| | IR a Eski kadife elbiseler Bunları yeni gibi yapmak kabildir Tasarruf zamanındayız, evdeki eski elbiselerden istifade etmek lâzımdır. Lekeli ve eskimiş bir kadife elbiseyi 42 uğraşarak yeni haline koymak ka- bildir. İlk yapılacak iş elbiseyi güzelce fır- çalamak ve silkmektir. Sonra hiç bir tarafını kesmemeğe dikkat ederek, di- kişlerini sökmeli, Elde edilen parçaları birer raptiye ile dört tarafından bir masa Üzerine gererek iliştirmeli. Bir hamam tası ılık su İçerisine bir çorba kaşığı amonyak atarak karıştırmalı, Ayni kadifeden küçük bir parça ala- rak bu suya batırmalı ve masa Üzerin- de gerili duran kadifeyi silmeli. Yal- niz daima yukarıdan aşağıya doğru silmek lâzımdır. Kumaşı temizledikten sonra rapti- yeleri sökerek her bir parçayı iki ucun- dan mandalla ipe asmalı, kurumağa bırakmalı, Kadife kuruduğu zaman tüyleri biri- birine yapışmış garip bir şekil almış- tır. Evvelâ yukarıdan aşağıya doğru olmak üzere kadifeyi fırçalamalı, son- Ta iki kişi bu kadifeyi hiç bir yere da- yatmadan gererek tutmalı, Kadifenin Üstü, yani tüylü tarafı alta getirilme- Midir. Diğer biri de ıslatıp sıkılan bir tülbenti kadifenin üstte duran tüy- Süz tarafma yaymalı ve kızgın ütü ile hafifçe ütülemelidir. Tülbentten çıkan rutübet kadifenin gerili ve boşta duran alttaki tüyleri- nin dikleşmesini ve parlamasını te- min eder. Bu suretle ütülenen kadife» leri tekrar uçlarından mandalla tut- turarak ipe asmalı soğ'umağa bırak» malıdır. Bu ameliyeler dikkatle yapılırsa ka- dife yeni gibi olur. Pek yıpranmış, tüyleri dökülmüş bir kadife ise, iyi kısımlarından bir biuz, bir çocuk elbisesi en nihayet bir şapka yapmak kabildir. Tuzlu su Kışın yağmurlu ve rütubetli ayla- Yında evde daima bulunması lâzım ge- len en basit ve en faydalı ilâçlardan biri tuzlu su imiş. Bir litre kaynar su içine bir çorba kaşığı tuz atıp eritme- M. Soğüduğu zaman bir maden suyu şişesine doldurup muhafaza etmeli. Her sabah ve akşam bir damlalıkla buruna bu sudan üçer damla akıtılır. sa İnsan nezle olmazmış. Sabah ak- şam bu suyla gargara edilirse boğaz ağrısının ne olduğu bilinmezmiş. Yazan: Perihan Parla Bu muammayı nazarlarımdan alaca» ğı cevapla çözmek için başım yukarı kaldırdı. Fakat bir anda pençereye çev- rilen gözlerimden hiç bir yardım gö- rememişti!.. "Yağmur dinip, ben gidinceye kadar hiç konuşmadık. Yanımıza düşen oıztırabı hazmet- meğe çalışıyorduk!.. — Nişanlıpız seyahatten avdet et- tikten sonra Cehdile münasebetiniz devam etli mi?, — Hayır, — Neden?, Genç kız bütün ızarabını ifade eden bir ahenkle cevap verdi: — Enis müsaade etmemişti. — Demek onunla tanıştığınızı haber almıştı?. — Evet, Bizi beraber görmüştü. — Maktulün çok kıskanç bir adam olduğundan ve sizi yabancı erkekler. Je konuşmaktan menettiğinden bah- setmiştiniz. Genç bir adamla beraber görmesine niçin fırsat verdiniz? — Avdetine bir hafta var zarmeğdi- yordum. beklemediğim bir zamanda X e GÖNÜL HINCI AKŞAM Drape elbiseler pek çok rağbet bul- muştur, Her kumaştan ve her renkten yapılan bu elbiseler öğleden sonra giyilmektedir. Bir kaç model dercediyoruz: 1 — Siyah ipekli jerseden elbise. Bluzun drapesi omuz üzerinde iki el- mastan klipsle tutturulmuştur. 2 — Siyah krep maroken elbise, Blu- | broşla ilişmiştir. Ayni broş kemerinde zün ön kısmi iki renk krep maroken- den. Açık mavi ve bal rengi krep ma- rökenden yapılmıştır. Drapesi yandan belde bağlanmıştır. $ — Mor ince yumuşak yünlüden yapılan bu elbisenin bluzu ve eteği büzgülüdür, Yakası drapedir ve bir de vardır. 4 — Yeşil yünlüden kemersiz olan bu elbisenin eteği ve bluzu drapedir. 5 — Siyah ipek kadifesinden elbise. Bluzu drapedir. Kemeri renkli kadife- dendir, 6 — Şarabi ipekli jerseden elbise. Bluzu ve kolları drapedir. Soğanın faydası Bir müddettenberi cilde teravet vermek, vücuttaki fazla yağları erit- mek için yeni bir ilâç kullanılmağa başlanmıştır: Soğan... Soğanın vücuda pek çok faydası ol- 'duğundan bol bol yenmesi tavsiye edi- yor. Yalnız pişmiş soğanın hiç fay- dası yoktur. Tesirli olması için soğan çiğ yenmelidir. Soğanı çiğ yiyemiyenler için şu ter- tip tavsiye ediliyor: Bir iki iri soğanı makineden geçirmeli, yahut ince ren- delemeli ve bir tülbentten sıkarak süzülen suyunu içmeli, Bu suretle içilen soğan suyu fevka- Yâde müdrirmiş. Böbrekleri yorma- dan yıkadığı için vücuttaki toksinler azalır, şişmanlık yavaş yavaş azalır, cilt berrak olurmuş. Tefrika No. 18 Xi — O günden sonra bir hafta kadar biribirimizi hiç görmedik. Nihayet bir akşam üzeri yalnız başıma dolaşırken ona tesadüf ettim. Beni görünce he- men yanıma geldi: — Kaç gündür niçin gelmedin Ba- nu? Eğer senden çekinmeseydim ne olursa olsun köşke kadar gelmeği bi- le göze almıştım. Hasta olman ihtima- Mi beni çok üzdü. Bu akşam bir hisei- kablelvuku beni saatlerce buralarda gezdirdi. Nihayet seni buldum. — İleri doğru yürüyelim Cehdi, Bu- ralarda bizi beraber görmeleri iyi ol maz, Bir müddet sessiz yürüdük. Belli etmemeğe çalıştığı halde on- da bir gayritablllik seziyor; bir şeyler düşündüğünü fakat söylemeğe cesa- “ret edemediğini anlıyordum. Köyün ilerisinde bir kaya dibinde oturduk. Kızıllaşan gurubun son işıkları ufuklarda eriyor, kararan dağlar bi- rer gölge gibi etrafımızı sarıyordu. 08 AkşADı oİyoRiM, 5 Fırında elma İri Gümüşhane elmalarını seçmeli, kabuklarını soyup göbeklerini oyduk- tan sonra komposto gibi pişirmeli. Diğer taraftan bir kilo süte, bir çor- ba kaşığı nişasta ve yarım kaşık unu az su ile ezerek İlâve etmeli ve pişir- meli, mahallebi koyulaşınca içerisine 150 gram şekerle üç yumurtanın yal- nız sarısmı (telle vurup köpürttükten sonra) karıştırmalı ve pişirmeli. Komposto ve krema ayrı ayrı kap- larda soğuduktan sonra fırına girebi- lecek bir kap içerisine elmaları dizme- 4, oyulan ortalarına kaşıkla kremayı doldurmalı, artarsa kremayı elma ara- larına yerleştirmeli, Kremadan artan üç yumurtanın akını üç yüz elli gram İnce pudra şe- keri ve 120 gram pudra halinde maki- Cehdi birdenbire sordu: — Avukat Celâdet beyi tanır mısın Banu? — Tanımaz olur mıyım? Bize çok iyilikleri dokunan eski bir aile dostu; sevdiğim ve hürmet ettiğim bir zat- tar. Sen nereden tanıyorsun? — Babam vefatından bir kaç gün evvel yazdığı uzun bir mektupta her müşkülümü bu eski ve samimi ârke- daşına baş vurarak halledebileceğimi ve İstanbula döner dönmez mutlâk kendisile görüşmemi tavsiye ediyordu. Sonunu dinliyemedim, Daha doğru- su belki dinledim fakat anlamıya ça- şmadım. Buluşluğumuz andan İti- baren gözümden kaçmıyan durgunlu- gunun sebebi şimdi meydana çıkmış- tı: Artık bana ait her şeyi öğrenmiş bulunuyordu! Belki de buluştuğumuz bü son &k- şamdı! Duyduklarını kimbilir nasi tefsir etmişti? Acaba benden nefret ediyor mıydı? İçime bir hüsran acısı çökmüştü; Baştan başa insafsız darbelerle ağır bir yük olan talihsiz hayatımın ilk ve son şifasını da kaybedecektim. Her mevzuda anlaşan ve birleşen ruhları- miz bir daha buluşmamak üzere ay» rilacak; bütün örrümüzce hirbirlmi. ze yabancı kalacaktık! Tesadüf, bu bir kaç günlük saadeti Yağmurdan ıslanan kürkleri nasıl kurulamalı? Yağmurdan ıslanan kürk yakaları ve mantoları bezle silip kurulamak hâtadır. Kıllar bibiribine yapışır ve parlaklığını kaybeder, En iyi usul şu- dur: Yaşlanan kürkü bir masa Üzeri- ne yaymalı, bol toz asit borit serpmeli, Bir kaç saat, hattâ bir gece böylece bırakmalı sonra kürkü silkmeli ve yumuşak bir fırça ile fırçalamalıdır. neden çekilmiş iç bademi telle vurup sertleşinciye kadar köpürtmeli. Kaşık- tan köpükler akar halde olunca elma- ların üzerine dökmeli ve hafif fırma salarak (üzeri pembe olmadan) beş dakika bıraktıktan sonra çıkarmalı. Bu tatlı sıcak yendiği gibi soğuk ta yenir. Üzerine ahududu, yahut frenk üzümü şurubu gezdirilebilir, de bana çok görmüştü Şimdi, yalnız olmak, bütün ıztırabı hissederek hıçkıra hıçkıra ağlamak 1is- tiyordum, Biran evvel gitmek, teessü- Tümü belli etmeden ondan uzaklaş- mam lâzımdı: — Hava karardı. Dönelim mi? — Nasıl istersen Banu, Köye yaklaşıncıya kadar hiç konuş- madık, Tenha bahçe yollarına gelirice et- raf büsbütün karanlığa gömüldü. Böğürtlen dallarının sıklaştığı iki çit arasından geçiyorduk. Birdenbire onun kuvvetli kollarını omuzlarımda bissetlim! Heyecandan ikimiz de titriyorduk. Bir anda bileklerimden yakaladı, beni kendine çekti ve ikimizin de zor işitebildiği bir sesle sordu: — Benimle evlenir misin Banu? — Bu kadar samimiyetten sonra Cehdi, size evlenme teklifinde bulun- muş mıydı? — Evet! — Niçin reddettiniz? * — Başkasının nişanlısı iken nasıl muvafakat cevabi verebilirdim? — Demek ki onun teklifini kabul etmek İsterdiniz, yalnız başka birile nişanlı bulunmanız buna mâni oldu öyle mi? Başka sebep yok mıydı?! — Cehdi fakir bir gençti. Mektebi- Moda haberleri Öğleden sonra giyilen elbiseleri lame yahut pul ile süslemek modür dır, # Yünlü elbiseler renkli rumen işleri ile çok işleniyor. X Kürkten yapılmış şapkalar çok giyiliyor. X Ayni renk eldiven, çanta, ve &şarp siyah elbiselerin garnilürü addediliyor. * Çiçekli (imeden gece edbise- si modadır. * Kadife ipeği tle sim yahut (selofan) denilen ipekle karışık örülen gece * elbiseleri fevkalâde rağbet bulmuştur. A Renkli floştan şişle örülen ve içi ipekli kaplanan uzun kapları balo elbiseleri üzerine almak mo- dadır. # Gündüz giyilen elbiselerin etekleri çok kısalmıştır. Bunlar yerden otuz sanlim kısa giyiliyor. Epanak püresi üzerine konulan suda pişmiş yumurta ; Maçka, Feride K. : 1 — Ispanak püresi Üzerine konulan suda pişmiş yumurta şöy“ le hazırlanır: Bir küçük tencereyi su ile ateşe koyu- Duz. Bu ılık olunca İçerisine biraz tuz ve bir çorba kaşığı sirke asmız. Su kayna- mağa yakın olunca yumurtayı içine kırı- nız, etrafa yayılan aklarını bir çetele sarının üzerine toplayınız, tencerenin kapağmı hemen kapayarak ateşin kena- rna çekiniz, yahut gazı kısnız. İki üç dakika böylece bıraktıktan sonra delikli kepçe ile sudan alınız ve ıspanağın Üze- rine koyunuz. Ayni 2 — Yümurta aklarının çabuk köpürüp sertleşmesi için telle vurmağa başlamaz» dan evvel içerisine bir tutam ince tuz yahut bir iki damla limon damlatınız. Pek kolay ve çabuk aklar köpürür. Pırlantalı nişan yüzüğü nasıl temizlenir? Bebek, C, K.: 1 — Pırlantalı nişan yü- züğünüzün içine zamanla dolan kiri te- mizlemek için gayet yumuşak bir fırçayı, yahut erkeklerin traş olurken yüzlerini sabunlamak için kullandıkları fırçayı sa- bunlayınız ve yavaş yavaş yüzüğü çevi- Terek sabunlanmış fırça İle uvalayınız. Bat ispirto içinde çalkaladıktan sonra ke- pek dolu bir kap içerisine atınız. Orada kurur ve sonra silindiği zaman tertemk olur, 2 — Misafire likör ikram ederken kah» ve ve çikolatayı ayni zamanda verebilir- siniz. Bunun kaidesi yoktur. Önce kahve sonra likör ve çikolata, yahut önce likör, gökerleme sonra kahve vermekte bin mahzur yoktur. Teklifini kabul etmek onun istikbalini mahvetmek demekti. Ben bunu yap- madım, yapamazdım! Genç kızın iri yeşil gözleri bir anda bulanmıştı, Talihsiz bir ömrün en zü- yük darbesine de tahammül edebil- mek için gönlerdenberi çektiği ztırab en son haddine varmış gibiydi! Binlerce gözün nefret ve kin dolu nazarları altında ezilmeğe, onun müc- rümiyetine inanmış görünen hâkimin sert suallerine artık dayanamıyordu! Hâkim gür ve kalın sesile karşısın- da ince bir dal gibi titreyen mazruna hitab etti: — Evet! Cehdi parasız bir adamdı, Çok zengin bir nişanlıya onu tercih etmek budalalık olurdu değil mi?! — Hayır! Hayır! Katiyyen ben böy- le bir şey demek istemedim. Hayır!.. — Enis, imzalamış olduğu bir vasi- yetname ile vefatında bütün serveti- nin size kalacağını söylemişti değil mi? — Evvelce de söylediğim gibi evet! xXx — Beni her gün biraz daha hayat- tan uzaklaştıran, belirsiz bir hedefe sürükliyen uzun senelerde ben hep bu suali beklemiş, pek meşru bir hakkım olan bu teklifi dalma temiz ve lekesiz kalan genç kızlık hislerimin en coş« Kun sabırsızlığile nişanlısı bulundu- Zum bir insandan beklemiştim! (Arkası var)