azma Sahife 10 Haftalık piyasa Yeni sene mahsulleri üzerine siparişler başladı Piyasada. büyük bir faaliyet yok> tur, fakat ümid verlel hareketler çok» tur, Meselâ yeni sene mahsulleri üze rine siparişler başlamıştır. Bilhassa buğdaylarımız, Hollanda ve Bölçika- da istenilmektedir. Küşyemi için de İngiltereden £alivre: satışlar yapıl: maktadır. Hasılı Avrupa. siparişleri ve talepleri piyasaya şimdiden büyük bir-ferahlık vermiştir. Bütün bunlar, önümüzdeki ihracat mevsiminin pek canlı geçeceğine delâlet etmektedir. Galatasarayda 27 temmnızda aç lacak olan Yerli Mallar sergisi de, piyasada büyük bir alâka uyandır. maktadır. Birkaç senedenberi Yeri Mallar sergisi, pek sönük geçiyordu. Sümer Bank ve İş Bankası gibi bü- yük-müesseseler ve diğer devlet fab- rikaları sergiye iştirak etmiyorlardı. Bu yüzden geçen sene Taksim baki” çesinde açılan sergiye, beş on triko- tajcı ile, dondurma ve limonata $a- tanlar iştirak etmişti. Bu sene İkti- sad vekili Celâl Bayar, sergiye daha büyük bir ehemmiyet verilmesini sa- nayi birliğine emretmiştir. Bu emir Üzerine bütün devlet fabrikaları, mil- M bankalarımıza aid sınai müessese- ler sergide yer almışlardır. Bu, büyük alâka karşısında serginin dörtte üçü dolmuştur. il ddelerimizi vaziyeti Bu hafta içinde ihracat maddeleri- mizin vaziyetini şu suretle izah ede- biliriz; Buğday — Henüz ihracat başlama» mıştır. Ziraat bankası her tarafta buğday alışlarına devam etmektedir. Piyasada, geçen haftaya, nisbetle bü yük bir değişiklik yoktur, Tüccar, da» ha ziyade Türkiye - Almanya ticaret anlaşmaları müzakerelerinin netice- sini beklemektedir. Müzakerat bittik- ten sonra buğday ihraratçılarının ha- amalih, buğday ihracalında, yegâne amafih, buğday ihracatından, yegâne müşterimiz Almanya değildir. Hol landa, Belçika, İsviçre, İngiltereden şimdiden büyük siparişler başlamış- tır. Esasen bu kadar geniş talepler ols masadı bu sene buğday mahsulünün fazlalığı, fiatlerde bir düşkünlük yas pabilirdi. Herkes buna emin olduğu için fiatlerde böyle bir düşkünlük görülmemiştir. Bu sene ihracatın fâzla olacağına delâlet eden başka sebepler de var- dır. Dünya buğday mahsulü pek bçi değildir. Bilhassa Kanadada buğday az yetişmşitir. Kanada, dünya buğ- day azlığı, dünya buğday fiatleri üze- rine tesir yapacaktır. Fakat bizi daha ziyade yakından alâkadar eden Ro- manya buğday rekoltesidir. Son gün- lerde alınan haberlerden, Romanya mahsulünün de az olduğu anlaşı- maktadır. Romanyanın bu Sene; ih» racat yapamıyacağından da bahs dlimektedir. Henüz bu nokta kat'i bir surette anlaşılamamıştır. Fakat bu tahakkuk ettiği takdirde Türkiyenin merkezi Avrupa memleketlerine daha F#m (Akşam) — Aydın biçki ve dikiş yurduna devam eden kızların bir Pıllık faaliyetlerine ait bir sergi açılmıştır. Halk sergiye büyük alâka göster- İlmektedir. Resimde, yurda iştirak eden kızlar, öğretmenlerle görünüyorlar, ziyade buğday sevkedeceğine şüphe yoktur. Nitekim geçen sene de Tuna memleketlerinde az buğduy yetiştiği | larrgrupu üzerinde olduğu sırada için, merkezi Avrupaya, bilhassa Al- manyaya fazla buğday satmıştı. BU | na ziyaret etmek istemiştir. Diğer ada- sebepler bu sens-de olduğuna göre, | lardan ve vapurlar geçtikleri yol buğday ihracatımızın iyi bir sene ge- | lardan çok uzakta olan Hull adası gireceğinden daha çok emin olabil | Bahri muhiti kebirde kaybolmuş gi Tiz. Arpa ve çavdar — Bu sene arpalâ» | işaretler verilse bile bunları vapurla” rmuıza karşı büyük talepler başlamış» | yın görmesine imkân yoktur. tır. İhracat tacirlerinin iyi ve temiz | mal göndermesi bu taleplerin artma» | sına sebebiyet vermiştir. Bilhassa Bel; çika fabrikaları, biralık arpa satın gi- maktadırlar. Çavdar piyasası da ha- raretlidir. Şimdiye kadar bu derecede, | Türkiye çavdarlarına karşı büyük ta- | lepler olmamıştır. Tütün — Rekolte hakkında henüz birsey söylemek imkân: y Epe mntakasında kurak gitmek- tedir. Tütün mahsulü bu kuraklık- tan pek müteessir oluyor. İzmirden gelen bir tütün tacirinin ifadesine gö» re, tütün mahsulü az olmakla bera» ber, kalite itibarile geçen senekinden pek iyidir. Bu vaziyet tüccarı daha zi- yade memnun etmektedir. Fındık — Henüz yen! mahsul piya» saya çıkmamıştır. Evvelce de yazdığı- mız gibi bu sene mahsul hem miktar itibarile hem de evsaf itibarile geçen senekinden daha. iyidir. Findik üze- dıklarımıza, bu sene daha çok talep- ler olacağına şüphe yoktur. Şimdi- den Amerikadan siparişler başlamış” tır. Tiftik — Birkaç aydanberi, tiftik piyasamda bir sükünet vardı. Son hafta içinde bu sükünetin yerine, can» li hir faaliyet geçmiştir. Maamafih bütün bu hararetli siparişlere ve ha- reketlere rağmen, ortada büyük bir ihracat yoktur. İngiliz firmaları mai beğenmek için tedkikler yapmaktadır. Sovyet ticaret mümessiliği, piyasadan mal almak için, müzakerelerine de- vam etmektedir. Ham deri — Fiatler yavaş yavaş yükselmektedir. Tuzlu keçi derileri- nin fiati 185-200 kuruştur. Geçen haf- talar içinde fİat İ40 kuruşa kadar düşmüştü. Yumurta — Bü mal üzerine iş yok» tur. Esasen İspanya muharebeleri baş- ladığı gündenberi yumurta içinde en büyük mahreç kapanmıştı. Yumurta ihracat tacirleri, bu büyük mahreçten sonra, bir satış yeri bulmağa muvaf- fak olamamışlardır. Bazı yumurtasıların fikrine göre; ihracat maddelerimizin arasında kay» bolan yumurtayı memleket dahilinde istihlâk etmekten başka çare kalmı- yor. Bu çok bedbinane fikirdir. Bü na iştirak etmiyenler de vardır. Tür kiye-Almanya müzakereleri bittikten sonra yumurta için küçük bir ümid vardır. Bu ümid de suya düştükten sonra ne olacak? O zaman, ulusal &konomi ve arttırma kurumu, vatan- Kadın tayyareci Earhardtı | türen nebattar örülmüş bir hasır- AEŞAM Vahşiler arasında! yaşıyanlar ararken garip bir keşif Gaip kadın tayyareci Amelia Ear- hardtı Bahri muhiti kebirde aramak» (a olan tayyare mülâzımı Lambrecht çok tuhaf bir keşifte bulunmuştur. Tayyareci hattı üstuvanım iki yüz mil cenubunda kâin olan Phoenix adacık- bunların en küçüğü olan Hull adası- bidir. Binaensleyh bu adada bir takımı Amelis Earhardtın bu adada kara” ya inmesi ihtimalini düşünen tayya- rTeci Lambrecht sahile yakın bir yer- de denize inmis ve kauçuktan sanda- Ja binerek sahile çıkmıştır. l Tüâyyareci karaya yaklaşınca bakır renginde bir takın vahşilerle karşı | Jaşmıştır. Bünlar yarı çıplak bir'hal- | de bulunuyor Kadınlarının ön dı, Ja örtmüşlerdi. Vahşiler, mızraklarını. ve matraklarını havaya kaldırmışlar. | dır. Amerikalı tayyareci bu tehdidkâr ve korkunç güruh karşısında ne ya- pacağını şaşırmışken vahşiler arasın- da; yarı çıplak bir halde dört beyaz görmüş, onlara. İngilizce hitap etmiş ve yere inmiş bir tayyare