31 Kânunusani 1938 m AKŞAMDAN AKŞAMA» Tedkikler peşinde... Şehrimizin misâfiri bir ingilir kızı Bu günlerde * dikkati calib bir ingiliz bayanı İs- tanbul'un mi safiridir: Mis Eli- zabeth o Monroe on beş aylık bir Iimi tedkik seya- hatinin son par- Ççasını ikmal et- mek üzere şeh- rimize © gelmiş, buradan Anka raya gidecektir. Meşhur Ameri- kali o milyarder Rockfeiler'in bütün dünya münev- yerlerine açık, bir yardım tesisata ol duğunu belki çok kimse işitmemişlir: Merkezi Ameriknda olan bu teşekkü- le; hangi milletten olursa olsun, bir mütetebbü müracaat edebilir; «Fa- larica mevzuu tcdkik edeceğim, fakat bunun için şu vesaite ihtiyacım var!» der. Müessese, teklifi muvafık bulur- sa, müracaatcıya her icab edeni te min eder. İşte misafirimiz olan genç ingiliz kızı da, ayni yoldan bir yardım iste- miştir, Demiştir ki: — Akdenizde İngiliz, Fransız ve İtalyanların maddi, yani mali ve İk- tisadi nüfuzları nedir, bunları tedkik €deceğim. Fakat eserim kuru bir ilim kitabı olmıyacak. İçinde sütun sütun istatistikler yerine, halkın da kolay- lıkla okuyup anlıyabileceği tasvirler, menkıbeler göreceksiniz. Gerçi böyle bir eser için bazı levazımı bir kütüpha- hede kapanarak da temin edebilirim. Vakat her millete aid ferdi sermaye- nin neler olduğunu anlamak üzere, bizzat gezmem icab ediyor, «Rockfeller tesisatı» teklifi iki sene kadar tereddüdle karşılamış. Fakat, genç kizin yazacağı kitabı mühim bir tâbi enteresan bularak mukaveleyle deruhde edince, ikinci bir anlaşmayı da o imzalamış. Akdeniz sahillerinde on beş ay müddetle seyahat da böy- lelikle temin olunmuş. Miss Elizabeth Monroe'nin gezdiği yerler, bütün şimali Afrika sahilleri, Mısırdan itibaren Filistin, Suriye, İtalya, Yunanistan; Şimdi de Türkiye. — Nerede tahsil ettiniz? Şimdiye kadar ne yaptınız? - diye sordum. Zekâsı, tahsil ve terbiyesi her cüm- lesinde kendini göstererek konuşuyor: Oksford'da edebiyat tahsil etmiş. Fakat mektebi bitirdikten sonra mes- leği değiştirerek, iktisadcı ve maliye- <i olmuş, Cenevrede Milletler Cemiye- tinde çalışması belki buna tesir et- miş. Portekizce müstesna olarak bü- tün lâtin menşet lisanları biliyormuş. Almancayı da bilirmiş. Bu seyahatte Az çok arabca da öğrenmiş. Rümca Aanlamağa da başlamış. Yazılı bazı adresler okuduğu sırada şaştım: Bir haftada dili türkçeye bile yatıyor maşallah! al En. Elizabeth Monro? Her milletten münevverlerin ayni Yardımını gördüğünü, yalız arab memleketlerinde yerlilerden yardım görmediğini söylüyor. Bunun üzerine Sordum: — Peki, Türkiyede? — Sizin memleketinizden üç kişi Yar: İktisad Vekâleti “İş bürosunda bay Kâzım Nebioğlu, İş bankası mali Ekmek, Su Belediye iki rapor hazırlamağa başladı 'Ekmek, su ve süt fiatlerini ucuzlat- mak için İktisad Vekâleti iç ticaret umum müdürü B, Mümtazın reisliği altında bir heyetin tedkiklere başla dığını yazmıştık, Belediye, heyet tarafından tedkik edilmek üzere, İstanbulun ekmek va- ziyeti, fırmlar, değirmenler hakkın- da uzun bir rapor hazırlamıştır. Bu ra porda ekmek meselesi etrafında ih- sal malümaf mevcud bulunacağı gi- bi, İstanbulda ekmek meselesinin na- sıl halli münasip olacağı hakkında da Belediyenin fikri bildirilecektir. Bundan başka Belediye, İstanbulda | bulunan memba sularının vaziyeti hakkında da bir rapor hazırlıyacak- tır. Raporda şahıslar elindeki suların | tapudaki kıymetleri ve istimlâkleri için sarfedilecek paranın miktarıda bildirilecektir, Et fiati Belediyede bir komisyon | tedkikler yapacak l Etin 1 marttan itibaren 10 kuruş İ ucuzlıyacağı malümdur. Bu hususta- | ki kararın tatbiki için Belediyedâ bir | komisyon teşekkül edecektir. Komis- | yona iştirak edecek Şehir meclisi mü- messilleri meclisin ilk veyahut ikinci toplantısında, seçileceklerdir. Kamis- yon şubatın onuna doğru faaliyete başlıyacaktır. 'Martın birinci gününden itibaren et fiilen 10 kuruş ucuza satılacağından komisyon ayın sonuna kadar bütün tedbirleri alacaktır. Komisyonda et ticaretinde müessir ve âmil olan her sınıf ticaret erbabi- nın mümessilleri bulunacaktır. tedkikat iş müdürü bay Hazım Atıf | ve İzmirde diğer bir mü- | nevveriniz ki, maalesef admı hatır. | layamiyorum. «Mehmed Alis gibi, «Abdullah» gibi, müslümanlar ara sında çok raslanan isimlerden... — İntibalarınız, nelerdir? | — Saymakla tükenmez. Her gü nüm ayrı bir intiba... Türkiyeyi göre- | bilmek için, Mersinden itibaren, kü- çük bir vapurla herlimana uğrıya uğrıya geldim: Memleketiniz hak- kında intiba, «ecnebi mali ve ikti- sadi nüfuzunun inhilâlile onun ye | rine milli Devlet teşkilâtının kurul | ması» diye hülâsa edilir. Tabi, ilk kr | l İ sım olup bitmiş; ikicisi de kemalini bulacak... İ — Ankarayı ziyaret edince pek nik- | ee manzaralarla (o karşılaşacak- | Sınız! - dedim. İstanbul ise, yakmda | | imâr ellünmolik. “5 Tabii duymuşsur nuzdur.... Eskiden, böyle bir mazeret ileri sü- rTemiyorduk; bu canım şehrin bu hak de kalmasından dolayı ecnebilere karşı yüzümüz kızarıyordu. (Wâ - Nü) AKŞAM Haklı şikâyetler Ahaliye hitap edebilmek için şerait lâzımdır Umuma hitap etmenin &dabı var- dir. Bu cesareti kendinde bulan be- bemehal teknikpe noksansız olma- Moli kekeme, yahut hımhım ha- tip olamaz. Böyle illetleri olan evvelâ kendini tashih ederek halkın huzu- Kuna, öyle çıkmalıdır. Yunan tarihin- deki Demosten buna misaldir: Ke. kemeymiş, kusurunu giderttikten son- ra hatip olmuş. Spikerliğin de en birinci şartı, türkçeyi doğru teliffuz etmek, bahu- sus, yüzünden güldür güldür okuya- bilmektir. İlkokulda denecek tarzda ibareyi söltemiyenler bu meslekten el çekmelidirler. Duralıya duralıya, ıklaya pıklaya Kıraat olur mu? Bir misal olarak, ga rındaki epikeri göstereceğiz. Trenlere dair oparlörle halka sözde tafejlt veriliyor; fakat söylenenlerden - yan- Uş kıran: sebebile - mâna çıkarıla- cak gibi deği. Mesli gar öpikeri muhtelif seferler ayni hatayı yaptı: «Munzam ücret» diyecek yerde emun- tazam ücret, diye okudu. Diyeceksiniz ki, radyoda konuşan- larda da bazan buna taş çıkaran be- lğat ve fesahatlar (İ) oluyor; oda başka... Lâkin eskiden şöyle. bir düstur vardı: Batıl makıysüri aleyh olamaz! (<.R) Yapı ve yollar kanunu Değişiklik yapılması esas itibarile rile kararlaştı Şehir plânı i münasebetile Yapı ve Yollar kanununda yapılan tadilât et- rafında Ankarada alâkadar makam- lara izahat vermek üzere Ankaraya giden Belediye Hukuk işleri müdürü B. Muhlis ve İmar müdürü B. Ziya oradaki işlerini bitirmişlerdir. Bir iki güne kadar şehrimize geleceklerdir. Şehrimize gelen malümgta göre, şehir plânının tatbikini kolaylaştır mak için kanunda yapılması , şehir- cilik mütehassısı B. Proste ile Bele-” diye tarafından teklif edilen değişik- lik esas itibarile muvafık görülmüş- tür. Kanunun tadili için bir lâyiha hazırlanarak Millet Meclisine verile- cektir. İki kadın ar: vga Haydarpaşada asında kavga oturan Kadon, evvelki gün ayni ma- halde 103 numarada oturan Semya ile bir meseleden dolayı kavgaya tu- tuşmuştur. Bu esnada Semyanın ko- cası Kemal ve komşusu Hurşid de kavgaya karışmışlardır. Neticede ka- rakola müracaat eden Kadon, yuka- ıda adları geçen şahıslar tarafından döğüldüğünü iddla etmiş, tahkiketa başlanmıştır. Bir yankesici suç üstünde yakalandı Beykozda oturan bayan Remziye evvelki gün Sirkecide Hamidiye cad- desinden geçerken sabıkalı yankesici- lerden Murad oğlu Şaban yanma $0- | kulmuş ve elini mantosunun cebine | sokarak para cüzdanını aşırmak İs- temiştir. Kadıncağız, yabancı bir elin cebine girdiğini görünce feryada ve sabıkalı yankesici suç üstünde ya» kalanmıştır. Çocuk bahçesi Tatil zamanına kadar hazırlanacak Cihangirde inşasına karar verilen çocuk bahçesinin projesi Belediye fen heyeti tarafından hazırlanmaktadır. Çocuk bahçesi mekteplerin senelik ta- til zamanına kadar bitecektir. Çocuk bahçesinde - Modadaki bah- çede olduğu gibi - eğlence vesaiti bu- Tunacaktır, Bu vesait bir memurun nezareti altında çocuklara tahsis edi- lecektir. Cihangir bahçesinden son- ra Halicin münasip bir yerinde bir bahçe daha yapılacaktır. Valide hanı boşaltılıyor Mercandaki Valide hanının mesken günlerde başlanacaktır. Meclisin ka- rarı Eminönü kaymakamlığına bildi. rilmiştir. Handa oturanlara bir müh- let verilecek, mühletten sonra hanı terketmiyenler tahliyeye mecbur edi- leceklerdir. i Iki nişanlı Kız dayak yemi, yemiş amma davadan vazgeçti Evvelki gün iki nişanlı arasında ga- rip bir vaka olmuştur: Kumkapıda oturan Mosll, ayni semtte Virjin is- minde bir kızla nişanlanmıştır. Fa- ket nişanlılar bir müddet sonra kayv- Mosil, Virjini sevdiği için bu itti. raka dayanamamış, vakit vakit ken- disine barışma teklif etmiştir. Virjin nişanlısınd yüz vermemekte inad ei. miştir. Bunun üzerine artık daha fazlasına kendinde tahammül imkânı bulamı- rek ceza görmesine bir türlü razı ola- mamış ve: — Ben! döğdü amma... ben davam- dan vazgeçiyorum, demiştir. Bir çocuk baltaile üç parmağını kesti Beykozda feci bir kaza olmuş, bir çocukcağız balta ile kendi parmakla- rını kesmiştir. Hâdise şudur: Beykoz- da Şahinkaya caddesinde 80 numaralı evde oturan Arif isminde bir çocuk ev- velki gün baltasını alarak her zaman olduğu gibi, evin yakacak ihtiyacını temin maksadile civardaki bir koru- ya gitmiştir. Arif baltasile çalı kesmiş ve bun- ları kolayca taşımak için küçük par- çalara ayırmak istemiştir. Bu esnada çocuk sağ elinin olanca kuvvetile kal- dırdığı baltayı bir kaza eseri olarak, 8ol eline indirmiş, keskin balta, Ari- fin üç parmağını birden doğramıştır. Çocuğun feryadı üzerine etraftan ye- tişilmiş ve Arif imdadı sıhhi otomobi- lile Beykozdan Haydarpaşa Nümune hastanesine kaldırılmıştır. İSTANBUL HAYATI Ses .mütehassısı Salonda kadınlı erkekti epice kala- balıktık. Ev sahibi radyoyu açtı. İstan- bul radyosunda bir kemun taksimi baş- lamıştı. Misafirlerden, yaşlıca bir bay keman sesine bir müddet kulak ka- barttıktan sonra içini çekti: — Dünya böyledir işte, dedi. Bu üs- tad da ihtiyarlamış. Hayretle yüzüne baklık, Ev sahibi sordu: — Kemanciyı m söylüyorsunuz? Demek kendisini tanırsınız?.. Bay dudak büktü: Şahsen görmedim. Fakat çok iyi tanırım, Gramofon plâklarında da ke- manını çok dinlemiştim, Fakat, zaval- Bay Amcaya göre... — Bir öğretmen çocuklara «Büyü: Yünce ne olacaksınız?..» diye sormuş Amca... . 170 kız talebeden 19 u doktor, | ii ü tayyareci... miş... 127 si öğretmen olacağız, de | O... V .. Yalnız 1 taneciği ev kadını ol- mak hevesindeymiş!...