19 Teşrinisani 1837 AKŞAMDAN AKŞAMA: Bu kadar kanun, nizam nasıl öğrenilir? Düdükler öttü: — Dur! — Ne var? — Yüz iki kuruş ceza, — Niçin? — Tramvaydan atladınız. — Peki amma, ben bundan bir se- Ne evvel Avrupa seyahatine çıkmıştım. Daha bugün geldim. Gittiğim zaman atlıyandan ceza alınmıyordu. — Şimdi alınıyor. — Bilmiyorum. — Bilmekle mükelefsiniz! ... Filhakika şöyle bir düstur vardır: «Her vatandaş mevcud kanunları, nizamları bilmekle mükelleftir.» ... Hemen hemen her nas, her düs- tur, eski devirlerden mevrus hattâ kudsi kılıklı her katiyet kalblerde Şüphe uyandırmış; akıl ve tecrübe mihekkine vurulmuş; yeni yeni hü- kümler giymiştir. Fakat şu yukarıki usule itiraz etmek, onun doğruluğu, iğriliği hakkında mütalâa yürütmek kimsenin aklına geldi mi bilmem?. Sanırım ki gelmedi. Halbuki, düşünün: Yalnız şu şehir meclisinden yılda kaç nizam çıkıyor. Dahası da var: Celâl Bayar hükümeti, ilk ağızda 58 tane ye- ni kanun teklif edecekmiş. Yeni reji- min zuhurundn 18 eylül 1937 ye ka- dar 2367 kanun çıkarılmış. Eski de- virlerden müdevver türlü türlü nizam- lara, kanunlara hâlâ tâbiiz. Onlar ca- ba!, Ve, bütün bunları bilmekle mükelle- fiz! Aman yarabbit, Halbuki en tecrübeli hâkimler, en cerbezeli müddeiumumiler, en yaman avukatlar işin içinden çıkmak için baş- başa veriyorlar, kara kaplı kitapları karıştırıyorlar... '... Musa'nın on emri varmış, Cengiz ha- nın yâsâsı, parmaklarla sayılacak de- recede az maddelerden mürekkepmiş. Eski devirlerin en muğlâk kanunu olan Roma hukuku da, asırlarca ve asırlarca tedvir edile edile ezberlenen mütearifelerden ibaretmiş. Yukarda zikrettiğim düstur işte böyle devirlerde zuhur etmiş. Amenna, © zaman için kabul' Fakat şimdi?. Şimdi, bütün dünyada hukuk, işte, bizde olduğu gibi, böyle şube şube, mu- dal bir hal aldı. Gel de, kanunları ni- zamları - mükellefim diye - bil haddin varsa!.. Onun için, sanırım ki, yeni bir dâhi hukukçunun zuhur etmesi, ya bütün bu türlü türlü maddeleri basitleştirip kafaya girecek ve kolay tatbik edile- cek bir hale sokması, yahut da bil- mek mükellefiyetini kaldırıp yerine daha makul bir usul koyması lâzım. Nerede o dâhi?. Akşamcı İki isçi yaralandı 'Tavukpazarında Kilise hanında otu- ran kunduracı Ziya, bir ayakkabı üze- rinde işlemekte iken biçağı kayarak kolundan tehlikeli surette yaralanmış ve polis tarafından Gülhane hastane- sine yatırılmıştır. Yedikulede Gazlıçeşmede iplik fab- rikasında, çalışan Hakkı; bir aralık sağ elini makineye kaptırmış, par- makları ezilmiştir. Polis; bu işçiyi de tedavi altına aldırmıştır. — Polonyada bekârlardan vergi ala- caklarmış diye bir havadis okudum bay Amca... İ Satıcı çocuklar Mektep talebeleri satıcılık yapamıyacaklar Çok küçük yaşta ilkmektep çocuk- larının mektepten çıktıktan sonra 50- kaklarda satıcılık yaptıkları görülmüş- tür. Bunların yaşları pek küçük oldu- Eu için kendileri gibi karamelâ. bis- küvi salıcısı başıboş çocukların kötü huylarını kaptıkları ve sonra da mek- tepteki arkadaşlarına fena birer ör- nek oldukları mektep idarelerince tes- bit edilmiştir. Şehirdeki ve kültür müdürlüğü teş- kilâtındaki himaye heyetleri bu çocuk- lara yardım ettikleri takdirde salıcı- lıktan vaz geçecekleri tahmin olunu- yor. Fena örnek olanları mektepten çıkarmak ahlâk bakımından mecburi bir tedbir görünüyor. Galata rıhtımında bir motör iskelesi yapılacak İnşaatı hayli ilerliyen Galata rıh- tımına bir motör iskelesi yapılması ka- rarlaştırılmıştır. Ayni zamanda Sirke- el rıhtımının da zemin seviyesi yük- seltilecektir. Sirkeci rıhtımını yaptık- tan sonra vapurlar yandan yanaşa- caklardır. Mezarlıklar Şehircilik mütehassısı bunların şehirden uzak yerde olmasını tavsiye ediyor Şehircilik mütehassısı B, Prost şehir plânında mezarlıkları şehrin haricin- de ve uzakta göstermektedir. Avrupada da mezarlıklar ekseriya şehre uzak yerlerde olduğundan omütehassısın kararı tatbik edilecektir. Zincirlikuyudaki mezarlık şehre yakın görülmüştür. Burası meşahire AKŞAM Büy N. Sevinç isminde bir oku- yucumuz bize bir el ilânı gönder- di, İyi kalın kâğıda basılmış, renk renk mürekkepler kullanılmış. Yani para esirgenmemiş! Fakat ne türkçe! Sinirlenmiyecek gibi değil... Çünkü üç kelimede ikisi yanlış. Radyo Marelli'ye gil olan bu ilândan birkaç cümleyi deraber okuyalım: Avrupada ve cihan alemde suh- Tet kazanmiştir. Sesinde yuzuk ve kudret saye- sile emsal!, (Cümle böylece bili- yor.) Her evde bulunması zevktir, Hüsnü tablat sahibi başka kul- lanmaz. En teknik terikyati usulile ya- pılmıştir. Komandasi alfabetik ve suretle (sür'atle olacak) intikal eder, Senfoni komandasi çıfttir, Azami hassasiyat. . Adres; Sen Mari kilisenin yain- da. v.. Bir ticarethane müşterilerini kaçırmağı bile göze alsa, böyle bir türkçe ile İstanbul şehri ortasın- “ da ortaya çıkmak salâhiyetini haiz değildir. «Türkçe değil mi, uydur uydur söyle!» diye düşünülüyorsa buna tahammülümüz yoktur!. Sirkeci yolcu salonu İnşaat bitinciye kadar yolcular nereye çıkacaklar ? tahsis edilecektir. Halk için şehre uzak | & Liman işletme idaresi müdürü B. yerlerde ayrıca mezarlıklar yapılacak- tır, İstanbul, Beyoğlu, Üsküdar ve saire gibi yerlerdeki mezarlıklar peyderpey kaldırılacaktır, Şüphesiz tarihi mezar- hıklar bu kararın dışında kalacaklar- dır. Diğer mezarlıklar da halk için ye- ni mezarlıklar yapıldıktan sonra kal- dırılacaklır. 900 kişilik bir talebe yurdu yaptırılacak Yüksek mekteblerle üniversite genç- | leri için mevcud olan talebe yurdları- nın kaldırılıp 900 kişiyi isiab ede- cek bir yurd binası yapılması karar- Taştırılmıştır. Bu yurda yalnız bir fa- kültenin gençleri değil,“ İstanbulda meskeni olmıyan bütün yüksek tah- sil gençliği kabul edilecektir. Yurd, yüz bin liraya mal olacaktır. Ayakkabı hırsızı iki çocuk yaralandı Zabita; camilere dadanarak ayak- 'kabı aşıran iki çocuğu yakalamıştır. Murad ve Atmaca adlarında bulu- nan bu İki çocuk dün Beykoz cami- sinde Iş üzerinde iken tutulmuşlardır. Haklarındaki tahkikat derinleştiril- mektedir, Raufi Manyasl, gümrükler başmüdü- rü B. Mustafa Nuri, beşinci şube po- lis müdürü B. Hasan Şükrü ve beledi- ye mürakiplerinden B. Bahadan mü- rTekkep bir heyet dün İstanbul lima- nının Sirkeci yakasında esaslı tetkik- ler yapmıştır. Heyet Sirkeci yolcu salonu inşaatı- nı ve antrepo haline konulmakta olan şimdiki Sirkeci yolcu salonunun vazi- yetini gözden geçirmiştir. Antrepo ya- pılmakta olan salondaki inşaatın müs- takbel Sirkeci yolcu salonu inşaatırı- dan bir ay evvel biteceği anlaşılmış- tar. Bu yüzden, Sirkeci rıhtımına yana» şan vapur yolcularınm nereden çıka- caklarının muvakkaten tesbit, ve tan- dimi icabetmiştir. Bu cihetin aynca etüd edilerek bir proğram hazırlan- ması karârlaştırılmıştır. İnşası kânunusaniden önce ikmal edüemiyeceği anlaşılan müstakbel Sir- keci yolcu salonu halka açıldıktan sonra, yakında hazırlanıp fatbikine geçilecek olan programa o zaman lü- zum kalmıyacaktır. Çünkü yolcular yeni salona çıkacaklardır. Gureba hastanesi Yeni paviyonlar ve bir anfi yaptırılacak Gureba hastanesinde kulak, boğaz, burun ve cerrahi binâlarile nisaiye-ve doğum operasyon paviyonları inşası- na yakında başlanacaktır. Gene Gureba hastanesinde talebeye mahsts olmak üzere 300 kişilik anfi inşa edilecektir. Talebe bu binada ame- Mi ders görecektir. Haseki hastanesinde iç hastalıkları tedavi paviyonu ve Cerrahpaşada da ayrıca birer tane göz hastalıkları ps- | viyonu yapılacaktır. Bir hırsız 82 gün hapse mahküm oldu Sütlücede Karaağaç civarında ka- sap Mustafanın ahırına girerek kilim, çuval ve saire çalan Hasan adında biri, kendisini yakalıyan arabacı Ha- sanı da bıçakla tehdid etmiştir. Suç- Tu Hasan dün adliyeye teslim edilmiş, dördüncü ceza mahkemesinde yapılan muhakemede hem hırsızlık hem de teh- did suçları sabit olduğundan iki ay yir-| ni iki gün müddetle hapsine karar verilmiştir. Hasan tevkif edilerek tev- kifhaneye gönderilmiştir. Tahlisiye işleri Ikinci beş senelik plân Deniz bank teşekkül ettikten sonra hazırlanacak Tahlisiye umum müdürü dün Anka- radan şehrimize dönmüştür. Umum müdür tahlisiye idaresine aid muhte- lif işler üzerinde İktisad oVekâletile temaslar yapmıştır, Memleketin muhtelif sahillerine ko- nacak olan tahlisiye aletleri hakkın- dâki birinci beş senelik plân 938 se- nesi sonunda bitecektir. 938 senesin- de gerek Karadeniz ve gerek Akdeniz sahillerine konacak fener ve sis dü- düklerinin ihalesi bir kaç aya kadar | yapılacaktır. Bu hususta ayrıca bir program hazırlanmaktadır, " 'Tahlisiye işleri için hazırlanacak olan ikinci beş senelik piânla memle- ketin bütün sahilleri tamamen ve i- | Ccabettiği şekilde tahlisiye aletlerile techiz edilecektir. İkinci beş senelik plân Deniz bank feşekkül ettikten sonra hazırlanacaktır. Deniz bank için hazırlık ilerliyor Deniz bankın bir aya kadar teşek- kül edeceği muhakkak görülüyor. Bu | teşkilâta geçecek olan deniz teşekkül. | leri yeni sene bütçelerine ald faaliyet programlarını hazırlamağa başlamış- lardır. Bu programlar Deniz bank u- mun müdürlüğüne takdim edilecek- tir. Yeni riyaziye ıstılahları Maa-. rif Vekâletinden gönderildi | Kabul ve tesbit edilen yen riyaziye ustılahları Maarif Vekâleti tarafından gönderilmiştir. Maarif müdürlüğü, ye- ni riyaziye ıstılahlarını liselerle orta mekteplere bildirmiştir. Riyaziye mu- allimleri derslerini bu yeni ıstılahla- ra göre okutacaklardır. Bay Amcaya göre... .. Böyle bir fikir vaktiyle bizde de ortaya atılmış. «. Zâhir yerini beğenmediği için ser- .. Bana öyle geliyor ki bu usul şim- di tatbik edilse hazine dolup taşarlı, İL ei Sahife 3 İSTANBUL HAYATI Tüccar namzedleri — 'Taanze şekerler, sakızlı karame- lâlar, Kırk paraya bir tane... — Maniya, hediyelik nane şeke- riiim. Bir tane alan, beş tane alıyor bayım. Sekiz, on yaşlarında çocuklar, ku- <aklarına çeşit çeşit şeker kutuları, zari, kâğıd desteleri, gazete, mecmua tomarları yığıyorlar, bağıra. cağıra s0- kak sokak dolaşıyorlar, İstanbulda son zamanlarda, bu minimini tüc- car namzedleri günden güne çoğak miya başlar. Caddelerde, mahalle ara- larında. iskelede, vapurlarda. trenler. de daima bir kaç tanesile karşılaşı- yoruz. : Geçen gün akşamüzeri Kadıköv va- purunda bir tanesi önüme dikildi. Kutusuna şöye bir göz atmış bulun- dum. Küçük açıkgöz fırsatı kaçır madı.Kutuyu uzattı: — Âbi, Bir tane al da bak. Beğen- mezsen paranı geriye veririm, Şeke- rim o koğar güzel ki... Ahhh... Param olsa da bir tanecik de ben yesem. Ağzımı şapırdatarak, gözlerini süze- rek şekerini öyle bir methetti ki, beni de heveslendirdi. Şekeri alırken sor- dum: — Küçük, Senin adın ne? Mektebe gitmiyor musun sen? Zeki gözleri biraz daha açıldı. Kes- kin bakışlarile beni tepeden tırnağa kadar süzdü. Yarı dargın, yarı müs- tehzi bir tavurla cevab verdi: — Adım Doğan. Mektebe niçin git- miyim? Mektepsin adam olur mu? — Hem şeker satmayı, hem mekte- bi bir arada yapabiliyor musun? Yaşından hiç beklenmiyen bir ta- vurla kaşlarını çattı. Mağazasının vitrinini sösliyen bir mütehassıs tüc- car hevesile, minimini parmaklarile kutusundaki şekerleri düzelterek an- Tatmıya başladı: — Niçin yapılmasın abi? Bir an- nemle iki küçük kardeşim var. An- nem çamaşır yıkıyor. Bnede gün düzleri mektebe gidiyorum. Tatiller- de, boş zamanlarda da kutumu alıp , otuz kuruş kazanıyorum, Yazın daha fazla kâr ediyorum. Geceleri derse : çalışacak vakıt çoook. Mektebi biti- rince okumuş bir tüccar oursam fe- na mi? i Minimini ağızdan çıkân sesin tonu, sözlerin ciddiyeti, o küçük kafadaki nefse itimadı o kadar açık gösteriyor ki, fazla bir şey soramadım. Çocuk, karşımda büyüdü, büyüdü. Sıralara dizilmiş böyle yüzlerce zeki yavruya hayat dersi anlatan bir hoca şekline i girdi. Ben de, karşısında küçüldüm, küçüldüm, pısirık, uyuşuk bir halde olduğum yerde büzüldüm. O yaşi iken büyük babamın, beni tehdid için Sık sık söylediği sözleri hatırladım: — Yaramazlık yaparsan, boynuna bir sandık asarım, sana sokaklarda satıcılık yaptırırım ha!... O günle bugün arasındaki hayat ve telâkki o değişikliklerinin büyüklüğü beynimi tırmalarken kulaklarımda hâlâ küçük tüccar namzedinin sesi Şınlıyordu: — Taze şekerler, Bir alan beş daha alıyor bayım. : m ŞE