| İ | İ Sahife 6 İzmir mektupları Izmir hapishanesinde bir Avrupa çok tezgâhlar kuruldu Bir zamanlar sık sık vaka çıkan hapisha- nede şimdi büyük bir inzibat vardır İzmir (Akşam) — İzmir Hapishane- #i, son zamanlarda bir (sanatlerevi) haline getirilmiştir. Evvelce İzmir ha- pishanesinde (20) çorap ve bez doku- ma tezgâhı vardı. Şimdi bunların | miktarı yetmişe çıkarılmıştır. Hapiğ- hanede temizlik işlerine çok ehemmi- yet verilmektedir. Şimdi 592 mahküm ve mevkufun bulunduğu hapishanede pislik yüzünden hastalık çıktığı gö- rülmemiştir. Hapishanenin asayiş ve inzibat işleri de iyi idare ediliyor. Ev- velce sık sık yaralama ve bazan da öl- dürme vakaları görülürdü, Hapisha- nede tabanca, hattâ bomba bile bu- Junmuştu, Aydın ve Denizli harali- sinde yıllarca şakavette bulunmuş, pek çok kimselerin canını yakmış, 1rz ve namus düşmanı diye tanınmış Ko- aâklı şaki Mehmed, İzmir ağırceza mahkemesinde muhakeme edilirken herhalde büyük bir fedakârlık muka- bilinde hapishaneye bir bomba sok- mağa muvaffak olmuştu. O vakit ha- pishane müdürü, bunu haber almış, fakat şakinin yanıma sokulmak müm- kün olmadığı için epey zaman bomba- yı almak mümkün olamamıştı. Mahküm şaki, bir kaç arkadaşıma: — Hakkımda idam kararı verildiği gün bu bomba ile neler yapacağım, demişti, Nihayet idam hükmü Büyük Millet Meclisince tasdik edildikten sonra bombayı elde etmek için bir çare dü- şünülmüş, bir gün şakiye: — Seni müdür görmek istiyor. Diyerek kendisini odasından çıkar- moşlar ve başka bir koğuşa. götürüp Kapamışlardı. Şaki, o vakit akıbetinin. ne olacağını anlamış ve odasında ta- ban tahtasının altıma sakladığı bom- ba elde edilmiş, kendisi de müthiş ci- nayetlerinin cezasını sehpada can ver- mekle ödemişti. Artık ceza evinde tabanca bulmak mümkün değildir, fakat bıçak, uçları swriltilmiş çivi ve teneke parçaları arasıra gene bulunuyor. İzmir hapis- hane müdürlüğüne yeni tayin edilen ve işe başlıyan B. İbrahim Hekimoğlu, hapishanede yaptırdığı esaslı araştır- mada toprak ve taban tahtaları altın- dan İki yüz kadar bıçak, ucu sivri çi- vi, demir parçaları ve keskin teneke- ler tuldurmuştur. Bundan evvelki hapishane müdürü 'B. Hidayet Savcı zamanında hapisha- nenin bir sanayi evi haline getirilme- si için çok çalışılmış ve muvaffakıyet gösterilmiştir. Bir çok yerlere yeni dokuma tezgâhları kurulmuş, çorap makinelerinin miktarı arttırılmıştır. Yazan: Perihan Parla — Beni çok gülünç bir mevkie dü- şürdün Banu, Fakat hiç bir zaman unutma ki bu acının intikamını mut- lak bir gün alacağım. Koruya gelinciye kadar bir tek ke- lime konuşmadık. O ne düşünüyordu bilmem. Bana gelince: Yarı korku ya- rı halecan içinde mütereddid ve çap- Yaşık hislerle eziliyordum. Her neden- se gönlüm onu yavaş yavaş mazur görüyor, fazla ithamdan beni mene- diyordu. Alışık olmadığı için biraz fa7- la içtiği şarabın tesiri ile belki de sul- niyet sahibi olmadan bir şeyler saç- maladı diyordum, İhtimal ki temiz ve pürüzsüz kalbim onu masum görmek istiyor ve bu fikir bende gittikçe kuv- vetleniyordu. Hattâ ona bu derece ha» karet ettiğim için kendi kendime kız- mağa bile başlamıştım. Hele onu ar- kadaşlarla buluşup onların eğlencele- rine iştirak eder gibi göründüğü hal- de dâima mahzun ve müteessir gör- dükçe bu his daha derin bir yer alı- yor: «Ben haksızlık ettim. Yanlış an- 2 A tar çaldık, söyledik ve gece yar GÖNÜL HINCI Muğla hapishane İzmir hapishane- müdürlüğüne ta- sinde kurulan tez- yin edilen İzmir gâhlardan bir kaçı Marangozluk bilen mahkümlar için bir atölye açılmıştır. Müteaddid kun- dura mağazaları vücude getirilmiştir. Evvelce gardiyanlar, mevkuf ve mahkümlara ait koğuşların birer kö- şesinde yatarlardı. Sanki cezalı imişler gibi mahkümlara mahsus koğuşlar- da yatan gardiyanlar bu vaziyetten kurtarılmış ve onlara mahsus bir ya- takhane tesis olunmuş, duş yerleri yap- tırılmış, geniş bir mutfak vücud ege- tirilmiştir. Mahkümlardan imalâtha- nelerde işliyenlerin kesilen ekmek be- deli yüze kadar çıkarılmıştır, Böylece hapishanede mahkümlar arasında ça- ışmak ve para kazanmak hevesi art- tırılmıştır. Şimdi çalışan her mahkü- mun birikmiş bir miktar parası var- dır. Islahı hal etmiş mahkümlardan yirmi kişi her gün eski İzmir hafriya- tında çalıştırılmaktadır. Eski müdür B. Hidayet Savcı, hapis- hanede bir çok yenilikler vücude ge- tirmek hususunda muvaffakıyetler göstermiş, mahkümlara bir babanın evlâdına gösterdiği şefkati göstermiş, hapishanede haraç alma usulünü kal- dırmış, ihtilâfları yine kendi araların- da halletme yollarını bulmuştur, Ziyaret günlerinde omahkümlar- larla ziyaretçiler bir buçuk met- re aralıklıdemir parmaklık arasın- dan konuşuyorlardı, Müthiş gürültü- den ne söylendiği bir türlü anlaşıla- mıyardu. Yeni müdür, ıslahı hal etmiş mahkümların ziyaretçilerile rahat ra- hat konuşmaları için bir oda açtırmış- tır, Şimdiye kadar hapishanede esrar kullanmak mahkümlar arasında bir moda hükmünde idi, Bunun >. önüne geçilmiştir. İzmirde modem bir hapishane bina- sı yapılmasına kati ihtiyaç vardır. 'Tefrika No. 5 rısından sonra dağıldık. Enis beni bahçenin yarısına kadar getirdi. Veda için elimi uzattığım zaman birdenbire kollarının arasına aldı ve alnımdan öptü. Bir anda her şeyl unutmuştum. — Beni affettin değil mi Enis? de- » emen kadar arkamdan durdu, yes — Evinizin mali işlerile kim Sü olurdu? — Beş sene evveline kadar büyük teyzem. Onun vefatından sonra bu vazife Hayriye teyzeme intikal etmişti. — Mühim bir geliriniz var mıydı? — Hayır. Şöyle böyle geçinecek ka- dar. — nis meselesini teyelriiz na- AKŞAM Asma köprü mü,tünel mi? Türkiyesini a Türkiyesi- ne bağlamak için hangisini yapmalı? Ortada dört fikir var. Bunların Avrupa Türkiyesile Asya 'Türkiyesi- ni biribirine bağlıyacak bir köprü veya tünel yapılması son günlerde yeniden münakaşa edilmeğe başlanmıştır. Ulus rekimiz bu mesele hakkında bir maka- Je neşretmektedir, Ulus böyle bir köp- Yühün ehemmiyetinden bahsettikten sonra diyor ki: «Avrupayı Asyaya bağlıyacak olan bir köprünün İstanbula ve Türkiyeye temin edeceği faydalar, böyle bir köp- rünün icab ettirdiği muazzam masraf- larla mütenasip olacak mıdır? Burası aynca tedkik edilmeye değer bir me- seledir. Biz sadece Rumeli ve Anadolu sahil- lerini birleştirecek olan bu mutasav- yer köprünün İstanbulun neresinde ku- ruülması doğru olacağı etrafında müte- bhâssısların düşüncelerini hülâsa et- mekle iktifa edeceğiz. Köprünün kurulmasına masraftan tasarruf ve şehircilik bakımlarından en müsaid olarak Boğâziçi göslerilmek- tedir. Suların sathından 40 metre irti- faa yükselecek ve bir hamlede büyük bir mesafeyi katedecek olan bir köprü- nün icab ettirdiği sağlam temellere müsaid zemini Boğaziçinin iki sahi- linde bulmak mümkündür, Boğaziçin- de de köprünün azami derecede ki- se ve bu itibarla da ekonomik olmasını tömin edecek nokta Rumeli hisarıdır. Bununla beraber köprünün Saroybur- nundan veya Galata sahilinden başla- masına hararetle taraflar olan müte- hassıslar da vardır. Bu üç faraziyeyi s1- rasile tedkik edelim; “Rumelihisarı — Köprü Rumelihisa- rında kurulduğu takdirde Avrupa ve Asyayı bugün biribirine bağlayan de- miryolu hatlarmın yeniden çizilmesi İcab edecektir. Bu yeni hat nereden geçirilmelidir? Anadolu tarafında, bazı arazi mania- larına rağmen büyük bir güçlükle kar- şılaşılmıyacaktır. Rumeli tarafında ise hattın, bugünkü demiryolundan, şeh- Tin dışında bir noktada ayrılması, Ha- liçteki Endüstri mahallesinden geçe- rek Rümelihisarına kadar gelmesi icab edecektir. Enternasyonal hatların yolcu istasyonu İstanbul - Tarabya - Kilyos arasındaki arazinin bir noktasında ku- rulabilir, Bu hat endüstriyel bakım- dan birçok faydalar arzetmektedir, Mütehassıslar, yeni hattın Florya- dan evvel ayrılmasını, ve Florya ile Sir- keci arasındaki mevcud demiryolunun banliyö hattı halinde muhafazasını arzuya değer görmektedirler, © Sarayburnu - Haydarpaşa — Köprü Sarayburnundan Haydarpaşaya ku- rTulduğu takdirde demiryolunun bu- -— Buna sebep neydi? — Çünkü Enis her mevzuda arzu edilecek bir insandı: İyi bir aileye mensuptu, yüksek tahsil görmüştü, — Bilhassa zengindi değil mi? Genç kız iri kirpikli yeşil gözlerini hâkimin parıldıyan gözlüklerine dik- ti, uzun uzun baktı fakat cevap ver- medi... — Enisle nişanlanmanız için sizi icbar etmişler miydi? — Hayır! Bu kelimenin mânası mevzuu bahis bile olamaz. Fakat çok arzu etmişlerdi. — Siz bu izdivacı istememiş miydi- niz? — İstememiş olsaydım nişanlanma- ğı kabul etmezdim. WV — Bir cumartesi akşamı eve geli- yordum. Trende Ziyaya rasladım. O. sene Tabbiyenin son sınıfına devam ediyordu. Alâkadar olduğumu bildiği için bana bir otopsiyi anlatmağa baş- Tamıştı. İstasyona gelince: — Seni eve kadar götüreyim mi Ba- nu? Hem konuşuruz, hem de teyzele- rini ziyaret etmiş olurum, dedi, 'Tam büfenin önünden geçerken ar- taraftarları ne diyorlar? günkü hatta nazaran da 30 metre ir- tifaa çıkarılması ve metre başına 0,015 lik bir meyille en aşağı iki kilometre- Hik yeni bir haattın inşası icab edecektir. İ o Buyeni hat içih iki şekil düşünüle- bilir: Hattın Yenikapıdan ayrılarak 40 nu- maralı sahil noktasına inmesi, Sultan- ahmed ve Ayasofya âbideler mahalle- sini muhafaza için bu hattın üçte biri tünel şeklinde olmak mecburiyetinde dir. Tünel eski Adliye sarayı civarın- da