19 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

19 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dostluk turnuvası bu pazar başlıyor G. Saray - Beşiktaş maçını da, Fenerbahçe - Güneş maçını da ingiliz antrenör idare edecek On beş gün evvel haber verdiğimiz üzere Fenerbahçe, Güneş, Beşiktaş ve Zulatasaray arasındaki dostluk turnuv ası maçlarına bu pazar Taksim stadınde yaşlanacaklır. Pazar günü ilk maçı Galatasary - Beşiktaş, ikinci maçı da Venerbalıçe - Güneş yapacaklardır. Her iki maçı da İngiliz antrenör Booth “dare edecektir. Bu ehemmiyetli maçlar, on sene kadar evvelki hararetli maçları hatırlatmak- adır. O zamanlar ve bilhassa Fenerbahçe - Galatasaray rekabetinin en yüksek devresinde Ali Naci spor yazıları yazardı.O günleri düşünerek bu pazar ya- pilacük Fenerbahçe - Güneş maçı için Ali Naci tarzmda ve onun wslilbiyle dir yazı yazmak hevesine düştüm. Yalnız bu yazım o zamanki koyu klüpçü ve 'arafkir Ali Naci olarak değil, mümkün olduğu kadar bitraraf olmağa çal- jan bir AH Naci zihniyetile yazmağa gayrel ettim. İşte: «Mini kümeye ayrılacak dört takımı tayin etmek için yapilan bir'devreli lik maçları, dört takımı tayin bakımm-| dan bitmiştir. Maçlara giren on İki ta- kımın aldıkları derecelere göre Fener- için bu kabil firari tahminlerden içti- nap etmenin daha makül ve yerinde olacağı kanaatini ileri sürdükten son- Ta mütalialarımızı serdedeceğiz. Önümüzdeki Fenerbahçe - Güneş verdiği bir golle, müşkilât ile yenmiş- di. Buna mukabili o maçta Güneş ta kımının muhacimleri muhakkak bir kaç sayı fırsatını kaçırdılar. O karş laşmalarında, yani bundan daha bir ay evvel iki takım müsavi kuvvet man- zarası göstermekle idiler. O tarihten- beri kuvvet muvazenesi hangi tarafın Jehine meyletmiştir? İşte bunu kestir- mek hakikaten güçtür. Çünkü Fener- bahçe Galatasarayı yendiği gibi, Gü- oyun tabiiyesini de beraber yenerek, mağlüp etti ve o maçta çök üstün bir Fenerin Galatasaray: yendiği ayni gün çıkardığı güzel oyunu gelecek maçla- | rında bu sefer karşı karşıya gösterebil- | meleri emeli bu maç için en büyük temennimiz olmaktadır. Ancak o takdirde dahi hangi tara- | timal için yüzde bir pay ayrılarak - yüzde doksan dokuz ikinci gelmek va- ziyetleri karşısında olduğumuz müşa- i| kü'nefes itibarile her ikisi de mükem- | -sellesi bir kül olarak Fenerbahçenin Hüsam - Yaşar - Fazıl müdafaa müsel- desine faiktir. Buna mukabil Fenerbah- .çenin yardımcı hattının Güneş yar- dımcı hattına nazaran daha iyi tertip edilmiş, daha usta, hem müdafaaya ve hem taarruza elverişli şekilleri itibarile İ #nikiyeti de inkâr olunamaz. Hücum meş te Beşiktaşı, bu takımın en sert | fın ağır baslıracağı kestirilemez. Çün- İ sım ahengini ve hamlelerinin heder ol- tiren bir ciheti de şudur ki, pazar günü en m bil değildir. Beşiktaş maçına kadar haf oynıyan İsmaili o maçta sağ açık ve o zamana kadar sağ açık oynıyan Melihi de sol açık görmedik mi? Takımı bu Şe-| kilde değiştirmek belki şu sebepten ileri geliyor: Güneş takımı henüz teşekkül halinde bulunduğu için, takımı yapan- lar veya daha doğrusu yapan (yani, sö- zün açıkçası, vaklile Fenerbahçenin karşısına Galatasaray takımılarını çi- Karan esrarengiz adam!) Her maça gö- re bir şekil çıkarıyor ve maçları ta- kımlardan ziyade bir nevi tabiye ile ka-| Miştır. zanmağa çalışıyor. Şimdiye kadar bu sistem muvaffak oldu ve bilhassa Be- şiktaşın karşısında en iyi neticesini verdi. Fakat Fenerin karşısında?.. Esadı hesaba katmıyarak Fikret ve Bülendi tutmak tabiyesi mi kullanıla- cak?. Yani birkaç oyuncuyu bunları tutmağa memur ederek evvelâ esasen kuvvetli olan ilk müdafaa müsellesinin gol yememesini temin etmek, sonra da. misalini bize son Fransa - Avusturya beynelmilel teması vermiştir. Fenerbah- çe - Güneş maçında da her iki taratın bir sistemi olacağı muhakkaktır, Bu- günkü vaziyette Fenerbahçenin lehine hükmedilmek icap eden galibiyet husu- sunda insanı ihtiyatkâr olmağa sev- keden de zaten Güneşin nasıl bir tabiye 'kullanacağının bilinmemesidir. Herhalde iki tecrübeli ve usta takı- mın, bu maçı - her İki klübün de çök dost olmalarına bakarak hem çok temiz! kibar, hem de çok güzel ve meraklı bir hale koyacakları muhakkaktır. Maçı İngiliz antrenör Booth'in idnre etmesi oyunu herhalde çok güzelleştirecektir.» Sadun Galip hatlarına gelince, Fenerbahçenin mu- hacim hattı daha kombine, fakat Gü- neşin hücum hattı o kadar kombine olmamakin beraber müessir ve fırsat- cudur. Bu hattın içinde zaman zaman aksıyan unsurlar vardır. Buna mukabil Fenerin hücum hattında da son za- Spor anketi Ne düşünüyorsunuz? 19 Şubat 1937 ItalyaveBalkan devletleri Italyan gazeteleri bu münasebetle çok dostça yazılar yazmağa başladılar Romadan 'Temps gazetesine bildiri- liyor: Milânoda Kont Çlano ile Rüştü Aras arasında yapılan konuşma ve Yugoslavya ile Bulgaristan arasında bir dostluk paktı imzası siyasi maha- filin gözlerini Balkanlara doğru çe- virmiştir. Balkan Antantı konseyinin Atina dn toplanması münasebetile burada bir çok neşriyat yapılmakta- dır. Büyük İtalyan gazeteleri Atina- ya sureti mahsusada muhabir gön- dermişlerdir. Giornale d'İtaliz gazetesi son za- manlarda cereyan eden vakalar ve Balkan hükümetlerinin politikasının yakında alacağı şekil dolayısile Atina toplantısının büyük ehemmiyet kes- bettiğini söylüyor. Bu gazete Roman- ya hariciye nazırının yakında Anka- raya gideceğini, M. Metuksasın Ro- mayı, Kont Çlanonun muhtelif Bal- kan merkezlerini ziyaret etmesi muh- temel olduğunu yazıyor. Balkan antantı ile İtalya arasında- ki münasebata gelince, Giornale d'İta- Hanın Atinaya gönderdiği muharfir bu münasebatın mühim bir dönemeç rafından fethedilmesidir. Bu hüdise İtalya ile Balkan devletleri arasında a Talyanm vaziyeti dolayıslle Romanya, Türkiye, Yugoslavya, Bul- garistan ile İtalya arasındaki müna- scbetı ıslah için zemin hazırlanmıştır. Esasen coğrafi vaziycii, iktisadi şera- İt İlalyayı yakın şark'n birlikte çalış- mağa sevkstmektedir. Bahusus ki bu memleketler o bolşevizm (tehlikesine karşı az çok uyanık bulunmak mec- buriyetindedirler. Giornale d'İlalia muharriri yazısı- nım sonunda diyor ki: «Son aylar zar- fında Balkanlarda hasil olan yeni va- ziyet üzerine Balkan antantı bidayet- $e tayin edilen ve her şeyden evvel si- yasi ve askeri olan hedeflerden baş- ka vazifeler de deruhde edebilir. Bu vazifeler iktisadi ve fikri inkişaf gibi yapıcı şeylerdir.» Bu yazı çok dikkate şayandır. Çün- kü İtalyan Ballcın antantına karşı politikasında büyük değişikliğe delâ- let ediyor. Şimdiye kadar İtalya, Bal- kan antantını hoş görmüyor ve bunu, Küçük antant gibi, İtalya sleyhinde bir teşekkül sayıyordu. Bugün Bal kan antartı iyi görülüyor ve bu an- tanla yeni bir istikamet verilmek İs- teniyor. İtalyan politikasında hakiki bir değişiklik mi vardır, yoksa yakın şar- kın bazı hükümetlerile anlaşmak için mi'bu Tisan kullanılıyor? Her ne olur- sa olsun bu Tisan yeni bir şeydir. Dayağı kim yemiş ? Koca: « Karım beni döğdü» kadın « Kocam beni i li | dar, Buna kapşılık bu tüç kadın da Şa- ir ile Talha, Memnune, Habler, Bed- döğdü » diyor riye ve Nazikenin kendilerini dövdük- derini iddin etmektedirler. Ve gene id- dlaya nazaran Salim, diğer Salim ve Ali adlarında diğer üç kişi de kavgaya karışmışlardır. ce, Meliha, Hafize, Feride mahkemeye gelmişlerdir. Şahid olarak Ayşe ve Emi- ne adlarında iki kadın dinlenmiştir. Bunların ikisi de kavgayı evlerinin penceresinden seyrettiklerini söyliye- rek; «— Bay hâkim reis, şu iki gözlerim- le seyrettim. Burada da Allah için söy- lüyorum ki, bayan Hafize ile arkadaş ları kapının üstünden tırmanarak bah- çeye girdiler, bay Şakiri çantalarile, tekme ve yumruklarile bir güzeeeelee dövdüler. Adamcağızın can acısile «Can kurtaran yok mu?; diye feryağ- *— Şakir ile Talha, Memnune, Beğ- riye, Behice ve Şaziye bir olup bizim üzerimize çullandılar, beni fena halde “dövdüler, mantomu parça parça etti- der. O sırada Ali ile Salimler de işe ka- Taşllar. Demiştir. Hafize de şahidlerin ve ko- .casının sözlerini katiyen reddetmekte- dir. «s— Bay reis, ben bayramda anne- min elini öpmeğe gitmiştim. Kocam olacak bu adam arkamdan eşyaları- mu da yollamış. Fakat eşyamın bir ço- ğunu da zaptedip evinde alıkoymuş. Ben eşyamın gerisini de almak için polisle eve gittim, bana kapıyı açma- dı. İki gün sonra arkadaşlarımla be- raber tekrar gittim, cebimdeki anah- tarla kapıyı açarak içeriye girdim. Gi- verim ya.. kendi evim değil mi?. Velâ- kin içeride kocam Şakir ile ahbapları bir olarak beni ve arkadaşlarımı döv- 'düler. Sonra biz de eşyaları alıp çıktık. Şahidler yalan söylüyorlar. Asil da- yağı yiyen ve davacı olan bizleriz. de- müştir. Matikeme diğer şahidleri çağır. anak için muhakemeyi başka güne bi mak

Bu sayıdan diğer sayfalar: