15 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

15 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ev biri Şehir Meclisinde Atatürk ün münasebetile tezahürler Meclis, şükranlarını ifadeye riyaset makamını vazifeli kıldı Ankara 12 (Akşam) — Ankara şe- hir meclisi bugün sayılı ve heyecanlı günlerinden birini daha yaşamış ve Büyük Önder Atatürkün mülklerinden bir kısmını Ankara belediyesine teber- rü buyurmak suretile gösterdikleri yüksek teveccüh münasebelile candan gelen tezahürlere sahne olmuştur. Celseye riyaset eden vali ve belediye reisi B. Nevzad Tandoğan Şehir mecli- sinin ve Ankaralıların Atatürke karşı besledikleri sonsuz minnet ve şükran hislerine tercüman olarak demiştir ki; «— Muhterem heyetinize şehrin ve belediye müessesesinin bir mazhariye- tinden bahsetmeme müsaade buyuru- nuz, Büyük Şefimiz Atatürk, dün, ben- denize, yüksek huzurlarına kabul et- mek şerefini vererek Ankarada sahip oldukları arazi ile Karaoğlan cadde- sinde altı mağaza ve bir oteli Ankara gehrine teberrü ettiklerini emir buyur- dular. Bizler, Şefimizin pek hususi alâka- larına mevzu olmuş bir şehrin mü- messlileriyiz, Teveccühlerinin bu ese- rini de sizlere tebşir ederken ilâve et- meliyim ki gerek kendi namıma ve gerek heyetimiz naruna minnet hiş- lerimizi kendilerine arz ve iblâğa müsaraat eyledim. Atatürk Ankara şehri ve hemşerile- ri hakkında dalma ibzal buyurdukları Müifatları eşsiz nezaketlerile teyid lüt- funu esirgemediler. Bunları muhterem heyetinize arzederken kendi huzurlar rında duymuş olduğum ve tarifine kelime bulamadığım çok derin tahas- süslerin aynı kuvvetli tesirleri altında bulunduğuma emin olunuz, Atatürkün Ankara şehrine göster- dikleri sevgi eserinin muhatabı olmak benim için ne büyük bir saadetse muh- terem heyetinizin büyük teveccüh ha» berini alır almaz ifadesini çehrelerin- de okuduğum sevince şahid olmak da ayrica bir bahtiyarlık vesilesidir. Atatürkten gördüğümüz teveccüh ve alâkayı arkadaşlar şimdi verdikleri takrirle veciz bir şekilde tebarüz ettir- mişlerdir.» 'B. Nevzad Tandoğan'ın meclisin ha» raretli ajkışlarile karşılanan bu sözle- rinden sonra bütün âzanın imzasını taşıyan şu takrir okunmuştur: «Tarih içinde kendi haline bırakıl- miş bir şehir olan Ankarayı - yeni Türk teberrüleri ve yapmak, en hayırlı ve mânalı imar ve inşa hamlesine burada başlamak suretile - dünyanm en göze çarpan ve adı geçen şehirlerden biri haline geti- ren ve Ankaranın hemşeriliğini lütfen kabul buyuran Atatürke, İ Zaten minnet ve şükranlarının en Samimisi ve en büyüğü ile bir tek kalb gibi dolu olan Ankaralıları tem- | sil eden belediye meclisinin; eşsiz Şe- fimize bu defa yaptığı çok değerli te- | berrülerle gösterdikleri büyük iltifat. tan bir kere daha coşmuş olan bu min- net ve şükranlarını ifadeye riyasel makamının vazifeli kılınmasını teklif ederiz.» 'Takrir dakikalarca süren alkışlarla kabul ve tasvib olunmuştur. Bundan sonra âzadan B, Cafer Tay- yar Benadman ve B. Hayrullah Öz- budun söz almışlar ve Ankaralıların Atatürke olan sonsuz bağlılık ve min- netlerini heyecanlı kelimelerle ifade etmişlerdir. 'B. Nevzad 'Tandoğan arkadaşlarının izhar ettikleri heyecanlı hislere bir de- fa daha tercüman olarak demiştir ki; «— Heyeti aliyenizi ve şahsımı çok büyük mazhariyete ermiş addediyo- rum. Binaenaleyh şahsen hem sizi, hem de kendimi tebrik ederim. Arkadaşlarımın Atatürke daima sıh- hat ve saadet temennilerini bu güzel hislerinize ilâveten arzederim.» Pire hattı İzmir vapurunun Pireye de uğraması ası düşünülüyor İzmir (Akşam) — iki Denizbank umum haftalık İstanbul - İzmir sı pan (İzmir) vapurunun Pire seferi- ni de yapması ve Konya vapurunun Pire seferinden kaldırılması için ted- kikler yaptırmaktadır. Yaz mevsimi münasebetile İsken- deriye seferleri için de ayrıca tedkik- ler yapıldığı haber alınmıştır. Sivaslılar bir şayak fabrika- sı kurulmasını istiyorlar Sıvasta yetişen koyunlardan biri Sivas (Akşam) — Sivas mıntaka- sında yetişen koyunlardan harice $&- nede 9 - 10 bin balya yapağı gönderi- lir. Köylü kendi kumaşını evinin bir köşesindeki tezgâhında kendi temin eder, Bu havalide bir şayak fabrikası kurulursa çok faydalı olacaktır, Vali- miz B. Nâzım Toker Sivaslıların bu candan dileklerine tercüman olarak hükümet nezdinde teşebbüslerde bu- Tunmuştur, Bu teşebbüslerin iyi neti- ce vereceği ümid ediliyor. Burdür (Akşam) — Çocuk bayramı burada büyük merasimle kutlandı. hükümetinin merkezi olarak seçmek, | Çocuklar için balo verildi ve Keçiborlu kükürt fabrikasına bir gezinti yapıldı. Türklüğün ve tarihin en büyük ve | Yukarda, çocuklar vali ve kumandanlarla bir arada ve Keçiborlu fabrikasında insani inkılâplarını burada düşünmek | görünüyorlar. izmir - Pire | Yunanistanda 9 9 gü gün Türk - Yunan do dostluğu Yunan milletinin kalbinde derin bir yer tutmuştur Başvekilimiz komşu ve müttefik memlekette My bir hayranlık uyandırdı fBaşvekti B ani Bayara, Atina ve Belzrat seyahatinde refakat et- leketteki ni bugün: hyoruz. Ba e tamamile ob- Jektiftir. Arkadaşımız ne gördü ve ne duydu !se, olduğu gibi kaydet- miş, Türk efkâr umumiyesine ta- mamile aksettirmeğe çalışmıştır.) Atina — Başvekilimiz B, Celâl Bayarın Atinayı ziyareti, iki komşu memleket arasındaki dostluk bağla- rının kuvvetini bir defa daha göstermek için çok güzel bir vesile teşkil etti. İki memleket arasında onbeş yıl ev- veline kadar devam eden eski düş- manlıktan artık hiç bir eser kalma- mıştır. Yunanlı komşularımız, Türk dostluğunu, Türkiye ile elele ve omuz omuza yürümeği milli ve müs- takbel siyasetlerinin temekaşı ola- rak telâkki ediyorlar. Bu sözlerim - de hiç bir mübalâğa yoktur. Yunanlılar, eski siyaset adamları- nın, Türkiyeyi kundaklamak ve yık- mak için takib etmiş oldukları siya- setin, Balkanlarda bizzat Yunanista- nın temellerini kundaklıyacağını, Türk kuvvet ve tamamiyetinin biz- zat, Yunanistanın kuvvet ve tama- miyeti demek olacağını tamamile an- lamışlar ve siyasetlerine ona göre istikamet vermişlerdir. Bu anlayışta, Yunanistann yerli ve muhacir halkı arasında hiç bir fark yoktur. Yunanistanın bugünkü realist Başvekili B, Metaksas, iki mil- let arasındaki uzun ve çetin hesabla- rı ebedi bir şekilde tasfiye eden Lo- zan muahedesinin akdinden sonra Yunanistanda başlıyan bu doğru ve komşu memleketin hayati menfaaf- lerine de uyan şuurlu siyasete, mem- leketinde mili bir şekil vermek için bütün kuvvetile çalışmış ve bunda çok muvaffak olmuştur. Artık Yuna- nistanın harici siyaseti, Türk dest- luğuna ve Türkiye ile elbirliği esası- na dayanıyor. Muhterem Başvekilimiz B. Celâl Bayarın Atinayı ziyareti münasebe- tile, Atinada imzalanan pakt, komşu iki memleket tarafından takib edi- len realist siyaseti, tetviç etmiştir. Bugün Yunanistanda, dahili siya- set bakımından kanaati ve içtihadı her ne olursa olsun Türk - Yunan elbirliğini, iki milletin elele vererek yürümesini istemiyen hiç bir ferd yoktur. Yerli, muhacir Yunan halki- le