Türk Tarih Kurumunun yaptırdığı hafriyat Bu yıl daha geniş bir ölçüde ve daha kesif bir şekilde devam ediyor İstanbul 31 (A.A.) — Türk Tarih Kurumunun Türkiyede yapmakta ol- duğu istikşaflar ve hafriyatlar bu yıl da mevsiminde başlamıştır. Mesai bu sene daha geniş bir ölçüde ve daha ke- sif bir şekilde devam etmektedir. Haf- riyat ve istikşafların bugünkü duru- mu şudur: 1 — Preistorik araştırmalar; Türk Tarih Kurumu Anadoluda yontulmuş ve cllâlanmış taş devirleri eserlerini, fosil insanlarin iskeletleri- ni, mağaraları, dolmenleri, göl evle- rini, çakmak taşından âletleri, ma- gara sanat eserlerini aramak ve t€s- bit etmek maksadile Ankara Tarih, Dil, Coğrafya fakültesi antropoloji profesörü ve Türk Tarih Kurumu üye- st Dr. Şevket Aziz Kansu'nun baş- kanlığında bir istikşaf heyeti teşkil etmiştir. Heyet 15 haziran 1938 de Ankaradan ilkönce İnönü mağarala- rını tedkik için hareket etmiş, İnönü- ne vyarmadin evvel Ankara vilâyeti kazalarından Polatlı'daki bazı mağa- ralarda araştırmalar yapmış, Eskişe- hire varmadan evvel . Çifteler çifliği mevkiinde Seydi suyu graviyeleri Salhında çok dikkati çeker çakmak taşı eserleri bulmuştur, Bundan son- ra İnönü mağaralarında 15 gün çalışıl. mış, burada büyük bir ihtimalle neo- Mitik devriyle bakır çağı, Frikya, Bİ- zans ve Osmanlı eserleri meydana çi- karılmıştır, İnönünden Kütahyaya giden heyet, Porsuk vadisinde de bazı silekler bulmuştur. İnönünden dö- nilşte tekrar Seydi suyu graviyele- rinde bir müddet çalışılarak malzeme toplanmıştır. Heyet bundan sonra Tuz gölüne hareket etmiş ve Tuz gölünün | şimal - şark plâjlarında yontma taş devri karakterlerini gösteren çakmak taşları toplamış ve Koçhisarın cenu- bundaki mağara sırtlarından obsidi- yeti'den ve neolitik olması muhtemel âletler elde etmiştir. Tuz gölünün Kal- dırım memlehası civarınd& Yassı hö- | yükte bakır çağı eserleri bulunmuş- tur, Ayrca Ankaranın Çubuk suyu graviyelerinde geçen sene meydana çıkarılan paleolitik istasyonda mesâ- isine devam eden heyet buradan yeni birçok kıymetli malzeme elde ettiği gibi Ankaranın Güdül nahiyesinde Kırmir suyu vadisinde ve bu vadide. | ki kalkerli arazide oyulmuş olan ma- | ğaralarda da tedkikat yapmış ve | 2,000 kilometreden fazla tutan bu ilk tedkikat 4 temmuz 1938 de sona er- miştir, Preistorik istikşaflar her sene muntazam bir plânla bütün Anadolu- da yapılacaktır. 2 — Pazarlı hafriyatı. Çorum vilâyetine bağiırPazarlı mev- kiinde yapılan kafriyatta Firikyahla- ra ait üç mimari katı ihtiva eden çok mühim bir site bulunmuştur. Meyda- na çıkarılan mimari eserler arasında bilhassa dört-köşe burçlar ve binala- ra kaplama vazifesini gören fayans kabartmalar nazarı dikkati celbet- mektedir. Kabartmaların üstünde hücum ve yürüyüş nizamında askerler, hayvan mücadelesi tasvirleri, Kentor ve İs- fenksler mevcuttur, Bulunan eserle- re nazaran Pazarlı Pirikya kültürü, son Miken ve eski Şark kültür unsur- larını kendinde mezcetmektedir, Pa- zarlı hafriyatı şimdilik neticelerini vermiş olduğundan, bu seneki çalış- maya son verilmiştir. 3 — Alaca - Höyük hafriyatı: Türk Tarih Kurumu tarafından 933 tenberi Alaca - Höyükte yapılan ve Anadolu tarih ve kültürüne dair İ fevkalâde mühim belgeler veren Ala- - Höyük hafriyatına bu sene de devam olunmaktadır. Geçen sene be- liren Eti mabedinin bu sene depolar kısmı açılmış ve İsfenksli kapıya doğ- | ru uzanan kale duvarları bulunmuş- | tur. Mabed mütehessıslarının ifade- sine göre, şimdiye kadar malüm EĞ: mabedlerinin en büyüklerinden S&- yılmaktadır. 4 — Karaoğlan hafriyatı: Ankaranın Gölbaşı nahiyesine bağ- lı Karaoğlan köyünün yanmdaki hö- yükte geçen sene başlanan hafriyata bu sene de devam edilerek höyüğün mühim bir kısmı açılmıştır, Klâsik devirlerden başlıyarak Elilere ve ba- kır devrine kadar muhtelif eserleri ih- tiva eden höyüğün Ankarayı cenuba bağlıyan yal üzerinde bulunması ha- sebile mühim bir kültür merkezi ol- düğu anlaşılıyor, Ele geçen eserler şimdiden birçok tarihi meseleleri ay- dınlatmış bulunmaktadır. 5 — Çankırıkapı hafriyatı: Geçen sene Kurum adına arkeolog Remzi Oğuz tarafından Ankaranın içinde, Çankırıkapıda başlanan hafri- yata bu sene gene Kurum adina ol- mak üzere Ankara Tarih, Dİ! ve Coğ- rafya fakültesi arkeoloji enstitüsü profesör ve talebeleri tarafından de- vam câilmektedir. Bu seneki bafri- yatta klâsik devre ald büyük bir ha- mam meydana çıkarılmıştır, Hafriyat, devam etmektedir, 6 — Ankara mabedi hafriyatı: Ankara Belediyesi çok isabetli bir kararla Ankaranın içindeki meşhur Ankara mabedinin etrafını açmağa başlamıştır, Türk Tarih Kurumu bu açılan sahada mabedin hakiki hüvi- yetini meydana çıkarmak maksadile hafriyat yapmaktadır. Şimdiden ma- bedin etrafındaki inşaatın temelleri ve sütun ayakları meydana çıkarıl- mıştır, Teknik sebepler dolayısile mu- vakkaten tatil edilen bu hafriyata tekrar başlanmıştır. 7 — Trakya hafriyatı; 1936 danberi Trakya höyükleri üze- İ rinde yapılan hairiyata ağustos ayı içinde tekrar başlanmıştır. Bu sene- ki hafriyat Vize civarındaki höyük- lerle Vize kasabasında ve Kırklareli civarındaki höyükler üzerinde olacak- tır, 8 — İzmir Namazgâh hafriyatı; İzmir müzesi tarafından İzmirin içerisindeki Namazgâh mevkiinde başlanmış olan hafriyat orada mev- cud ve klâsik devre gid büyük bir çar- şıyı meydana çıkarmağa başlamıştı. Tarihi kıymeti kadar İzmir için turis- tk kıymeti büyük olan bu hafriyatı sona erdirmek için Türk Tarih Kuru- mu geçen yıl hafriyala nakden yar- dım etmiş ve bu sene bu hafriyatı himayesine alarak daha büyük faa- diyetle çalışılması imkânlarını vermiş- tir, Hafriyat yaz münasebetile mu- vakkaten tatil edilmiş olup eylül için- de tekrar başlıyacaktır. “B. Hitler hiç bir İn işi tesadüfe bırakmadı, (Baş tarafı 1 inci sahifede) «Ne olursa olsun hiçbir noktada ri- cat elmiyeceğiz. Takibimiz gittikçe büyümektedir.» Hatib, bundan sonra «dünyanın bi- rincisi» diye tavsif ettiği Alman ordu- sunun kuvvetinden bahsetmiş ve neti- ce olarak şöyle demiştir: «Almanya herşeyi pek açık olarak gö» rüyor. Londra ve Paristeki nazırlar Hit- lerin, ikinci Vilhelm'in yaptığı gibi, iş- leri tesadüfe terketmediğini bilmelidir. ler. 1914 te Vilhelm, Hitler gibi hareket etmiş olsaydı, ya harb vukubulmaz ve- ya Almanya harpten muzaffer çıkar- di. Almanyanın yaptığı iskan- diller ne imiş Berlin 31 — Alman resmi mahafili Almanyanın güya Moskova; Belgrad ve Bükreşte yaptığı iskandiller hak- kındaki haberlere hariçte atfedilen ehemmiyete hayret Izbar edilmektedir. Bunlar ancak husüsi bir takım konuş- mâlardan ibarettir. Almanyanın Mos- kova sefiri, Almanya, Çekoslovakya iş- lerine filli bir surette müdahale ettiği takdirde Sovyet Rusyanm vaziyeti ne olacağını B. Litvinoftan hususi suret- te sormuştur. B. Litvinof Fransanın ağlebi ihtimal ve muhakkak surette müdahale edeceğini ve Rusyanın bit- tabi kendisini takip edeceği cevabını vermiştir. Alman donanması manevra değil talim yapmış Berlin 31 (A.A.) hafil, şimal denizinde Alman donan- masının mânevralar yapmış olduğuna dair olan haberleri tekzip etmektedir. Geçenlerde Hambürg açıklarında ufak mikyasta bazi talimler yapılmıştır. Ve hususi herhangi bir manevra yapılma» makta olduğu temin edilmektedir. 1936 sınıfı terhis edilmiyecek mi? Eerlin 31 (A.A.) — Salâhiyettar ma- hafil, 30 eylülde terhis edilmeleri lâzım gelen 1936 sınıfına mensup efradın âs- keri hizmetlerinin bir sene temdid edileceğine dair olan haber hakkında ademi malümat beyan etmektedir. Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Kurtuhış caddesinde Necdet Ekrem, Taksim: Nizameddin, Beyoğ- Tu: Kanzuk, Yenişehirde Paronakyan, Bostanbaşında İlimad, Galata: İsmet, Kasımpaşa: Müeyyed, Hasköy: Aseo, Eminönü: Salih Necati, Fstih: Ham- di, Karagümrük: Mehmed Fuad, Ba- kirköy: Hilâl, Sarıyer: Asaf, Aksaray: Yenikapıda Sarim, Beşiktaş! Halid, Fener: Balatta Hüsameddin, Kum- kapı: Cemil, Küçükpazar: Yorgi, Ba- matya: Yedikülede Teofilos, Ale: dar: Divanyolunda Kend, Şehremi: Ahmed Hamdi, Kadiköy; Sadık, Yel- değirmeninde Üçler, Üsküdar: İşkele- başında Merkez, Heybelisda: Tomas, Büyükada: Halk. Mer gece açık ecraneler: Yeniköy, Emirgân, Rumelihisarı, Or. taköy, Armavntiöy, Bebek, Beykoz, Paşabahçe ve Anadoluhlsarındaki eç- zazeler her gece açıktır, Vefat Trabzon tüccarından Faik ve Nihad Rüştü Bekiroğullar'nın babaları Rüştü Bekiroğlu — (Hacı Rüştü Haf) rahmeti rahmana kavuşmaştar. Cenazesi burün saat on beşte Şişli - Os- manbey Rumeli caddesinde Afitap apar- ımanından kaldırılarak namazı Fatih ça- mii şerifinde ikindi namazını müteakip kılınacak ve Edirnekapıdaki medfeni mah- susuna defnedilecektir. Teşekkür Babanız Emekli kaymakam dok- tor Rıfatın ölümünden ötürü teessür. lerimize candan iştirâk eden dostla- rınıza sonsuz saygılarımızı sunarız. Oğlu Damadı Aydında avukat Dr. Hüsamettin. Ailesi Saime Eşim Melihanm sekiz aydanberi çek- mekte olduğu İztırabı bize üç günde nunt turan Gülhane hastanesi nisaiye profe- sörü Dr. Ali Esad'a aleni teşekkür ve minnettarlığımıza gazctenizin tavassutu- mu saygıyla dileriz. Hayri Taşer, oğlu ve eşi — Salühiyettar ma-| giltere, Orta Avrupada vaziyeti vahim görüyor (Baş tarafı 1 inci sahifede) kullandığı lisan fevkalâde vakur ve ciddi idi, Müteakiben lord Halifaks, Çeklerin Südetlere yeni teklifleri hakkında iza- bat vermiş ve bu yeni tekliflerin, şa- yet B. Henlâyn ile Berlin hükümeti- nin hakiki maksadı, Südet mıntaka- Jarını Almanyaya ilkak etmek olma- Yıp bu mıntakalara iyi bir anayasa, temin etmek ise, en esaslı taleplerini tatmin edecek mahiyette olduğunu söylemiş, lord Runciman'ın bir uzlaş- ma temin etmek için sarfettiği nev- midane gayretleri anlatmış ve Südet- ler Prag hükümetinin tekliflerini kati surette reddetmedikleri cihetle, biraz ümid daha baki olduğunu ilâve etmiş, ve uzlaşma İçin en küçük ümid baki kaldıkça Alman efkârı umumiyesini kışkırtmaktan çekinmek icab ettiğini de kaydetmiştir. Lord Halifaks, i2ahatını bitirirken, sir John Simon tarafından irad edi- len nutkun en nihayet Berlin hükü- metini Henlâyn'e daha mutedil tav- siyelerde bulunup bulunmiyacağım anlamak için bir wüddet daha bek- lemek lâzım geldiğini söylemiştir. Dominyonlar da beraber hareket edecekler Londra 31 — İngiliz kabinesi, do- minyonlarla uzun bir müşavereden sonra icab eden kararları vermiştir. Dominyonların müttefikulfikir bu- lundukları noktalar şunlardır: 1 — Avrupada sulhu korumak için Azami gayret sarfetmek lâzımdır. 2 — Sulhu korumak gayretleri, İn- giliz imparatorluğunun menafile ka bili telif olmalıdır. 3 — Her ne pahasına olursa olsun, sulhu korumak lüzumu söylendiği zamanlar, artık geçmiştir. Salâbiyettar mabafilide beyan edil- diğine göre, İngiliz imparatorluğu bu davada müşterek olduklarından, İn- giliz demokresisi Avrupada kendi menfaatlerini ve sulhun menfaatlerini korumak için harekete geçmeğe mec- bur kalırsa dominyonlar kayıtsız ve şartsız yardım edeceklerdir. İngiliz Hariciye nezaretinde faaliyet Londra 31 (A.A.) — Bu sabah White Hall'de daha büyük bir faali- yet göze çarpmakta İt Sat 9da lord Halifaks Hariciye Nezarelindeki bürosuna gelmişti. Nazır, birkaç dâ“ kika sonra, Berline hareket etmedeğ evvel kendisinden talimat almağa gel miş olan İngilterenin Berlin elçisi Neville Henderson'u kabul etmiştir. Saat 11 de lord Halifaks, dün öğledet sonra Londraya gelir gelmez, Nevül& Chamberlain ile bir mülâkat yapmış olan Joseph Kennedy'yi kabul etmiş” tir. Malüm olduğu veçhile sefirin m€ zuniyetinden sonra İngiliz ziman- darlarile bu ilk teması, kendisine bef şeyden evvel İngiliz kabinesi tarafın dan Avrupa'nın vaziyeti o hakkınd& dün verilen kararlardan hükümetini haberdar etmek imkânimi vermiştir. Amerika diplomatik mahfilleri, s€ firin Vaşingtona telgrafla gönderdiği rapor neticesinde Hariciye Nezareti tarafından verilen talimat üzerin€ mi lord Halifaks ile görüştüğünü tas rih etmek istememekledirler, Bu maliller, Amerika hükümeti" nin Orta Avrupa hâdiselerile doğru” dan doğruya alâkadar olmamakla bö raber, bu hâdiselerin her safhası hak“ kında malümat edinmeği arzu etmek İ te olduğunu ve Londra ile sıkı temas halinde bulunduğunu beyan etmek” tedir, Saat 11,30 da lord Hutilaks, bu sab” İ Londraya avdet etmiş olan Fransız s& firi Corbin'i kabul etmiştir. Alman askerleri terhis edilmiyor Berlin 31 (A.A.) — Havas muhabifi bildiriyor: Salâhiyettar mahfiller, terhis edi mesi lâzım gelen sınıfın silâh altınd# tutulmakta devam olunduğu hakkım da bir şey bilmediklerini söylemekiğ ve fakat bu haberi kati surette de ya” lanlamamaktadır. Bu baber, esas&t tekzip götürmez bir mahiyet arzet* mektedir. Zira, tarhis olunacak efradı silâh gltında bir müddet daha bırak” lacaklarından haberdar edilmişlerdi Bu sınıfın daha ne kadar müddet si” lâh altında kalacağı malüm değildi. Kontrol edilemiyen haberlere göre, b m sınıflarda bu müddet üç aya kada” çıkacaktır. İngiliz sefiri Berline giti Londra 31 (A.A) — Sir Neville Henderson, saat 13,15 te Berline b& reket etmiştir. Sanayiciler dün Odada bir toplantı yaptılar | tenzilâtın da, maafiyetin de imkâf (Baş tarafı | nci sahifede) Tesis müsaadesi Fabrikalar kurulmadan önce İkti- sad Vekâlelinden alınması tesis müsaadesinden sonra İnşaata başlamak için evvelöe tayin edilen senelik müdde: asgari hadde indi miştir. * Bazı kimselerin aldıkları müsaa- deleri başkalarına satmak © suretile bir nevi spekülüsyona sebebiyet ver- dikleri görülmüştür. Bunun üzerins yeni hükümler ilâvesile tesis müsas- desi alacak kimselerin kurulacak fabrikada en az yüzde 25 hissesi bu- lunması mecburiyetini koymuştu. Ayni zamanda müsaade alındıktan âzami altı ây Sonra inşaafa başlana- caktır. Dünkü toplantıda saanyi umum müdürü bu ciheti de izah etmiştir. Sanayleller makine İthalğtındaki kolaylıklar ihdas edilmeden evvel &i- pariş olunan makinelerin ithali esna- sında gümrüklerde bir takım forma- liteler yapıldığını, bunun önüne ge- çilmesini söylemişlerdir. Bu dilekler tedkik olunmak üzere tesbit edilmiş- tir. Muamele ve istihlâk vergileri Sanayiciler muamele vergisinin, Sanaylin inkişafına engel olduğunu iddia etmişler, bu vergi “İle beraber istihlâk ver; istemişlerdir. Halbuki -hükümetin son zamanlar da sanayicilere yaptığı vergi fedakâr- lığı 3,5 milyon lira raddesindedir. Sa- nayl umum müdürü (sanayicilere iğ üç mecburi inin de kaldrılmasını | dahilinde yapılabilecek işlerden duğunu söylemiş ve hükümetin ve” gi fedakârlığını tebarüz ettirmiştir. Sanayicilerden biri gene muareif vergisi mevzuuna temas ederek d€© miştir kit — Verginin külfetleri çoktur. Af latmakla bitmez. Bu vaziyet dahili” de fabrikalar kaçakçilığa başlıyacağ” lardır, Bundan sonra küçük sanayi 1 büyük sânayie rekabeti meselesi o meva” bahis olmuş, hemen her zünite yük sanayi küçük sanayiden şikâ; etmiştir. Şikâyetlerin esası şudur: «Küçük sanaylin bir çok şeyl den istifadesi vardır, O nisbette © masrafı azdır. Fakat gördüğü il yük sanayiin aymdır. Yalnız Kabi de fark vardır, Bünün önüne el tedbirler alınmalıdır.» Yazlık ayakkabılar Bir sanâyici de ayni mevzu rinde durmuş, küçük imalâthaneliö” de yapılan yazlık ayakkabıların rünüşle büyük fabrikaların lâtından farksız olmakla beraber Ki” Mite itibarile pek çürük olduğunu dig et ir, Bunutı üzerine yazlık keten ayak n kontrolü hususunda tedi sı kararlaştırılmıştır. * yazlık keten ayakkabil evsatı hakkında bir rapor hazirli) rak swayi umum müdürlüğüne dereceklerdir. Toplantı geç vakit dağılmışlar.