eryüzünde #detler, gülünç itikadi - > Bn m «İttihad ve Terakki » nin son ok eski bir sanat olan Çin tiyatrosu | devirlerinde suikasdl Cor deliğini halâ muhafaza ediyor Seriye mazi ba Taa lar Her adamın benliğinin dibinde saklı çocukluk hislerini niçin doğdu, nasıl dağıldı ? eğlendirmesini pek iyi bilen bu sanat işte bunun Tetrika No. Hamamın m. Yazan: Mustafa Ragıb rdlardanberi canlılığını kaybetmemi Avusturya yolu açıldı, şeker gelmeğe sk ğ “ — başladı. Hem Kara Kemal bey, hem ismali paşanın taraftarları memnundu Bu hall gayet iyi sezen Kara | şeker, hem halkın, hem de ordunun ve perendebazların etrafım halk he- men çevirir. Bayram ginlerinde pana- yır yerierinde bir kaç tahta çakılarak meydana getirilen kerevetler izerinde oyuncular uzun 'bir piyesi santleree temsil ederler. Burjuvalar her şehirde bir kaç tanesi bulunan - tiyatroların daimi müdavimidirler. Çin tiyatrolarında seyircilere mah- sus kolluk sıralarının önünde çay fin- carilarını, pasta ve yemiş tabakları koymak âçin enlice bir sahanlık bulu- mur. Çünkü Çinli biryandan oyun sey- reterken bir yandan ağzını oynatma- Sırı pek sever. Salıcılar, proğram da- ğitanlar, kontrol işini görenler oyun devam edip dururken her tarafta do- laşır, yüksek sesle konuşurlar. Kala- balık, çok gürültülü bir şehirde ya- şamıya alışkın olan halk bu patırtalara! aldırmaz. Bu karışıklık sahnede de aynen var- dır. Arlistlerin biri gelir öteki gider, kimi perende atar, kimi şarkı söyler, nihayet uzun piyes başlar, oİakat bunların arasında ön perdenin indiri- hp kaldınıması âdet değildir. Sahnede bir tarafta çalğıcılar oturur, bir ta- rafta tiyatronun direktörleri ve onla- rın ahbabları yerleşir, artistlere yar- dım edecek, istediklerini verecek ma- Kemal beyle arkadaşlırı, vaziyet in- ellerini gözleri önüne koyarak ileriye bakar ve gördüklerini tasvire başlar. Güneş hatıyor, rüzgâr yükseliyor, me- zak içinde bekliyen bü generâlin oğlu nerede kaldı? Gelmiyecek mi? İşte de- | Mikanlırm mişanlısı, evinin kapısı önünde yere oturmuş dikiş dikiyor, fa- kal elinde ne kumaş yardır ne iğne ip- manda bu fiat har'cinde ve serbestçe şeker satmak ta meneğilmiş ve elinde Kara Kemal bey, (MM mahsulât şir. gestler yapmaktağır, keti) nin Anadoludan getirttiği un ve 'Pek eski bir sanst olan Çin tiyatro- su bir çocuk oyumu gibi sadeliğini ve dramatik saflığını muhafaza etmiş- İşte muvaffukiyelinin sırrı da bura- dadır. Her adamın beniiğinin dibinde saklı kalan çocukluk hislerini eğlen- dirmesini o pek iyi biliyor. Bu kırbaç ! bir attır, bu bayrak bir kuvvetli rüz- gâr, denizde bir fırtınadır. Bu masa tır. Bunları halk çok iyi bilir ve ekse- riyetle bu eserlerin tekmili temsili edi!- miyerek karma karışık olmak üzere bazı sahneleri alınır. Artistler rollerine göre yüzlerine maske takar, yahut suratlarını boyar- hir 1 eşiklerden geçi- | lar, Kırmızı boya fazilet ve cesaret maras seir açılır, kapanır. ye ev sü Arabadan inilir, yahud hizmetkârler | m i e ein önünüse hayali atlar getirirler. Bekr | Çin tiyatrıtarnda kadın zehrini ek seriyetie erkekler yapar ve erkek rol- Jerine kadınların da çıktığı olur. Ey- velce kaımlar sahneye çikabilirlerken on sekizinci asırda Çisn - Lung isminde bir imparator bunu menetmişti, Cum- huriyettenberi fakat o elbise içindeki adam kral deği artistin kendisidir. Söz sırası onun olmadığı zamanlar istediği tavrı alır, öksürür, aksırır, kuruyan boğazını ıslatmak için bir şekeri bulunan tacirlerin de Şehrema- ihtiyacına sarfedilecekti. halk için ayrılacak kısmın halka da- ğıtılması işini ve dahildeki satışı üzer- lerine alacakları içim pek memnun- dular! Kara Kemsl bey vaziyeti 'kavrağı: Şehre gelen şekerin tüccar elinden sa- tan alınması için peşin para ile işe gi- Tişmek Ifzımdı. Bu maksatla, evvelce du: Kara Kemel beyin bu komisyonu; bu şekeri hem İstanbul halkına - bak- kallar vasıtasile - tutturabildiği fiat- le satıyor, hem de Anadoluya gönde- riyordu. Ancak Kara Kemal bey işi bu ka- 'davia bırakmak istemiyordu: Bu ş8- ker muameleleri vasıtasile kendisine ve düha doğrusu “Merkezi umumi) ye manen, maddeten bağlı bir zümre vücude getirmek ve cemiyetin harp 'münasebetile âshilde sarsılan nüfu- zunu iade etmek, bu suretle hiç ol- azsa halk arasmdaki bir kısım (gay- İ