yaptığım temaslar, siyasi ve as- keri Yunan ricalile icra ettiğim has- bihaller, bu müşahede ve intiba, bir defa daha teyid etti ve kuvvet- lendirdi. B. Celâl Bayarın, Yunanistanı sor ziyareti münasebetile, yapılan hara- retli tezahürler, cumhuriyet Türki- yesinin kuvetini, dünya sulhü ve Bak kanlarda bugünkü statüyü muhafa- za bakımından kıymet ve ehemmiye- tini tebarüz ettirmek için çok güzel bir fırsat hazırladı. Bu parlak neti- ceyi, göğüslerimizi gurur ve iftiharla kabartan bu hârikayı Büyük Önde- rimiz Atatürke - borçluyuz. Tarihin seyrini değiştiren, dünyada eşsiz bir inkılâb yaratan Büyük Önderimiz- den aldığı ilhamla menileketi idare eden kıymetli ve sevimli Başvekili- mizin Yunanistanda çok kuvetli bir intiba bıraktığını söylemek bir borç- tur. B. Celâl Bayarm kuvvetli ve isabet'i görüşleri, hedefine en kisa yoldan yürümek ve varmak husü- sundaki azim ve katiyeti, herkeste derin bir hürmet uyandıran sadeliği ve tevazuu, Atatürk Türkiyesinin hükümet *-“ne yaraşan demokratlı- ğı, kom müttefik Yunanistan- da, derin bir hayranlık uyandırdı. Yunanlılar, Başvekilimizi medbede ede bitiremiyorlar. B. Celâl Ba; Atinayı ziyafetinin verdiği “pa neticeler, Büyük Önderimiz Atati ile memleket ve milletimiz hakkın- da yapılan candan tezahürler, sulh ve müsâlemeti, istikrarı istihdaf eden harici siyasetimizin parlak bir ese- ridir Balkanlarda ve Yakın Şarkla men- faatleri müşterek, sulh ve m meti ve komşularile iyi geçir gi kendilerine düstur ittihaz etmiş olan Türkiye İle Yunanistan diğer Bal kan müttefiklerile elele vererek bun- dan sonra dalma yanyana yürüye- ceklerdir. Ahmeğ Hilâl Trak vapuru yarın geliyor Mudanya iskelesile İstanbul arasin- da işlemek üzere Denizbank tarafın- dan satın alınan Trak vapuru yarın limanımıza gelecek ve birkaç gün sön- ra da Mudanya seferlerine başlıyacak- tır, Nakleden: (Vâ-Nâ) u— Söylel Söyle! Her zaman böyle başbaşa kalınmaz! Sonra çok pişman olursun!» diyordu. O sırada, Lâmla, bir kayanın üstün- den atlarken sendeledi, Delikanlı eli- ni yakâladı, Kızın ince parmaklarını avuçlarının içinde hissedince Atıf âde- ta kendini kaybetti ve büyük bir coş- | kunlukla: ! — Lâmia! Beni dinleyin. Kaç zir mandanberi sizinle böyle baş başa kal- mak istiyordum. Sizi seviyorum. Si- #i ilk gördüğüm gündenberi seviyo- rum, Fakat dudaklarımı yakan bu iti- rafta bulunmağa katiyen cesaret #demiyordum. * Genç kız, kaçınmak istiyen bir ha- bulununca, delikanlı sustu. gevşetti ve Lâmla, koşârak inme- başladı. Mühendis te arkasından , fakat yürğinde bir hafiflix yordu, Hiç olmazsa sırtını söy- emiş, rahatlamıştı. Aşağıda, Atıf, pürneşe, durmadan konuştu. Boyuna çene çalarak, dü- MAZİNİN YÜKÜ ALTINDA... Aşk ve macera romanı şünceli halini, helecanını gizlemek 'Tefrika No. 9 istiyordu. “ O günden sonra Lâmla, evinden çıkmaz oldu, Bütün zamanını, eline bir kitap alarak, bahçedeki çamın al- tında geçiriyordu. Bu hali gören amcası merâk etti: — Ne oldu sana, yavrum? Artık hiç gezmiyorsun. Bir şeye ml üzüldün? Yoksa burada sıkılıyor musun? — Yok amcacığım, hiç sıkılmıyo- rum, fakat biraz okuyarak öğrendik- lerimi unutmamağa çalışıyorum. — Bilirim, bilirim yavrum! Geyret- 4 kızsın. Fakat sen yaştaki bir genç Için azıcık eğlence lâzım. Hem her- kes seni seviyor, konukomşuyu ihmal etmen doğru değil! — Beni bütün gün evde yanınızda görmekten sıkılıyorsunuz da galiba, amcacığım, onun için çıkıp dolaşma- mi istiyorsunuz? Paşa: — Yok yok, bilâkis evlâdım! Şen benim ihtiyar gözlerimin neşesisin! Rahat et, eğlen. Nasıl istersen öyle yap! - diyerek kızın saçlarını okşadı ve çekildi. Lâmla yalnız kalınca, elinde tuttu- ğu kitabı dizlerinin üstüne bırakarak derin bir düşünceye daldı: Atıf ona aşkını bildirdiği gündenberi zaten hep böyle düşünüyordu. Delikanlı ona, sevdiğini söylemişti. Fakat bu sözleri acaba ne dereceye kadar doğru, ne dereceye kadar cld- diydi? O da bu genç erkeğe karşı kal- binde bir zaaf hissediyordu. Fakat bu- nu kendine itiraf etmekten bile korkuyordu. Atıf çok zengin bir aile nin çocuğuydu. Bütün istikbal, her gey ona gülüyordu. Halbuki kendinin güzelliğinden ve terbiyesinden başka hiçbir şeyi yok- tu. Ve en mühimi: Refet bey ailesi acaba böyle bir izdivacı kabul edecek miydi? İşte bu hislerin tesirile deli- kanlıdan kaçıyor, onu görmek İste- mniyordu. Çok iyi biliyordu ki bir da- ha karşılaşacak olurlarsa, hissiyatına galebe çalamıyacak, oda sevdiğini belli edecekti. . “ O akşam Vasıf beyin evinde toplan- vardı, Bahçede yemek yenecek, meh- istifade edilerek belki bir san- dal gezintisi yapılacaktı. Iâmla bu daveti reddedemedi. Am- casile birlikte gitemeğe mecbur ol- likle herkes gi iyor, konuşuyor, do- Jaşıyordu. Lâmia da, fazla oturmak- tan yorulmuştu. Mehtabın. o geceki harikulâdeliğini seyretmek için, de- niz kenarına doğru şöyle yürüdü. Yal- nızdı. Derin derin hayale dalmıştı. Birdenbire oradaki büyük çınarın ar- kasından bir gölge belirerek ona doğ- ru yaklaştı. Atıf, titrek ve boğuk bir sesle: — Lâmia hanım!,.. Çok şükür, sizi yalnız bulabildim. - diyerek kızın ya- nına yaklaştı. Kızcağız helecanından bembeyaz | kesilmişti. Fakat delikanlı onun beti- nin benzinin uçtuğunu göremiyordu. Şiddetle çarpan kalbini bastırmak istiyormuş gibi iki elini göğsüne gö- türdü. Sesi çıkmıyordu. Delikanlı de- vam etti. — Rica ederim, Lâmlia hanım! Ba- na kızmayın, bana merhamet edin! Sizi ns kadar seviyorum, bilmezsiniz. Beyoğlunda ilk gördüğüm gün, tesiri- niz altında kalmıştım ve bir daha gör- miyeceğim sanmıştım. Fakat kader bizi tekrar birleştirdi. Demek Cenabı hak yollarımızı ayırmıyor. Eski bir ta- birle söyliyeyim: Yıldızlarımız bera- 1... Söyleyin bana kızdınız m? dimi zaptedemeyip o gün o söz- leri söylediğim için bana dargın misi- niz? dular, Ziyafet sonlarındaki Jâübali- Genç kız, gayrı ihtiyari kekeledi; — Hayir, Atıf bey! Size hiç kı..ar dım. Erkek sevinçle bağırı — Çok teşekkür ederim. Cidden iyi kalbilsiniz. Banada acıyorsunuz... Sizi sevmekte ne kadar haklı oldu- ğgumu görüyorum. Genç kızın ellerini yanan avuçları- nın içine aldı. Ne diyeceğini, ne yapa” cağını bilmiyen lâmla, şaşkınlıkla parmaklarını kımıldatmağa bile cesa- ret edemiyordu. Atıf bu süküttan cesaret bularak büsbütün yaklaştı ve yalvarmağa baş- ladı: — Beni sevdiğinizi hemen bu ak- şam izhar edin, demiyorum. Yalnız beni reddetmeyin, O kadarı da yeler. Müsaade edin size her gün, günden güne artan aşkımdan mahsedeyim. LAmia hayatında işitmediği bu ta h sözlerin tesirile âdetâ sarhoş gibi olmuştu, Kalbinde büyük bir saadet, dalgalana dalgalana büyüyordu. Delikanlı devam etti: — Bir gün aşkıma mukabele ede- | ceğinizi bilsem, o an için hayatımın / yarısını fedaya hazırım. Ümid verici bir söz, bu güzel dudaklarınızdan çık» miyacak mı? Bu derin aşkıma hürmet ederek en küçük bir nikbince söz söy- lemiyecek misiniz? (Arkası var) İN EFERNESEB #28 RE, EHERSBEEF, 3 a koli art EEBBEE YÇEEEUR BEEBPFE EE, .

Bu sayıdan diğer sayfalar: