30 Nisan 1938 —— — — Harold Lloyd Türkiyeye AKŞAM Bahıfe 9 hayran “Bütün dünya harp için uğraşırken Türkiye yalnız irfan, medeniyet için çalışıyor ,, diyor Hollivut Mart Hollivuğ (gazeteciler Oklübünde dünyanın en meşhur komiklerinden biri olan Harold. Lloyd ile görüşmek istediğimi nasılsa -ağzımdan kaçır- mıştım, Arjantinli iki gazeteci ile bir Fransiz meslektaş gülmeğe başladılar. Sebebini sordum. Biri anlattı Harold Moyd'u görmek Amerika rel- sicumhuru Mister Ruzvelti görmek- ten çok daha zordur, Hollivudda «Şar- lo» ile «Lüiu ye «çifte görünmezler derler. Harold Lüi şimdiye kadar sa- nat hayatında yalnız üç gazeteci ile görüşmüştür. Bu işten vaz geçseniz daha İyi olur sanırım Hakikaten Harold Lüiye Hollivud sokaklarında, sinemalarında; tiyatro- larmda, at yarışlarında, hiç bir yerde rasgelmek imkânı yoktuğ, O perdeleri kapalı ve bir tren yagonü kadar koca- man siyah otomobili ile evinden stüd- yosuna, stüdyosundan. evine gider, gelir... Halkla katiyen temas etmez. Son seneler içinde yalnız bir kere Meri Pickfordun son derece 1sr halka kendisini göstermiş, Meri Pickfordun düğününde, şahid olmuştur. Nikâh merasiminden Sonra Meri Pickford sımdan önce Harold Lüjnin eler Harolddan «Amer!- kanın büyük evladın diye bahsederler, Dünyaca tanman büyük komik hak- kında hemen her sene bir kitab çıkar, Hollivudda Şarlo gibi Harold Lüt- nin kendi başına büyük bir stüdyosu yardır. Evvelâ bu stüdyoya gittim. ri kâpalı, Bu n dünyanın en büyük rejisör- lerinden olan Ernest Lübitsch büyük bir nezaket güsterdi. Benim için Ha- rold Lüiye telefon etti... Ertesi günü Harold beni «Holliyudun saray'w deni- len ve meşhur yıldızların evlerinin en büyüğü olan villâsında bekliyecek- ti, Lüinin evi şehirden epeyce uzak olduğu için meşhur komik son derece bir nezaket göstererek, muazzam oto- mobilini benim pansiyonumun kapı- sına kadar gönderdi. Lüinin evine gene kendisinin oto- mobili ile gittim. Yanıma bir de fo- tografçı almıştım, Otomobil Lüinin evine gelince bir uşak büyük demir kapıları açtı, Otomobil tarhların ara- sından geçerek binanın önüride dür- du, Uşak: Mister Lüi bahçivanların dalre- sinde... Eğer arzu ederseniz salonda bir saniye istirahat edin, isterseniz buyrunuz Kendisinin yânına, bahçı- vanların dairesine gidelim... dedi; © Lüi bahçıvanlar arasında Lüiyi bahçıvan sinin mer- divenleri başında buldum. Eski bir dost samimiyetile bana gülerek elini uzattı, İlk sözü — Affedersiniz, dedi, ben gazete mubarrirlerine mülâkat vermesini hiç beceremem. Nevyotkta Emil Ludvig ile görüştükten sonra hiç bir gazete muharririle konuşmak nasib olmadı. Onun için mülâkat esnasında pot kı- rarsam beni mazur görünüz, Çünkü bu İşin acemisiyim Lüinin bahçıvanlar dairesine bak- tım, Vay, vay, vay. Ben çoktan bu bahçıvanlar dairesine yerleşmeğe ra- zıyım, Sekiz milyon dolardan fazla serveti olan Harold gayet iyi yaşama- sını bilen bir adamdır, Onun evindeki banyo dairesinin ve su musluklarının tamamile gümüş olduğu bütün Ame- rikanın dilindedir. Büyük komik — Sizi burada kabul ettiğim için Affınızı rica ederim. Fakat benim en büyük zevkim bahçivanlarla bahçem hakkında görüşmektir, Ben tam mâ- nasile bir bahçe delisiyimdir. Stüdyo- da işimi bitirir bitirmez doğru eve ko- şar bahçemle meşgul olurum. Bahçı- vanlara yardım ederim. Eve gelince Artist diyor ki: “Çok sakin yaşarım. Başlıca zevkım bahçedir. Evime gelince beni soranlara “ Çok mühim bir işle meşguldür,, derler. Filhakika bu “çok mühim işimle ,, meşgul olurum. Yani çiçekleri ayıklarım , gülleri keserim, kırmızı turplarımı muayene ederim!,, Artist sağ elinin üç parmağını nasıl kaybetti? - Neden filim çevirirken camsız gözlük takıyor ?- Aşk hakkındaki fikri ve en büyük zevki - Muhârririmize hediyesi Haroli Loyd Hikmet Feridun Es'le, gözlüklü ve gözlüksüz vaziyette adamlarıma kat! talimatımı veririm: — Kapıları sıkı sıkı kapatınız, Beni kim sorarsa gayet mühim bir işle meş- guldür.., diyiniz, Bundan sonra kapılar kapanır ve ben bahçede «çok mühim işimlen meş- gul olmağa başlarım, Yani çiçekleri ayıklarım, gülleri keserim. . Kirmizi turplarımı muayene ederim. Çevirdi- ğim filmi dün bitirdim. Ben gayet ağır çalışır Bu filmin çevrilmesi tam 14 ay sürdü. Çok yoruldum. Stüd- yodaki yorgunluğumu bahçıvanlık ya- parak gideriyorum, Size bir Kaç gül keseyim... Aktörün üç parmağı yok Meşhur komikle konuşurken bir şey pek ziyade merakıma çarptı. Ha- rold Lüfnin sağ elinin üç parmağı yoktü, Sağ elinde yalnız iki parmak göze çârpıyordu. Bunun için meşhur üktör sokağa daima eldivenle çikar. Sonradan öğrendim ki büyük sanat- kâr ilk filim hayatına başladığı zaman stüdyoda 3 parmağını kaybetmiş. Harold Lüi filimlerinde görülen meşhur komik gence hiç benzemiyor. O son derece kibar, harikulâde nazik | bir insandır. Kırk beş yaşlarında kâ- dar gözüküyor. Son derece sevimli bir adam.. Aşk hakkındaki fikri Bana vereceği gülleri keserken: — Görüyorsunuz ya... diyordu, be- nim hayatım ne kadar sakin geçiyor... Evim, bahçem, çocuklarım, altı büyük köpeğim... Ne caz, ne bar, ne balo... Ne de başka türlü aykırı heyocanlar... — Aykırı heyecanlar mı?.. Aşk filân gibi değil mi?.. — Evet... Ben hayatını son derece muntazam geçirmeğe karar vermiş bir adamım. Balık denizde gerektir. Bir koca da evinde gerek... Hiç âşık olmadım mi? Oldum.., Fakat ben her şeyin tam zamanında yapılmasına ta- raftarım. Meselâ yemeği zamanında yemeliyim, zamanında yatmalı, zama- rında kalkmalıyım, zamanında çalış- malıyım. Bence erkekler için aşk dev- İ resi 18 zinden otuz beşine kadar sürer. Epey uzun vakit değil mi? 17 sene... Otuz beşinden sonra bir erkek böyle aykırı heyecanlardan elini eteğini çekmelidir. Bilmem benim kanaatim bu... Birdenbire güldü: — Fakat aşka böyle yüksek perde- den meydan okumuyayım. Bir de ba- kıyorsunuz ki ben kırkından sonra de- li gibi âşık oluyorum. 18 yaşında bir talebe heyecanile sevgilime mektuplar yazıyorum. Bu da olabilir, Fakat ben hiç zannetmiyorum. Sakin bir yuva- nın verdiği zevki, en hararetli aşka | değişmem, Bazan gençliğimin çılgın günlerini düşünür de boş yere geçir- diğim zamana acırım, En büyük zevki — Hayatınız nasi geçer? Neşeli misinizdir? Çok güler misiniz? Yoksa bazı büyük komikler gibi siz de aslin- da içli, hüzünlü bir adam misiniz? — Ne çok gülerim, Ne de mahzun tabiatli bir adamım, Tam mânasile tabii bir insanımdır, En büyük zevkim sinema seyretmektir, Fakat ne yazık ki bizim için sık sık sinemayş gitmek imkânsızdır. Şöhret denilen şeyden yalnız bu hususta çok şikâyetçiyim. Ekseriya bir sinemaya gittiğim zaman halka görünmeden arka kapıdan içe- ri girerim, Çok seviştiğimiz arkadaş- larım Meri Pickford, Duğlas ve Marle- ne Ditrih ile sinemaya beraber gide- Tiz, Üçümüz de komik filimlerden hoş lanırız. Ben kendi filimlerimden baş ka, ne kadar komik filim görsem kah kahalarla gülerim, Bilhassa Şarlöyu, Lorel ve Hardiyi pek severim. Bu üç komik sanatlarında: hakik! birer dâ- hidirler; Şarlo ile şahsen de çok sevi- şiriz. Biribirimizi görmeden yapama- yiz. Şarlonun en beğendiğim tarafla- rından biri de filimlerini gelişi güzel yapmaması, her eserinin üzerinde uzun müddet çalışmasıdır. O filimle- rini 2 ayda, 3 ayda bitirmez. Ekseriya filimleri bir sene, bir buçuk sene, iki, hatta üç sene sürer, Filimleri hakiki bir sanat eseridir. Birdenbire aklına gelmiş gibi sordu: — Türkiyede hangi filimlerimi sey- rettiniz? «Lül sütçü», eLüi sinemacı» fllim- lerini söyledim, Güldü: — Ben «Lüi sinemaci» filmini beğe- İ nirim... dedi, içinde çok hareket var- dır. Büyük komiğe «Lüi gazete muhar- rirlo mevzuu etrafında bir filim çevi: mek niyetinde olup olmadığını sorun- ca büyük bir alâka gösterdi: — Harikulâde bir fikir, dedi. Ben hareketli filimleri çok severim. Bir gazete muhabirinin ve meselâ Çin - Ja- pon muharebesinde bir cephe gazete muhabirinin hayatı çök güzel olur. Bu güzel fikriniz için size pek teşek- kür ederim ve size bugünkü konuş- mamız için küçük bir hatıra takdim etmek isterim... Kıymetli bir hediye Büyük sanatkâr böyle söyliyerek cebinden bir gözlük çerçevesi çıkardı. Camları olmıyan bu çerçeveyi bana uzatırken: — Bu son “filmimde kullandığım | gözlüktür, dedi, Onu bir hatıra olarak kabul etmenizi rica ederim... Gözlüğü büyük teşekkürle aldım. İstanbulda bir sanat müzesi açılıncıyâ kadar, bana «Harold Lüi - Paramunte şirketleri namına ve meşhut komik ta- rafından hediye edilen bu kiymetli hatırayı Saklıyacağım. İstanbulda sa- İ nat müzesi açıldığı takdirde Harold Lüinin meşhur gözlüğünü müzeye he- diye edeceğim. Harold Lüiye de bu fik- rimi söyledim, Pek memnün oldu. Dünyanın en meşhur sinema aktör. | lerinden olan muhatahımın gösterdi. ği bu incelik beni hakikaten çok mü. tebassis etti. O sözlerine devam ediyordu: — Hem bu Lül gazete muhabiri, Lü Çin - Jâpon muharebesinde filmi- ni gayet kolay Çinde ve Japonyada uzun müddet se- yahat ettim, O mıntakayı çok iyi bili- Verdiği gözlük elimde idi, Harold Lüinin oynadığı filimlerde camsız gözlük kullandığını bilizdim. Artist filim çekilirken fc rafta parlama- sır diye damsız gözlük kullânıyordür. beraber resim < çıkartırken ü bir poz. fotografını da rice Hakiki hayatımda gözlük takmam.. Fak istiyorsunuz... Taka: ikinci bir nezaket gösterdi. Bir poz da gözlüklü resiğn çıkarttı. Niçin gözlük takıyor? — Niçin filimlerinizde gözlüklü bir tip seçtiniz? — O... Bunun hikâyesi biraz eskidir. Küçükken gözlüklü Jimim vardı. Çok iy bir adamdı, Onun tipine Herkes kendisini! severdi başi kâlbli, ne- İ olan tipe girmeğe karar verdim. Bu iyi kalbli, gözlüklü insanı halk; kanidim. Tahminimde anladım. - Evvelâ ne olmak istiyordunuz? — Avukat... Fakülte; bitirdikten sonra bir avukatın yanında staj yapı- yördum. Fakat hayat buişte.. Bir gün meşhur bir rejisörün davasını deruhde efmiştik, Davaya patronum beni memur etti. Davayı Kaybettik. Fakat meşhur rejisör beni beğenmişti. — Siz, dedi, nafile İyi bir avukat olamıy. iyi bir aktör olabili; ki Ben evvelâ bu fikre itiraz ettim. Fa- kat rejisör o kadar israr etti ki niha- yet Tazı oldum. Şimdi mesleğimden çök memnunum. aşmayınız. «Türkiyeye geleceğim» Seyahatten söz açıldı: — Ne yolla döneceksiniz? Panama tarikile mi? diye sordu. Gideceğim yolu anlattım, o: — Dünyada'en çok sevdiğim şey | seyahattir. Herhalde Türkiyeye de gi- deceğim. Geçenlerde bir Amerikalı sinemacının Türkiyede çektiği «Yeni « Eski Türkiye» filmini gördüm; bayık dim doğrusu, Bütün dünyanın harb için uğraştığı bugünlerde Türkiyenin yalniz İrfan, insaniyet, medeniyet uğrunda çalış- ması beni hayran etti, Amerika Tür- kiyeyi yeni yeni tanıyor ve anlıyor. Bunâ çok memnunum. Büyük, dâhi sanatkâra Türkiye hal- Kının kendisini çok takdir ettiğini ve İstanbulda görmek istediklerini söy- ledim, Giderken bana gene otomobilini verdi, Bahçedeli büyük havuzu gös- tererek — Eğer hava sıcak olsi meğe davet ederdim... dedi, benden çok çok selâmlar. Hikmet Feridun Es Türkiye o Ecnebi 1400 kuruş 2500 kuruş MO » M0 » M0 >» 80 » 8 » —.» SENELİK $ AYLIK $ AYLIK 1 AYLIK Posta itlihadına dahil olmıyan €cnebi memleketler: Beneliği altı aylığı 1900, Üç yağı 1000 kuruştur. Adrea tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lürmdir. Sefer 39 — Kurukasım 174 # İzak Güneş Öğle İkimi Akşam Yata E. 804 956 508 8501200 144 Va. 307 459 1211 1602 19,04 2048 İdarehune: Babsâli civan Acmusluk So.