e 92 RE ve id eri, a - ii o rk iü 18. Sçettkgtuts kESLirEk Eğik i. Haftalık piyasa Bayram faaliyeti devam ediyor. Ihracat vaziyeti iyidir Geçen hafta yazdığımız gibi, iç pi- yasada bayram faaliyeti devam et- mektedir. Ekser satışlar kredi üzeri- ne yapılmaktadır. Bilhassa trikotaj ve köylü için kaba mal yapan doku- macıların çoğu, Anadoludaki küçük tüccara kredi ile mal vermektedirler. Bunu yapan fabrikatörler ihracat va- giyetini günü gününe takib ediyorlar. Köylünün elinde mal kalırsa kredile yapılan satışların vaziyeti ne olacak? Fabrikatörler, hararetli siparişlerden gönrâ, şimdi bunu düşünüyorlar. Maa- mafih bu meseleler etrafında pek de bedbinane düşüncelere mahal yoktur. İhracat vaziyeti, geçen haftalara nis- betle iyidir, bunu daha etraflı bir su- rette izah etmek için, her hafta oldu- ğu gibi ihracat maddelerimizin vazi- yetini birer birer aşağıya yazıyoruz: Buğday — Son günlerde İktisat Ve- kâleti buğday ihracatı için, hükümet- ten müsaade alınmasını alâkadarlara bildirmiştir. Bunda iki büyük fayda görülmektedir. Biri, buğday ihracatı yapılırken mahalli ihtiyacı düşün- mektir. İhracat fazlalığı yüzünden, Iç piyasada buğday pahalılığı olabilir, buna meydan vermemek lâzımdır. Diğer sebep te ihracatı kontrol et- mek ve bu suretle malın pek ucuza satılmamasını temin etmektir. Son günlerde iç piyasalardaki flatleri art- tıracak derecede, fazla miktarda buğ- day ihracatı yoktu. Bu itibarla; buğ- day ihracatının bir müsaadeye tâbi tutuluşu, bugünlerde piyasayı pek alâkadar etmemiştir. Çavdar — Dışarıdan istenilen mad- delerin başında çavdar geliyor. Tica- ret borsasının kayıtlarına göre, iki gün içinde Anadolu ve Trakyadan şeh- rimize 41 vagon çavdar gelmiştir. Bu miktar mal geldiği halde, gene fiat- lerde bir yükseliş göze çarpmaktadır. Bunun sebebi, ihracatın fazla olması- dır. Mısır — Son bir hafta içinde mısır flatlerinde hafif bir yükseliş daha ol- muştur. Bunun da sebebi, glikoz işii- yen fabrikaların piyasadan fazla mik- tarda mısır almasıdır. Karadeniz İskelelerinde mısır ihti- kârından bahsedilmektedir. Ziraat bankasının bu ihtikârla meşgul olmak için, piyasadan mısır alarak Karade- niz iskelelerine tevzi edeceğinden bah- sediliyor. Dokuma ham maddeleri Tiftik, yapağı, pamuk gibi malların satışlarına gelince, bunlardan tiftik piyasasında hafif bir durgunluk his- sedilmektedir, Maamadfih tiftik piya- sası şimdiye kadar pek hararetli bir devre geçirdiği için, mevcut durgun- luk tüccarı müteessir edecek derece- de değildir, Yapağı da ayni vaziyette- dir, Pamuk satışları soh günlerde pek iyi gitmektedir. Yalnız geçen hafta içinde Mersin limanından 1000 ton kadar pamuk ihrac edilmiştir. Pamuk- Jarımıza karşı muhtelif memleketler- den istekler artmaktadır, Bu gidişle ede stok kalmıyacağından bahsedil- mektedir. "Tütün — Şimdiye kadar tütün vazi- yeti hakkında Eğe mıntakasından bir çok şikâyetlere tesadüf edilmişti. Son hafta içinde bu şikâyetlerin ârkası © kesilmiştir. Şimdiye kadar yalnız Ege Muntakasından 23 milyon kilo tütün satılmıştır. Bu miktarın 19 milyonunu Amerikin kumpanyaları almıştır. Amerikalılar diğer senelere nisbetle daha fazla mal almaktadırlar. Kuru meyvalar Fındık — Fiatler geçen haftaya nis- betle daha iyidir, son bir kaç gün için- de fındık 35 - 36 kuruşa kadar yük- Belmiştir. Halbuki bir ay evvel 32 ku- Yuştu. Fındık flatlerinin bir aşağı bir Yukarı yükselişi ve fiatlerde istikrar Olmaması, bir çok tüccarı zarara sok- maktadır. Maamafih bu fiat temev- Yüclerinde, kâr eden tacirler de var. Son zamanlarda flatlerin biraz yükselmesine sebep, Almanyadaki £i- atleri kontrol dairesinin fındık için, Alman firmalarına ithalât müsaadesi vermesinden ileri gelmektedir. Kuru üzüm — Almanyadaki flat- leri kontrol dairesi, henüz İzmir üzüm- leri için müsald fiat vermemiştir. Kayısı, erik — Almanyadan kuru erik ve kayısı için teklifler yapılmak- tadır. Bilhassa iri taneli olan kuru mürdüm erikleri, ihracata çok müsa- id bir maddedir. Şimdiye kadar mer- kezi Avrupaya yapılan siparişlerden iyi neticeler elde edilmiştir. Yalnız ku- ru erikler için, iyi ambalâjlar yapıldı- ğı takdirde Kaliforniyanın kuru erik- lerine rekabet edeceğine şüphe yok- tur. Yiyecek maddeleri Kışlık zahirelerden kuru sebzelerin f#iatlerinde geçen haftaya nisbetle mühim bir değişiklik yoktur. Yalnız Trabzonun kuru fasulye flatlerinde bir düşkünlük başgöstermiştir. 'Trab- zon ve Çarşambadan fazla mal gel- mediği halde, bu düşkünlük nereden ileri geliyor? Alâkadarlar, diğer zahi- re fiatlerindeki durgunluğun ve kuru #asulyedeki düşkünlüğün sebeplerini, bayram hazırlıklarına atfetmektedir- ler. Her sene olduğu gibi, bayram ari- fesinde, zahire piyasasına bir durgun- Juk ârız olur. Yukarıda da yazdığımız gibi, bayram münasebetile, bütün iş- ler giyecek eşyası üzerine inhisar et- mektedir, Piyasanın bu kısmında, fa7- la işlerin oluşu, piyasanın diğer bir kısmı olan zahire sahasına tesir et- mektedir. Yakacak maddeleri Odun fiatleri gün geçtikçe artmak- tadır. Son günlerde bir çeki odun 450 kuruşa kadar fırlamıştır. Kömürün kilosu ise perakende olarak,'kömür- cülerde 5 kuruşadır. Maden kömürü, kok satışlarına ge- Mince, bu mallara karşı fazla taleb var- dır. Bunun için siparişler güçlükle te- min edilmektedir. Kömür tevziatı işini daha kolay bir hale koymak lâzımdır. H.A. Perşembe müsahabeleri (Baş tarafı 8 inci sahifede) Bugün Avrupada seyahat eden bir İngilize ne gibi tavsiyelerde buluna- biliriz?. Herşeyden evvel gördükleri şeyler hakkında çabuk hüküm Vver- mesinler. Zâhire bakıp aldanmasınlar. Meselâ bir İspanya cumhuriyeti ile hürriyetperver bir İngiliz fırkası ara- sında, bir İngiliz radikali ile Fransız radikali arasında hiç bir münasebet olmadığını, başka memleketlerin ken- di memleketlerinin tarihine, iklimine, âdet ve ananelerine benzemediğini hatırdan çıkarmasınlar, Çok temenni olunur ki, İngiliz ef- kârı umumiyesi alelâcele gelip geçen seyyahların sathi görüşlerle değil, uzun müddet Avrupada oturmuş ted- kik ve tetebbü etmiş fikir adamları- nın müşahedelerile tenevvür etsin, O zaman tarihin her bir devrinden daha doğru gören bir hakem mev- kiinde yer tutabilirler, ve o zaman doktor (Yohnson)un ağzından çi kan: «All foreigners are mostiy f00ls>, «Bütün ecnebiler ekseriya sersem- dirler» sözüne itimad etmezler ve pek makul olarak bütün ecnebiler tarihin bir eseridir derler.» Bu tavsiyeden herkesin alacağı bir ders vardır sanırım, o © Selim Sırrı Tarcan Halkın şikâyet ve dilekleri Zeyrekbaşı caddesinin derdleri i — Fatih civarında (Zeyrekbaşı cad- desi) namile bir sokak vardır. Fakat bu- rası cadde değil, âdeta kale dışında kal- mış bir viraneye benzer. Gece işinde ça- lıştığım için her gece erime gelirken yol- da ayağımın burkulmaması İçin muti kak surette gözlerimi dört açmak mecbu- riyetindeyim. (Cadde) ismi verilen bu sokağa hiç değilse bir keçiyolu yaptıri- masını ve sokağın iki tarafına seneler- denberi birikmiş olar taş ve toprak Yi- gınlarının kaldırılmasını istiyoruz. - Ayni sokakta ikinci şikâyetimiz: Sokağın “uzunluğu tahmini olarak 400 metre kadar vardır. Bu dört yüz metre- Mk sokakta geceleri biri bir başında, di- Beri de sokağın diğer başında olmak öze- re yalnız iki