görüp gör- mdeiklerini sormuştur; Beyazlar, çok- tanberi tayyare görmedikleri cevabını'4 vermişlerdir. Tayyareci” onlara Gor — Siz kazazede misiniz? — Evet! Bizim vapurumuz Phoenix adaları açıklarında batmıştır. — Vapurunuzun adi ne idi? Beyazlar bu suale cevab vermemiş» lerdir. Tayyareci yeniden sormuştur: — Siz İngiliz mi, yoksa Amerikalı musınız? Beyazlar bu suali de cevabsız bi- rakmışlardır. — Kendinizi - buradan oldırimak ister misiniz? — Hayır! Burada rahatız; Gölge etmesinler başka ihsan istemeyiz. Be- yazlarla. yaşamaktan ise, yahşiler ara-| sında yaşamı Amerikalı tay şısında hayrette kalmış! ve Layyaresi- ne atladığı gibi uçup gitmiştir. Sivas orta mektebi Nakış ve resim sergisi Sıvaş 10 (Akşam) — Şehrimiz kiz erkek orta mektebi açıldığı günden» | beri büyük bir faaliyet işindedir. Mektebin çalışkan direktörü B. Beh- ram Altayve öğretmenler mekte bin bütün işlerite canla başla alâka- dar olmaktadırlar. Mektebin «İlk İz» isimli bir de mecmuası vardır. Bu sene mektepten 14 talebe me zun olmuştur. Diğer sınıflardan alı- nan neticeler de çok'iyidir. Ders senesi sanu myünasebetile mektente bir na kaş, dikiş resim ve tarih coğrafya ser- gisi açılmıştır. Sergi talebenin bir Senelik faaliyetini. açıkça göstermek» tedir; Sergide teşhir. edilen. eserler itina ile hazırlanmış ciddi bir gayret mahsulüdürler, Sergiyi bütün Sıvas- & İmsak Güneş Öğün İkindi Akşam Ya K G4 001 439 8391200 1s8 Va. 226 44l 1220 1019 1940 2137 SARAY ve BABLÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SOLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Terika No. 916 15 Temmuz 1 Hidiv, Mahmud paşa ile oğullarını Mısıra davet etti Abdülhamidin serptiği iğfal tanele- | kaç defa |: rini bile bile yutup hazmettiliçe-işti- pr ve İkinci fır. kış. lâsında bir kaç gece misafir edildikten halar: kabaran Avrupa gazetelerinin | sonra Taşkışlaya gönderilmişti. Ora- kendi sleyhinde yazılar neşreyledikle- rini görerek sukutu hayale uğradı. Abdülhamid Mahmud paşayı vaad- ler, tehdidler ile Fransada, İsviçrede, Mısırda, Korfuda, Belçikada takib et- tirdi. Fakat bu muannidane teşebbÜs- lerin hiç birisinden beklediği neticeyi elde edemedi. Seniha sultan Memonun vand ve teminlerine inanarak kocasının Av- mid ihtiyaten Seniha sultam Yıldız sarayında «misafir» etmişti. Bu eceb- ri misaferet» esnasında Abdülhamid Seniha sultanın mührile Mahmud pa- şaya avdeti lüzumuna dair bir mek- tup gönderdi. Mahmud paşa buna şu mealde bir cevap verdi: (Haklı şikâyetlerimden başlıcasını Osmanlı diyarında dehşetli surette | hüküm süren haksızlık ve adaletsizlik teşkil ediyor. Kendimin ve oğullarımın. din ve'devletin selâmetini temin için hissemize düşen manevi vazifeyi ifa» dan başka hiç bir maksadımız yoktur. Devletin biricik kurtuluş çaresi olan ıslahattan yüzde onu kabul olunursa, başka: birşey istemiyerek hemen ha- kipayi şahaneye'yüz sürmeğe şitab eyleriz. Ben kendim için zerre kadar bir şey, bir menfaat istemiyorum. İs- kendim için değil, vatanım için istiyo- rum.) (28 eylül 1900) Memon Makimud paşaya mabud de- miryolu işinden bahsediyor ve onu şantaja teşvik eyliyordu. Fakat bu teşviklerin tesirini görmedi. Mahmud paşa ile oğulları birara Londraya gitmişlerdi. Mısır Hidivi Abbas Hilmi paşa orada Sabahaddin ve Lütfullah beylerle temas ederek kendilerini Mı- sıra davet