6 Teşrinisani 1938 pp - AKŞAM AMERIKADAKi TÜRKiYELİLER Amerikalı direktör: “Türk işçisinin Memlekette on beş milyon kabiliyetine zekâsına hayranız,, diyor Amerikadaki büyük otomobil sanayiinde çalışan bir çok Türkiyeli vatandaşlar var Otomobil fabrikasında şef B. Mehmed n büyük otomobil fabri- rını geziyoruz. Kocaman kamyon- lar bir takım çarklı makinelerin Üs- tünde fırıl fırıl dönüyorlar. Her ame- | le, kamyon önünde döndükçe, elinde- ki bir vidayı yerleştiriyor, yahut kam- yonun bir yerini düzeltiyor. Fabrikanın karoseri dairesine gel- dik, Bize sscseyi gezdiren zat bu dairenin şefini takdim etti — Bay Mehmed... Kendisi en iyi şeflerimizdendir Bay Mehmed güler yüzlü, orta yaşlı bir adamdı, Biz büyük fabrikanın ka- rogeri şefi ile türkçe konuşmağa baş- layınca, Amerikalı direktör: — A... dedi, sahi bizim karoseri şefi Türktür.... Bu tesadüllen memnun oldum doğrusu ... Bundan sonra direktör Amerikada otamobil san e çalışan Türk işçi- lerinin kıymetini anlatmağa başladı — Detroit'te ağır sanayide, otomo- | bil işlerinde çal her milletten in- | san vardır, Çin, Japon, Alman, İtal- yan, Fransız, İspanyol, hattâ Hindii- | Türk işçileri bütün Detroit'te ha- rikulâde zekâları ile tanınmışlardır. | Türkiyeli işçilerin ötekilerden farkı şudur: Öteki işçiler senelerce bir oto- mobil fabrikasında çalışırlar, fakat meselâ otomobil işinin bir noktasını bilirler. Faraza işçi senelerce bir vida işine çalışmıştır. Otomobil sanayii işçi için sadece bir vida meselesinden ibarettir, Halbuki Türk işçisi böyle dir, Onun otomobil sanayiinin phesi hakkında fikri vardır, Bir n her atölyö- sini emanet edebilir Z, Bay Mehmed bana izahat verdi: — Burada büyük bir Türk işçi küt- | lesi var, Son zamanlarda Amerikada sanayi hayatı bir buhran geçirdi. Bir- çok kimseler işsiz kaldı. Fakat bir 'Türk işçisi bile işsiz madı Bum dan Türk işçisinin kıymetini ölçebi- lirsiniz. Fabrikayı gezmemiz bitmişti. Bay size ne zamandan- befl pek merak ettiğim bir şeyi sora- cağım. Biliyorsunuz, benim çalıştı. gım fabrikada radyo da yapılır. Ben kendim için gayet kuvretli bir radyo yaptım. İşitiyoruz ki Avrupadan, Tür- kiyeden bile bazan Amerikayı dinli- yorlarmış. Benim elimdeki radyoda piyasada bir eşi bulunmıyacak dere- cedğ: kuvvetli, hususi surette yapılmış bir makinedir. Fakat çalışıyorum, ça- lışıyorum, birtürlü bizim 'Türkiye radyo n atını alamıyorum. Yal nz bir defa Moskovadan naklen İs- | tanbulu gayet hafif bir surette dinle- mek kabil oldu. Bizim memleketle Amerika arasındaki müthiş saat far- kı da radyo dinlemeği menediyor. abrikadan çıkarken iş saati de Bu sırada yanımıza bir zat Yaklaştı. Türkçe olarak kendisini tak- dim etti: — Ben İsmall,.. Fabrikanın muha- sebecisiyim, Türkiyeliyim, sizin geldi- ginizi işittim. Kendi kendimi takdime geldim... Bay İsmall Amerikan gece mektep- lerinde hesap ve ticaret dersleri oku- muş münevver bir adamdı. Amerikada en büyük meraklardan biri de pul kolleksiyonculuğudur. Baş- ta Cümhurreisi B, Ruzvelt olmak fize- re milyonlarca kişide bu put kolleksi. yonu merakı vardır. Bay İsmall de dehşetli bir pul me- raklısıdır, Kendisinin gayet kıymeti bir kolleksiyonu olduğunu arkadaşim rı söylüyorlar, Bay İsmall: — Aman, dedi, sizden çok büyük bir ricam var. İstanbulda bir Balkan konseyi oldu. Bu münasebetle yeni posta pulları çıkarılmış. Acaba bun- ları nasıl tedarik edebiliriz. Amerika- de Türklerin Tayyare postası pulları İ pek kıymetlidir. Bay İsmaile İstediği pullar nasıl bulabileceğini anlattım, O gün gene Ford fabrikasında bü- yük bir mevkii olan B. Raşid adında bir Türkle tanıştım, B, Raşidin Amerikaya gelişi pek meraklıdır. Macerasını kendi ağzın- dan dinledim: — Bursalıyım. Umumi harbe işti- Tak ettim, Kafkas cephesinde esir düştüm, Çarlık Rusyası bizi Sibirya- ya sürdü Burada bi: için tahammül edile. miyecek bir hayat başlamıştı. Bir an evvel bu müthiş esaret hayatından kurtulmağa karar vermiştik. Dört arkadaş aramızda anlaştık. Buradan kaçacaklık. Tasavvur ediniz, Sibiryadan kaçmanın dehşetini... Maamafih dediğimizi yaptık. An- cak Sibiryadan Rusya içlerine kaç- saydık yakalanacağımız muhakkak- tı, Biz de Çine kaçtık, Çinde üç arka- daşım benden ayrıldı, Ben Japonyaya geçtim. 11 ay orada kaldım, Memle- kete dönmek istiyor, fakat bir türlü buna İrikân bulamıyordum. Nihayet bir Japon vapurunda ateş- çilik buldum. Bu vapur Japonya ile San Fransisko arasında işliyordu. Ben Amerikaya gitmeği aklımdan geçli mediğim halde bu Japon vapurunda- ki ateşçiliği kabul ettim. Japonya ile San Fransisko arasında üç sefer yap- tık. Dördüncü seferde Amerikaya çık- tım, Maksadım, burada biraz para top- ladıktan sonra memlekete dönmekti, Fakat takıldık, kaldık. Ha bugün gideceğiz, ha yarın gideceğiz derken aradan kaç sene geçti. Maamafih her halde döneceğim.» Hikmet Feridun Es izciler Kayseride Kayseri (Akşam) — Ankarada, Cümhuriyetin 15 inci yıldönümü bayras mına iştirak etmiş olan muhtelif lise ve muallim mekteplerine mensup 2250 izcinin Kayseriyi aiyaret ettiklerini telefonla bildirmiştim. Bu ziyarete ald birkaç enstantane yi de gönderiyorum. Resimde izciler Cümhuriyet meydanında Atatürk anıtı önünde görünüyorlar. Yumurta ihracatı Tavuk ve Horoz var Tavuk nesli ıslah edilmez ve köylüye icab eden öğüdler verilmezse gelecek seneden itibaren yumurtaya ihracat istatistiklerinde rastlanmaması muhtemeldir 'Tavuklarına yem veren bir genç kiz Yumurta ihracatımız son senelerde azalmıya başladı. İstihsalâtın da art- madığı haber veriliyor. Halbuki yu murta evvelki senelere gelince memlekete epeyce servet temin eden ehemmiyetli bir ihraç maddesiydi. İh- catın çokluğu nisbetinde Türk köy- lüsünün istifadesi artıyor, mutavassıt- lar ve ihracatçılar bol bol kazanıyor. lardı. Şimdi vaziyet niçin böyle değildir? İhracatın azalmasına ve İstihsalâtın artmamasına sebep nedir? Bütün bu hususlardaki tedkikatımızdan elde et- tiğimiz neticeyi kısaca anlatalım: Memlekette vasati olarak 15,000,000 tavuk ve horoz vardır. İstihsalât mik- tarı da tahmin edildiğine göre senede 950,000,0000 yumurtadır. Fakat he- | men kaydedelim ki, bu tahmin, yuka- | ridaki 15,000,000 rakamına göre ya- pılmıştır. Şüphesiz tavuk miktarının ve dolayısile yumurta istihsalâtının çoğaldığı seneler olmuştur. Nitekim, istatistiklere göre, 1933 senesinde 14,480,560 tavuk ve horoz vardı. Ayni sene yumurta islihsalâtı 943,779,380 aded idi. 934 senesinde 15,845.554 aded tavuk ve horoz ve 958,392,994 tane de yumurta olmak üzere hayvan ile bera- ber istihsalât da kısmen çoğülmıştı. Nihayet 935 rekor yılı oldu ve hây- van miktarı 18,883,612, istihsalât da 1,445,080,327 aded yumurtayı buldu. Fakat buna mukabil ihracat azalmak- ta devam ediyordu. Yumurta ihracatımız bir zamanlar on milyon liradan fazlayı buluyordu. 930 senesinde 8,326,000, ertesi sene 10,357,000 ve 932 de 8,026,000 lira iken 933 den itibaren düşmiye başladı. Ay- ni senenin ilıracat yekün bir evvelki senenin ;yarısına yakın olmak üzere 4,806,000 ve 934 senesinde 2,628,000 liraya indi. Sukut bu kadarla da kal- madı ve devam ederek senesinde 1,369,000, ertesi sene 1,682,000 lirayı buldu. İhracatımızın çoğaldığı sene- ler müşterilerimiz Almanya, İspan; İtalya, Fransa, İngiltere, Irlanda, Yu- nanistan, Çekoslovakya, Filistin; İran, Suriye, Romanya, Malta, İsviçre, Avus- turya idi. n zamanlarda işteri- mizin de azaldığını görüyoruz. İnkâr edilemez: Rakiplerimiz iyi ça- lıştılar ve çalışıyorlar. Dış pazarları- mızın çoğunu elde etmi muvaffak oldular. Ne yapmak lâzım? Memleketimizde tavukçuluk pek ip- tidaidir. Köylerde her âilenin 10-15 tavuğu vardır. Hayvanlar muntazam bakılmıyorlar. Yaz geceleri ağtıçlarda tüneyor ve kışın da sığır hayvanatı ile âdeta koyun koyuna ahırlarda yatı- yorlar. Birçok köylerde köylü tavuğu kendisi için besliyor ve hayvanları ta- mamen keudi haline trakıyor. İşte bütün bunların neticesinde ta- vuk nesli bozulmağa başladı. Halbuki Türk tavukları etlerinin lezzeti ve yu- murtlama kabiliyetlerinin fazlalığı ile şöhret bulmuştur. Tavuk neslinin biran evvel ıslahına başlanması elzemdir. Kö bakım usullerini öğretmek, iyi cins tavuk ye- tiştirenleri mükâfatlardırmak lâzım- dır. Yumu ğım tesisatı olmadığı için tavuklar pis sularda gözerlerken ayakları kirlen- mekte ve holluk içinde yumurtasını çamurlatmaktadırlar. Bu yüzden yu- murtalarda yüzde 30 nisbetinde kirli- lerine raslanıyor ve tabli bundan ihraç edilemiyerek geri çevriliyor. Bunun önüne geçmek için follukların d temiz tutulması ve kö ğ alâkadar olması lâzımdır. köylü bunları yapabilmek için kirli yumur- ta meselesinin ehemmiyetini anlamış bulunmalıdır. Görülüyor ki yumurta meselesi üzerinde gene köylü ile alâ- kadar olmak keyfiyeti meydana geli- yor. ima Diğer mühim bir nokta da nakliye meselesidir. Yumurtanın, tazelik ev- safını kaybetmeden süratle nakli şart. tır. Halbuki bizde bu iş de noksandır ve bu yüzden memleketin iç tarafların. dan yumurta getirilmemektedir. Yu- murtanın dahilde de az istihlâk edil- a.ğinden, şehirlilerin bol bol yumurta yemediklerinden bahsolunuyor. Gayet tabil değil midir? Yumurta. lar ambalajlanıyor. Nakil vasıtaları değiştirerek şehirlere geliyor. Toptan satışa çıkarılıyor ve nihayet peraken- de olarak pazarlarda halka arzedili- yor. Fakat aradan en az bir aylık bir zaman geçmiş oluyor. Hattâ pazarlar- da perakende satılan yumurtaların ekserisi iki ve daha ziyade aylıktır. Lezzölsizdir. Halk bu yumurtayı na. sil böl bol yesin? beraber eselesini de çok Yapılması faideli olacak yumurta müşterimiz ıslahile halletmek Hayvan neslinin nakliye » umluğ rden bir de aret mukaveleleri ak- ırtalarımız için said ve kayıdlar koni Bundün başka; rakiplerimiz dış pa- zarları kendilerine çekmek için neler yapmışlardır? Bunları da tedikik etmek her halde faideden uzak değildir. Hiç şüphe edilemez k! bu bir mem- leket meselesidir. Halletmek için geç kalınmış olmakla beraber derhal hare kete geçilmelidir. Aksi halde gelecek seneden itibaren, en mühim ihraç maddemiz «yumurtasya ihracat ista- tistikleri listelerinde Taslanmaması kuvvetle muhtemeldir, — N. E, KÜÇÜK İLÂN okuyucularımız arasında EN SERİ, EN EMİN EN UCUZ vasıtadır. Alım satım, kira işlerin. de iş ve işçi bulmak için istifade ediniz! * memleketle tedilirken yı rait mü»