lâmba yanıyor. Bunlardan birisi de saat 12 de sönüyor ve dört yöz metrelik bir sokakta ancak bir limba yanıyor. Hiç değilse endde namı verilen bu sokağın ortasma bir lâmba daha ko- nularak sabaha kadar yakılmasını isti- yoruz, 3 — Üçüncü ve mühim derdimiz: Ay başpıdan iibazen bleliye Kirtçeşme ve ı sularını keseceğini ilin elti. Bi- sim ve civar mahallelerde şimdiki halde bir terkas musluğu bile yok. Ay başından itibaren Du civar halkını büyük ve haklı bir endişe daha kaplıyor. Belediye elektrik şirketinin yaptığı gibi her eve tesisat masrafını kendisi Vermek ve bu masrafı aydan ayataksitle ev sahiplerinden al- mak suretile evlere terkos suyu verse hem halk su derdinden Kurtulmuş, hem de be- lediye kendisine bir varidat temin etmiş olur zannmdayım. 4 — Mahallemizin dördüncü derdi: Mev- #im kış olduğu için yağan yağmurlar. dan hasıl olan bir takım çamur ve su birikintilerinden çoktan vazgeçtik. Evle- rimizde biriken çöpleri haftada iki defa göp arabası gelip toplam ona da razıyız. Çöp arabam haftada bir gön bu sokağa g6- lir. Gelen arabacı da Allah selimet ver- sin hayli hiddetli bir adam. Çöpün ya- nsnı alır, yarısını Almadan gider. Ken- disine bir defa (niçin böyle haftada bir geliyorsun da ber gün gelmiyorsun?) di- ye sordum. yordu) diyor. Gemlikliler vapur tarifelerin- den şikâyet ediyorlar Gemliklilerden şöyle bir mektup aldık: te gelen posta bir haftadanberi 1630 da gelmeğe başladığı için gerek gazeteler ve gerekse mektup ve saire bati gününe hal- kı tatmin ederken buna alışkın olan halk şimdi bu okuma ihtiyacını bir çok İnti- zardan sonra gece veya bir gün techbürle temin edebiliyor. Hattâ en kötüsü iki gün- de bir defa vaki olan birşey varsa oda bugünkü gazetenin yarın ki-ile beraber çıkıp gelmesidir. Öğrendiğime göre: İstanbul - Yalova vapuru evvelce saat 840 da İstanbuldan hareket ederken kış tarifelerinin tatbiki üzerine şimdi 12,30 da hareket ediyormuş. Demek ki İstanbul- dan saat 1230'da hareket eden bir adım saat 1430 da Yalovaya, 1630 da Gemliğe, 1730 veya 18 de de Bursaya varıyor. Eğer İstanbul - Bursa postası da Yalova yolile geliyorse bu hususta Gemlik vazi- yetinin daha fenasna Bursanın da düş- töğü sanılıyor, G. 4 Hayır müesseseleri ve fakir çocuklara kitap Emekli deniz binbaşısı bay N. Erlevent'e: Fakir çocukların kitap pahalılığı yü- zünden okuysmadıklarını söylüyor ve bundan müteellim oluyorsunuz. Göster- diğiniz çare bilmeyiz ki kabili tatbik mi- dir? Fakat dünyanm ber yerinde şöyle bir usul vardır; bizde tatbik Eayırperver cemiyetler kurulur, bunlar, zengin ailelerden topladıkları ianelerle fa- kir çocuklara kitap alırlar. Matbaacılık SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No, 51 Bursadaki ayaklanma, Kayseride halk memurları koğuyor Herkesin göğüslerinde kırmızıh, be- yazlı kokardlar; boykotaj dolayısile bir çok başlarda Avusturya malı fes yerine hâki ve beyaz renkte muhtelif serpuşlar! her firsatta nümayişçilerin ellerine kolayca verilmek için şurada, burada depo edilmiş yüzlerce kırmızı, yeşil bayraklar; hemen her gün mey- danlarda, belediye bahçelerinde nü- mayişler, cümbüşler, içtimalar, nu- tuklari Tütüncü ve aktar dükkânları- na varıncıya kadar satılık eski, yeni rovelverler! Hele şimdi artık hürriyet alemdar kesilen eski hafiyeler! .. Eskiden istibdada âlet olmak töh- metile menfur, mahcub, sinmiş polis- Jer mahalleler arasında gündüzleri bi- Je adam soyan hırsızları tutamıyor- lardı!.. Yolda gelip geçen hanımlara taarruzların, tasallutların önünü ala- muyorlardı... Bir işe yaramaz, - #melmande ma- züller büyük, büyük mansıblar isti- yerek resmi dairelere tehacüm göste- riyor, müsteşarları, nazırları bizar edi- yor, muamelâtın .tedvirine sekte veri- yorlardı. Hükümet istihdam edilen memurlar arasında tensikat yapmağa karar vermişti, Bu suretle mazullere bir de (tensikzede) sınıfı iltihak eyle- mişti. Bunlar (harikzede, kazazede) gibi bir şey telâkki ediliyordu! Bu tensikzedeler de alıştıkları Ba- bıâliden, nezaret dairelerinden ayrıla- mıyor, dairelerile Babâli arasında mekik dokuyorlardı. Fransız ihtilâlinde olduğu gibi Os- manlı inkılâbında da tebea arasında hürriyet ve müsavat fle beraber uhuv- vet de meşrutiyetin tırazı idi. Halbuki buna taban tabana zıd ve maküs bir e z lı camiasında kavmiyet itibarile siyasi kulübler teşekkül ediyordu. Her gün bir yenisi çıkmakta olan rekete kudret bırakmıyorlardı. İstibdad devrilmişti. Devlet ve mil- lete, vatana hayırhah olanlar pek bü- yük bir sabırsızlıkla şimdi yeni bir mucize bekliyorlardı! Meşrutiyet inkılfibını yapanlar bir- denbirr her çarhı bozuk koca bir dev- let makinesinin karşısında kalmışlar- dı; bu çarhların nasıl işlediğini bilmi- yorlardı; bu işe alışık değillerdi; hüs-, nüniyetleri buna kâfi görünmüyordu. Eski ile yeni yapılmak isteniliyordu! Yetmişlik ihtiyar vezirlerin titrek elleri de bu çarhları iyi işletmek çare- sini bulamıyordu. Makine işletilemedikçe hırslar artı- yordu. Bu hırs ile çürük makine de kırıp dökülüyordu. Hükümeti bu tezebzübden, devleti tehlikelerden olsa, olsa içtima: yakla» şan mebusan meclisi kurtarabilecek- ti! Ne sahhar ve kerametli bir kuvvet kaynağı olacaktı 0.... İttihad bir hayalden, terakki de bir inkisarı hayalden ibaret kalmasaydı... Vilâyetlerde durum Meşrutiyetin fik günlerinde payi- tahttan uzaklaşılıp ta Anadoluda vi- Bu hareketin eşraftan Etem paşt- nın tütünleri kal'edilmesi üzerine yar pılan tahrikâttan ileri geldiği söyleni- yordu. Toplanan Halk ile asker arasında müsademe vuku buldu; iki taraftan kırk, elli mecruh da oldu. Hükümetçe bir tabur asker sevkedilerek ve cemi yetçe Manyasizade Refik bey gönderi- lerek meselenin daha ziyade büyü- mesine meydan verilmedi. Kayseride meşrutiyetin ilân edildiğine dair ge- len telgrafhâme üzerine ni cahil köylülere: (Ermenilere beylik verilecek!) yolunda telkinatta bulu. nur. Köylüler yağmagerlik hevesile kasabaya akın ederler. Ermeniler kat- diâm korkusuna düşerler. Heyecan ar- tar. İstanbul gazeteleri gelince mese le anlaşılır. Bu defa müslümanlar ve Ermeniler birleşirler. Hükümet konağına hücum lar bir muvakkat idare tesisini düşü- nürler. 1500 kişi İttihad ve Terakki cemiyetine âza olarak tahlif olunur, Bunlar arasından yirmisi Türk, 20 si Ermeni olmak üzere kırk kişi seçilir. Bu heyet başına geçirilen liva kuman- danı ile berâber idareyi ele alır. Yeni memurlar intihab olunur. (Belediye, hattâ sonra mebus intihabına bile bu heyet nezaret etmiştir!) Hemen hiç bir vilâyette az, çok böyle vakalar ek- sik olmamıştır. Bazı meseleler ise dâ- hili bir gaile halini almıştır. Bağdadda bazı kendini bilmezler hürriyete zaman ve mekâna uymıya- cak mânalar vererek ramazanda 80- kakta sigara içmeği marifet addedi- yorlardı. Vilâyet erkânından biri de böyle hareket etmekte mahzur gör- müyordu. Böyle halleri görmeğe alışmamış mutaassıp halk homurdanıyordu. 'Tec- rübesiz bazı natıkaperdazlar - uhuy- wet icabı - yanlarına musevi ve hiriş- tiyan bazı vatandaşları da alarak Ve- zir camline gitmiş, orada vâlzin vaazıni, hfaızın kur'an tilâvetini bitirmesine teheyyüç, hiddet, galeyan hasıl olmuş- tu. Bu gibi ahval ile sabır ve tahammül. leri tükenmiş iki, üç bin kişi beyanna- me gününün âkşamı yatsı namazını