AKŞAMDAN AKŞAM Bestekâr haklıdır Sadeddin Kaynak isminde bir bes- tekâr, çalgılı gazinolardan birinin sa- hibini dava etmiş, Diyormuş ki: — Bestelediğim şarkıları Maarif müdiriyetine müracaat ederek ve üc retini de vererek tesçil ettiriyorum; hakkı telif ilmühaberini alıyorum. Buna rağmen eserlerime tesahüp mümkün olamıyor. Herkes, her şe- kilde bizim şarkılarımızdan istifade etmektedir. Bu davayı sir| dikkati celbetmek, prensipimi kabul ettirmek için açtım. Diğer bestekârlar da ayni usule müracaat etsinler; hakkımızı tanıtalım, İstidadlı, meziyetli, bilgili bir sa- natkârın kendi dimağ mahsulünden istifade etmemesi, dükkân açan bir iki tüccarın parsayı toplaması elbette caiz değildir. Her şubedeki Türk sanatkârını hi- maye için hakkı telifin t#tbikatında ressamlar, heykeltraşlar, musikişi- naslar, şairler, muharrirler, ilh... le hine son derece titiz olmalıyız. Hakkı telife riayet, sanı yükseli- ,mektir, Fakat, biliyorum, bu mesele, şöyle münakaşa edilecektir: — Bir bestekâr şarkıyı yapar; güfte ve beste piyasaya çıktıktan sonra her beğe- nen çalar, çaldırır. Söyliyenlerin ağzına sansür, çalanların safha taksimetre, din- Myenlerin kulağına tıpa koyarak abengi- | nizden müstefid oldukları nisbeliğ ken- dilerinden para sozdıracak değilsiniz ya... Yani ne demek istiyorsunuz? Beste- kârlarımız, eserlerinden dolayı para ka- zanmasınlar mu? Eserleri yapsınlar, her- kes keyiflensin, mütehassis olsun; sarhoş- lar «Yaşa! Meded! Of! Aman!» diye ba- Bırsınlar... Fakat bu derece coşkunluk ya- Tatan adamcağız uğunı havaya açsın... Reva mı?... İşitiyoruz ki, Avrupada mese- 14 Valensla'yı besteliyen, bir şarkıslle re- faha kavuşmuş. — Padon!... O gibilerin kazancı nota- lardan, plâklardan, radyolardan... Hattâ bir gün gazetelerde okumuştum: Bazı hu- dud dışı radyoları bizim bestekârlardan da bazılarının plâklarını çalmış ve ken- dilerine «Şu kadar hakkınız birikti, alın, yahut aldırın!» diye haber yollamış... Bas- tekâr bu tarzla kazanır. Yoksa, Valen- #in'yı besteliyenin bar bar, kabare kaba- re, dansing dansing dolaşarık cazband başlar başlamaz: eHeyt! Ya para, ya sü- kütle demesi görülmüş, işitilmiş sbvalden değildir. — İyi amma, azizim, bizde nota, radyo ve plâkla geçim temin eden bestekâr de- vede kulaktır. Hele nota İle... Onların ka- zançlarını bunlara hasretmek, «ya açlık- tan ölün, yahut ta bu işten vazgeçin!» demektir, Nizamlar, her memleketin şera- iline göre yapılır. Harfi harfine Avrupayı taklid edecek değiliz. Bizdeki vaziyet şu- dur: Alaturka musiki para getiriyor. Yaz kış, bahçeler ve çalgılı yerler, sırf sat var» bahanesile bir yerine halktan dört alıyorlar; dünya kadar kazanıyorlar. Bun- dan hanendeye, sazendeye pay çıkıyor. Benede şu kadar bin lira kazananlar var. Gözümüz yok, Allah ziyade etsin. Fakat asl ana kaynağın, İlham sshibinin de asicık hissesi olmalı değil midir? Meseli Böylenecek şarkıları evvelden ilân ctmek ve hini hacette programını kontrol altan- da tutmak suretile #ilân, onları da hima- ye etmek usulü pok âlâ ihdas edilebilir. Bu teşvikten de güzel sanatlar namına fayda hasıl olur, Neticede çalgıli yerlerin sahipleri de, hanendeler de, süzendeler de duha fazla rağbet görür. hh, ih... ... Ve münakaşa, böylelikle uzayıp du- racaktır, eminim... Uzayacaktır am- ma, mahiyeti belli oldu, değil mi?.. Bestekârın lehinde ve aleyhinde söy- leneceklere şöyle bir geçid resmi yap- tırdık. Siz hangi tarafa hak veriyorsu- muz? Ben, bestekâr taraflısıyım. Beste kâr ve bütün telif erbabı taraflsı.. Onlar cidden himayeye o muhtaçtır- lar. Romanyadan 1800 göçmen geldi Son kafile 15 güne kadar gelecek Romanyada göçmen nakliyatı bit- mek üzeredir, Köstenceden 1600 göç- men daha gelmiş ve bunlar dün Mar- marâ Ereğlisine sevkedilmişlerdir. Bu muhacirler Trakyaya yerleştirilecek- lerdir. Bu sene Romanyadan gelecek göç- menlerin son kafilesi de 1600 kişi 230 âile olarak 15 güne kadar ana vatana gelecektir. Bunlarla beraber bu sene zarfında gelen göçmenlerin yekünu 17000 olacaktır. Gelecek sene de göç- men nakliyatına devam edilecektir. 1600 kişilik son kafilenin 900 kadarı Silivri ve Çatalcada, diğerleri de Ana- doluda yerleştirileceklerdir. İskân işle- Ti müdürü bu maksatla Silivri ve Ça- talcaya giderek tedkiklerde bulunmuş- tur. İskân müdürlüğü tarafından Tuzla- da yapılmasına lüzum görülen göçmen sevk evlerinin inşasına başlanmak üze- redir. Beheri 200 göçmen alacak olan sevk evleri 6 tane olacak, ayrıca, mua- yene, yıkanma ve yemekhane daireleri için iki bina inşa edilecektir. Bütün bunlar için 50,000 lira sarfedilecektir. Muallim kadrosu Yeniden bazı tayinler yapıldı Lise ve ortamekteplerin muallimler kadrosunda yeni bazı tayinler daha yapılmış ve Maarif müdürlüğüne teb- Tiğ edilmiştir. Bu tayinlere göre Kan- dilli lisesi müdür muavinliğine fran- sızca muallimi Zeki, Galatasaray lise- si türkçe muallimliğine açıktan Cahid, Vefa lisesi fizik muallimliğine açık- tan İhsan, İstanbul kız lisesi müdür muavinliğine açıktan Handan, Kaba- taş lisesi tabliye muallimliğine açık- ten Fatma, Üsküdar birinci ortamek- tep tarih, coğrafya muallimliğine İs- tanbul erkek lisesinden Adile, - Çapa İ ortamektebi muallimliğine orta kız mü- allim mektebinden Seniha, Çapa orta- mektebi türkçe musllimliğine Sürey- ya, Haydarpaşa lisesi musiki muallim- liğine İzmir lisesinden Cezmi, Çapa or- tamektebi riyaziye munllimliğine İs- tanbul kız lisesinden Halid, Beyoğlu orlamektebi ingilizce muallimliğine Üs- küdar üçüncü orlamekteplen Seniha, Taksim ortamektebi musiki muallim- liğine Haydarpaşa lisesinden Ziya, Üsküdar birinci ortamektep tarih mu- allimliğine Üsküdar üçüncü mektebin. den Türkân, Fatih ortamektep türkçe muailimliğine Üsküdar üçüncü orta- mektepten Celâl tayin edilmişlerdir. İki yangın başlangıcı Dün iki'yangın başlancığı olmuş- tur: z Biri; Çarşıkapıda kunduracı Ka- losyanın dükkânında, diğeride Fe- nerde çivi fabrikasında olmuştur. İt- faiye her ikisini de daha başlangı- cımda söndürmüştür. 12 lokanta teftis edildi Eminönü zabıtası, dün mıntaka- daki 12 lokantayı teftiş etmiş ve be- lediye nizamatına riayet etmiyenler hakkında ceza zaptı tutmuştur, — İşte bütün boş siatlerim bu mah- Yükların arasında geçiyor bay Amca... .. Daireden çıkınca «kıraathaneye mi.gitsem, sinemaya mı?» diye düşün- meden soluğu ede alıyorum, ŞEHİR HABERLERİ Haklı şikâyetler Karaköy meydanındâki direk Karaköy meydanında bir ferah- lk olsun diye sığınak ve durak kaldırıldı, Fakat dalgın, yahut bir anlık dikkatsizlik gösteren bir şoförün - ve maazallah bir otobüs şoförünün - çarpıp kaza çıkarma- sına mahsus bir ecel kazığı imiş gibi, orta yerde, sipsivri bir tram- vay direği duruyor. Eski vaziyette bu direk o inşa- at adasının bir parçasıydı. Fakat onlar kalkınca gaflete pusu kur- muş gibi bir vaziyeti var, Telin ucu daha ötede münasip bir yere bağlanamaz mı? Bu yibi ihmallerden fena ne- ticeler çıkabilir. Üç şoför Bir araba kaldırıma çıktı Yolda giden dört kişi yaralandı Rasim adında birinin idaresindeki yük arabasının hayvanları Galatada Balık- pazarından geçerken mukabil istikamet- ten gelen * bir kamyonun gürültüsi- le ürkmüş, gemi azıya alarak araba- yı sürüklemeğe başlamışlardır. Zaten yol dar olduğu için hayvan- lar bir aralık yaya kaldırımı üzeri- ne çıkmışlardır. Halk kaçışmağa baş- | lamıştır. Bu sırada Raife ve Emine isimlerinde iki kadınla Andon ve Mi- halaki isimlerinde iki erkek hayvan- ların sademesine uğramış ve düşerek yaralanmışlardır. Neden sonra beygiler güçlükle zap- tedilmişler, hadise polise aksetmiş, gelen memurlar yaralıları tedavi al- tına aldırmışlardır. Arabacı Rasim yakalanmıştır. Arkadaşını öldüren mahpu- sun muhakemesi bitti karar, başka gün bildirilecek Bir müddet evvel hapishanede Ah- med ve İbrahim adlarında iki mahküm beş buçuk lira alacak meselesinden kavga etmişler, bunlardan İbrahim, ucu sivriltilmiş bir mangal demirile Ah- medi yaralıyarak öldürmüştü. Dün ağır ceza mahkemesinde İbra- himin muhakemesi yapılmıştır. Dünkü celsede iddia makamı iddianamesini okuyarak İbrahimin mangal demirile Ahmedi öldürdüğü sabit olduğundan ceza kanununun 448 inci maddesi mu- cibine cezalandırılmasını ve Ahmedin de sövmek suretile İbrahimi bu cinaye-| te tahrik ettiğinin göz önünde tutul- masını istemiştir. Mahkeme, kararını vermek üzere muhakemeyi başka gü- ne bırakmıştı Küçük bir işçi elini makineye kaptırarak yaralandı Beykoz deri fabrikası amelesinden 12 yaşında Hakkı; ökçe makinesinde çalışmakta iken sol elini makineye kaptırmış, ağır surette yaralanmıştır. Hakkı, Ortaköy Şifa yurduna yâ- Trenle balık . ihracı Dün dört vagon sevkedildi Deniz mahsullerimizin ihracında mevcullan duha fazla bir inkişaf te- mini gayesile nakliyatta sürat temini için yapılan etüdler sırasında bazı mü- him kararlar verilmiştir. Bilhassa için- de bulunduğumuz mevsimde daha çok çıkan torik ve palamutların vapurlarla sevkinde birçok güçlüklerle karşılaşıl- muştur. Havaların müsaid geçmemesi, Va- purların denizin sükün bulmasını bek- lemesi bu müşküllerin en mühimlerin- dendir. İhracata menfi tesirler yapan bu gibi hâdiselere meydan bırakma- m m mak üzere balıkların trenlerle ihracı münasip görülmüş ve ilk parti dün Bulgaristan ve Yunanistana dört va- gön balık sevkedilmiştir. Devlet demir- yollari idaresinin Yunan devlet demir- yollarile yaplığı son anlaşmaya göre bu balıklar Şark demiryolları zama- nındaki tarifeye nazaran yüzde 83 ten- zilâtla gönderilmiştir. Balık yüklü vagonlar, ara istasyon- larında durmadan geçmek suretile bo- . Zulmadan mahreçlere vasıl olacaktır. Bulgaristan da tenzilâtı kabul etmiş- Sömikok Belediye narh koymağa di lüzum görmedi Sömikok fiatlerinin Zonğuldaktaki maliyeti -flatleri hükümetçe tesbit edildikten sonra nakliye ve salre mas- rafları hesap edilerek perakende satış flatlerinin belediyece ilân i yazmıştık. İktisad Vekâleti kömürün Zonguldakta teslim fiatini bu sene için. 17,5 liradan tesbit etmiş ve belediyele- re bildirmişti. Belediye, vaziyeti tedkik etmiş, İstanbulda perakende olarak satılan kömürlerin fiatlerinde itidal gördüğünden perakende satışlara narh koymağı şimdilik lüzumsuz bulmuş- tur. Fiatler yükselirse o zaman pera- kende fiatler tesbit ve ilân edilecek- tir. İ Sanasaryan hanının tamirine başlandı İstanbul Emniyet direktörlüğünün Bahçekapıdaki Sanasaryan hanına nakledeceği yazılmıştı. Handa kiracı bulunanlara başka yerlere taşınmaları için son tebligat yapılmıştır. Evvelki gün bir heyet Sanasaryan hanında tedkiklerde bulunmuştur. Ha- nın tamirine başlanmıştır. Ayrıca için- de bazı tadilât yapılacaktır. Bir kamyon bir tramvaya çarptı Sirkecide İzmir Nakliyat ambarı- na ait ve şoför Halidin idaresindeki kamyon, ambara girmek üzere mâ- nevra yapmakta iken arkasından gelen vatman Ahmedin. idaresindeki 127 numaralı tramvay arabası çap- mış, gerek kamyon, gerek tramvay hasara uğramıştır. Polis tahkikata başlamıştır. Sahife İSTANBUL HAYATI Bir pazar dinlenmesi! Kİ Dostum (M...) dalma, istirahate ih- di tiyacı olduğundan bahseder, yorgun- zl luktan derd yanar: j — Hiç olmazsa, arasıra yirmi dört saat dinlenebilsem. İ Diye hayıflamır durur. Pazar gün- gi leri evde dinlenmesini söylediğim 2a- man da, içini çekerek garib garib gü- ler... Geçen cumartesi sokakta karşı- / Taştık: il — Allah aşkına yarın sabah bize i i gel. Belki, senin bahanenle ben de biraz dinlenirim, sokağa çıkarız. Diye ısrar etti, Pazar sabahı biraz erkence kapıyı t çaldım. İçeriden keser, çivi takırtıları © | ( duyuluyordu. Merdiven başında dos. (| | tum, her tarafı toz toprak içinde, pija- 3 ma ile beni karşıladı. Elindeki keserin | ucile oda kapısını işaret ederek: hi — Sen otur, ben de şimdi geliyo- | ( rum. Dedi, Yarım saat kadar dışarıda ta- kırtılar devam etti, ben de yalnız başı- ma oturdum. Nihayet, kahvemi içer. © | ken dostum da işini bitirmiş, elbisesi- ni giyinmiş, geldi: ; i : i : : i ; li li Pencereye kâğıt sıvama işi de epey- ce devam etti. Adamcağız yorgun ar- gın yerine oturdu. Soğuyan kahvesini bir yudumda içti. Konuşmuya başla dık. Fakat adamcağızın İlk sözü ağ zında kaldı. Kız tekrar geldi: p — Bay baba, Ertuğrul sokağa kaç- o miş. Bir kazaya uğrar diye annem merak ediyor. Bay babana söyle de; © çocuğu bulsun, getirsin, diyor. ığ Zavallı dostumun kaşları çatıldı. Ni Bana itizar ederek çıktı. Merdivenden inerken karısının sesi duyuluyordu: — Bay. Dün akşam kömür alınayı unulmuşuz. Şimdi sokağa çıkmışken kömürcünün evine uğra, dükkânı aç- tır dâ biraz kömür al bari, Bir hayli daha bekledikten sonra dostum, bir elinde kömür tenekesi, bir elile de küçük afacanı sürükliyerek geldi. Kapıdan girer girmez öteki oğlu elinde kitabile peşine takıldı: — Bay baba, Biraz dersimi dinlese- ne... Onlar alfabe hecelemeğe uğraşır- lendi: — Bay baba, Su çekerken ip koptu, kova sarmca düştü. Eve geleli dört saat olmuş, fakat za- yalı dostumla daha bir kelime konu- şamamıştık. Kuyu çengelini omuzla- dı. Ben, veda edip kapıdan çıkarken garib garib gülerek murıldanıyordu: — Gördün mü pazar günü istirabat Cemal Refik