AKŞAM 19 'Temmu: o AKŞAM-SPOR o Mülâyim, bu sefer Amerikan boğası Komarın sırtını 36 dakikada yere getirerek kemeri Sağda: Mağlâp Komar kederli kederli ringten inip gidiyor - Ortada; Mülâyim ayak burma oyununu tatbika başlıyor - Solda: Galip Mülâyim kendisini alkışlıyanlar arasında "Taksim stadındayız. Tribünlerde, Sahanın içinde ve ringin önünde tek lerle ayrılmış yerde ve duhuliye tara» fında dört bin kadar seyirci var. Mint kümenin bazı çok mühim ve müstes- na maçları dışında öteki maçlar bu ka- dar seyirci toplyamamıştı. Buda gösteriyor ki halkın güreşe ayrı bir alâka ve rağbeti var. Bununla beraber şurasını da kaydedelim ki futbol se- yircileri ile güreş seyircileri arasında- ki fark hemen göze çarpıyor. Yanl güreşe gelenlerden bir çoğunu fut- bolda, futbola gelenlerden de bir ço ğunu güreşte göremezsiniz. Küçük pehlivanlar arasında İlk olarak ringe yedi sekiz yaşların- da iki küçük pehlivan çıktı: Bursalı Hassnla, Hasanın on beş gün evvel mağlüp ettiği Selimin ağabeysi Cemal, Küçükler ringin önünde yüzleri tribünlere müteveccih hoparlörle hal- ka takdim edilirken Hasan başını öne eğerek yanmdaki Cemale fısıldayor: — Ben seni yeneceğim,'unutma hal Cemal, mütevekkil, boynunu bukü- lerin, profesyonelliğin bazı şılıyor, Maç başlıyor, halkın takdir ve teş- vikleri arasmda Hasan daha fazla oyunlar tatbik ediyor ve dördüncü da» kikada, kendisini yakalamışken bıra- kıveren Cemelin müsamahasından İs- tifade ederek hasmının sırtını alkış- lar arasında yere getiriyor. Hayrebollu Pomak Süleyman İkinci maç 937 Türkiye küçük orta şampiyonu Hayrabollu Pomak Süley- manla Üsküplü İdris arasında, Süley- manı yağlı güreşlerde'de görmüştük. Cidden değerli, oyun bilen ve tatbik eden, güreş tarzı seyircilere zevk ve- Ten bir pehlivan. Bunlar güreşirlerken İnhisarlar Ve- kili B. Râna da gelerek sahadeki se- yircilerin arasına oturdu. Eski bir Sporcu olan Vekil, fırsat buldukça gü- reşleri hiç kaçırmıyordu. Süleyman, çok güzel güreşerek ve oyunlar tat- bik ederek İdrisi sekiz dakikada tuşla yendi, Vekille Çoban Mehmed Ringde üçüncü maç 937 Türkiye büyük orta şampiyonu Ali Ahmedle Sındırgılı İbrahim arasında yapılır. ken İnhisarlar Vekili, yanına gelen milli güreşcimiz Çoban Mehmede ilti- fat ediyor, hatırını soruyor ve biraz evvel güzel bir galibiyet alan Pomak Sül bahsediyor: — İYİ güreşçi bu Süleymah... Ken- disini Ankaradaki güreşlerde de gör- düm. Çok güzel güreşiyor. Bayıldı doğrusu, Sındırgılınin galibiyeti Ali Ahmed alaturkada usta bir gü- reşci olmasına rağmen Sındırgılı İb« rahime karşı birşey yapamıyor, Çün kü İbrahim hem daha kuvvetli, hem de serbest güreşi Ali Ahmedden daha; iyi biliyor. Bir müddet ayakta güreş- tikten sonra İbrahim on beşinci da kikada bir salto ile Ali Ahmedin sır, fını yere getirdi, — Mülâyim bu sefer hakkile alfığı keherle kendisini alkışlıyanların önünde Büyük güreş Nihayet sıra büyük ve iddialı güreşe geldi. Önce Amerikan boğası denilen Komar ringe çıktı, biraz sonrada Mülâyim binlerce"seyircinin alkışları arasında onu takib etti. Hatırlardadır ki on beş gün evvel yapılan maçta Komar şampiyonluk kemerini ortaya koymuştu. Bu maçta hakemler müsabakanın berabere bit- tiğini ilân ettikleri halde yan hakem- lerinden ve yedi emin olarak kemeri elinde bulunduran Suyolcu Mehmed pehlivan bu hükme iştirak etmemiş ve kemer Mülâyime geçti. Komar bu- nu mesele yaptı ve nihayet ikinci bir güreşte kemer iki pehlivandan birinde kalmak üzere bu sefer yedi emin ola- rak güzeteci arkadaşlardan Rasim Us'a teslim edildi. Yan hakemleri: Güreş federasyo- numuzun eski antrenörü Peter, şim- diki ântrenörü Pellinen ve gazeteci arkadaşlardan Eşref Şefik. Orta ha- kemi Cemal, Ayrıca da bir jüri heyeti var, Aradaki anlaşma mucibince güreş müddetsiz ve fasılasız olarak iki gü- reşçiden biri yenilinciye kadar devam edecek, Kaçan veya güreşmiyen peh- livana her defasında hususi bir ihtar üç hususi ihtar bir aleni ihtarla, üç aleni ihtar da güreşçinin hükmen mağlübiyeti ile neticelene- cek. Güreş başladı. Mülüyim, hafta ara- sında Tekirdağlı Hüseyinle bir saat | yağlı güreş yaparak bu iddlalı maça iyice hazırlanmış, yani adam akılı yağlarımış. Epi bir müddet ayakta güreşiyorlar ve hemen hemen hiç bir oyun göste- remiyorlar, Elenselerle dakikalar ge- Çiyor. Yalnız ara sıra açık elle birbir. lerinin kafalarına foslamaları seyir- cilerde kahkahalara vesile oluyor. Mülüyimle Komar arasında Müliyim &leyhine epi bir kilo farkı var. Bu fatk- Ta ilk ünlarda hamle daha fazla Ame- rikalıda, Fakat onuncu dakikadan iti- baren Mülâyimin yavaş yavaş hâkim olmağa başladığı ve Hasmini kendi kilosuna indirdiği görülüyor. Bir ara- hık Amerikalı Mülâyimi bacağından kapmak istedi, muvaffak olamadı; Bi- raz sonra ise Mülâyim onu bacağın- dan yakaladı, Amerikalı hemen iplere Atıldı. Hemen akabinde Komar da ay- nı şeyi yaptı. Bu vaziyetlerde ortaya getirerek gene ayakta güreştiriliyor- Jardı. Maç başlıyalı on beş dakikayı geç- mişti. Her ipe kaçışmda ayakta dövüş- türürlerse maç müddetsiz olduğuna göre saatlerce sürmek ihtimali vardı. Allah yan hakemi Eşref Şefikten ra- zi olsunl Arkadaşlarile ayrı ayrı gö- rüştükten sonra hakem heyetinden şü kararı çıkarttı: Alta düşen güreşçi iplere kaçsa bile ortaya geldiği zaman gene altta bırakılacak! Otuzuncu dakika HAA ayakta güreşiyorlar. Fakat Amerikalının mukavemetinin gittikçe azaldığı gö- rülüyor. Belli ki Komarm nefes kabi- diyeti ancak yarım saatlik. Mülâyim nihayet güzel bir tırpanla Amerikahyı aşağıya aldı, fakat o gene iplere kaçtı. Ortaya geldikleri zaman hakem Amerikaya alta yatmasını işaret ediyor, o buna Tazı olmıyor. Fa- kat itirazm boş olduğunu anlıyor ve yatıyor. Mülâyim artık işini biran ev- vel bitirmek için uğraşıyor. Amerikan boğası yengeç gibi yan yan iplere kaç- mağa savaşıyor, fakat Mülüyim ba- caklarından tutarak yavaş yavaş içe ri almağa, kaçırmamağa çabalıyor. Halk bu hale durmadan gülüyor. Nihayet Mülâyim alaturkada (ters paça) tabir edilen ve serbes güreş 15- tılahlarında 'Türkçeye (ayak burma), veya (ayak burgusu) diye çevrilebile- cek olan güzel bir oyunla Amerikalı- nın sırtını yere getirdi. Amerikalı dön- meğe ve kurtulmağa teşebbüs ettikçe Mülâyim elindeki ayağı manivelâ gibi kullanarak hasminin sırtınm üç sa- niye yerde kalmasını temin etti. Hakem Mülâyimin galibiyetini ilân ilim hakkile aldı ve ettiği ve Amerikalı bu bariz salya hiç bir suretle itiraz edemiyerek ko- derli kederli ringden çekildiği zaman binlerce seyircinin müthiş alkışı stadı çınlattı ve her taraftan: — Mülâyim, kemeri tak! Kemeri taki Sesleri yükseldi, Mülâyim kemeri beline taktı ve da- kikalarca alkışlandıktan sonra ring- den indi. , Yakında bir Tekirdağlı Hüseyin - ülâyim maçı göreceğimiz anlaşılı- yor. Sadun Galip Davis kupası maçları Londra 18 (A.A) — Davis kupası, Almanya ile Amerika arasında mınta- kalar arası finali: Birinci tek erkekler maçı, Alman Fon Cramm tarafından kazanılmıştır, Fon Cramm, Amerikalı Grant'a 6/2,3/4, 6/3 galip gelmiştir. İkinci maç 6/3, 6/1, 6/2 Alman Hen- kel'e galip gelen Arnerikalı Budge ta- rafından kazarılmıştır. İnönü yelken kampında Ankara 18 (A.A) — İnönü yüksek yelken uçuşu kampının açılma töreni temmuzun beşinde yapılmış ve uçuş- lara ertesi gün başlanmıştır. Bugüne kadar kampta bulunan talebe muh- #elif plânözlerle 1398 uçuş yapmışlar- dır. Şarkışlada Cirid oyunları Bu eski Türk sporunu ihya için harekete geçildi Sivas 10 (Ak: 0 şam) — Şarkış- Aa ilçesinde eski cirid oyunlar rını yapmak ve ihya etmek üze- ? re atlıspor klüp adile bir teşek kül meydana, gelmiştir. Klüp fırsat o bulduk” ça çevrede top- Tu at gezileri © tertib etmek. ” ie bu da büyük Klüp idare çardan Şemsi Demirkaynak ve ide- reye Nuri Kılınçkaya, Niyazi Kılınç- kaya, Abdullah oğlu Mehmed, Bekir seçilmişlerdir. Çalışma her fırsatta artmaktadır. Klübün ilerliyen fa liyetine kaymakam Hikmet Ecenin de