Kadın tuvaletine Amerikalı bir mucid, kadınların işi- ne yarıyacak bir âlet icad etmiştir. Bu âlet el çantasına konulabilecek €badda bir kutudan ibarettir, Kotu- nun içinde bir kadına lâzım olabile- cek bütün edevat mevcuddur. Ayna, pudra, ponpon ve rujdan başka kü- çük bir not defteri, bir . kurşun ka lemi, sıgara koymağa mahsus ayrı bir yer, sıgarayı yakmak için çakmak ta vardır. Fakat kutunun muhteviya- ta içinde en mühim parçayı pili ile be-aber minimini bir elektrik lâmba- Sı teşkil ediyor. Kadın tiyatroda ve Ses çıkarmadan Londra operasında geçen akşam Trovotore oyunu verilmiştir. Baş rol meşhur İngiliz tenoru O'Connor tara- fından oynanmıştır, O gece O Connor ber mutad büyük bir muvaffakiyet kazanmış ve fevkalâde alkışlanmış- tır. O ve diğer artistler bir çok defa- lar sahneye çıkarak alkışlara teşek- kür etmeğe mecbur kalmışlardır. S6- yircilerin hiç birisi, hattâ oturan ti- yatro kritiki bile O Connorun o gece sesini bile çıkarmadığının ve yalnız dudaklarını oynatmakla iktifa etti- ğinin farkına varmamışlardır. Haki- Nildeki balıklar Nil nehri dünyanın en çeşidli süyu- dur. Bugüne kadar denizlerde mevcud balık çeşidlerinin 20.000 öldüğunu te5- bit ettiler. Bunlardan 8000 çeşidi Nilde yaşıyor. Demir düşmanı Her sene yeryüzünde pasın ne mik- tar demir yediğini biliyor musunuz? Tam 2,900.000 ton demir her sene pa» $a kurban gidiyor. Bu miktar madeni yerine koymak için günde 150 ton demir imal edecek bir fırının tam yedi sene sönmeden kaynaması lâzımdır. Hind kralları İngiltere Hindistana ald yeni bir İs- tatistik neşretti. Bu istatistiğe göre Hindistanda 695 kraliyet vardır. Bun- lardan 500 tanesi brahmanist, geri ka» lanı müslümandır. Bütün krallar milyarderdir. En zenginleri Baroda ve Patlala mahra- celeridir. Her birinin serveti on milyar» dan fazladır. Cava adasın Batavya gazetelerinde okunduğu na göre, Pakan-Barve havalisindeki bazı köyleri kaplanlar istilâ etmeğe başlamıştır. Birçok kaplan haftalar- dan beri oralara dehşet saçmaktadır, Balta girmemiş ormanlardan çıkıp köylerin içerisine kadar yürüyen bu vahşi hayvanlar yalnız sığırları de- ği, karşılarına çıkan insanları da parçalıyorlar. Son üç gün zarfında bu suretle beş yerli bir kaplan tara- fından öldürülmüştür, . Yerliler köy mahsus yeni âlet sinemada kâranlıkta otururken yü- zündeki güzellik boyalarında bir ek- siklik hissettiği ve tashihat yapılma- sı lâzım geldiğini anladığı zaman, yânındaki seyirciyi hiç rahafsız et- meden lâmbasını yakıyor, aynaya ba karak gözlerini, yanaklarını ve du- dâklarını bir muayeneden geçiriyor ve derhal lâzım gelen yerlere boyala- rını sürüveriyor, Kadınların karan- lıkta bile boyanmak itiyaçlarını tat- min eden bu kutu Amerikalı kadınlar tarafından kapış kapışa satın alını- yormuş, rol oynıyan tenor ki tenor o esnada sahne. arkasında bulunuyordu. Bir gün evvel mühim bir rol oynamış ve onun için sesi kı- sılmış olan O'Connor o gece Manrico rolünü oynıyacak bir halde değildi. Oyunu başka bir geceye talik etmemek için opera direktörünün muvafaka- tile tenorlardan Mullings'in sahne arkasından Manrico rolünü oynama- sına karar vermişti. O'Connor yalnız sahneye çıkarak dudaklarını oynata- caktı, müracaat edilen bu desisenin muvaffakiyetle neticelendiği o gece yapılan alkışlarla sabit olmuştur. Derin deniz Denizin derinliklerini ölçmek için yapılan bir Alman gemisi Pasifik deni. zinde, Filipin adaları açıklarında 9.870 metre bir derinlik keşfetti. Asırlık kaplumbağa Küba sahillerinde balıkçılar 4 metre uzunluğunda 600 Kilo ağırlığında bir kaplumbağa yakaladılar. Bu kamplumbagayı muayene eden âlimler hayvanın kabuğuna nazaran 500 yaşında olduğunu söylüyor. Kristof Kolomb Amerikayı keşfet. tiği zaman bu kaplumbağa hayli bü. yükmüş!., Hayvan gözleri Amerikalı iki göz mütehassısı tıpkı hayvan gözlerinin hassasını > taşıyan suni gözler yaptılar veşu neticeye vardılar: At insanı olduğundan iki buçuk misli, koyun bir çeyrek misli büyük görüyor. Köpek gözü insanı ancak yüzde altı nisbetinde büyütüyormuş. da kaplanlar sokağında yürümekte iken kaplan birdenbire karşılarına çıkmıştır. Her nekadar adamlar kaçmağaı teşebbüs etmişlerse de kaplan bir hamlede hep- sini yere devirmiş ve etlerini delik de- $ik etmiştir. Diğer bir köyde kaplan. lar ahırlara girmişler ve İnekleri ve keçileri parçalamışlardır. Nihayet o havaliye gönderilen ve mitralyözler- le teslih edilen bir jandarma müfre- zesi bu yırtıcı hayvanlardan üçünü yere sermeğe muvaffak olmuştur. Trakyanın Tarımbaşı genç köylüleri 'Tarımbaşılar hediyelerini alırlarken Edirne (Akşam) — Bir senelik pratik ders tatbikatı gören Trakyanın (Tarımbaşı) genç köylüleri bugün son imtihanlarını vermişler ve köy bölge- lerine uğurlanmışlardır. Ikinci posta olarak köylerde bekliyen (50) kişi çağ» rilmiştir. Bunlar yakında gelerek derslere başlıyacaklardır. Resim imtihanlarını bitiren genç tarımbaşıdarını hediyelerini âlırken gös- Ispanya harbinin garip tarafları: Bir Ingiliz harp gemisi doğumevi oldu ! İngiliz donanma- sına mensub Tre- mendous destro- yeri karakol vazife» #ini görmek için şi- mali İspanya gahli- lerinde dolsşiyordu. Bu aralık destro- yerin tabi olduğu füolili o kumanda- nından gelen bir telsizde güneş batarken getirilecek 42 İspanyalı mülteciyi gemiye alması emir olundu. Tremendous daha güneş batmadan evvel tayin edilen yere giderek bekledi. Her ihtimale karşı ge- minin bütün topları endahte hazır bir hale konuldu, Biraz sonra uzaktan iki balıkçı kayığı gönründü. Ön kayıkta ayakta duran bir adam Tremendous'un kumandanma bir kâğıd uzatarak: — «Mister . Cannig'den selimlar, sir. İşte mültecilerin lHstesi » diye bağırdı. İn- giliz kumandanı İlsteyi okurken gözleri faltaşı gibi açıldı. Çünkü kAğıd üzerinde şunlar yazılıydı: 1 — Jose Ramon, yedi aylık bir yetim. 2 — Marla Dolores Carrton, 14 aylık bir yetim. 3 — Manolo Juan Uscavella, 12 aylık biz yetim, Desiroyer kumandanının okuduğu isim- lerin osahibleri ekseriyetle bebeklerden ibaretti. Bunlar birer birer balıkçı kayık- larından desiroyerin ogüvretesine çıkarı- Uyordu. Kumandan çocukların güverteye sıralarıdığını gördükçe ve viyak viyak ba- Bırışlarını işittikçö kendinden geçiyordu. Saydığı bebeklerin adedi 22 ye baliğ ol- muştu. Bundan başka on kadının kucak- larında da birer çâcuk vardı. Destroyer kumandanı düşman tara- fından muhasara edilmiş ve top ateşi al- sna alınmış olsaydı bebekleri güvertede gördüğü zaman olduğu kadar şaşırmaz- dı, Bu aralık büyükçe çocuklardan biri saşe kucağından kurtuldu, kuman- da köprüsüne çıkan merdivene tırmandı ve merdivenden aşağıya doğru İspanyolca bir küfür savurdu. Bu işaret üzerine diğer çocuklar da bağırmağı başladılar. Kumandan ser tayfayı çağırarak sordu: — Huggins, bu çocuklara kim bakacak? — Ben bakacağım, galiba, sir! — Liste ile mukayese ettin mi, hepsi tamam mı? — Hepsi tamam)'amma belki de tamam değil, sir! — Ne demek istiyorsun Huggins? — Bebeklerden üçü doğmak üzere de onun için öyle söyledim, sir! — Aman yarabbi, , bu gemide biz nasıl çocuk doğurtabiMete? — Doğurtamayız, sir. Fakat şayet mül- tecileri kısa bir zamanda Karaya çıkarta- mazsak doğurtmağa mecbur olacağız, sir. Kumandan sıkıntısından başını kaşı- dıktan sonra filotillâ kumandanına aşa- gıdaki telsizi çekti: «Gömime on kadınla otuz iki çocuk aldım, Bünları ne yapaca- Bım?, Uzak ve emin mesafede bulunan amiral gemisinden şu cevabi aldı: «Bir Pransız gemisi gelip onları alacaktır. O vakte kadar mültecileri besleyiniz Kâfi İngiliz donanmasına mensup Tremendous torpido muh- ribi çocuk ve hamile kadınlardan mürekkep 42 İspanyol müetecisini İngiltereye götürmi mi vapurda doğurmuş, İngiliz 24 zabit ve mürettebatı çok müşkül dakikalar geçirmişlerdir. mikdarda süt hulâsasına malik olduğunu- 24 babmin ederim. Kadınlara içki ver- menizi tavsiye etmem. Bunun üzerine Tremendous bir telsiz çekerek: «Kadınların üçü doğurmak üze- redir. Rica ederim, bir akıl öğretiniz, de- di» Amiral gemisi ümldverici cevabında şunları söyledi: «Fransız gemisinde has- tabakıcı vardır. 48 saat zarfında size ye- tişecektir. mümkün ise vazı hamli tehir ettiriniz Destroyer kumandanı amiral gemisin- Gen yardım bekliyemiyeceğini anladı. Ku- manda köprüsile süvarinin kabinesi hariç olmak üzere bütün destroyer bebeklerin istilâsına uğramıştı. Süvari gemisini tef- tişe karar verdi. Önünden geçen tayfa- ların bir elle selâm verirken diğer elle. rinde birer bebek tutmakta olduk- larmı gördü. Hiddetii olmasaydı on- ların bu hallerine gülecekti. Bir ana bir taraftan çocuğunu :neme verirken diğer taraftan saçları arasından bitleri ağıki mağa çalışıyordu. İki kardeş, biri üç ya- şında bir kız, diğeri iki yaşında oğlan, saçsaça, başbaşa kavga ediyorlardı. Destroyerin süvarisi yerde sürünerek yürümekte olan diğer bir çocuğun üze- rinden atlıyarak yoluna devam etti, Ku- manda köprüsüne avdet edine ser tay- fayı yanına çağırarak kadınların nerede yatırılacaklarını sordu ve şu cevabı aldı: — Tayfalar güvertede yatacak, kadın- ları da tayfaların yataklarına yalıraca- Bız, sir! — Ya diğer üçü ne olacak? — Onlar için zabitler kamaralarını tah- siş ettiler, sir. — Pek iyi, fakat, Huggins, bu çocukla- rın hepsi pis. Onları yıkamak lâzım. — Evet, #ir, yıkamak, bakmak Jâzım — Huggins, tayfalardan evli olanlar derhal güvertede sıraya dizilsinler. Biraz sonra kumandan evli tayfaları teftişlen geçirdi. Bu aralık Huzgins ço- cuklardan ikisini bir leğenin içine soka- rak onların huzurunda yıkamağa başladı. Evli tayfalar bu suretle çocukların nasıl yıkanacaklarını öğrendiler ve onlarda birer çocuk alarak yıkamağa başladılar. Aradan geçen 24 saat zarfında Tremen- Gous hem harb gemisi, bem de bir bebek bakım evi halini aldı, Kumanda düdü- Bü çalar çalmaz evli tayfalar sıraya di- ziliyor ve birer çocuğu kolları arasına $1- kıştırarak onu yıkamağa götürüyordu. İkinci bir düdük çalınca çockların üze- rindeki elbiseler çıkarılıyordu, üçüncü bir düdük çalmca yıkama ameliyesi başlıyor- dn, Bu esnada çocukların yaygarayı bas- maları tabli ahvslden olduğu için onlar- dan hiç bahset Tayfalardan evli olduğu meydi üştür. Kadınlardan bir kıs- için hamile kadınla- rin nezaretine o ta- yin olunmuştu. Bü- tün gece kumanda- na vazı hamil oet- mek üzere olan ka- dınlar hakkında ra- porlâar o veriliyordu. J Nihayet sabaha kar- $ı gelen bir raporda: umandanı tebrik ederiz, bayan Perez bir oğlan doğurdu. Ana ve oğul sıh- hattedirler.» denildi. Kumandan bu ra- poru okurken amiral gemisinden gelen bir telsizde: «Fransız gemisi batı, Size yardım edemiyeceğimizden dolayı müte- eliz. Şayet çok müstacelsa, mevzuu ba» his kadınları Bordo'ya çıkarınız. Yoksa bütün o mültecilerle beraber Portland'a gidiniz. selâmetler temenni ederiz. dö- nildi Kumandan destroyeri (O&on süratle Bordo'ya doğru sevke başladı, Bu aralık gelen ikinci bir raporda: «Kumandanı tebrik ederiz, bayan Cheverra, kız doğur- du. Ana ve kız sıhhattedirler.s denildi. Destroyer kumandanı bu haberlere kar- m ne söyliyeceğini ve me düşüneceğini saşırıyordu. Bir aralık «haşmetlü İngiliş kralının donanması yalnız denizlere hü- kim olmağa kadir değil, ayni zanamda çocuk ta. doğurtabilir.. demek aklından gelip geçti, Her halde destroyer ku- mandanı çocukların da kolaylıkla doğ- makta olduklarını görünce artık Bordo'ya gitmekten vazgeçerek Tremendous'a doğ» Fu Portland istikametini verdirdi. İlk günü her iş yolunda gitti, Çoduk- lar yatırıldı, uyutuldu. İkinci günü güver- tede saat sekiz çanı çalarken üçüncü kadının da sancısı tuttu. Bu Yazi hamil çok güç oldu. Ağrılar 19 saat devam etti. Bütün gemi, keşki doğruca Bordo'ya gidilseydi diye düşünürken, zabitlerle mü- rottebat tapkı sancısı tutmuş bir kadının kocasi gibi tesssürlerinden ellerini oğuş- tururken ve güvertede bir aşağı bir yu- karı dolaşırken nihayet gelen bir rapor- da «kumandanı tebrik ederiz, bayan Bscarmota bir oğlan doğurdu. Ana ve oğul sıhattedirler!. denildi 'Tremendous (odesyroyeri (o Veymouth limanında parlak bir surette karşılandı. Ana vatan donanmasının yansı orada toplanmıştı. Bütün gemiler Tremendous'un başından geçen vakadan telsizle haber- dar olmuşlardı. “ Bir taraftan © düdükler çalınırken diğer taraftan tebrik işaretleri verilmek #üretile Trenmendous selimla- nıyordu. Tremendous'un süvarisi de gördüğü işin tam bir iş olmasından mütevellid mem- nuniyetini gizliyemiyerek o da çok sevi- hiyordu. Amiral gemisinin önünden ge- çerken bütün bebekleri ve çocukları so- lâm vaziyetinde sıraya dizmişti. Rivayet edildiğine göre amiral tarafın- dan Bahriye Neraretine yapılan müra- caatta Tremendous'un harb şarkıları me yanına Perez, Cheverm, Escarmota isim- Jerinin de katılmasını istemiştir. Faka$ nezarel bu talebi reddetmiştir. İngüterede bazı kimaeler nezaretin ba reddini haksız buluyorlarmış. Buğday piyasası| İstanbul üniversitesinin faaliyet bilânçosu . Fiatlerde hafif bir düşüklük göze çarpıyor Buğday fiatlerinde hafifçe düşük- lük göze çarpmaktadır. Son bir haf- ta zarfında sukut nisbeti 3 para ka- dardır. Geçen hafta Anadoludan, Trakyadan ve limanlardan piyasanın ihtiyacından fazla mal geldiği görük müştü. Bu hafta normal miktarda buğday gelmitir. Bir haftalık muva- ridat yekünu 2951 tondur. Haftanın vasati buğday fiatleri ekstra Pulatlı 5,35 - 6,07, yumuşak buğdaylar 4,30 - 509, sert mallar 4,39 - 5,05 kuruş arasındadır, Kızılca 5,18 - 5,25 kuruştur. BERLITZ istiklâl caddesi Akşam Lisan kurları Fransızca - İngilizce vs. Haftada 3 ders Ayda 4 liradır. NOVOTNİ LOKANTA ve BİRAHANESİ Mayestro MEHMED ZORLU ida- resinde ve Macar KADIN san'atkârlarından mürekkep HALAZS Orkestrası Muhtelif fakülteler müdavimleri (4788) enstitü adedi de ofuz ikiye çıktı İstanbul ür kültelerindeki 1934 senesine kadarki faaliyet ve mesaisi- ne aid fakülte rektörlüğünce dikkate şayan bir istatistik neşredilmiştir. Bu istatistiğe göre üniversitenin bütün fakülte ve şubelerinde 1934 senesinde 2930, 1935 de 3297, 1936 da 3360, 1937 de 3837 ve 1938 dır. Bu suretle her sene talebe sayısı mühim bir mikdarda artmıştır. Fa- kültenin aynı seneler içindeki mezu- niyet mikdarı da şunlardır: 1934 senesinde bütün üniversiteden 219, 1935 senesinde 504, 1936 senesin- de 449, 1937 senesinde 458 ve 1938 se- nesinde de 570 genç mezun olmuştur. | Bundan başka 1944 senesinde 22 enstitü varken 1938 senesinde ensti- tülerin mikdarı 32 ye çıkmıştır. Bu müddet zarfında Üniversiteye | mücsseseler de ilâve edi. | yeni bazı miştir. Beyazıddaki rasadhane, biyo- loji, radyoloji, umumi emraz tıp ta rihi enstitüleri evveiki enstitülere ilâve edilmiş müesseselerdir. Bu beş senelik faaliyet devresinde talebe tarafından 583 tarvay, 138 de sitesinin bütün fa- | zaman içinde yabancı diller mektebi senesinden 1938 ! talebe mevcudü de 934 senesinde 3274 iken bu sene 6936 ya baliğ olmuştur. Tıp fakültesi yatak adedi de artmış. tır. Nitekim fakülte kliniklerinde 697 Da varken bu mikdar bu sene & baliğ olmuş ve beş sene içinde üniversile kliniklerinde 18239 kişi te dari edilmiştir. Türkiyeden Yunanistana hayvan ihracatı Edirne (Akşam) — Ziraat Veki- leti veteriner umum müdürü bay Sabri Okutman, Vekâlet mütehlssısı müşavir bay Lütfi şehrimize gelmiş- lerdir. Türkiye ile Yunanistan arasında hayvan ihracatını korumak ve arttır. mak tedbirleri üzerinde tedkikat ya. pan müdür ve mütehassıs müşâvir Selânik yolu ile Atinaya hareket et- mişlerdir. Atinada Yunan hükümeti ile hükümetimiz arasında yeni akd ve imza edilecek baytari mukavele için alâkadarlarla müzakereye baş- lıyacaklardır. Bu mukavele ile Türkiyeden Yu- nanistana yapılan hayvan ihracatınm.