VASİ İCMAL: Londradaki görüşmeler Lohdrada İngiliz ve Fransız Başve- | Lord Halifaks vasitasile Aln kili ve Hariciye nazırları uzun uzadıya görüştüler. Başlıca mevzuu İngiltere- nin gerek Almanya, gerek İtalya ile anlaşmak ve bu suretle Avrupadaki gerginliğin başlıca âmilini bertaraf maksadile tutmuş olduğu yeni politi- ka teşkil etmiştir. İngiltere hüküme- H bu politikaya Fransayı da iştirak ettirmek istemiş ve bu hususta bir karara gelmek için Fransanın devlet adamlarını Londraya davet eylemiş- ti, Almanya ile İtalya Avrupa ve dün- ya politikasında tamamile birleşmi olduklarından bunları biribı ayırmak kabil değildir. Nasıl ki, İngil- tere ile Fransa bahusus Lokarno mi- sakının bozulması üzerine askeri sa- hada beraberce yürüyorlar. İngiltere ile Fransanin emelleri bir olmakla beraber vaziyetleri başka başkadır. Almanyanın başlıca nüfuz ve geniş- leme sahası orta ve şarki Avrupanın .muhtelif devletleri ile Fransanın sıkı münasebet ve alâkası bulunduğun- dan Fransız devlet adamları Alman- ya ile anlaşmak hususunda İngiliz devlet adamları kadar serbes değildir- ler. İngiltere hükümeti ancak B. Hit- lerin nezdine gönderdiği hususi elçi ihtiyar bayan Emma Coats ge- çen gün yüz yedin- ci doğum günü münasebetile bü- tün dostlarını evi- nin bahçesine da- vet etmiş ve onla» rın huzurunda mes- rasimte bahçeye bir ağaç dikmiştir. Bayan Coats yüz yedi yaşında ol- duğu halde bu işi kendi başına yap- mış, çukuru kendi kazmış, toprakları kendi taşımış ve ağacı da kendi elile dikmiştir. Bayan Coats bu yaşına ka- dar çevikliğini muhafaza etmiştir. İfadesine nazaran bunu her gün mun- tazaman yaptığı yürüyüşlere medyun- dur. Havada uçan atlar Yarış atlarını Avrupadan Amerika- ya ve Amerikadan Avrupaya naklet- mek ve onları büyük yarışlara yetiş- tirmek için Amerikada bu atlara mah- sus bir tayyare inşa edilmiştir. Her bir tayyare beş, altı at almaktadır. Atla- ra mahsus olan yerler ahırlarda ol- duğu gibi bölmelere ayrılmıştır. Tay- yarede her bir at için birer seyis yeri de vardır. Takla İngilterenin Crauville şehrindeki tayyare mektebi talebesine bir de tak- Ja almayı öğretmek maksadile Londra varyetelerinde numara yapan ve te- kerlekler içinde takla atan artist kız- lar Cranville tayyare mektebine gön- derilmiştir. Müstakbel tayyareciler ha- vada takla atmadan herhalde çok zevk- li olan bu manzarayı keyif için sey- relmişlerdir. Mektep o müdüriyetinin emrile tayyareci namzedleri de yakın- da bu talimleri yapmağa başlıyacaklar- dır. “Sadaret,, tabiri temayül ve dileklerine iyice duktan sonra Fransayı dört devlet anlaşması yapılması hususunda yok- lamağa karar verm: Fransı: İtalya ın beşinci bir devletin sarar sabına yapılmaması hususunda mutabık kalmışlardır. Garbi Avrupa- ğin ve dört devlet arasında ğın başlıca sebebi Fran- vyetlerle ittifakıdır. Maaha- bu engelin kal- nın Sovyetlerle eylemesini iste- dırılmasını ve Fren üttifakını derhal memiştir. Almanyaya müstemlekelerinin tade- si meselesinde Fransa mutlak suret- te muhalefet göstermemiştir. Yalnız bu meselenin ileride bir daha tedkik edilmesine lüzum göstermişlir. Sebebi de diğer bazı devletlerin de bu mese- lede alâkadar bulunmalarıdır. Tâ meselelerde fikir mütabakatı tesbit | lığı neticesi öldü. Yüz sene evvel edilmiştir. Feyzullah Kazan a sanasamaran İki mideli adam Mısırdan kalkıp İngiltereye yerle- şen Hacı Ali, her ne olursa olsun -saat, yanar cigara, canlı balık, mendil ve saire- yutan bir adamdı. Geçen hafta Londrada soğuk algın- Hacı Alinin iki midesi vardı. Çocuk- ken bir gün Nile düştü, bir hayli su ve bir hayli balık yuttu. Sudan çıkâ- rıldı amma, hayatından ümid kesildi. | Halbuki Hacı Ali yuttuğu sularla ba- lıkları hazmetti ve ölmedi. Bunun üzerine midesi sayesinde ser- vet sahibi olacağını kavrayıp İngilte- reye gitti. Rokfeller enstitüsü ölümünden son- ra iki midesini almak için Hacı Aliye 10,000 lira vermişti. Fevkalâde hâdise Provost adında bir Kanadalı yanın- da altı çocuğu ve eşi olduğu halde Li- verpool'a gelmiştir. Bu hâdisedeki fev- kalâdelik karısının 26 yaşında ve altı çocuktan en büyüğünün sekiz yaşında olmasıdır. İçlerinde ikiz doğan yoktur. Dünyanın en küçük kemanı Viyanalı keman ustası Ostrizek dün- yanın en küçük kemanını imale muvaf- fak olmuştur. Keman avuca sığmakta- dir amma oyuncak değildir. Onunla hakiki parçalar çalınabilmektedir. Bir İngiliz müzesi minimini kemanı yük- sek bir fiatle satin almak istemiştir, fa- kat Oslrizek satmamıştır. munın birçok memleketleri Yeni evliler 95 yaşındaki kaptan Samson ile 60 yaşında Ellen Witham geçen gün İn- gilterenin Soüthend şehrinde evlen- mişlerdir. Halk nişanlıları alkışlamak için kilise kapısının önünde toplanmış- lardır. Karı koca hiç kimseye görün- meden ârka kapıdan kiliseye girip çık- mışlardır. Kaptan Samson 51 sene kap- tanlık yapmıştır, 70 yaşında bir adam gibi görünmektedir. Dinçliğini her gün yol yürümeğe medyun olduğunu söy- lemektedir. ARA “ Başvekâlet,, oldu Bir çok devlet işleri, nezaretlere ayrılınca; «sadrazamı lık da değişti- rildi ve «Başvekil» lik ihdas edildi. Sadrazam bulunan Rauf paşaya Sultan Mahmudun verdiği hattı hümayunda şu satırlar var: «Devletin ekser mesalihi nezaretlere taksim edildiğinden sadaretin bittabi işi kalmamış ise de bütün vekillerin reisi makamında birisi bulun- mak üzere bundan sonra «Sadaret», «Başvekâlete unvanına tebdil edil miştir. Not; Bilâhare, Başvekâletin gene Sadaret olduğu malümdur. nie Avrupadaki Almanların ' üçte biri Almanyanın dışında bulunuyor Lord Hali- tax'ın Berlini yareti üzerine İngil- tere ile Almanya arasında başlıyan k in d a büyük bir anmıştır. Henüz bu konuşu anın iptidasında - bulunuyo- ruz. Müza! n süreceği ve kolay kolay eceği umu- miyetle kabul edilmektedir. Hattâ hiç bir netici e elde edilemiyeceğini iddia e vardır. Bunlar, iki tarafın asındaki büyük farkın ve Almanyanın isteklerinden bir kıs- alâkadar etmesinin anlaşmaya imkân bırakma- dığı kanaatindedirler, Bu fikirde bulunanlar müstemle- ke meselesinden ziyade Avrupanın muhtelif yerlerindeki Almanların ko- lay kolay anlaşmaya imkân bırakmı- yacağını söylüyorlar, B. Hitlerin, Lord Halifax ile görüşürken Almanyanın, Ç” yabancı memleketlerde yaşıyan Al- man ekalliyetlerin mukadderatile meş- gul olmak talebini ileri sürdüğü ha- tırlardadır. Birçok”kimseler bundan maksat Çekoslovakyada yaşıyan üç milyondan fazla Alman olduğunu id- dia etmişlerdir. Hâttâ Almanyanın, Çekoslovakyadaki Almanlar için muh- tariyet istediği derileri sürülmüştür. Bunların ne derece doğru olduğu ta- mamile belli değildir. Yalnız Alman- yanın Çekoslovakyadaki Almanların İKTİSADİ MESELELER: Yumurta ticareti ve köy ekonomisi Yumurta ihracatımız azalıyor. Vak- tile yumurta ticareti yüzünden, mem- leketimize 8 - 9 milyon lira para girer- di. Son senelerde, Avrupa memleket- lerinde yumurtaya karşı konulan tah- didat, malüm hâdiseler üzerine İş- panya pazarının kapanması ve salre- de bütün bunlar yumurta ticaretine büyük bir darbe vurmuştur. Yumurta ihracatının iyi geçtiği se- nelerde, Anadoludan İstanbula her hafta 4000 - 5000 sandık yumurta ge- Erdi. Şimdi bir kaç yüz sandık bile gelemiyor. İstanbula az yumurta gel- diği için, Anadoludaki küçük tüccar da, köylüden daha az yumurta alıyor. Bunu gören köylü de daha az yumur- ta yetiştiriyor, hasilı yumurta ihraca- tanın azalışı, netice itibarile köy eko- nomisine ve köylünün kazancına da- yanan bir mesele halinde karşımıza “çıkıyor. Bu mesele üzerinde ehemmi- yetli bir surette durmak lâzımdır. Çünkü yumurta en fakir ve pek az toprağı olan bir köylünün bile, uğara- şacağı ve başarabileceği bir iştir, Top- rak işletmek, hububat ziraati yap- mak, nihayet tohum tedarik etmek, tarlayi sürmek, gibi sermaye bulmağa ve insan çalıştırmağa bağlı işlerdir. Halbuki yumurtacıık, bu kük fetlere katlanmadan yapılabilen kü- çük bir işlir.. Her köylü, bir kaç tavuk besliyerek yumurtacılık yapabilecek bir vaziyettedir... Yumurta ticaretinin daralması kü- çük ve fakir köylüyü çok alâkadar eden bir meseledir. Eğer dışarıda ve Iç piyasada yumurta ticaretini geniş- iletmek imkânlarını aramazsak, tavuk- çuluk işinin söndüğüne şahid oluruz. Bunu açık olarak, ortaya koymak ve itiraf etmek lâzımdır. Neler yapmalıyız? Dış ticaret işleri- le uğraşan Türkofis bir taraftan yu- murtalarımıza mahrec ararken, diğer taraftan da, iç piyasada yumurta sar- fiyatını artırmalıyız. Yumurat tacir- lerinin şikâyetine göre, dahilde yu- murta sarfiyatı pek azdır. Hattâ Tür- kiye en az yumurta sarfeden memle- ketler arasındadır. Anadolu kasabala- rının bir çoğunda yumurta yemeği Adet edinmiş kimselere pek nadir te- sadüf edilir, Ulusal ekonomi ve artırma kurumu Lord Halifax ile B. Hitler arasında yapılan görüşmede Almanya, yabancı memleketler- de yaşıyan Alman ekal- liyetlerin mukaddera- tile alâkadar olmak isteğinde bulunmuştu. Acaba Almanya dışın- da ne kadar Alman vardır? Bunlar nere- lerde oturuyorlar? Bu yazıda bunları anlatı- yoruz. vaziyetile yakından alâkadar olduğu muhakkaktır, Fakat Almanya dışında yaşıyan Al- manlar yalnız Çekoslovakyada oturmü- yorlar. Diğer birçok memleketlerde mühim Alman ekalliyetleri vardır. Acaba bunların miktarı ne kadardır? Lokal Anzeiger gazetesirle göre Av- Tupada yaşıyan Almanların ancak üç- te ikisi Alman devleti topraklarında bulunuyor. Almanya devletinin sınır- ları haricinde yaşıyan Almanların miktarı şudur: Almanların kuvvetli bir ekalliyet teşkil ettikleri 400,000 120,800 450,000 3,260,000 Yekün © 4,930,000 Almanların zayıf bir ekalliyet teşkil ettiği yerler Macaristan 600,000 700,000 250,000 2,950,000 285,000 800,000 1/700,000 Yekün ( 8,828,000 Alman nüfusu 87 milyonu buluyor. Aşkı siyasi hayata tercih etti Avusturya vatanperverler cephesi reisi nihayet sevdiği kadınla evleniyor Nora Gregordur. sevgilisile ilk buluşması i Prensin, Nazilerin bir suikasdine kurban gi- den eski Avusturya Başvekili Dolfu- sün zamanında yapılan bir miting esnasında olmuştur. Prens, o mitinğ- de nutuk irad ederken, dinleyiciler arasında kendisine dikkatle bakan solgun çehreli, narin endamlı, güzel gözlerinden yaş akan bir genç kadın görmüş ve bü hali nazarı dikkatini cek betmiştir. Geriç kadın, mitingden son- Ta prense prezante edilmiş ve o daki- kadan itibaren aralarında bir gönül macerası başlamıştır. Artist Nora Gregor tatil müddetini geçirmek için Avusturyaya gelmişti. Fakat prensle sevişmeğe başladıktan sonra artık Amerikaya dönmemiştir. Prens, evvelce talihsiz bir izdivaç yapmıştı. Bu talihsiz bağdan duyduğu merareti unutmak için zevk ve safa âlemine dalmıştı. Kadınlar arasında vefasız bir âşık olmak şöhretini ka- zanmışlı, Nora Gregor ile tanıştıktan sonra tabiati tamamile değişmiş, bütün es- ki münasebetlerini kesmiş, sevgilisi- nin yanından ayrılmaz olmuştur, Aradan bir müddet geçtikten sonra artist bir erkek çocuk dünyaya ge tirmiş, bu hal Avusturyada dehşetli bir dedikoduya sebeb olmuştur. Va- tanperverler cephesi erkânı, prensin şöhretine leke sürmemek için iki sevgiliden birbirinden (ayrılmalarını musirren taleb etmişler, yalvarıp ya» karmışlar, fakat bu iki sevdazedeyi bir- birinden ayıramamışlardır. Bunun üzerine prens, evlenmek için eski karısından boşanmak İste- miş ve Papaya müracaat etmiştir. Papa, uzun ricalardan sonra ilk ni- kâhın feshine razı olmuştur. Binâen- aleyh artık prensin sevgilisile evlen- mesine hiç bir mani kalmamışlır. Prensin, bu artistle izdivac, siyasi