27 Ocak 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

27 Ocak 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM i J telye- ettiği pata hane alime niştir. ılınan ira 29 ira 29 7 üra müte- kuruş 3 san- ve de- aamul :m de 21 Kânunusani 1938 Afrika maymunları harem | (Persembe müsahabeleri ) Canlı Sahife 9 hayatı yaşıyorlarmış! Her erkek maymunun bir kaç karısı vardır. Aile reisi maymunlar, kendilerine ihanet eden zevcele - rini affederler, hınçlarını erkek maymundan alırlar 'Tabiiyat Alimleri, yaptıkları uzun tetkikler neticesinde, maymunların Insanlara en yakın mahlüklar oldu- Hunu tesbit eylemişlerdir. Meşhur bio log Zukerman, ahiren maymunlara dâir neşrettiği bir kitabda, bu mese- Jeyi tekrar ortaya atmıştır. Bu âlimin Kitabı, ilim mahfillerinde derin bir «lâka uyandırmıştır. Çünkü Zuker- man hayatının büyük bir kısmını, maymunların tabii ve içtimai hayatı- mi yakından tetkik etmek için Afrika Ormanlarında geçirmiş ve bu müşa- hede ve tetkikleri neticesinde, bu 6s6- Tİ yazmıştır. Maymunlarda harem hayati Zükerman cenubi Afrika ormanla. rında yaşıyan ve Babuin denilen may- munlar arasında tam üç sene yaşa- Miş ve buradaki maymunların bayat- larını en ince teferruatına kadar ya- kından tetkik etmeğe muvaffak ol- muştur. Âlimin müşahede ve tetkik- lerine göre bu maymunlar ilk insan- Jara çök benzerler. Bu maymunlar, aile hayatı yaşarlar. Fakat erkek may- munların müteaddid zevceleri vardır, Yani Babuin cinsi maymunlarda ta «ddüdü zevcat usulü caridir. Her erkek maymunun 4 - 5 hattâ 10 zevcesi var- dır. Erkek maymunun, dişi maymun- lar ve ailesi üzerinde, tam ve mutlak bir hâkimiyeti vardır. Erkek maymu- nun dediği dediktir. Afle efradından hiç biri onun emri harleine çıkamaz. Erkek maymunun zevceleri arasın- da derece farkı vardır. Bunlardan bi- Tİ baş kadın hizmetin! görür, maymun mi Şehircilik mütehassıs B. Proste'un ma Projeye göre hazırladığı kabart- Maketlerden İstanbul semtine *İd maketin klişesini neşretmiş ve e maket üzerinde bulunan binala- » tesisatı izah etmiştik. Bugün de sipj £U Cihetine nld msketin klişe Mara ediyoruz. Koyduğumuz nu- kik çar göre maketi birlikle ted- | — Taksimde şimdiki stadyom gi ne yapılacak olan ser- (sergi binası, İstanbulda sergilere tahsis edilecek- uyanan başka balolara, büyük DA oi, düğünlere müisald bir bi- a için bu gibi toplantı ve eleri tertib edenler müşkilâta | - kalıyorlardı. Sergi binasında ve âbide meydanı (Sergi binasının Anşası münasebetile şimdi Abidenin karşısında bulunan Çamlı gazinolar İle karşısında bulunan umumi helâ ve civarı tamamile kelkacağı için | âbide meydanı bir kat daha genişlik toplami kısım bilhassa bu gibi | a müsald bir halde bulu- Macaktır ) ir halde bulu 2 Taksimde Cunuhuriyet âbidesi yecektir. Aynı zamanda bu meydan Karaköy meydanından başlıyacak ve Yüksekkaldırımı solda bırakarak Çu- kurcuma mahallesinden geçecek olan yeni yolun san noktasını teşkil ede- cektir, 3 — İstiklâl caddesi (B. Proste Be- | yoğlu İstiklâl caddesinin biraz daha genişletilmesini İmkânsız görmekte- dir, Ancak mütehassıs, bu caddedeki münakalâttan doğan izdihamı hafif. letmek Üzere bazı tedbirler almağa esas itibarlle karar vermiştir. Bu ted- birler, nâzım plân yapıldığı zaman tesplt edilecektir.) 4 — Galatasaray İsesi, 5 — Azapkapıdan başlıyarak Şiş- maymunlarda bulunur. Bunlarya yeni doğmuş ve büyümüş küçük er- kek maymunlar yahud da aileye üti- hak etmiş bekâr ve kimsesiz maymun- lardır. (Devamı 13 üncü sahifede) Beyoğlu semtine aid maket nihayet bulacak caddenin istikameti, 8 — Karaköy meydanında başlıya- cak yolun Taksimde nihayet bulacak istikametini göstermektedir. B. Proste Beyoğlu maketile Beyoğ- Junun yalnız umumi caddelerini ve başlıca binaları göstermiştir. Karşi tarafta yangın yerlerinde yapılacak yeni binaların irtifa ve vaziyetlerile Sürp Agop, Nişantaşı, Dolmabahçe sırtları, Şişli, Mecidiyeköyü ve civarı gibi saha ve semtlerin müstakbel ş6- killerini . ksmen - ayrı plânlarla, İ kısmen de tafsilât plânile tespit ede- cektir. Bir iş gören veya eğzersiz yapan bir ni birden gererek bir indifa hareketi yapıyorum. Vücüdün kemikleri adale- İerin yardımı (le mafsallanıp işler. Fa- kat bütün bu gördüğümüz faaliyetle- rin Jüzumlu ve faydalı olabilmesi sa- im bir iradenin dimağdan gelmesine bağlıdır. Dimağı ihtikana uğramış bir kimse ne yaptığını, ne de ne yap- mak istediğini bilir, Demek mihaniki motör dimağdan sadır olan emirlerin esiridir. Canlı olan vücud motörü de tıpkı gazla işliyen bir motör gibidir, Hazım yolları vasıtasile biz ora yanması lâ- yor. Neden? Çünkü işliyen uzviyet havaya ihtiyacı olan bir uçaktır. Ye- mek yemeyi unutmadığımız halde bu hava ihtiyacını çok kere unuturuz. Halbuki yemeden içmeden yirmi dört saat yaşıyabildiğimiz halde, havasız beş dakika yaşamamıza imkân yok- tur, İstirahat halinde bile yaşıyabil- mek için saatte 500 litre havaya ihti- yacımız vardır. Uzuvlarıniz ber birinin hayatına hizmet eden okzijeni kanın deveranı vasıtasile edinirler. Kalbimiz bir tu- lumba gibi şiryanlar vasıtasile bu ka- nı uzuvlara yollar, Tabil bir halde kalb giryanlara dakikada beş litre kan sevkeder. Eğer vücud faaliyette bu- Tunursa tulumba süratini arttırır. Sa- atbe 600 ilâ 1,000 litreye kadar yükse- ir. Ve o zaman çarpıntı başlar. Niha- yet bu harikulâde motör günde yüz bin tulumba darbesi ile 10,000 hattâ 15,000 Wire kan sevkeder. Nasıl adale ve mafsallarının yolile Aglemesine itina etmeğe mecbur isek, onların doğrudan doğruya faaliyetine tesir eden kalb ve ciğerleri de hiç ih- mâl etmememiz lâzımdır. Çok kere sporu yanlış anlıyanların veya kitab- sz sporcuların buna lüzumu kadar ehemmiyet vermediklerini görüyoruz ve üzülüyoruz. Şiddetli bir cehd sarfını icab ettiren 'boks da, bisiklet yarışında veya mu- kavemet koşusunda eğer kalb ve ci- erler bu yorgunluğa tahammül ede- mezs6 ya bir senkop veya bir ihtinak vukua gelir. İnsan güreşirken veya eskrim ya- parken terler, yan! vücuddeki tortu- Yu derideki mesameler vasıtasila dışa- n atar ve bu zehir vücudden çıkmaz- sa adeleleri âdeta boğar. Zaten her- hangi bir adale faaliyetinden sonra insana ârız olan kırıklık ve tutukluk hep kanda kalan zehirin yüzünden- ür N İdrar da bu zehirlerin çıkmasına vasıta olur, Herhangi bir yarıştan son- ra idrarın rengi kızarır ve bir vazoya konursa tortu bırakır. Yorgunluktan hasıl olan zehiri dışarı çıkarmak için derinin, böbreklerin ve ciğerlerin iyi işlemesine dikkat etmelidir. Fiziyolojinin bu iptidat malümât bize motörümüzün nasıl işlediğini öğ- retiyor. Bu suretle sporda en mühim uzuvlarımıza nasıl itina etmek ve on- ları iyi bir halde tutmak lâzım geldi- ğini öğrenmiş oluruz. Mafsallarımızı dalma İşlek bir halde tutmak, adale- lerimizi takviye etmek için idmanın lüzumunu biliyoruz. Fakat onların hayatına hizmet eden, onlara gıda ve okzijen veren uzuvları da düşünmek Jâzım. Bunun için dalma kalbi, ciğer- leri, böbrekleri yormaktan sakınmak ve cildirizin teneffüsünü ihmal et- memek lâzımdır. Hiç unutmam, İsveçe genç, demir gibi adaleli bir sporcu olarak gitmiş- tim. Bazularımı birer evlâd gibi bü- yütmüştüm. Tuttuğumu koparıyor, en ağır gülleleri bir hamlede havaya kaldırıyor ve fevkalâde süratle peren- motör Yazan: Selim Sırı de atıyordum. Adalelerim demir gibi seri ve mafsallarım son derece işlek idi. İstokholm yüksek beden terbiyesi muallimlerinden profesör (Törneg- Ten) in odama gittiğim zaman ba- na: — Şimdiye kadar spordan ne gibi neticeler aldınız? Demişti. Ben de kendisine bütün hüner ve marifetlerimi saydım: — Bir el e barfikste sekiz defa ken- dimi çekerim! Halkalarda salib yaps- rım! Mihver âönerim! Bir el ile elli kilo kaldırırım! Perende atarım... Üstad lâkırdımı kesti: — Yok, yokbunları sormuyorum, dedi: Bana kalbinizden, ciğerleriniz- den haber veriniz. Reelerinizin kudre- ti nedir? Vüdudünüzün büyük yor- gunluklara fiziyolojik o mukavemeli nedir? Bu sualden hiç bir şey anlamamış- tum. Çünkü o zamana kadar ben vü- cudümün bütün kudret ve mükave- metini sürağ ve çevikliğini yalnız ada- le ve mafsallarımda görmüştüm. i Tabii biraz bozuldum ve üstada ree- lerimin kudretini bilmiyorum ama, benim bazularım çelik gibidir. dedim ve kolumu bükerek üstada uzattım: — Lütfen bir kere tutunuz da kuv- vetimin derecesini anlayınız! dedim. Bu seler gene müstehzi bir nazar- la yüzüme baktı; — Oğlum dedi. Bana bazularınızı değil, kafanızı gösteriniz! Siz galiba bu sert adaleleri bir hükümdar mev- kiinde görüyorsunuz? — Zannederim! — Hayır aldanıyorsunuz. Hüküm- dar olan dimağdır. Onlar âshb vasıta- sile aldıkları emirleri ifa eden birer esirdir. Uzviyetimiz içinde en mühim olanı kalb ve ciğerlerdir.. Onun için size biraz önce reelerinizin kabiliyet ve kudretini sormuştum. Bilmelisiniz ki insan dünyaya bir şehik ile gelir ve dünyadan bir zefir ile gider. Hayat onların kudret ve kabiliyetine beğ'i- dır. Bana gösterdiğiniz adalelerin bu derece sertleşmesine ve irileşmesine İhtiyac yoktur, Siz vücudünüzün mu- vazenesini bozmuş görünüyorsunuz. İlk düşüneceğiniz sıhhatinizle, uzvi- yetiniz arasındaki ahenktir. Hayatta gaye çok yaşamak ve afiyetli yaşn- maktır. Onun için de birinci düşünü lecek şey vücudümüzün motörüdür. Spor âleminde saç ağartmış profs- sörün sözleri bana bir intibah dersi verdi ve o günden itibaren ben de can- lu motörü daha çok düşünür oldum. Selim Sırrı Karamana iyi su getiriliyor Karaman (Akşam) — Şehir kurulu Içtimalarını bitirmiştir. Bu devre de verilen iyi kararlardan biri de su meselesinin halledilmiş olmasıdır. İç- me suyu projesi hazırlanmış olup, ilk- baharda suyun şehrimize getirilmesi faaliyetine başlanacaktır, Bunun için Belediyeler bankasın- dan bir istikraz yapılması muhtemel- dir. Kasaba içinde yeni caddeler açi- lacak ve etraflarına ağaçlar dikilecek«* tir. Yeni tamir edilen ve üstü toprak olan hükümet konağına çatı ilâve edilmiştir. Önündeki binalardan ba- nlari yıktınılarak meydan haline ge- tirilecektir. Kasabamuzın tenvirine kâfi gelmi- yen elektrik tesisatı, büyük bir di- name alınmak suretile takviye ve ıslah edilmiştir. Bandırmada iki kunduracı- nın yaralanmasile neticelenen bir yangın Bandırma (Akşam) — Bandırma- nın Park caddesinde kunduracı kara Ali ile şeriki Keke Ahmet benzin ile kauçuk imal ederken birdenbire par- layan benzinden yangın çıkmış, ve bu esnada Kara Ali muhtelif yerlerinden ağır surette, şeriki Keke Ahmet ise yü- zünden hafi surette yaralanmışlardır. İtfaiyenin vaktinde yetişmesine rağ» men havanın rüzgârlı bulunmasından dükkân kısmen yanmıştır. Yarahlar tedavi altına alınmak üzere Memleket hastahanesine kaldırılmışlardır. agyr mma aziz UL

Bu sayıdan diğer sayfalar: