1 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

1 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tütün ZERİN sayısı gittikçe artiyor Tütünün sıhhat üzerinde birçok mazarrakları olduğu halde istimali bü- tün dünyada günden güne artiyor. Son neşrolunan resmi istatistiklere gö- Te 1937 senesinde bütün dünyanın tü- tün istihsali 5 milyar 838 milyon lib- Teye baliğ olmuştur. Birlibre 453 gramdır, Bu hesaptan yalnız Çin ha- riçtir, Çünkü bu memleketin ne ka- dar tütün yetiştirdiği ne kadar sarfey- lediği hakkında mevsuk ve resmi ma Yümat mevcud değildir. Şu kadar var ki, istihsal edilen tü- tünün miktarı her sene arttığı halde tütün zer edilen arazi sahası azalmak- tadır. Tütün ekilen saha azaldığı hal- de istihsalin azalmayıp bilâkis artmak- ta olması tütün tarlaları veriminin Asrİ fenni usullerin tatbiki sayesinde çoğalmasından ileri geliyor, Meselâ Amerika müttehid hükü- metlerinde her İngiliz dönümü (acre) 897 libre tütün veriyor. Bir acre kırk ar'dır, 1930 senesine nazaran tütün zerolu- nan saha 500,000 İngiliz dönümü (a€- Te) azalmıştır. Hariçten tütün aslan başlıca memle- ketlerin yapılmamış tütün ilhalâtı son Ben elçinde fevkalâde artar. Meselâ İn gitere 1938 senesinde şimdiye kadar 125,200,000 libre tütün ithal etmiştir. Bu miktar geçen seneki ayni müddet- te ithal ettiği tütüne nazaran iki mis- dir, Fakat, ithbalâtın arlması ayni nis- bette sariivatın da arttığı mânasını ifade etmez. Resmi malümata göre bu sene içinde İngilteredeki (sarfiyat 93,358,800 Libreye baliğ olmuştur. Şurası da dikkele şayandır ki, İn- giltereye İngilizi imparatorluğu ocza- sından yani müstemlekeleri ile domin- yanlarından gelen tütünün miktarı di- ğer müstahsil ecnebi memleketlerden gelen tütünlere nazaran daha ziyade artıyor, Bu sene Balkanlarda tütün istihsa- lâtının az olacağı anlaşılıyor. Meselâ Bulgaristanda bu sene tü- tün zerolunan saha geçen sensye nâ» zaran yüzde 30 daha az idi. Hektar ; başına verim de kuraklıktan dolayı a3 olmuştur. Yalnız cins itibarile bu seneki tütün geçen seneye faiktir, Bulgaristanda ge- çen seneden kalmış fena cinsten 3,000,000 kilo tülün kalmıştı, Buna evvelce talip ve rağbet hiç yoktu. Fakat bu sene mahsulünün çok az olacağı anlaşılması üzerine tütün fabrikaları bu eski fena mahsule talip olmuşlar» dır. Uzun ömrün esrarı Belgradın tanınmış doktorların dan profesör Paul Bising seneler denberi, Balkanlıların nasıl olup ta doksan, yüz sene yaşayabildiklerini inceliyor. Bugün doktor tedkikatının netice sini bildirdi. Bugüne kadar 90 ya- Şında iki yüz kişi muayene etmiş, di- yor ki: — Bu adamların çok yaşamaları- nın sebebi sade ve hafif yemeleridir. Doksan yaşını aşanlar ekmek ve fa- #ulye yiyenlerdir. Kışın bir iki defa €t yiyorlar, bundan başka ağızlarına €t koymuyorlar. Bellihaşı gıdaları Yoğurttur. Sebze namına da çiy bi- ber, soğan ve domates yiyorlar. İçlerinde şarab ve sigara içmiyen- leri pek azdır. Yüzde sekseni şarab, kahve ve sigara içiyor. Doksan ya- $ından sonra ancak gözlerine biraz zaaf geliyor. Doktor bunlardan başka Balkan. Jar ikliminin de uzun ömürde bü- yük âmil olduğunu ileri sürüyor. Çünkü doktara göre, eğer uzun ömür- lü olmak için yalnız yiyecek mesele. si halledilse her iklimde yaşıyanla- rın yüz yaşını bulmaları lâzımgelir. di. Halbuki Balkan köylüsünün ge dasım alan bir çok memleketler var ki, doksanı bulanlar parmakla gös- terilir. Eskimolar medenileşiyor Mötörleşmek arzusu yeryüzünün Gört bucağına yayılıyor. Asırlardan- beri tek kürekle yürüyen Venedik gondollarına motör takıldı, Şimdi de Eskimolar kırk yılık kayıklarından usanmışlar, Artık kürek çekmek iste miyorlar. Kopenhag fabrikalarından birine, kayıklarına takmak için 450 | motör ısmarladılar, Köpeklere harp ilân edildi Buenos Ayreste bugün 200,000 kö- Pek var, Bu köpeklerin ısırdığı insan- ların sayısı da her sene 10,000 İ bu- Yuyor, Arjantin İçtimai Yardım Birtiği ou hususta Belediyenin nazarı dikkatini celbetti, Beediye bir komisyon toplattı, Bu 200,000 köpeği imha edebilmek için bir harp plânı hazırlatıyor, Bedrosun yeleği! 90 lira ve altın saatle beraber uçup gitti Sultanhamamında kürkçülük eden Bedros isminde biri zabıtaya müraca- üfle bir iddiada bulunmuştur. İddiaya göre; Bedros, dün bir ara- lık Yenicami helâsına gitmiş ve bura- da yeleğini çıkararak helânın duva- Tına, asmıştır. Bedros, işini bitirdikten sonra çik- Muş, gitmiş, fakat iç cebinde 90 lira ile | altın saatinin bulunduğu yeleği he- lâda unttuğunu hatırlıyarak tekrar koşa koşa helâya gelmişse de yeleğinin Yerinde yeller estiğini görmüştür. Şimdi Polis, yeleği, paraları ve saati bulup Alan meçhul adamın hüviyetini ay- dınlatmağa uğraşmaktadır. Küçük bir kız sedden düştü Hikmet isminde on yaşlarında bir kız, Ahırkapıda şimendifer güzergâ- hında oynamakta iken bir sed üzerin: den düşmüş, muhtelif yerlerinden teh- likeli surette yaralanmıştır. Polis, Hik- Meti Haseki hastanesine yatırmıştır. 33 derece hararet kain Dün de her taraf sıcaktan cayır cayır yandı Bir kaç gündenberi tekrar başlıyan sıcak havalar, dün de devam etmiş, hararet gölgede 33 dereceyi bulmuş- tur. Havada, yalnız sokaklarda yürü. yenleri değil, fakat oturanları da bu- ram buram terleten ve bunaltan bir ağırlık vardı, Zorlu âşık tabanca sıkmış Ortaköyde oturan bekçi Hüsamed- din, Tophanede Bostanbaşında Sotir- na isminde bir Rum kızma beraberce kaçmaları için tekliflerde bulunmuş, kız bu teklifi kabul etmeyince, taban- casile üzerine üç el ateş etmiş isede #sabt ettirmemiştir. Polis Hüsamed- dini yakalamış, dün adliyeye vermiştir. Bir koşu atı sahibini ısırdı | şamak nı “Kara Dul,, ismi verilen bir örümcektir Bundan bir kaç hafta evvel Kap Bu örümcek insanı bir kere ısırdı mı artık kurtuluş rayet ve merhame- tini garfetmeğe mec- ingl- İimkânı yoktur. Kara Dulun Londra hayvanat bah lem di hareket ede: 7 SS“ İ nat bahçesi idaresi mlm m sine getirilmesi şehirde büyük bir telâş uyandırdı, Di beyanname runun 12 numara- lu kamarasını İş gal eden iki yolcu diğer (yolcuların dikkatini celbede- cek surette hareket ediyordu. Çünkü biri kamaradan dışarıya çıktığı z8- man diğeri dalma içeride kalıyordu. Onların kamarayı biran bile yalnız bırakmamaları herkesin merakını tahrik ediyordu. Acaba kamarada ne vardı? Yoksa bu iki adam diğer yol cularla sıkı bir surette temas etmek- ten çekinen sabıkalılardan mıydı? Yolcular bu sualleri biribirlerine sor- maktalarken vapur kaptanının da o iki esrarengiz adama iltihak etmesi haklı olarak hayret uyandırdı. O za- man yolcular 12 numaralı kamarada mühim evrak bulunduğu ve onun için kamaranın yalnız bırakılmadığı zan- nuna kapıldılar, Fakat bütün bu dedi- koduların hiç birisi asıl meseleye te- mas etmiyordu. 12 numaralı kamara- nın katiyen yalnız bırakılmamasını emreden kaptandı. Çünkü içerisinde o iki yolcudan başka üçüncü bir yol- cu olduğunu kaptan biliyordu. Husu- 3İ bir teneke kutu içindeki bir came- kânda yaşıyan bu üçüncü yolcu o ca- mekânın içinden kaçarak vapurun güvertesinde dolaşmuğa çıkacak ol- saydı bütün yolcuların hali yamandı. Çünkü o Afrikada yaşıyan ve dünya- nın en tehlikeli hayvanı sayılan bir örümcekti. Afrikada doğup büyüdük- ten sonra şimdi ömrünün sonuna ka» dar Londra hayvanat bahçesinde yâ- üzere oraya götürülüyordu. Afrika yerlilerinin «Kara Dul» dedik- leri bu örümcek bir insanı ısırdı mı, artık onun için kurtuluş yoktur. Isi- rılan insan bir kaç saat müthiş ıztı. rablar içinde çırpındıktan sonra öl- meğe mahkümdur. Kara Dulun zehi- rine karşı bugüne kadar bir panzehir bulmak münukün olamadı. «Gilaskov, vapuru İngiltereye doğ- ru yol alırken Londra hayvanat bah- çesinin yılan ve sair haşerata mah- sus olan kısmında Kara Dul için hu-, susi bir daire hazırlanıyordu. Bahçe. de bulunan ve bulunmuş olan hayyan- ların en tehlikelisi sayılan bu örümce- ğin köşkü inşa edilirkon fevkalâde tahaffuz tedbirleri alınıyordu. Köşk kalın camdan mamul bir camlı köşktü. Kara Dul buraya hâdisesiz yerleştirildi. Onu gece ve gündüz nezaret altında bulundurmak için küçük köşkün önü- ne bir nöbetçi dikildi. Fevkalâde kıy- metli bir mücevher bile bu tehlikeli örümcekten daha emin bir surette muhafaza olunamsazdı, denilebilir. Londralılar Kara Dulun köşküne yerleştirildiğini haber alır almaz ziya» 'retçiler akın akın onu görmeğe gitti. ler. Fakat halk ince uzun bacakları üzerinde dolaşan bu pek korkunç mahlüku gördüğü zaman gazetelere protestolar yağdırmağa başladı. Bü- tün Londralılar Kara Dulun kendile- rini ısırdığını ve ısıracağını zannede- rek pek ziyade telâşa düştüler. Hay- vanat bahçesi müdürlüğü bir beyan- nâme neşrederek camekânın sımsıkı kapalı olduğunu, örümceğin kaçma. sına imkân bulunmadığını ve hay nım gece, gündüz nezsret altında bu- lundurulduğunu ilân etti, Mesele o kadar ehemmiyet kesbetti ki dahiliye nazırı bile Avam kamarasındâ bu iş- ten dolayı bir istizaha cevap vermeğe mecbur kaldı. Mebuslardan Dovison şayed bir gün Londrabu hayvanın hücumuna maruz kalırsa ne yapaca- ğını dahiliye nazırından sordu. Nazir heyecanı teskin etmek için bütün di. Avam kamarasında istizahlara sebeb oldu. Dahiliye Nazırı teminat vermek mecburiyetinde kaldı. Niha- yet bir gün Kara Dul cam köşkünde ölü bulundu. Fakat yüze yakın yavru bıraktıktan sonra... Londra bir hava hücumuna marus kalacak olursa ö- rümceğin kaçma sına mani olmak için tertibat alındı- ğını hâika bildirdi, Bu takdirde Kara Dula bir zehir şırıngası yapılacağını ve hayvanın derhal telef olacağını ilân etti, Fakat hava hücumuna ve zehir Şi rıngasına hacet kalmadan Kara Dul 18 ağustosta kendiliğinden ölüverdi. O gün öğleden sonra kendisinde bir fey. kadelik görülmüyordu. Örümcek ber. mutad camlı köşkünün bir köşesinde oturuyor, arada sırada bir devir yâpa- rak gene gidip o köşeye sığınıyordu. Akşama doğru Kara Dul gene köşesi. ne çekildiği zaman ince bacakları bir- denbire titremeğe başladr, yan tarafı- na düştü ve öldü. Derhal müdüriyete haber verildi. Bütün bekçiler sorguya çekildi. Fakat bunlar hayvanın hayatı. na kasdetmediklerini söylediler. Kara Dulun ölüm haberi duyulur duyulmaz bütün Londra halki bu ha- bere sevindi. Londralılar kendilerini tehdid etmekte olan bir tehlikeden ni- hayet kurtulmuşlardı. Artık örümcek tarafından ısırıimaktan korkmaları- na hacet yoktu. Fakat bu sevinç çok devam etmedi. Çünkü biraz sonra «Dulvun yüze yakın yavru yaptıktan sonra öbür dünyayı boylamış olduğu anlaşıldı. Bu yavrular derhal müdüri. yetin himayesi altına alındılar ve on. lara bakılmağa başlandı. Şimdi hayva» nat bahçesi müdürlüğü iki meselenin hallile meşguldür, Birisi Kara Dulun katilini meydana çıkarmak ve diğeri de kocasının kim olduğunu arayıp bul. maktır. Müdürlük ikinci meselenin hallinde israr ederse herhalde Afri. kanın bakir ormanlarına kadar boylan» ması icap edecektir. İKTİSADİ MESELELER mmm Odun kömürü Piyasada Bulgaristandan getirilen ağaç kömürü beş kuruşa satılmakta dır, Bu kömürün Bulgaristandan bu- | raya kadar nakliye ücreti, kiloda 30 paradır, Gümrüğü 40 paradır. Böyle olduğu halde, gene yerli kömür fia- tine satılıyor, Ekseriyetle, Bulgar kömürü, yerli kömürden pahalı da olsa gene tercih edilmektedir. Acaba yerli ağaç kömürü, neden bu kadar pahalıdır? Alâkadar bir daire bu hususta bir tedkik yapmıştır, Bulga- ristanda ağaç kömürü, sermayedar- lar tarafından yapılmaktadır. Aşağı yukarı ağaç kömürü istihsalâtı, bir endüstri İşi haline girmiştir. Bu Sa- yede, Bulgarlar, ağaç kömürünü ucu- za mal ediyorlar. Bizde ise ağaç kö- mürü işi, fakir ve orta halli köylüle- rin uğraştığı bir iştir, Kömür çıkari- lan köylerden kömürü şehir ve kasa- balara indirmek: büyük ve zahmetli bir iştir. Nakliye ücretleri pahalıya mal olmaktadır. Yalnız Trakya sahil- lerile, Şile civarmda yapılan kömür- ler, sandallarla nakledildiği için ucu- za mal olmaktadır. Bizde de ağaç kö- mürünü ucuza mal etmek için neler yapmalıyız? Her şeyden evvel şu noktayıda izah etmek lâzımdır ki, maden kö- mürü ve havagazı tesisatı ne kadar teammüm ederse etsin, az çok ağaç kömürü kullanmak mecburiyetinde- yiz. Iskarada kızartılan muhtelif et İzmit (Akşam) — Yapılan at yâr | yemekleri için, ağaç kömürü lâzım- rışlarında Seymen köyünden Osman | dır. Havagazı, maden kömürü kulla- oğlu Harunun koşu atı kendini sol | man evlerde bile, bu ihtiyaç için ağaç bileğinden ısırmış ve ağırca yarala- | kömürü tedarik edilmektedir, Demek nan Harun tedavi için memleket has- | oluyor ki, ev iktisadiyalında, ağaç tanesine kaldırılmıştır. kömürünün elde ettiği bir mevki var- Fatihte Halkevi için yeni bir bina e ı Binanın yapılacağı arsanın istimlâki ve inşası için 80 bin lira sarfedilecek Şehrimizde bulunan Halkevleri bi- nalarından çoğu vüsat itibarile ihti yaçları tatmine kâfi değildir. Bu vazi- yet gözönüne alınarak Halkevlerini kiralık ihtiyaca kifayet etmiyen bina- lardan kurtarmuk, her semtin ihtiya cına uygun Halkevi binaları inşasına esas itibarile karar verilmiş ve icab eden tahsisat ta temin edilmiştir. Nitekim Eminönü Halkevi binasının yeni bir bina ilâve edilmek suretile genişletilmesi kararlaştırılmıştı Beyoğlu Halkevinin Beyoğlunda Nurziya sokağındaki binası da dar ol- duğundan Evin kira ile kullandığı 'Tepebaşındaki eski Y. M. C. A binası. nın salın alınması düşünülmektedir. Kadıköy Halkevi için de münasib bir arsa bulunmuş, müsabaka neticesin- de yapılan plânlardan biri tercih edil- ... sasaanananaar asan senesam dır. O hakle, ağaç kömürü faaliyetini, fakir ve orta halli köylülerin elinde bu seviyede bırakmak doğru değildir. Yapılacak işlerden biri de, bu işle uğraşan köylülere kredi vermek, köy- lüler arasında kömür istihsalâtı için kooperatifler yapmaktır, İlk koope- ratifi, Şile köylerinde bir tecrübe ma hiyetinde yapmalıyız. O zaman, kö- mürcülükle uğraşan köylerimizde, hem bir iktisadi hareket olur, hem de havagazı kullanan evler, ve fakir kütleler de, ucuz kömür yakabilir, y H.A mişlir. Bu binanın da inşasına yakın- da başlanacaktır. Fatih Halkevine gelince: Fatihteki Halkevi, park karşısında eski, ahşap bir binadır. Bu bina, Falih gibi kala. balık bir muhitin ihtiyacına tekabül edemiyecek kadar dardır, Ötedenberi Fatih Halkevi için müsald bir saha aranmış, neticede Fatihte Malta çar. şısının, Fatih - Edirnekapı tramvay caddesine nazaran 8ol kısmındaki bi- naların yıktırılarak buraya bir Halkevi hadaki binaların istimlâki için sek- sen bin liraya ihtiyac olduğu tahmin edilmiştir. Bu tahsisat, Partinin İstanbul baş- pe ğ miştir. Yakında bu tahsisatın verile. ceği tahmin ediliyor. Tahsisat veril. dikten sonra İstimlâk muamelesine Fatih yeni Halkevi binasının içti. malara, müsamerelere mahsus geniş bir salonu, jimnastik için de müsald bir sahası, ayni zamanda kütüphane, büro ve sair tefarrüatı ihtiya edecek odaları bulunacaktır. Binanın modern bir tarzda ve her türlü topluluk ihti. yaçlarını karşılıyacak bir mahiyette olmasına ehemmiyet verilecektir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: