Havada tayyareler Bugün havalarda uçan tayyareler bin bir türlü cambazlık yapıyorlar. Bilir misiniz. tayyarelerde muhtelif Şekilde uçuş yapmak ne zaman, kimin aklına ve nasıl geldi? Bundan yirmi beş sene evvel, 19 | Ağustos 1913 de tayyareci Pegunun | tayyaresi havada bozuldu. Pegu ken- dini paraşütle attı. Yere inerken düş- Mekte olan tayyaresinin muhtelif va- #iyetler aldığını gördü ve derhal ka- Tar verdi: Kendisi içindeyken tayya- Fransadâ balık bolluğu Fransa göl, nehir ve ırmaklarında 1037 senesi zarfında 5,300 ton balık tutulmuştur. Bu 5,300 ton balığın de- 45 milyon franktır. Balıkların neşvüneması için lâzım Belen tertibat alınacak olursa senede 20,000 ton balık tutulacağı muhakkak. addediliyor, Frünsa dahilinde 250,000 kilometre- İk kıyılarda balık tutmak mümkün- dür. Fransada her sene 200 milyon Yranklık balıkçılık avadanlığı sati- Maktadır. resine havada cambazlıklar yaptıra- cak, 21 Eylül 1913 de sırtüstü 500 metre uçtu. Bir kaç gün sonra havada tak- la attı. Bu hareketler o zaman çok alâka uyandırdı ve yeryüzünden gök- İ yüzünü seyredenler bir türlü gözleri- ne inanmak istemiyorlardı. Pegudan | sonra İngiliz tayyarecileri Hük, Şat- lu, Garo havada cambazlığa başladı- lar. Bugün tayyarelerin bin bir türlü uçuşları kimseyi şaşırlmıyor artık. Deniz altı kabloları Tam yüz sene evvel 1838 de bir İn- giliz yeni dünya ile eski dünyayı biri- birine bağlıyacak bir proje çizdi, fakat | w proje çok daha sonra tatbik edil- ri denizaltı kablosu 1850 manş de- nizine kondu ve Fransayı İngiltereye bağladı. İngiltere ile Amerika arasına kablo 1858 de kondu İlk muhabere kraliçe Viktorya ile Amerika Reisicümhuru Linkoln arasında yapıldı. Nevyork bu münasebetle donandı ve o büyrüm ge- cesi de Nevyork Şehir oteli yandı. 100 lükler klübü Geçenlerde Londrada yüz yaşında Olanlara mahsus bir klüp tesis edi- Miştir, Klübe aza olmak için hiç ol- Mazsa yüz yaşında olmak lâzımdır. Klübün reisi tarafından küşad resmi Münasebetile irad edilen bir nutukta mların yöz yaşını doldurmaları kânının eski zamana nisbetle bu- gün daha kuvvetli olduğunu söylemiş- tir. Çünkü gıda, sıhhate itina ve tibbi Yardım gibi hayat için lâzım olan baş- Uca şartlar eskisine nisbetle daha zi- Yade tekâmül etmiştir. Reisin ifade- Sarıyerde koruda gezerken tabanca | sine nazaran yüz yaşını doldurmağa | muvaffak olan insanlar içinde erkek- lere nisbetle kadınlar daha fazla bir | yekün teşkil etmektedir. Bunun baş- ıca sebebi gündelik mesaide kadının erkek kadar hayatını tehlikeye koy- mamasıdır. Bir de kadınlar erkekler kadar fazla içki kullanmamakta ve si- gara içmemektedirler, Klüp tarafın. dan yapılan tahkikata göre dünyada 2500 kadar yüz yaşını tecavüz etmiş in- San varmış, bunun 150 si İngilterede imiş. ile vurulan kızın muhakemesi Temyizin kararı nakzetmesi üzerine dün yeniden muhakemeye başlandı Bir müddet evvel Sarıyerde İbrs- him adında bir genç, nişanlısı Bel 5 adındaki kızla o civarda bir ko- | Tuda gezerlerken Belkıs, İbrahimin bancasile vurulup ölmüş, Belkısın Ölümüne sebebiyet vermek suçundan Mâznunen ikinci ceza mahkemesin- 6 yapılan muhakeme neticesinde brahimin bu ölüm vakasında alâ- kası görülmediğinden beraetine kâr Tar verilmişti. Temyiz mahkemesi bu. raet kararını esasa aid bazı nok- talardan nakzettiği cihetle Ekinci “eza mahkemesi davanın yeniden Yüyetine o başlamış ve dün davaya devam edilmiştir. Dünkü celsede, vaktile Belkisin Gesedi üzerinde otopsi yaparak rapor Yeren eski tıbbı adli müdürü profe- Sör B, Saim Ali şahid olarak dinlen- Miş ve rapor etrafında mahkemeye İzahat vermiştir. B, Saim Ali ifade- 8İnde şunları söylemiştir: «*— Raporda da bildirdiğimiz veç- hile cesede otopsi yaptığımız zaman şunun söl meme üzerinden girö- Yek sağa doğru seyrettiğini gördük. Kurşun soldan sağa, önden arkaya Ve aşağıdan yukarıya doğru seyret Miş ve sağ kaburgada kalmıştır. Dİ taraftan kurşun yarasının ağ- Zındaki barut bulaşıkları da sol ta- Taftadır. Şu yöziyete nazaran taban- Canın ya diğer bir şahıs tarafından âlılmış ve yahud da Belkisın silâhı 801 elilş kullanmış olması lâzımgelir. Ölüm vakası maznun tarafından İddia edildiği şekilde Belkısın kendi €lile yukubuldiyse bu kızın solak ol- Ması lâzımgelir. Halbuki evveliyatın- dânberi bu davayı takib ve dosyala- rn ma, lütenddid defalar tedkik gat. A O KANSIZLIK imei için ie —P) Evrak arasında Belkişin solak oldu- ğuna dair bir kayde tesadüf edeme- dim. Belkıs tabancayı sağ elile kuk landığı takdirde yaranın bu şekilde olmasına ve kurşunun bu seyri takib etmesine katiyen fenni ve maddi im- kân yoktur. Diğer taraftan, ölüm, maznunun iddia ettiği şekilde (o vukubuldiyse de, kızın solak olmadığı anlaşıldığı- na göre o anda silâhı 80i elile kul lanmasına da tıbben, ruhan imkân yoktur. Çünkü bu gibi buhran za- manlarında yapılan hareketler pr münakislerle vukubulacağı cihetle sağ clile iş yapmağı itiyad edinen bir kimse o anda silâhı sol eline ala- maz ve gayri ihtiyari gene sağ elini kullanır.» B. Sâim Ali, Belkısın cesedi üze- rinde kurşunun seyrini ve yaranın vaziyetini açıkça gösterir şekilde çiz- diği bir krokiyi de mahkemeye ibraz ederek kroki üzerinde de izahat verdi, B. Salim Ali, maznun vekilinin ta- lebi üzerine sorulan suale de şu ce- vabı verdi: — Tabancayı sağ elinde tutarken hariçten birinin müdahalesile sağ bileği tutulup, şiddetle bükülerek bu tâzyik karşısında namlının dönmsel ve kurşunun bu seyri takib etmesi ihtimali de göz önüne alhmabilir, Fa- kat ben bu hususta kati bir kanaat dermeyan edemem. Benim kanaa- timce silâh ya hariçten biri tarafın- dan atılmış veya genç kız sol elini kullanmıştır. İddia makamının evrakı tedkik ederek mütalâasını beyan etmesi için muhakeme başka güne, güne bırakıldı. Nörasteni, zafiyet ve Cklorose Slide SIROP DESCHJENS, PARIS Sumatrada korsanlar Ptaa mabuduna kurban vermek için insan avlıyorlar 'Tedkikat için se- yahat eden Ame- rikalı Jon Dritter bundan bir sene kadar evvel Lo- long mıntakasında yaptığı bir seya- hatinden avdetin- de Sumatra'daki müstemleke me- murlarıma Moesi mansabında yeni bir kabile keşfettiğini bildirdiği za- man, o vakte kadar kimsenin farkına varmadığı bu kabilenin mevcudiyeti İ Sumatra şehirlerinde hayretle karşı- lanmıştı, Amerikalı seyyah bu kabile hakkındaki raporunda diyor ki. «Moesi mansabında, Polembang şehrine yakın bir yerde şakavetle meşgul olan Çinli ve Malag korsan- lar korsanlığa dini bir mahiyet ver- mişlerdir. Bunlar Ptaa ismini verdik- leri bir mabuda tapınıyorlar, Nerede yerleşseler orada bu mabut için kü- çük bir mabet kuruyorlar, Her kor- sanlığa çıkışlarında omuvâffak Ol mak için Plaa'ya bir kurban veriyor. lar. Bu kurbanlar ekseriya insanlar. dır» i Müstemleke memurları Amerikalı seyyahın bu raporuna ehemmiyet vermemişlerdir. Onlar Mosei man- sabında bir çok korsan bulunduğunu biliyorlardı, Fakat bu korsanlar da- ima yerlilerin küçük kayıklarına hü- cum ederek onları yağma ediyorlar- dı, Avrupalılara tecavüz etmekten çe- kiniyorlardı. Ekseriyetle tahliye edi- len veya kaçan mahpuslardan mü- rekkep oldukları için yeniden hapse girmemek için Avupalılarla mesele çıkarmak istemiyorlardı. İKTİSADİ MESELELER Çorap derdi nasıl hallediliyor ? Geçenlerde kadın çoraplarından Şi. kâyet etmiştik. Bu meseleye dair yaz- dığımız bir yazıda, çorap derdini hal. letmek için, ince çorap yerine biraz daha kalın iplikle yapılan çorapların giyilmesini ileri sürmüştük. Son gün- lerde, Sanayi birliğinde toplanan ç0- Tap fabrikatörleri, çorap şikâyetlerine meydan vermemek için esaslar ara- maktadırlar, Tedbirlerden biri de, ince çorap imalinden vazgeçmektir. Son senelerde ince çorap, zengin ve müreffeh ailelerden başka en fakir ka» dınlar tarafından bile giyiliyordu. Sabahtan akşama kâdar bir dairede çalışan, daktiloluk ve yahud memur- luk yapan bir beyan için ince çorap yerine, biraz daha kalın çorap giy- mek lâzımdı. Halbuki moda ince ço- rap olduğu için, işe giden kadınlar bile, en ince İpekten yapılan çorap- ları kullanmaktadır. Çorapların fe- nalığından en ziyade şikâyet edenler- de, hayatını kazanan bayanlardır. Çorap fabrikatörleri, bunu düşüne- rek halk için bir çorap tipi bulmalı. dırlar. Sanayi birliğinde toplantılar yapan çorap fabrikatörleri, bu mese- leleri görüşürken, yeni bir tip çorap bulmalıdırlar. Bu suretle kadın ço- raplarını ikiye ayırmak lâzımdır. Biri Tüks çoraplar, diğeride her gün s0- kakta giyilen ticüz ve' biraz kalın ço. raplar.. Eğer ikinci tip, yani halk ço- rabını yapacak olursak, bayanlarımı- zi ve yahud bayanlara çorap alan bay- Jarı büyük bir masraftan kurtaraca- gız. Çünkü çorap pahalılığı, ve çorap derdi, hayat pahalılığında mühim rol oynıyan bir mesele haline girmiştir. Bundan başka yapılacak işler daha var. Mektep idareleri, kız talebenin pek ince çorap giymesini menetmeli. dir. Maarif Vekâletinde ve diğer resmi dairelerde çalışan bayanların ince ço- rap giymemesini tavsiye edecek olur- sa, fabrikatörlerin halk tipi diye bu- Jacağı çorap daha kolaylıkla taam- müm eder — H.A, Bir çifçi ile üç genç kızı motörle gezerken korsanların taarruzuna uğradılar. biri Mabuda kurban edildi. Diğerleri büyük güçlükle kurtarılabildiler Fakat geçenlerde vukuâ gelen çok feci bir hadise Palembang şehri hal- kına Amerikalı Dritter'in raporunu halırlatmağa vesile oldu. Oradaki çif- çilerden Svending, kızının iki arka. daşinı geceleyin motörle bir gezinti yapmağa davet etmişti. Kızlar bir- birlerini Londrada devam ettikleri leyli mekteptenberi tanıyorlardı. Bu motör gezintisinin ertesi günü 5a- bahleyin çifçi Svending kayalardan müteşekkil bir adacık üzerinde bitap bir halde bulundu, Daima neşeli olan çifçi tanınmıyacak kadar değişmişti. Bir gecede saçları bembeyaz olmuş, gözleri çukura kaçmış, üstü başi parça parça olmuştu. Svending ken disine geldikten sonra dedi ki; «Müthiş bir facia geçirdim. Motö- rümüzle Moesi mansabına doğru gi- diyordum. Birdenbire karşımıza kor- sanlar çıkıverdi. Karanlığı yırtan bir feryad üzerine korsanlardan on tane- si motörden içeriye girdi. Derhal si- Yâhımı korsanların üzerine boşali- tım, Fakat ondan sonra beni yakala- dılar, bağladılar ve gözlerimin önün- de kızımla iki arakadaşını da bağla- yıp kendi kayıklarına aldılar. Beni bir iki saat bağlı tuttuktan sonra de- nize attılar.» Üç güzel kızın birden kaçırılması üzerine müstem- leke oOmemurlari derhal korsanlara karşı faaliyete geç- tiler. İlk günleri araştırmalardan bir fayda hasH olmadı. Yüzden fazla kor- san yakalndı, fakat bunlar kaçırılan kızlar hakkında ifşaatta bulunmadı- lar, Hattâ içlerinden üçü idam edil diği halde diğerleri yine sükütta de- vam ettiler, Zabıta artık o üç kıza kaybolmuş nazarile bakıyordu. Bu aralık Ameri- kalı seyyah işe müdahale etti, Son seneyi Borneo'da geçirmiş olan Dritter kızların kaçırıldığını haber alır al maz motörile Sumatra'ya gitti. Muva- salatının ikinci günü araştırmaları esnasında bir mabedde kah izleri gördü, Derhal zabıtaya haber verdi. Bunun üzerine yeniden bir takım korsanlar tevkif edildiler, Nihayet iç- lerinden birisi kızlardan brinin, za- bıta tarafından yapılan takibatı yan- lış yollara sevkettirmesi için Ptaa'ya kurban edildiğini itiraf etti. Aynı günde dğer iki İngiliz kızı bu- lundu, Korsanlar onları bir ağacın kovuğuna saklamışlardı, Kızlar ber- bat bir halde idiler. Çifçi Svending'in kızı kurban olmuştu. Cesedini bul- mak mümkün olamadı, Çünkü kanı Akıtıldıktan sonra cesedi korsanlar tarafından denize atılmıştı, Zabıta bu hadise üzerine mevcut 22 Ptaa mabedinin hepsini yıktırdı. Kızlardan icap ve kabul Bundan evvelki bir yazımızda borç- | borç- | lan meydana, getiren en mühim s6- beblerden birinin de akitler olduğu- nu söylemiştik. İki taraf karşılıklı ve birbirine uygun suretle rızalarını beyan edince akit tamam olur, Ekseriya taraflardan biri bir tek- lif, kanuni tabirle, bir icap yapar; öleki taraf da kabul edince bir akit vücut bulur. Kabul edecek şahıs hazır olsun veya olmasın icabı yaparak bir ak- din ifasını teklif eden kimse bu müddetin hitamıma kadar icabın- dan dönemez. Müddet bitmeden ev- vel kabul haberi kendisine yetiş- mezse icabı ile bağlı kalmaz, Kabul için müddet tayin etmemişse İki şekil mevzuubahistir. Kabul edecek şa- his ya hazırdır veya kayıptır. Hazır ola nbir şahsa karşı vaki olan icap derhal kabul olunmadığı takdirde icabı yapan bağlı kalmaz. Telefonla yapılan icaplara da der- hal kabul lâzımdır. Hazır olan bir şahsa karşı vaki müddet tayin olunmaksızın. derme yan olunan icap zamanında ve mun- tazam surelte irsal olunmuş bir ce- vabın vusulüne intizar edebileceği dakikaya kadar onu yapan hakın- da lüzum ifade eder, Bu kimsenin icabını zamanında vasıl olmuş ad- delmeğe hakkı vardır. Vaktinde gönderilen ksbul haberi icabı yapa- Türk - İtalyan ticaret anlaş- ması müzakeresine devam edildi Evvelki günden itibaren başlıyan Türk - İtalyan ticaret anlaşması mü- zakerelerine esas olmak üzere 'Türk heyeti tarafından hazırlanan proje ile tali komite teşekkül ettiğini yaz- mıştık. Bu komiteler dün Tophane köşkünde toplanarak müzakereye başlamışlardır. Komitelerin verecek- leri rapor, umumi e müzAr kere edilecektir. na geç varır ve 6 kimse onunla mül- zem olmamak iddiasında bulunur- sa keyfiyeti derhal kabul edene bil- dirmeğe mecburdur, aksi takdirde akid tamam olmuş olur. Tarife ve cari fiat irsali icap teş kil etmez. Semenini göstererek em- tia teşhiri kaideten icap addolunur. İcabın geri alındığı haberi icâbın vusulünden evvel yahut aynı 28 manda mürselünileyhe vasıl olur, yahut icaptan sonra vasıl olmakla beraber mürselünileyhe icaba muf- tali olmazdan evvel kendisine tebliğ olunursa icap keenlemyekün addo- lunur, Bu kâide kabulün geri alın- masına da tatbik edilir. Kanun kayıplar arasında vukü- bulan bir akdin hangi zamandan iti- baren hüküm ifade ettiğini de gös- termiştir. Borçlar kanununun 10 un- cu maddesine göre, kayıplar arasın- da icra olunan akidler kabul haberi irsal olunduğu halde hüküm ifade ederler, Meselâ Ahmed Mehmede bir mektup yazarak ineğini 200 liraya satmağı teklif etse, Mehmed de ka- bulünü havi mektubu postaya ver- se, fakat kabul mektubu Ahmede vasıl olmadan evvel inek doğursa yavru Mehmede aittir; çünkü Meh- medin kabul mektubunu postaya vermesile akit tamam olmuştur. Avukat Emceb Ağış Vapurdan çıkarken denize düştü, etraftan ye nar ” Kadıköyünde oturan on sekiz yaş- larında bayan Arşaloz, evvelki gece Kadıköyden Burgaz adasma gitmek Üzere vapura binmiş, Kınalı ada iske- lesine geldikleri gaman, çikan yolcu lara yol vermek istediği bir sırada mu- vazenesini kaybederek denize düş- müştür. Etraftan yetişenler kendisini urtarmışlardır,