İhracat maddelerinin vaziyeti Sanayi âleminde büyük çalışma var Piyasada yeni vaziyeti ikiye ayır- Yeak lâzımdır. İhracat sâhâsındaki va» giyeti durgunluk şeklinde izah etmek icap eder, Geçen hafta yazdığımız gi- bi, bir kısım ihracat mallarma teklif edilen flatler düşkündür. Fındık, üzüm, tiftik gibi. Madmeâfih fındık üzerine, İngiltere, Franse piyasaların- dan talepler artmaktadır. Önümüzde paskalya mevsimi olduğu için her ta- rafta kuru meyva siparişleri başlamış- tir. İhracata teşvik ve arttırmak için hükümet tarafından bazı tedbirler alı- nacaktır. Türkofisteki salâhiyettar zevatın verdikleri malümata göre, ih- racat malları için prim usulleri tat- bik edilecektir, Bu haberler piyasada büyük bir alâka uyandırmıştır. Fa- kat bu primin ne zaman ve'ne şekilde verileceğine dair daha ciddi ve etraf- lı malümat almak ihtiyacı vardır. İh- racat mevsiminin en hararetli bir dev- resinde, bu gibi tedbirlerin faydası olacaktır. Maamafih bu gibi tedbirler mevsim başlamadan evvel tatbik edil- miş olsaydı, daha iyi neticeler alma- caktı. Bunu yazarken ihracat madde- lerimizin satışlarmda müşkülâta uğ- radığımız mânasını çıkarmamak lâ zımdır. Birçok mallarımızın satışları pek iyi geçmiştir. Meselâ: Tiftik ve ya- pağıda stok kalmıyacağı kati olarak ifade edilmektedir. Sanayi sahasında faaliyet Bü ay içinde en çok çalışan saha, sanayiin trikotaj, dokuma, çorapcılık kısımlarıdır. Bu sanayi şubelerine kar- $1 piyasada büyük talepler başlamış- tır. Bu taleplerde, bayram siparişleri» olduğu için toprak sahibi köylünün yüzü gülmüştür. Bu itibarla alım ka- biliyeti de artmıştır. Bunun tabil ne- ticesi olarak piyasalara ve bundan son- ra da fabrikalara karşı siparişler ço- almıştır. İstanbuldaki en küçük trt- kotaj fabrikasından Kayserideki pa- muklu kombinasına kadar hep köy- lü için mal yapmaktadırlar, Bu yüz den gece ve gündüz çalışan fabrikalar vardı. İş kamınu mucibince bu fabri- kalar haftada 48 saat çalışmağa mec- burdurlar, Fakat fabrikalar sezon için fazla istihsal yapmak mecburiyetinde olduklarından ameleyi daha fazla çar lıştırmak lüzumunu hissetmişlerdir. İş kanununda buna dair hükümler vardır, Eğer bir fabrika, sezon icabı olarak fazla miktarda istihsal yapma- ğa mecbur kalırsa, iş dairesinden ay- rıca müsaade almak mecburiyetinde- dir. Bu müsaade verilirse bir fabrika senede 90 gün amelesini üç saat fazlx çalıştırabilir. Bu ay İçinde İstanbuldaki dokuma, trikotaj, çorap fabrikaları iş dairesin- den bu müsaadeyi almışlardır. Sana- yi âlemindeki bu fazla çalışma, bay- ram siparişlerinin artması, Ihracat pi- yasasındaki durgunluğu unutturacak mahiyettedir. Zahire maddeleri Bu hafta İçinde zahire piyasası gev- şek geçmiştir. Böyle olmakla beraber, Anadolu ve 'Trakyadan buraya gelen mallar tamamile satılmıştır. Buğday piyasasında stok mevcud değildir. Bu hafta içinde piyasaya bol mik» tarda arpa da gelmiştir. Bütün bu mallar da satılmıştır. Yalnız İtalya'için pek az miktarda satış olmuştur. Çavdar ihracatı devam etmektedir. En ziyade ihracat Mersin ilmanın- dan yapılmaktadır. Misır fiatlerinde ümid edildiği gibi bir düşkünlük yok- tur. Fiat 4 buçuk kuruştur. En ziyade alı glikoz fabrikalarıdır. Bu fabri- ke ar da bayram şekeri yapan müesse- seve, glikoz yetiştirmek için gece gün- dü: çalışmaktadırlar, “Eyi Deri, tiftik, pamuk Deri piyasası canlıdır. Son günlerde Sovyetler piyasa ile alâkadar olmuş- lardır, En ziyade oğlak ve keçi derileri aranmaktadır, Almanya ve Amerika içir de siparişler devam etmektedir. 