nihayet bulacaktır. Fakat buradan itibaren sahile gidecek olan hattın "Topkapı sarayma dokunmaması için hangi İstikameti takib etmesi lâzım- dır? Bunu ancak sânat ve arkeoloji mülâhazaları göz önünde tutularak ay- rıca. yapılacak teknik araştırmalar meydana çıkarabilir. Bu takdirde enternasyonal istasyon Yenikapıda olacak, Sirkeci yalnız bir banliyö istasyonu kalacaktır, İkinci faraziyeye göre de bugünkü hat bütün imtidadınca muhafaza edi- lecek, Sirkeci istasyonu, enlermasyo- nal istasyon olacaktır. Bugünkü hat sahilde yukârda söylediğimiz noktaya kadar uzatılacaktır. Bu iki tekliften birincisi ikincisine müreccah görünmektedir. Çünkü şeh» rin bilhassa Sirkeci civarında şehirci- lik bakımından arzettiği güçlükleri ye- ni bir hat bir kat daha arttır- mış olacaktır. Sirkeciden sahile ka- dar uzayacak olan hattın, geçeceği yerleri tamamile İstimlâk etmemek için tünel şeklinde yapılması da lâ- zim gelecektir. GALATA - ÜSKÜDAR — Köprü Galatada kurulduku takdirde demir- yolu hattının şehrin dışmda değişti- rilmesi, ve Haliçteki endüstri mahal isinden geçirilerek sol sahili takip etmesi, Kasımpaşa limanı üzerinden viaduc'la aşırılarak Galata tepesini tünelle geçmesi lâzımdır. Enternasyonal istasyon kısmen via- duc üzerinde olarak Kasımpaşa'da 'Tepebaşına yakın bir yerde kuru- Jacaktir. Köprünün Sarayburnu veya Gala- tadan başlatılması, şehrin bugünkü manzarasının ehemmiyetli surette değişmesini icap ettirecektir: Halbu- ki köprü Rumelihisarında kuruldu- ğu takdirde şehrin gündelik hayatı üzerinde büyük bir değişiklik olma- sına pek fazla lüzum yoktur. Avrupa Türkiyesini Asya Türkiye- sine bağlamak için dördüncü bir fikir daha vardır. O da esma köprü- den vazgeçip Boğazı bir tünelle raptetmektir. Bu tünelin nerede ya- okyay. Zaman zâman ürün kaybeden bir zavalıydı. Daima gülü- yormuş hissini veren mütekallis çeh- resinde ağlar gibi parlıyan yaşlı gözle- ri garib bir tezad teşkil ederdi, Muha- tabının merhametini ecibedecek ka- dar zavallı ve biçare bir mevcudiyeti vardı. Bir paşa torunu olduğu halde çok süflü gezer, onun kim olduğunu bil- miyen mahalle çocuklarına kendini taşa tutturacak kadar salak yürürdü. Ömerin ötedenberi bana karşı derin bir zâafı vardı. Bunu da köyde bilmi- yen hemen yok gibiydi. Hattâ arka- daşlarım ondan bahsederken: «Senin Aşık» derlerdi, Bütün toplantılarımız- da eksik olmaz, bir gölge gibi beni ta- kib ederdi, Yanımıza sokulmuştu: © — Nereden geliyol$unüz Banu ha- rım? — Mektepten Ömer, Nasılsın bike» ım? — Eh şöyle böyle. Enis beyden mektup aliyor musunüz? Birdenbire kıpkırmızı olmuştum. Hakikaten bugün onun mektup günü idi. Mutlaka eve gidince yazılarile kar- 17 Teşrinisani 18: Pastırmalar Pastırmacılar dar damga için mühlet istiyorlar v fılan pastır- maların nerelerde yapıldığını tesbit gayesile damga usulünü ihdas etmiş ve pastırmaların damgalanmasını ald kadarlara bildirmiştir. Fakat şehrimizde pastırma yapıl mamakta ve burada satılan pastır malar Erzurumdan ve Kayseriden gel mektedir. Bu sebeple şehrimizdeki pastırmacılar Belediyenin kararını tatbik edememişlerdir. Bunun üzeri- ne Belediye de ceza taleb edince pas tırmacılar Ticaret odasına başvur- muş, şikâyette bulunmuşlardır. Pastırmacılar damga usulünün Kayseri ve Erzurumda kabul edilmesi- nin daha doğrü olacağını ileri sürerek kendilerine mühlet verildiği takdir- de bu ciheti temin edeceklerini söyle mişlerdir. Pastırmacılar, pastırma ayı olan 938 eylülüne kadar mühlet istemek- tedirler. Ticaret odası bu talebi tedkik ettikten sonra Belediye nezdinde te- şebbüsata geçecektir. İki yangın başlangıcı Bakırköyde Mısır tarlasında B. Adilin bahçesinde oturan İbrahimin kulübesinden yangın çıkmış ve kulü- be kısmen yandıktan sonra söndürük müştür. Yangının, İbrahimin kulübe önünde yaktığı çalı çıpıdan uzanan alevlerle'çıktığı tesbit edilmiştir. 'Tünelbaşında Mektep sokağında bulunan Alman lisesinin kalorifer ba- casında biriken kurumların ateş al- masile bir yangın başlangıcı olmuş, derhal yetişen Beyoğlu itfaiye grupu tarafından ateş söndürülmüştür. yapılabileceğini derhal kestirmek ol- dukça zordur. Çünkü bunun için Boğazda sondajlar yapmak ve ona göre bir fikir ileri sürmek icap etmek« tedir. Her halde tünel için, Boğazın en dar yeri olan bir yeri seçmek en muvafık bir şekil olarak düşünülebi- lir. Bu takdirde demiryolunu tüne- le bağlamak hususunda yukanda köprü için ileri sürülen fikirler, bu- rTada“da kendisini gösterir, Çünkü o zaman demiryolunu tünel seviyesine indirmek icabedecektir. Köprü mü, tünel mi?... Tünel ihtimali köprünün yanında biraz daha müşkül görünmektedir. Nitekim İngiltere ile Fransayı bağ- lamak için düşünülen Manş tünelin- den bir çok tedkiklerden sonra vaz- geçilmiş gibidir. Hakikatte Manş tü- nell bir Boğaziçi tüneli ile kıyas edi- lemez. Fakat demiryolunu tünel se viyesine indirmek, için bu denizaltı tünelin, sahilde de ana gara kadar tünellerle imtidadını temin etmek z4# rureti vardır. Manş tüneli için ileri, sürülen fazla masraf mahzuru Bo- gaziçinde de görülmektedir, Her hal- de İstanbul şehrinin €sas plânında Boğazda bir köprü veya bir tünel ihtimallerinin dikkate alınmış olma- 81 şüphesizdir. kar&k odama çıklım, Tahminim gibi beni o gün pek çok sevindiren mektu- bu size aynen okuyayım. Genç kız yerinden kalktı, karyola» nın altında duran kahve rengi küçük bir valiz çıkardı, İçinden bir kâğıd aldı, Geldi, yerine oturdu, titrek bir sesle okumağa başladı: «Banum, Banum, Bantüm! Müjde! Son imtihanlarda mühim bir muvaffakiyet kazandım. İki ay sonra her yerde yüzümü ağartacak bi diploma ile vatanıma ve sana kavuş» muş olacağım, Hasretim en son had. dine vardı. Bu kısa zamanın da biran evvel bitmesini sabırsızlıkla bekliyö- rum. İstanbulda olacağım günü “tel grafir bildireceğim, beni rhtımdâ beklersin olmaz mi? Yalnız senin ta- rafından karşılanmak İstediğim için başka kimseyi haberdar eniyeenğin ona göre hareket edersin. - Beni her zamankinden fazla et rum, Enisini . — Taşkın bir sevinç içindeydim. Koşarak aşağıya indim; hepsine hita- ben: «Enis imtihanlarını muvaffakı- yetle vermiş, yakında dönüyormuşu dedim. Teyzelerim de bu sevince işti. rak ettiler, Üstüste sual soruyorlardı,