlerdi. Yugoslav kongresinin karari 6 Mayıs 1915 de Nişde toplanan Yugoslav kongresi: «Sırplar ile Hır- vatlar ve Slovenler arasındaki kıni- maz ve çözülmez bağlılığı ilân etti. Bu tarihte A. Frumbiçin riyaseti altında kurulan Yugoslav komitesi, Prahsa ve İngiltere hükümetlerine birer muhtıra vermiş, Avusturya - Macaristan hâkimiyeti altında yaşa- yan Yugoslav ehalisinin müşkül ve elim vaziyetlerini anlattıktan sonra, MEŞ'UM Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ - Nü) «Sırplar, Hırvatlar ve Slovenlerden mürekkeb olan bütün Yugoslav mil- letinin müstakil bir devlet idaresi altında mili vahdetlerini kurmak için bu harbin bitmesini sabırsızlık- la beklediğini; bildirmiştir. Demek oluyor ki umumi harb, asırlardanberi, Yugoslav milletinin mili birlik ülküsünü tahakkuk ettir- mek için beklenen fırsatı ihzar et- miştir. Bu gayeye varmak için hiç bir fedakârlıktan çekinilmemiştir. 20 Temmuz 1917 günü, Yugoslay- lar için büyük bir tarihi ehemmiyeti haizdir. O gün Korfo beyannamesi ele alınmıştır. Bu beyannamede; «Kara Corceviç hanedanının idaresi | altında Sirplarla Hırvat ve Sloven- lerin müttehid, müstakil ve parlâ- manter bir devlet kurmağa karar | yerdikleri> bütün cihana ilân edir mişti. Artık iş alevlenmişti. Damlaçyada, Hırvatistanda, Slovenyada, İsterya- da, Bosna - Hersekte bu gayeyi ta- hakkuk ettirmeğe çalışan bir çok milli komiteler kuruldu. Bu komite- lerde halk kitleleri, bilbassa gençlik, zabitler ve bahriyeliler çalışıyorlardı. Mütarekeden sonra 14 Teşrinievvel 1918de Avustur- ya - Macaristan hükümeti, mütte- fiklere sulh müzakeresine girişilme- sini teklif ettiği zaman, mill Yugos- lav teşekkülleri mümesilleri, Avus- turya - Macarsitana, yalnız Alman- lar ile Macarlar namına söylemeğe hakkı bulunduğunu, Sırplarla, Hır- yatlar ve Slovenlerin sulh müzake- KADIN 'Tefrika No, 77 — Başüstüne, efendim... He, sari- şındır... İnce, uzun boylu, çekingen halli kıyak bir kızdır! Koyu renk elbi. se giyoor... Bu tarif üzerine, Şerminin hayali derhal Şevkinin gözü önünde teces- süm etti. Ne kadar da ona benziyor... — Kendisini görseniz hatırlar mısi- nız? — Helbet... Hatırlamamak oluur? Nusret henüz ağzını açmamıştı, Ka- dının söylediği sözler üzerine başını sallıyor, bu İfadeleri tasdik ediyordu. O sırada birdenbire parmağını uza- tarak bağırdı: — Bakın, polis efendi... Karşı dük- kâna giren iki kadına bakın... Biri yaş- b, biri genç... İşte, genci!... O kız... 'Hayganoş, başını sallıyarak: — Tak kendisidir... Polis memuru fena halde afallamış- ta. Geçen bu iki kadının biri Gül ha- nim, öteki de Şermindi. Genç kız, ne- geli ve mseud görünüyordu. Şevki, kendi kendine: «— Pek sahtekâr birşey olacak... Ben de humbl gibi onun safiyetine inandım!...» diye mırıldandı. Dükkân sahibini tekrar inceden in- ceye istintak etti. İzahatında bir fal- 80 olmasını bekliyordu. Fakat gerek Hayganoş, gerek Nusret, söyledikleri. nin aynini tekrarladılar. Şevki dükkândan çıkarken: — Yakında mahkemeye çağrılacak- sınız! « dedi. Ermeni kadın: — Yüz liram ne olacaktır 20? - diye sordu. — İade edilir. Dışarda sivil memurlardan birini gördü. — Takibe mi memursun? — Evet... Gözden kaçırmamam için emir verdiler... — Sabahtan beri neler farkettin? — Fevkalâde birşey yok... Nişanlısı gelip gitti... Sonra kız bakkala çakkala uğrayıp evine döndü... Şimdiye kadar henüz yüz liralık bir kâğıd bozdur- madı... ve Demin teyzesile beraber çarşıya geldiler. releri için bizzat intihab ettikleri milli murahhaslarını gönderecekleri- ni ihtar ettiler, 5 Teşrinievvel 1913 tarihinde muh- telif Sırp, Hırvat, Sloven partileri- nin mümessilleri Zagrepte toplana- rak milli meclise kendi murahhasla- nnı intihab ettiler, Bu milli meclis Programının başlıca noktasını bü- tün Sırpairın, Hırvat ve Slovenlerin hür, müstakil ve milli bir hükümet altında birleşmeleri teşkil ediyordu. Bu milii meclis kurulduktan sonra ilk iş Avusturya - Macaristan impa- toru Şarlin beyannamesine cevab vermek odu. Bu cevabda, milli Yu- goslav meselesinin, imparatorun be yannamesi dairesinde halledilmesi reddediliyor, bütün Sırplarla Hırvat ve Slovenlerin tamamen müstakil bir devlet idaresi altında birleşmele- rini katiyetle taleb ettiği ilâve edili- yordu. Zağrep milli meclisinin kararı Artık ohadisat birbirini süratle takib ediyordu. 1918 tarihinde Hırvatistanda, 31 teşrinievvelde Slo- venyada, 1 teşrinisanide Bosna - Hersekte ve Dalmaçyada birer milli hükümet kuruldu. MX teşrinisani 1918 de Zagrepte toplanan milli mec- Ms, Avusturya - Macaristan toprak- larında yaşayan Sırp, Hırvat ve Slo- venlerle, Karadağ - Sırp - Hırvat - Sloven devleti namı altında birleşme- lerini ilâna karar verdiler. Zagrep milli meclisi tarafndan in- tihab edilen müurahhaslar, 28 teşri- | nisanide Belgrada gittiler, I kânu- nuevvel 1918 tarihinde bütün Sırp- Jarla Hırvat ve Slovemlerin ittihadı resmen ilân edildi. İşte dost ve muttefikimiz Yugos- Javya yirmi yıl evvel, miti birliğini bu şekilde kurdu. Bu birlik sayesin- dedir ki Yugoslavya bugün Balkan- larda kuvvetli, sağlam, sulh ve mü- salemete âşık bir devlet oldu. Dost ve müttefik Yugoslavyaya, sarsılmaz bağlarla bağlı bulunan biz Türkler, dost halkın bugün büyük şenliklerle kutladığı milli bayramlarını can ve gönülden tebrik ederiz. Erzincanda parti kaza kongreleri Erzincan (Akşam) — Cümhuriyet Halk Partisi kaza kongreleri bitmiş- tir. Merkez ilçesi başkanlığına Der- diyok Musta Hatunoğlu seçilmiştir. — Pekâlâ... Sen gözetlemende de- vam et... Bir hâdise olursa bana haber ver... Şerminle Gül hanım, başlarına ge- lecek felâketten bihaber, düğün hazır. lıklarile meşguldular. Çarşıdaki küçük dükkânlara girip çıkiyor, çeyiz düzü- yorlardı, Malik beye yalvara yalvara, nikâhın biran evvel olmasına onu ikna etmişlerdi. İşte şimdi, bir gün sonra belediyede âkidleri olacaktı. Nikâh günü davetliler pek azdı. Bir kaç samimi aile dostu... İki nişanlı, masnın karşısındaki iskemlelere otur- muş, memurun sualine cevap veriyor- lardı. Delikanlı, «zevceliğe kabul edi- yor musunuz?» sunline: — Evet! - deyip de sira Şermine ge- Jince, genç kız, ağzını açmağa vakit bulmadan kalabalığı yararak, biri içe- riye girdi; nikâh memuruna bir kâ- ğıd uzattı. Adamcağız, göz gezdirdikten sonra, hayretle bakındı. Ve: — Pekâlâ... Vah vah... Elden ne ge- 1ir?... Vazllenizi yapın efendim! - de- di. Şerminle Adnan, şaşkın bir haldey- diler. Fakat deliaknlı, geleni tanıdı: Şevki bey... Polis memuru sapsarıydı. Helecanı- nı yenmeğe çalışarak, genç kıza dön- dü. — Şermin hanım... İnşallah masu- miyetiniz mahkemede anlaşılır, gene Haftalık piyasa Piyasada hararetli faaliyet var - ihracat maddelerinin vaziyeti Bayram tadillerinden sonra piyasa- da normal hayat başlamıştır. Matem günleri ve bayram tadilleri yüzünden piyasaya hâkim olan büyük müesse. seler bir hafta kadar kapalıydı. İki gündenberi ticaret borsası salonu İle koridorlarında, Ömerabld hanı gibi en mühim ticaret merkezlerinde bü- yük faaliyet vardır. Günlerdenberi bi- rikmiş işler, hep bir araya gelmişti. Bu yüzden gümrüklerde, Türkofisde, Takas odasında, Ticaret odasında İş- ler artmıştır. Bu müesseselerde çalı- şan memurları, tüccara ald muamele. ler geç vakitlere kadar meşgul olmak- tadırlar. Dış ticaret münasebetlerine gelince, bugünlerde en ziyade Alman- ya ile iş yapılmaktadır. Alman firma. ları muhtelif ihracat xmaddelerimize karşı talepler yapmaktadırlar. Bu maddeler hakkında izahat vermek için ber hafta olduğu gibi, bunları ayrı ay- rı aşağıya yazıyoruz: İhracat maddelerimizin vaziyeti Hububat maddeleri — Bayram gün- lerinde İstanbula pek az mal gelmiş- ti. Bu yüzden, buğday fiatlerinde ha- ff bir yükseliş olmuştu. Fakat bu yük- seliş bugün bile devam etmedi. Çün- kü bayram yüzünden, hat boyundaki istasyonlara biriken buğdaylar İstan- bula sevkolunduğu için piyasaya faz. la miktarda arzolmuştur. Bunun ne- ticesi olarak buğday fatlerindeki ha- fif yükseliş derhal durmuştur. İhracat için ortada bir hareket yok- tur. Ufak partiler halinde Yunanista- nâ sevkiyat yapılmaktadır. Arpa Üze- rine muameleler azalmamıştır. İtalya- dan arpa siparişleri tekrar başlamış- tır. Keten tohumu için İngiltere ve Belçikadan istekler vardır. Kuşyemi üzerine de İngiltereden bir iki talep yapılmıştır. Kuru meyvalar — Ege mıntakasın- dan gelen haberlere göre üzüm ve in- cir piyasası iyi bir devre geçirmekte. dir. İncir ihracatı Amerikaya da yapıl- maktadır. Bu sene Ramanyadan da in. cirlerimize karşı daha çok talep var- dır. Fındık mahsulü sz olmakla beraber, fHatler de pek yüksek değildir. Maa- mafih fındık satışları için önümüzde daha uzun bir zaman vardır. Bu itibar- le fındık tacirleri ileride daha kârlı sa- tışlar yapacaklarına kanidirler. Ceviz için Amerikadan talebler pek Azdır, halbuki yakın senelere kadar Amerika, cevizlerimizin en büyük müşterisi idi. Son bir iki senedenberi Amerikalılar, Romanyadan ceviz almaktadırlar, Dokuma ham maddeleri — Tiftik ve yapağı için Almanyadan talepler art- maktadır. Alman firmaları, tiftik ve yapağı için çok ucuz flat vrmektedir. ler. Fakat elde stok mal azaldığı için ihracat tacirleri de fiatlere karşı naz- hı davranmaktadırlar, Yağlar — Zeytinyağı fiatleri yüksel- mektedir. Halbuki geçen seneden kal. ma stok mal da çoktur. Esasen mah- sulün bir sene çok, bir sene az olaca- ğını bilen, zeytinyağı tacirleri, kabil olduğu kadar stok mal saklamışlardır, Ortada kâfi derecede stok mal olduğu halde, flatlerin yükselmesine sebep ne- dir? Tereyağlara gelince, Trabzon yağ» ları 85-90 kuruş arasındadır. Geçen hata içinde Trabzondan diğer hafta» lara nisbetle daha çok mal gelmiştir. Fakat bu kadar mal gelmesine rağmen yağ fiatlerinde hiç bir düşkünlük yok- tur. Alâkadarların söylediğine göre bu sene zeytinyağı, ve zeytinyağına çok karıştırılan pamuk yağının az olma- sı yüzünden, tereyağı fiatleri yüksek- tir. Meyvalar — Alman firmaları, Dört- yol ve Rizeden portakal almak için ted- kiklere başlamışlardır. Almanyada ta- ze meyva ithal edilen büyük bir mü- essese memleketimize birkaç eksper de göndermiştir. Bu eksperler meyva istihsal muıntakâlarında bu seneki meyvaların kalitesi hakkında araştır. malar yapmaktadırlar. Rizede portakal ihracatım organize etmek için bir kooperatif kurulmuş- tur, Almanyada bir Türk tacir de, Rize portakal kooperatifinin satış işlerini üzerine almıştır. Müteferrik maddeler — Geçen hâf- ta da yazdığımız gibi, tütün satışları hararetli bir surette devam ediyor, şimdiye kadar Ege mıntakasından bu hususta hiç bir şikâyet çıkmamıştır. Başta Amerikan tütün kumpanyaları olduğu halde, diğer ecnebi müessese» leri de geçen seneye nisbetle daha faz- Ja mal almaktadırlar, Marmara tütün mıntakası için he- nüz birşey yoktur. Balık ihracatı biraz durmuştur. Ses bebi de, torik ve palamut balığı az çık- masından Sirkeci rıhtımında bekliyen İtalyan ve Yunan balıkçı gemileri gün- lerce boş durmuşlardır, Bu hafta içinde susam piyasası da gevşemiştir. Bunun da sebebi şu su- retle izah ediliyor. Piyasada susam alı cıları, nebati yağ fabrikalarile helva imalâthaneleridir. Bunlar kâfi derece- de mal aldıkları için ihtiyaçları kâl- mamıştı, — HA. rikâhımız kıyılır... Böyle bir yerden $i-| çıkmasından sonra yapılması dalin zi alıp götürdüğüme müteessirim... Birlikte karakola gideceğiz... — Beni... Tevkif mi ediyorsunuz? Malik bey bağırdı: — Nasıl tevkif edersiniz?... Hem böy- le bir anda... Böyle bir yerde... Adnan, yemyeşil kesilmiş, heyecan- la sordu: — Niçin?.. Amma niçin? — Didar hanım meselesinden... Şermin boğulur gibi: — Beni katil mi sanıyorsunuz? — Müzekkere öyle kesilmiş. Bu söz üzerine ortalık büsbütün ka- rıştı. Adnan, polis memurunun üzeri- ne hücum etmek istedi. Malik bey bo- uk boğuk bağırıyordu. Şermine şa- hidlik yapacak olan doktor Rauf ye- rinden fırlamıştı. Fakat bütün bu pa- tırlının fevkinde, acı, keskin bir ka- dın feryadı işitildi. Ve kapının yanın. da, siyah örtülere sarılmış bir kadı- nın baygın, yattığını gördüler, İki polis ve Şevki başta olarak, kızı götürüyorlardı. Ne yapılsa, felâketin önüne geçilemiyeceğini anlıyanlar, hüzünle başlarını önlerine eğmişler- di. Adnan, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Şevki, doktor Raufa yaklaşarak: — Beyefendi... - dedi. - Sanırım ki, bir yanlışlık vardır. Fakat vazifemi yapmağa mecburum... Öyle emir al- dım... Bahusus bu nikâhın da, her ih- timale karşı, masumiyetin meydana muvafık olur diye düşündüğümden mani oldum... Malik bey, lâfa atıldı: — Hayır, hayır... Size kızmıyoruz... Vazifenizi yapmağa omecbursunuz... Fakat bu itham bir cinayettir... Şerminin benzi uçmuştu amma bü. tün halinde bir metanet vardı. Baba- lığına hitaben: — Üzülme, amcacığım... Ben ken- dimi temize çıkarmasını bilirim... Sonra beyaz elbisesini Şevkiye gös- tererek: — Müsaade ederseniz eve kadar gi- deyim... Elbise değiştireyim... Polis memuru: — Pekâlâ... - del, - Aşağıda bir oto- mobile birlikte bineriz... Nişanlınız ve Malik de gelebilirler, Biçare kız, sendeliyerek yürümeğe başladı. Malik beyle Adnan, koluna girmişlerdi. Şevki ile iki arkadaşı ar- kalarından geliyordu. Koridoru geçip merdiven başına vardıkları zaman, Şevki, siyahlar gi- yinmiş baygın Kadının bir iskemleye oturtularak, tedavi edildiğini gördü ve kendi kendine dehşetle mırıldandı: Zavallı kadın... Feridun beyin hare- mi Cenan hanım... Biçare anne!.. s5 Şimdi Şermin artık tevkifhanedey- (Arkası var),