'Tiftik üzerine yeni işler yoktur, Sov- yetlerin yeni siparişleri bekleniyor. İn- giltere piyasasından tiftik üzerine ye- ni flat sualleri başlamıştır. Pamuk sa- taşlarına gelince, takas suretile pamuk ihracatı devam etmektedir. Yalnız Almanlar pamuk fiatlerini pek p& halı bulmaktadırlar. Japon firmaları- nın pamuk hakkındaki suallerinden hiç bir netice elde edilmemiştir. Kuru meyvalar Fındık piyasasındaki durgunluk devam ediyor. İç fındık flati 33 kuruş- tur. Yukarıda yazdığımız gibi paskal- ya sarfiyatı yüzünden fiztlerde bir canlılık alâmeti baş göstermiştir. Kuru üzüm satışları hakkında İz- mirden iyi haberler alamıyoruz. Dün de yazdığımız gibi Almanya ile tica- ret yapmak için Almanyadaki fiatleri kontrol dairesinin hüsnüniyetle ha- reket etmesini beklemek lâzımdır. Ceviz satışları son günlerde canlan- mıştır, Bazı Amerika firmalarınm Ce vizlerimize karşı alâka göstereceği ümid edilmektedir. Yiyecek maddeleri Ramazan başında yiyecek piyasasın- da büyük bir hararet vardı. Zahire maddeleri yağ, kuru meyvaların satış- Tarı iyi geçmişi. Son hafta içinde bu nevi maddelerin satışlarında bir dur- gunluk göze çarpmaktadır. Masmafih bu durgunluk yiyecek maddelerinin düşkünlüğüne hiç bir tesir yapmamış- tır. Tereyağ fiatleri gene eskisi gibidir. Zeytinyağ fiatlerinde düşkünlük ümid ediliyordu. Alâkadarların söylediğine göre, zeytinyağ fiatlerinde, kânunu- evvel ortalarına doğru düşkünlük baş gösterecektir, Zeytin bu sene bol olduğu halde fi- atler geçen seneki fiatlerden farksız- dır, Hâlâ perakendecilerde en iyi z0y- tinin kilosu 50 kuruştan aşağı değil- | dir. Beyaz peynir fiatlerinde yavaş yar vaş yükselme alâmeti görülmektedir. Beyaz peynir perakendecilerde 50-55 kuruşa kadar satılmaktadır. Tütün piyasası Piyasadaki durgunluk henüz devam ediyor, maamafih hükümetin tütün ihracatını arttırmak için âcil bir su- rette tedbirler alacağından bahsedil- mektedir. Her şeyden evvel, inhisar- ların ortak olduğu, Türk 'Tütün Limi- ted şirketinin sermayesi bir milyon ti- ra daha arttırılacaktır. Bu suretle tü- tün limited şirketi piyassda daha ge- niş bir yer işgal edecektir. Bütün bu tedbirlerin tütün ihracatına büyük te- sir yapacağını ümid edebiliriz. — . A, Yeni sene için... En sağlam En Ucuz Hesap defterlerini AKŞAM matbaasında bulacaksınız. . Yevmiye defterleri Kasa defterleri Defteri kebirler Muavin defterler * En iyi cins kâada basılmış ve İngiliz prese kartonu ik, . ütlen- miştir. Fiyetler 200 sabifeli 140 - 160 kuruş SM » I5-20 » Mw» MM. Akşam matbaası Telefon: 24240 Üç hayırlı memleket işinin yal. mz bir teki bile, insani hisleri mizi ve vazife duygularımızı ha- rekete getirmeğe yeteceği için, üç mühim dava bir araya gelin- ce, bir yurd adamının, fitre yar- dumana karşı kayıtsız kalmasına ihtimal vermeyiz. i e | Kadıköylülerin belediyeden ricası olları idaresi #ura- itlüçeşmede banliyö trenleri syon yapıldı. Bu suretle es- kiden Kizltoprük İstasyonu (vasıtasile tren seyahati yapmak mecburiyetinde bu- lunan Kadıköy halkı şimdi artık Kadı köyün ber köşesi için yakın bulunan Y ni Söğütlüçeşme İstasyonu ile bu ih yacını gidermekte ve Kızıltoprağa kadan gismek ve gelmekteki zahmetten kur- tulmaktadırlar, Bu meyanda Kadıköy nüfusunun nisfından fazlasını teşkil eden Musırlıoğlu, Yeldeğirmeni, Talimhane ve civarı halkı Aa yeni yapıdan bu istasyon- dan gidip gelmektedirler, Bu mahallerin sakinleri gerek istasyona giderken ve gerek istasyondan evlerine dönerken ( Hayrullahefendi ve Alikalfa gokaklarından geçmek mecburiyetinde ka- hırlar. Birbirlerini tam: orta yerden kateden merkür sokaklarda tenvir va- sıtalarından hiç bir şeye tesadüf edi- 1emez. İstanbul belediyesi karanlık sokakları tenvir ediyormuş ve bam yeni lâmbalar da Kadıköy semti için ayrılmış diye ga- vetelerde okuduk. Yukarıki iki sokağın bir ihtiyaci dü- | gapraştığı yer gök mihim bir geçiddir. Buraya bir lamba konulmasını dileriz. Yalvaç doktor istiyor 1250: : > Plâkla 'Türk musikisi, 1330: Muhtelif pik pi 14: SON. Deşriyatı: 1330: Plâkia dans miki. 19: Bayan İnci: Piyano ve ke- man refakatile türkçe şan, 1920: Hava raporu, 19,35: Spor müsahabeleri: Eşref Şefik tarafından, 1955: Borsa haberleri, 20: Cemal Kümll ve arkadaşları tarafın- dan Türk musikisi ve halk şarkıları, 2030: Ömer Rıza tarafından arabca söylev, 20,45: Fasıl saz heyeti: Okuyucular - Kü- çük Safiye, İbrahim, Ali: Keman Cevdet: Tanbur Selâhaddin: Ut Cevdet Kozan: Kanun Muammer; Viyolonsel Mesut Ce- mil: Klarmet Hamdi, 21,15: ORKESTRA, 2215: Ajans haberleri, 2270; Matmazel Rizo tarafından konser, 2250: Son ha- berler ve ertesi günün programı, 23: SON. Ankara — Öğle neşriyatı: 120 - 1250: Atuhtelif plâk neşriyatı; 1260 - 1315: Pilk: Türk musikisi ve halk şarkıları, 13,15 - 13,30: Dahili ve harisi haberler. Akşam neşriyatı: 1830 - 19: Muhtelir plâk neşriyatı, 19 - 1930: Türk musikisi ve halk şarkıları (Makbule Çakar ve ar- kadaşları), 1930 - 1945; Saat ayarı ve arapça mepiyak, 1945 - 20,15: Türk mu- sisi ve halk 2155 - 22 Yarınki program ve İstiklâl MATŞ, 19 Teşrinisani 937 Cuma İstanbul — Öğle neşriyatı: 1230 Plâkla Türk musikisi, 1250: Havadis: 1306: Plâkla “Türk musikisi, 13,30: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: SON. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi, 19: Halk şarkıları: Osman Peh- livan tarfından, 1930: Hava raporu, 1935: (Hanve onun. oğtm), Necmeddin Rum ve arkadaşları tarafından Türk mu- sikist ve halk şarkıları 2030: Ömer Rıza parçaları, 2250: Son haberler, 23: SON. Bursada ( Akşam ) ın satış yeri «AKŞAM, gazetesi ve AKŞAM neş- riyati. Bursada münhasıran Atatürk caddesi Okullar Pazarında satılmak- tadır, «AKŞAM, abonelerine hususl tenzilât yapılır. Sahibi Bay Esada müracaat, İzmitte Şark Payarı Sadeddin Yalım Ticarethanesi Kocaeli vilâyeti mektep kitapları satış yeri. Her mevi kırtasiye çeşitleri, Nauman dikiş ve yazı makineleri, Ko- dük fotograf makine ve Tevazımı saire bulunı SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan; SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Telrika No. 43 İngiliz sefirine yapılan hararetli karşı- lama - İngiliz politikası hakkında beslenen ümidler İşte bu tesahüp ile İttihad ve Te- Tâkki merkezi umumisinin Ahmed Rı- 73 beyin iltizamı, Sabahaddin beyin cemiyete alındıktan sonra haric bıra- kılması, Murad beyin cemiyete kabul edilmemesi, İsmail Kemal, Ali Kemal gibilerin de umduklarını bulamama- ları Avrupada yetişmiş ihtilâf tohum- larının İstanbulda bütün kuvvetile neşvünema bulmasına hizmet etmişti. İhtilâflar yalnız bu hürriyetperver- lere mahsus ve münhasır kalmıyordu. Said paşa mevkiini Kâmil paşaya ter- kedince matbuntta Said paşa aleyhin- de uzun ithamlar okunmağa başladı, Said paşa bunları Kâmil paşanın evlâdından birinin telkinlerine sara- yın kendi hâtalarını başkalarına atf ve tahmil eylemek yolundaki mesleği- nin ilkaatına hamletmekteydi. Said paşa Kâmil paşanın sadaretini - kadim hukuk hasebile - tebrik ettiği sırada padişahın beriyüzzimme olan adamları tahtie etmesinden bir fayda hasıl olmıyacağından bundan sarfi nazar etmek münasib olacağını ken- disine ihtar etmesini Kâmil paşadan rica etti. Kâmil paşanın padişaha böy- le bir ihtarda bulunmuyacağı şüphesiz gibiydi. Neşriyat devam etti. Said paşa Kâ- mil paşaya hususi surette müracaatle bu gibi şeylerin kendisince her vakit cerh ve tekzibi kabil olduğunu, niha- yet nefsini müdafaaya mecbur kala- .cağını, fakat işae edeceği hakikatlerin saltanat makamı ile millet arasında muhabbet ahengine dokunacağını ve tefrika ilka eyliyebileceğini, meşruti idareye milletin liyakatini dahilen've haricen âmme enzarında Ispat eyle- mek ise pek mühim bulunduğunu bil- dirdi; matbustın susturulmasını rica etti, Halbuki bu teklit, Kâmil paşa ne ka- dar hüsnü niyet gösterirse göstersin, malâyutak idi. Zincirden boşanmış- çasına azgınlık izhar eden matbus- ta (1) Meram anlatmak, Söz dinlet- mek kabil değildi. Said paşa müracaatinin isaf oluna- mayışını, matbuatın bilhassa Serveti Fünunun kendi aleyhinde yazılarda devam etmesini rakibi Kâmil paşanın ademi hulüsuna verdi. İğibrarı arttı, O da neşriyat ile müdafaalara kı- yam etti, Bu yazışmalara Ahdülâzizin oğlu şehzada Abdülmecid efendi de karıştı. Bu şehzade fransızca (Pöti Pariziyen) gazetesinin muhabirine beyanatta bu- Yunmuştu, Kâmil paşa saltanat hane- danının hükümetin kontrolü haricin- de gazetelere beyanatta bulunmaları- nt bihakkın mahzurlu görerek sada- ret mektupçusunu bu yolda muamele- lerden ictinab lüzumunu anlatmak üzere şehzade nezdine göndermişti. Abdülmecid efendinin buna canı sikıl- dı ve Tanin gazetesinde (sadrazam Kâmli paşaya) hitaben 11 eylül 1908 tarihinde şu mealde bir açık mektup neğretti: (Pöti Pariziyen muhabirine fikir be- yan ettim. Bana miektupçu beyi gön- derdiniz, Muaheze yolunda müteassı- bane beyanatınızı bildirdi. Bu hangi salâhiyete, mukaddes kanunu esasi- mizin hangi bendine müsteniddir? Hareketinizin kanunu esasinin doku- zuncu ve onuncu maddelerile telifi ka- bil mi? Bön kanunumuz karşısında ken- dimi millet efradından müstesna bil- miyorum. Altıncı madde hanedanımız âzasının hürriyet haklarının umumi tekâfül altında olduğunu tasrih edi- yor. Eğer bizim için hürriyet nimetin- den mahrumiyete, sizin için de vaki olan tarzda müdahaleye vesile olacak maddeler varsa umumun anlıyacağı surette alenen izah etmenizi rica ede- rim. Eğer siz kanunu esasinin temin et- tiği hürriyet hakkını müdafaa yerine böyle müsamaha ederseniz bilmelisi- niz ki hürriyet haklarımın istinadgâhı olan Osmanlı milleti tarafından mü- dafaa olunacağına eminim ve bunun- da müftehizim.), © (Avrupa karikatürlerinden) Abdülhamid — Ben artık kendimi iyi buluyorum. Bu açık mektuba sadrazam Kâmil paşanın cevabı olup olmadığını öğre- nemedim, O belki buna cevap verme- meği ve şehzade ile bu yolda münaka- şaya girişmemeği tercih eylemiştir. Saltanat hanedanı âzasının akıllarına estiği gibi gazetecilere beyanatta bu- lunmağa kalkışmaları siyasete doku- nacak hâdiselere sebebiyet verebilece- ği cihetle Kâmil paşanın bunu hoş görmemesi tabii idi. Yalnız paşa, şehza- deye karşı daha mütevazıane davranıp mülâkatı kendisi yapmış ve lüzum gördüğü izahatı bizzat vermiş olsay- mağları Fransız büyük ihtilâlinin or- taya döktüğü müsavat ve uhuvvet müveddet hâkim bulunuyordu. Abdülhamid son saltanat senelerin- de siyaset mihverini Alman dostluğu esasına göre idare ediyordu; babası zamanında Reşid paşanın İngiliz dost- luğuna müteveccih siyaset ibresi şim- di hep Almanyayı gösteriyordu. İnkılâbcılar bu ibreyi tekrar İngil- tereye tevcih etmeyi istiyorlardı. Hür- riyet ilânmda İstanbulda bulunmı- yan İngiliz elçisi İstanbula döndüğü gün halk Sirkeci istasyonunu hınca- hinç doldurmuştu. Elçi canü gönül- den alkışlanmıştı. Malümdur ki Ab- dülmecid zamanında Macar mülteci- leri meselesinde devleti aliyenin gös- terdiği metanet ve ülüvvücenab İngil- terede pek iyi bir tesir uyandırmış, İngilizler Londrada hariciye nezare- tinden dönerken Osmanlı elçisine ara» basından atlarını çıkarıp sefaretha- neye kadar çekmek suretile büyük hürs met ve muhabbet göstermişlerdi. Şimdi sıra Osmanlı inkılâbcılarına gelmişti, Gençler İngiliz elçisinin ara- ba atlarını söktüler; arabayı kendileri çektiler. Kırk senedenberi Taymis ga- zetesi okuyan Kâmil paşa ile şimdi öy- le farzediliyordu ki Babiâliye eski İn- giliz dostluğu da svdet edecekti! Babiâliye İngiliz dostluğu girecek- ti; bu muhakkaktı. Ama İngilizlerde eski Türk muhibliği ve taraftarlığı avdet edecek miydi? İngiliz hükümeti meşrutiyetin ilâ- nında «hayırhahane bir intizar» mes- leği ihtiyar eylemişti, Londra mahfii- lerinde yerleşmiş bulunan Türklere husumet hissi zall olmamış isede meşrutiyetin teessüsü müsaid bir ce- reyan uyandırmaktan da hali kalma- mıştı. Jön Türk inkılâbı bütün Avrupada olduğu gibi İngüterede de diplomatla- rın biraz hesablarıni şaşırtmıştı. Bu inkılâbın İngilizler arasında popüla- rite kazandığı görülmesi İngiliz hari- ciye nezaretini Babiâliye yeni bir kre- di açmağa sevkeylemişti. Jön Türkler de şevk ve hahiş ile «es- ki dost» İngiltereye tevcetih etmişti- ler; selâmeti İngiliz siyasetine İstinad- da buluyorlardı. , (Arkası var) () Tabir (Tarih Müsahabelerinde) Ab- dürrahman Şeref beyindir.