etmişti. Dil bilmediği için Avrupada pek 2i- Salih bey Mahmud paşa nezdinde bu davetin mürevvici olmuştu. Mahdum beyler Müisıra gitmeğe muhalif olmakla be- raber babalarının sözünden çıkama- dılar. Altı kişilik kafile: Paşa ile iki oğlu ve kâlyası, kâtibi Hüseyin Da- niş; bir de hizmetçisi Misırda Hidive misafir oldular. Hidiv misafirlerini Nil üzerinde bir- likte cevelânlar yapmak suretile izaz ediyordu. Her ay muayyen bir tahsi- sat veriyordu. Misafirler bir müddet Kahirede Kontinental otelinde lüks bir dairede kaldıktan sonra ayrıca bir eve nakleylemişlerdi. Kendisini Mısırda ikinci Abbas diye yadettiren, bakır paralardaki tuğra alına İsminin ilk harflerini ilâve et- tirmek suretile sikke darbı gibi bir saltanat hakkına da iştirak etmek is- tiyen Abbas paşanın bü daveti tabif maksatsız ve sırf hayırkahlıktan ileri gelmiş bir şey değildi. Mahmud paşa Mısırda bulundukça hünkârın kendisine müsaadekirane || ve mültefitane davranmamasına im» 'kân olamıyacağını. tabil takdir edi. yordu o. Mahmud paşa Kahirede iken aske- ri levazım dairesi birinci şube müdür muavini ve Tibbiye idadisinin eski ri- yaziye muallimi olup Rodos kalesin- den kaçan kaymakam İsmail Hakkı bey de kendisine iltihak eylemişti. İs- mail Hakkı beyin sandık içinde firar etmek gibi garib bir macerası var- dır: (1) İstanbulda evine müdavemet eden biri Ermeni iki kişi onun hürri- bey 1900 haziranında Yıldıza celb ile şiire kâtibi Asım. bey tarafından bir (0) İsmil Hakkı: Vatan uğrunda ya- hut Yıldız mahkemesi; Misirdâ basılmıştır. da hapishane memuru yüzbaşı Bolulu Mebmed ağa nezareti altına verilmiş, Reşid paşa diramıharbine tevdi olun- muştu. Bu divamharp bu sırada Reşid paşadan başka bahriye feriklerinden inşaat ve imalât reisi Hüsnü, nakliye taburu kumandanı liva Mehmed, top- çu livası Faik, bahriye lirası Behcet paşalardün: ve piyade binbaşısı mah- puslara memur İbrahim efendiden te- rekküp ediyordu. İsmail Hakkı beyin dostu miralay Bedirhani Bahri beye gönderdiği bir mektupta Gazi Osman paşanın cena- ze alayında hazır bulunmamış bir çok ricali bulunmuşlar gibi isimlerinin gazetede neşri sarzuyu âli» icabından olduğu işitildiğini yazmış olması, şah» hamına sebep tutuluyordu. (Arkası var) yazılmış bazı noktaları leveli ve ikmal eden Tıkralarını naklediyorum: (Serasker yaveri kaymakam Şefik bey amcumdır. Şefik bey pek mert, namuskür bir zat idi. Ben Kuleli idadisinde talebe iken bana verdiği vatan dersleri arasında; İttihad-ve- Terakki cemiyetini ilk kuran gençlerden bir, ikisinin korkmadan serasker dairesie ne kadar gelerek orada vatan için mile cüdelelerine iştirâkini rasıl talep ve ter min. etitillerini, kendisinin de haremdinin akrabasından olam serasker Riza paşaya bu cihete-imaleye ne kadar uğraştığını von derecede bir heyecan ve hararetle anla- taburlarin Abdülhamidi hale kadar var- dırmuşta. Nihayet ruavenetlerini temin gidip bindi; Avrupayı geçti, Pürisle Murad, Çürüksulu Ahmed, Ah- med Riza beylere ve arkadaşlarına ithal etti, Benim hürriyet emeli yolunda giriş- bul ederek oraya gitti. Mert askerin Bursadaki hayatı bir fa» eiadri: Yalnız A.C. ve R gibi müseccel ha- fiyelerin değil, ahrardan geçinen 8. N. un da Jurnallarile mütemadi takiplere, izaç- lara uğradı ve nihayet aklını kaybede- Tek 1327 (1906) senesinde vefât etti, Bur. sada defnedildi.