18 Kasım 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

18 Kasım 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ Sahnede işin bitince hemen pantalonunu giyeceksin, yoksa... , -Peşte varyetelerinden birinde bir artist 20 dansözden dayak yedi » . Budapeştede bir varyetede çalışan oyuncu kızlardan Vera, elinde tuttu- ğu erkek pantalonunu, yüzü gözü tarmık içinde kalan ve bütün varye- te kızlarının hücumlarına dayana- mıyarak yere yuvarlanan güzel ak- İrislerden birisinin yüzüne tutarak; — «Sahnede olmadığın zaman bu pantalonu giydiğini unutma!» diye bağırıyordu. Bu feryada diğer yirmi üç kızda iştirak ediyordu. Bu aralık telefon- Ja çağırılan sıhhi imdad heyeti var- yeteden içeriye giriyordu. Daha bir kaç dakika evvel «güzel bir kadın» diye tevsif olunan bir insan vücudü berbad bir halde dans parkesi üze- rinde yalıyordu. Simsiyah olan ve şişen gözleri yarı kapalı duruyordu. Yüzündeki tırmıklardan kan akr- yordu. Arkasındaki elbise yarı yarıya yır- tılmıştı. Tecavüze uğrıyan güzel sa- rı saçları, daha doğrusu başına ge- çirdiği perüka, bir tarafta atılı du- ruyordu. Saçların bir kısmı demet demet aktris kızların elinde idi. Salondan içeriye giren sıhhiye me- muru, hiddetlerinden köpüren kız- ların arasından “kendisine bir yol açarak İecavüze uğrıyan — yaralıya yaklaştı. - Saçlarının - koparılmasın- dan dolayı başında hasıl olan yara- ları muayene etmek İstedi; Fakat ko- panlan şeylerin saç değil, takma bir peruka olduğunu görerek - hayrete düştü: — «Bu ne demek oluyor?» diye s0- Tunca .. yere yatanın pantalonunu elinde sallamakta olan aktris Vera cevap verdi: — «Ne olacak, kadın kıyafetine girmiş bir erkek artist! İsmi Boris Saffarof. Şayet bundan sonra bir daha bizim konsomasyon yüzdeleri- mize iştirak ett ve kavalyeler tarafından bize verilecek olan hediye- rin onun tarafından gaspolunduğu- nu görecek olursak onu gebertece- Giz. Eğer bunu yapmazsak bize ak- tris demesinler» Boris kadın dansöz kıyafetinde, kendisini döven kızlardan üçü ve kavga sahnesi Bu sözler üzerine kızların hepsi birden yeniden Saffarof'un üzerine hücum etmek istedi. Fakat sıhhiye memuru ile yardımcıları, muhasa- mat tekrar başlamadan evvel kadın mükallidini yerden kaldırıp sıhhi imdat arabasına koydular ve has- taneye götürdüler, Hastanede yapılan muayene neti- cesinde Saffaroftun yüzündeki yır-” tıklardan ve yarıklardan başka bir omuz kemiğinin de çıkmış olduğu anlaşıldı, derhal tedavi altına alındı. Saffarof hakikaten büsbütün ka- din vücutlü bir erkek değildi, Kadın. mükallitliğine başlamasına son 8€- nelerde erkek vücudüne benziyen ka- dın tiplerinden daha ziyade hoşla nılması sebep olmuştu, Yoksa Saf- farof sahnede kadın rolü oynadığı zamanlarda çök idman yapar ve vü- cudünün biçimini boks oynamakla muhafaza etmeğe çalışırdı. Hattâ kendisi bütün Macaristanın maruf boksörlerinden biridir. Saffarof evlidir, karısile mesud bir hayal yaşar. Onu evvelâ kadın mü- kallitliği yapmağa teşvik eden karı- sıdır. Yoksa Saffarof ovaryetelerde erkek dansörlük yaparak para kaza- nıyordu. Bir gün Saffarof evde ka- rısını beklerken terzi kadin karısı için yeni .bir elbise getirir, Saffarof bu elbiseyi giyerek karısını o kıyafette karşılar. : Karısı kocasını o vaziyette görünce çok beğenir, kadın kıyafe- tinin yakıştığını söyler ve der ki: — «Boris, sen kadın mükallitliği rolü oynıyacak olursan çok para ka- ZAMISIN.». Saffarof evvelâ bunu kabul etmek istemez, fakât karısının ısrarı Üze- rine varyetelerde kadin “kıyafetinde oynamağa başlar. Çok para kazanır. Fakat, bir gün varyeteye İtalyan turistler gelirler, Saffarof'uf erkek olduğunu bilmedikleri için onu ma- Salarına davet ederler. Şampanya 15- marlarlar, hediyeler verirler. Bu ikinci kâr memba Saffarof'un hoşuna gider, arada sırada bu gibi davetle- ri kabul etmeğe başlar. Bir akşam, Saffarof gene bir ma» sada Otururken bir İngiliz dansör, kızlardan birisile münakaşaya tutu- şur. Saffarof İngiliz dansörüne, o kızlara hiç ehammiyet vermemesini, kendisinin kız olmadığı halde bir peruka, ve bir kat kadın elbisesi sa- yesinde onlardan daha ziyade mu- vaffak olduğunu söyler. Bunun üzerine kızlardan Gabrielle hemen yerinden fırlıyarak Saffa- rof'un yüzüne dehşetli bir yumruk sşkeder. Ayni zamanda; — Senin hakaretlerinden artık bıktık! Bak ehemmiyet vermediğin kızlar nasıl yumruk indiriyorlar!.. diyerek bağırır. Bunun üzerine bü- tün kızlar zavallı Saffarof'un üzeri- ne hücum - ederler, yüzünü gözünü tırmalarlar; kolunu butunu kırarlar. Saffarof kendisini her ne kadar mü- dafaaya çalışırsa da yirmi aktirisin kırk yumruğu ve kırk tekmesi kar- şısında bir şey yapmağa muvaffak olamaz. Bu aralık bayan Vera kadın mü- kallidinin pantalonunu bulup geti- rir ve der ki: — «Bundan sonra sahneden çeki- lir çekilmez bu elbiseyi giyeceksin, biz zavallı kizların ağızlarından ,si- garalarını ve likörlerini kapmıyacak- sın, Yoksa halin haraptır, anladın mı? Hem bu $efer yüzünü tırmala- makla kalmıyacağız, seni büsbütün nakavt edeceğiz!» Tabii Saffarof bu şartları kabule mecbur olur. Biçare adam hastane- de çok iztırap çeker. Fazla olarak hasta yattığı müddet zarfında gün- deliklerini kaybeder, yırtılan elbise- sinden mahrum kalır. Bu kavgada bayan Vera da züm- rüd yüzüğünü kaybeder. Bu boğuş- ma esnasında parmağından fırlıyan yüzük bir daha bulunamaz, Fakat, © bu Ziyaımı çabuk telâfi eder. Çün- kü varyete müdavimlerinden bir «prens» ona dahe iyi bir yüzük ala- cağını vadederk kizi teselliye muvaf- fak olur, — v Ankara 16 (Hususi muhabirimiz. den) — Büyük Millet Meclisi. encü- menlerinin bu sene pek hararetli ça- lışmalara sahne olacakları anlaşılır yor. Filhakika bugün encümenler- de, Meclisin geçen içtima yıllarından devrolunmuş, yüzden fazla kanun projesi ve bir o kadar da kanun tek- dMifi ve tefsir talebi vardır. Bunlara hükümetin Meclise yenidön vereceği projeler de - ki bu projelerin bil- hassa keyfiyet bakımından mühim olacağı hükümetin programından İs- tidlâl ediliyor - katılırsa, bu içtima dewesinde . encümenlerin rüzname- lerinin ne kadar yüklü olacağı ken- diliğinden meydana çıkmış olur. Bu vaziyet karşısında > bazı encü- menlerin daha şimdiden . gün aşını toplanmağa karar vermeleri tabii görülmelidir. Cem: stler kanunu Meclis ercümenlerinde tedkik edi- lecek pröjeler arasında ( (cemiyetler kanunu projesi) de vardır. Bu proje 1930 senesinde hükümetçe Meclise verilmiş ve ayni sene içinde dahiliye encümenine havale edilmişti. O za- mandanberi dahiliye encümeni rüz- namesinde bulunan bu mühim pro: jenin tedkiki ancak bundan bir kaç ay evvel bitirilebilmiştir. Şimdi adliye encümeni rüznamesi- nin başına alınan projede dahiliye encümeninin yaptığı değişiklikler çok esaslıdır. Bu değişikliklerin ba- şında, ekalliyetlere ait dini müesse- selerin idaresinin de cemiyetler ka- nunu projesinin çerçevesi içine alın- miş olması geliyor. Halbuki hükümet ekalliyetlere ait dini müesseselerin idaresini cemiyet- ler kanunu projesinden ayırmış, biri cemiyetlere ve diğeri ekalliyetlere ait dini müesseselerin tarzı idaresine ait olmak üzere İki proje halinde Mecli- se vermişti, Dahiliye encümeninin hazırladığı mucib sebepler mazbatasında (ekal- Jiyetlere ait dini müçseselerin tar- $ı idaresi) nin ayrı bir kanun ha- linde tedvinine neden lüzum görül- meğdiği şu suretle izah edilmektedir: 1 — Lozan muahedesi ekalliyetle- re ekseriyetten fazla hak ve imtiyaz- Jar verilmesini değil, sadece onların ekseriyetin haiz olduğu hukuktan tamamen ve onlar gibi istifadesini istihdaf etmektedir. 2 — Ekalliyetlere evvelce muhtelif vesikalarla verilmiş olan imtiyazlar onları ekseriyet derecesinde hakka mazhar eden (340) numaralı kanun- la tamamen ilga edilmiş olduğun- dan bü hükmün yeni bir kanunda tekrarına lüzum yoktur, 3 — Ekalliyetler (340) numaralı kanun ile kazandıkları hakka istina- den hayri, dini ve ruhani, içtimai, sıhhi, tedris ve terbiyevi müessesele- rini tabii ekseriyet unsuru gibi, bun- lara müteallik kanunlarla bü kanun hükümlerine göre idare edebilirler, Dahiliye encümeni o mazbatasında yeni proje ile istihdaf edilen gaye ve maksad da şöylece hulâsa edil- mektedir: «... (Cemiyetler kanunu) bir ta- raftan cemiyetlerin inkişaf ve tekâ- mülüne imkân ve kolaylık alanlarını açarken, diğer taraftan da bunların mili birliğe, devletin siyasi kudreti- ne zarar ve tehlike vermelerinin ve gerek cemiyet içinde ve gerek dışın- dakı ferdlere tahakküm eylemeleri- nin önüne geçecek bütün tedbirleri cami bulunmaktadır.» «İşte encümen hükümetin. biri yedi ve öbürü dört yıl önce gönder- diği iki lâyihayı bu iki bakımdan ted- kik. ve müzakere ederek bugünün ihtiyaçlarına uygun bir şekilde, âde- ta yeni baştan tek bir lâyiha halin- de hazırlamıştır. Cemiyetin tarifi Dahiliye encümeninin hazırladığı projede cemiyet şu suretle tarif edil mektedir; «Bu kanunda kasdedilen cemiyet | (kazanç. paylaşmaktan başka bir | maksatla ikiden ziyade şalisın bil gilerini ve faaliyetlerini devamlı bir şekilde ortaya koymalarından mey- dana gelen) heyetlerdir. Cemiyetler, teşekkül ettikten son- ra hükmi şahsiyet sahibi olurlar ve bu kanun ve diğer kanunlar hüküm- leri dahilinde faaliyette bulunurlar.» Hükümet teklifinde on sekiz yaşt- na dahil olmıyanların cemiyetlere âza kaydolunmaları yasak edilmek- te idi. Dahiliye encümeni bunu ka- bul etmemiş, yalnız siyasi cemiyetle- re âza olabilmek için mebus intihap etmek hakkını haiz bulunmağı şart koymuştur. Ğ Kurulması yasak olan cemiyetler Dahiliye encümeninin projesine göre aşağıda yazılı cemiyetlerin ku- rulması ve bunlara girilmesi yasak olacaktır: A) Devletin mülki tamamliyetini ihlâle çalışan cemiyetler, B) Teşkilâtı. esasiye kanununda yazılı devlet rejimine aykırı olan ce miyetler, C) Kanunlara, umumi emniyet ve âsayişe, umumi edepelre ve ahlâka mugayir bulunan cemiyetler, D) Din, mezhep ve tarikat esasla- rına dayanan cemiyetler, E) Yerlilik ve yabancılık gibi va- tandaşlar arasında ayrılık uyandı- ran cemiyetler, F) Her ne şekil ve nam silında olursa olsun mıntakayi maksat gü- den veya ünvan taşıyan cemiyetler, G) Aile, irk, cins ve sınıf (klâs) esasına ve adına İstinat, eden cemi- yetiler, H) Her ne maksatla olursa olsun gizli tutulan, maksat ve gayesini saklıyan cemiyetler. Talebe cemiyetleri Talebe cemiyetleri, bulundukları mektebin, fakültenin, enstitünün idaresine karğı bir maksat taşıya- mıyacaklar ve bu yolda hiç bir hare- kette bulunamıyacaklardır. Talebe cemlyetlerinin her ne şe. kilde olursa olsun Siyasetle iştiğalle- ri memnu olacaktır. Ekalliyetlere ait müesseseler — hakkındaki hükümler Projenin bir maddesine göre, ce- miyetler kanununun neşri tarihinde mevcudiyeti resmen tanınmış olan hayri, dini ve ruhani, içtimai, sıh- hi, tedris ve terbiyevi, milli mü- esseseler bu kanunun hükümleri dairesinde teşkil edilecek cemiyetler tarafından devlet kanunlarına tevfi- kan idare olünacaklardır. Bu suret- le teşekkül eden cemiyetlerin idare edecekleri müesseselere devlet tara fından yardım edilecektir. Dini müesseselerin ne suretle ida- Te ve mürakâbe edilecekleri ayrı bir nizamname ile tayin edilecektir. & İzmsik Güneş Öğle İkimii Akşam Yat E. 1219 22 710 9441200 135 Va. 58 6511150 1433 16491824 Düne v —— Dahiliye encümeni cemi- yetler kanunu projesinde mühim değişiklik yaptı Ekalliyetlere aid dini müesseselerin idaresi de bu kanunun çerçevesi içine alınıyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: