Yeryüzünde garib âdetler, gülünç itikadlar Cenup denizleri adalarında evlenme kız ile erkeğin ailesi - arasında pazarlıkla yapılan bir alım satım İş; sayılır Çocuklar daha küçük yaştan hatta bâzıları doğmadan birbirlerine | nişanlanır, kız büyüyünce düğün gününe kadar ayrı bir külübede saklanır kız için evvelden tayin edilen bedel tamamile ödenince ğüvey kızı almaya gelir, ziyafetler verilir, eğlenceler vapılır Sağda yukarıda: Yeni Ginede düğüne iştirak eğdemiyen ve kocası öldükten onra yüzünü kimseye göstermemeğe ve | “v pi Son haftalarda Cenetre 31 — İsviçrede Leman gö- ünün etrafında Türklerin göğüslerini kabartan üç mühim vaka olmuştur: Bi- risi ve en yücesi 1923 temmuzunda büyük ve sevgili Başvekilimizin Lozan- da imzaladığı kurtuluş muahedesidir; ikincisi geçen yaz temmuzunda Mon- treux'de imza edilen Çanakkale muku- velesidir; üçüncüsü de bu ay içinde Cenevrede başarılan İskenderun ve An takya anlaşmasıdır. Lozan muahedesini milli zafer doğu!- du; Çanakkale ile Hatay mukavelele- rini Lozanın verdiği siyasi, askeri ve İktisadi istiklâl kazandırdı. Türk cum- hutiyet tarihinin bu üç parlak sahife- leri düşünülürken birşey göğsümü ka- bartıyor, o da tiç şarılı vakayı çok ya- kından görüp takip edebilişimdir. Suriyeli kardeşlerimizi de bizim ka- dar sevindirmesi lâzım gelen Cenevre anlaşması haberlerini bu şehrin kan- ton göz hastanesinde yatarken taze ta- ze slıyordum. Cenevrenin kanton has- taneleri şehrin üniversite mahallesi ar- kasındadır; sakin bir yamaç eteğinde, gözel ağaçlar altında sükünet içinde- dir, İskenderun ve Antakya milli da- vamızın görüşüldüğü ve şerefli bir şek- le bağlandığı Cemiyeti Akvam yeni bi- nası ise Cenevre şehrinin karşı yaka- sında yüksek bir tepe üstündedir. İ oKantonun üniversitesi asırlar evvel kurulmuş çok eski Cenevrenin - evvel zaman kalesi eteklerini okşar ve bir kaç yüz yıllık tarihini sokaklarında ve yerde sürünmeğe mahküm bir dul, Altında düğün tuvaleti yapılmış bir gelin, ortada düğün için yüzüne boyalar | yinalarında dolaşanlara okutur. Karşı sürülen güvey, yukarıda ortada: Borreoda düğün merasimi, solda: Evlenince burnuna halka takılan bir yerli ve İnsanlar için evlenme hâdisesi, ha- yatlarındaâ şahsi ve içtima! mühim bir takım değişiklikler hazırlıyan bir vaka olmak itibarile yalnız cinsi bir müna- sebet meselesi şeklinde kalmamıştır. Bu buhranin sihri ve dini, içtima! ve iktisadi hattâ psikolojik cepheleri var- dır, Dünyanın muhtelif memleketlerin- de bu bakımlardan hangisine daha zi- yade eheniiiyet verilmiş ise evlenme | merasiminin de buna göre mühtelif şe- killer almış olduğunu götüyöruz. Meselâ şimdi bizde medeni nikâh, iz-| divaç mera$iminderi bütün dini görüş- | leri uzaklaştırdı. Tatbat ve ahlâkta bi- ribirine uymıyan şekillerden doğan g& çimsizliklerin ve manevi ruhi zulüm- | ların ayrüma sebepleri olarak kabul | edildiği yerlerde izdivaçta psikolojik te| sirlerin biripci safta tutulduğu anlaşı- | yor. Kütüğleri itibarile daha basit bir seviyede kı olan yerlerde bile ev- lenmede bu muhtelif tesitlerin izlerini ayırmak mümkündür, Miktarlatı mahdut, yayım sahaları dar, yaşayişları çok iptidal olan in- sanlarda evlenme dar gruplar içinde yapılabildiğinden bumlatda kimlerin kimlerle evlenebileceği daha çocuklar dünyaya gelmeden bilinir ve aileler a- rasında doğacak çocuklarım biribirle- rine nişanlıyanlar olur, Böyle iptidat kavimlerde izdivaç bir tarafin erkek veya kadın ferdlerinin diğer tarafın €rkek ve kadın ferdlerine, yalnız bir ta- nesi müstesna olmak üzere, yasak edil | mesi şeklinde anlaşılır. Daha ileri memleketlerde düğür me- rasiminin mümkün olduğu kadar par- | lak yapılması, şahitler, davetliler, #- | yafetler, alaylar, hep herkesin bü izdi- vaçtan haberi olsun diye yapılmış ilân mahiyetinde hareketlerden başka bir şey değildir. Bizde evlilerin düğün yü- | rüklerini her zaman parmaklarında tâ-| şımasına mukabi), daha iptidal kavim- lerde evlilerin saçlarım taramalarında ve giyinip kuşanmalarında yahut süs- Jenişlerinde evli olduklarını gösterecek işaretler ve alâmetler bulunur. Me selâ Solomon adası civarında Ontong | Java adası yerlilerinde evlenip çocuğu olan adamın burnuna bir halka tak- İ Yeni Ginede gelin alayı masi Adettir. Kablumbağanın bağt dediğimiz kabuğundan yapılmış olan bu halka kimin burnunda varsa onun evli ve çoluk çocuk sahibi olduğu anle- gılır. Avustralyalılar gibi bazı iptidai ka- wimlerde ayrıca düğün merasimi yapıl- madan bir erkek ile kadının bir arada yaşamaları ile izdivaç hayati başlamış olur. Böyle olmakla beraber müşterek hayata başlamadan önce senelerce sü- ren bâzı hareketlerle bu izdivaç evvel» den hazırlanmış bulunur. Ekseriyetle bu izdivaç erkeğin kadını ebeveynin- den satin almasile başlar. Bu âdetin menşeini kız kaçırmalarda aramalıdır. | Bu hareketler kız ile erkeğin mensup oldukları kabileler arasında husumet- lere ve kavgalara yol açmış, bü husu: metleri ortadan kaldırmak bu muhar& belerin önüne geçmek için sulh bede olarak bir mal verilmesi, satın almak İ suretile evlenmiye yol açmış... Kızı ka ! çırdıktan sonra sulh için bir-çare aran-! madansa, kızı kaçırmadan bir bedel | teklif ederek kızı istemek usulü dü- | şünülmüş. Malenezyalılarda bir kabile | reisi yüksek saydığı bir aileden kız al- i mak isterse bunların çocukları daha doğmadan pazarlığını yapar, . bedeli verir, döğan çocuk erkek olursa bu be- deli iade ederler, kız olursa ebeveyin çocuğu büyütür, fakat kız nişanlısının malı sayılır, Böyle nişanlı kızlar büyüdükleri vi- kit ayrı bir kulübede saklanir;kizı kirn- seye göstermemeğe dikkat eğdrler; Ku- lübenin kapısı önünde kizin ya baba: | sı yahut yakın bir akrabasi nöbet bök- | ler. Bâzi Kabilelerde kız ve efkek ğö- cuğlar biribitlerine pek küçük yaşlan nişanlanırlar. Erkek tarafı kız tarâfi- na kârarluştırıları bedeli taksitlerle ö demiye başlar, Bazı yerlilerde nişanlı kığ İle erkek çocuk biribirlerile temas ettirilmez. Santa Kruz adasında deli. kahlılara köyün bazı kulübelerine yak | laşmamaları tenbih edilir amma niçin olduğu söylenemez. halbuki o kulübe- lerde nişanlıları vardır. Bazı yerlerde ise bunun aksi yapılır, Malâitada olduğu gibi; orada nişanlı kız ile erkek çocuk bir arada kardeş gi- | İ bi büyütülür, nihayet evlenme çağına geldikleri vakit vaziyet kendilerine bil- dirilir. Evlenme yaşı bu adalarda er- kekler için 20 ile 25 atası ve kızlar için 18 dir, Lord How adaları yerlilerinde kız ile erkek tarafın ailesi arasında bir takim heğiyeler alınır verilir, bunlar ekseriyetle yiyeceğe alt şeylerdir. Koz tarafı oğlan tarafına taro dedikleri bir nevi pasta pişirir ve büyük kaplara dok , durarak günderir, bunlar oğlan tarafı- nın hısım akrabasına dağıtılır. Bu he- diyeye karşılık ölarak kiz tarafı “ge. petler dolusu kuru balık ve on binler. ce Hindistan cevizi gönderir. Kız tarafının gönderdiği Şeylerin kıymeti daima öbür tarafınkinden çok yüksek olur, çünkt onlar aldıkları he- diyeye mukabele etmekle Kâlmıyarak kız için bir bedel vermekle de müker. leftirler, Kiz tarafı nihayet kızlarının evlenecek çağa; hükmedince kızı süslet, ceviz yağlarile vücüdünü o- valar, başına Köpek balığı dişlerinden yapılmış bir taç kor, burnuna, kulakla. rına, kemikten ve bağdan yapılmış halkalar ve küpeler takar, beline yeni bir ot fistan giydirir ve babasi anası önde diğer akrabası etrafında olduğu halde köyün içinde dolaşmıya başlar- lar, bunu gören delikanlı hemen yüzü- nü boyatır, süslenir ve nişanlısının kulübesine gider. Yeni Gine Papularında bunun âksi görülür, güvey bedeli tamamen ödedik. ten sonra gelinin evine gider ve hazır olan kızı yanına alır ve arkadaşları ile birlikte teşkli ettikleri bir alay ile onu evvelden kendi. elile hazırladığı kulü- besine getirir. Bütün köy halkı bu ala İ ya seyre çıkar yalnız her iki tarafın en yakın akrabasından bile olsa, matem içinde olan dullar meydana çıkamazlar Çünkü kocasını kaybeden bir kadın al- tı ay yüzünü kimseye gösteremez, aya» ga kalkamaz, yerde dört ayaklı gibi yü- i zü koyun sürüklenmek suretile yürü- miye mecburdur, Borneo yerlilerinde ise gelin ile güvey bir de şahit kalın bir örtü altında saklanır ve sihirbaz tarafından yapılan bazı merasimden sonra akit vaki olmuş sayılır, Faik Sabri Du tesi taraf ise yeni doğan bir mahalledir; Cemiyeti Akvamın epi yıllar geçirdiği uyuşuk yaşayışından sonra sanki bu yeni binaya girişi onu daha canlı yap- mıştır, ve canlılığın en göze görünür şlerinden birisi olarak Türkiye ve Fransa arasındaki dostluğu sarsan İs- kenderun ve Antakya işini sağlama bağlamıştır. ESKİ BİR HATIRA Altmış yıldan ziyadedir bana hizmet €de ede yorulmuş gözlerimden &olda- kisi son yıllarda beni üzüyordu, ve son haftalarda çok endişeye düşürmüştü. Onâ rahatlık verebilmek için Cenevre- deki kanton hastanesinde * bulunur- ken, ve ameliyatlı sarsıntıları geçip de rahatça gazeteleri takip ederken, oku- duğum ve işittiklerim afasında beni üç iş daha ziyade wâkadâr eyliyordu. Büyük sevinçle göğsümü kabartan Ha- tay anlaşması bunların başında gt- liyordu, ondan sonra pek genç yaşla- rıma doğru gözlerim arkaya dönüyor; Suriye meselesile altınış yıl evvel Şam askeri rüştiyesinde Üç sene sürün ve oradan bana diploma kazandıran ta- lebeliğimi hatırlıyorum, Şamlı din kar deşlerimizle birbirimize: «Ya ahils ya kardeş diye hitaplar edişimizi sanki bu- gün gibi hatırlıyorum ve sonra kendi kendime diyorum: «Türkler bu diyar- ların asırlarca sahibi idiler? Yerli Arap Gin kardeşlerine asla yan gözle bak- madılar. Bizim aramızı açmak, benim dedi- | gim tarihte 1877 de bâğlıyordü. Ara mızi açanlar Suriyede güya mektepler kurmağa geldikleri halde 'Türk ve Ara- bı biribirihe düşürmeğe çabalıyorlardı; meşhur Lübnan meselesi ve Lübnan prensliği o zanlan doğmuştu, Dürzü pa- tırdıları o yıllarda başlıyordu. Bü si- Yaseti emperyalistler. her yerde yap- | lar; gittikleri yerin büzur ve raha- | anı-kaçırdılar, Mostra istiyor müsünüz? Yüzlerce asır rahât yaşıyan Çinlilerin bugünkü'iç kavgalarına, bir millete ve bir mezhebe mensup İspanyanın: şim- diki atıklı ve kanlı hâline bakınız! | 1878 den başlayıp 1912 Balkan har- bine ve 1918-de biten umumi harbe kadar bütün Balkanlıları evvelâ 'Türk- | lere, sonra onları biribirlerine Saldırtan eski Levanten emperyalist siyaseti or- tada iken, Suriyedeki bâzı mahdud dü- Şüncelilerin ve yâhud ücretle düşü- nehlerin'patırdısına oradaki kardeşle- Cenevre mektupları n gölünün etr Türklerin göğüslerini afında| 4 > kabartan 3 mühim vaka | İsviçrelileri çok meşgul eden iki mesele ğ rimizin kulak dsacaklarına ihtimal © vermiyorum. » Yirmi gün süreh teblikeli bir hasta” © ne misafirliğinden "çıktım, Altmış SE ne evvel babapi Şafhda ordu muhas&” becisi 1di, Ö güzel şehirde bir büyük caminin avlusupu üç tarafından dol ran askeri rüştyesinde okudum. Ha” * yat bilgisine gözümü Şamın Beredesi © kenarında açtım. Merhum Mithat pa“ şanın Şamda kurdurduğu ilk millet bahçesinde Şanilı arkadaşlarımla “Ko şup oynadım. O zamanın beria, verdiği. Samimi hislerle've Cenevre hastanösir” nin sakit ve sakim'odasındaki çok te miz düşünceleriidie “bütün” Suriye v9? Şamlı kardeşleri peryalist ve SöRMEM meşalesine 'âsiği jdnmamağa davet ederim. İSVİÇRELİLER NE İLE MEŞGUL Şimdi gelelim Avrupa ve bilhassa O& nevre muhitinde bu meseleye nasıl bö” Kıldığını Fra matbuatı bu işle n mertebe az uğraşlırılmıştar; renin yerli rrwhiti sömürge siya” setile pek az meşguldür. İsviçrelilerin Kolonisi yoktur, zaten İsviçrede pojiti- Kacılık diye bir'meşlek kurulmamışlır. Biirada herkes çalışmasile hayatını kurf* mağa alışıktır;İsviğrenin devlet adan” “ları millet işlerini görmeği bir kânant, “5 bir-feragat ve bir fedakârlık olarak ka” bul etmişlerdir. O fedakârlığa katla” nanlara halkın güveni vardır. Fedakâf lik mevkiinde bulunanların ve bütün iri ufak memurların da balka sevgisi ve bağlılığı vardır. Bundan dolayıdır ki, son yarım asrın yalancı ve yırtıcı Avrupa politikacılığından iğrenmiş 0©- lan bu sakin ve çalışkan halk, hasta Avrupanın politika patırdısına kulak ek yerde 'kendi derdlerile ve o derd” lere çare bulmakla meşguldürler, Bu derdlerin her hepsi iktisadidir ve son haftalarda ki işleri var ki, onu dâ burada yazmadan geçmek istemiyo rum: 1 — İsviçredeki-mebusların bundan sonr& kendilerine sunulacak bütçeler #sla zam istiyememelerine karar veri- ? liyor. Mebusların bütçeleri indirtmek salâhiyeti bulunacak; ve yahud aynen * £ kabul edecektir. Fakat filân kısma ve hesaba, münakale ile duhi zam yapı- masıni talep edemiyeceklerdir. Bü İn- gilterede cari eski bir usuldür, çok fay- dası görülmüştür. Parlmanler mem- leketlerde möbaslarin yeni masraf ka- piları açmaları yahud tufeyli Sinekür hizmetlere meydan verilmösi mahzu- runur önüne geçmiştir. İsviçre bu kö“ rarı verdi ve tfatbikatma geçiliyor.” 2 — Çaresiz bir surette ve hariçteki- lerin hareketlerine mukabele için eta- tist siyaset kabul eden İsviçrenin fe- derasyon mi etatist mesleğinin uç“ tığı masraflardı memur kayırmak» ta ve yahud sınai müesseseler kurmak- ta vukua gelen cümerliklerin ve israf» ların »sinekür'lerin ve lükse kapılmak- 4 tan dolayı gkan fazla paraların önüne i geçmek için bir kontfol komisyonu td$- “En göze çarpan noktası şudür: Devlet memuriyetiride bu- Junanlar sermaye muhafzasını ve kıy- metiği Mezler,. cömerâ ve müsrif. 4 dlurlâr, bimdan dolayı bu kontrol ko- 5 misyönü'âyalığına alınacaklari hazine / parasını "böl bol sarfetmiyecek olan ; başka bir elemandan seçmeğe kârarlaş» ; tarmaşlârdar. i Kend çalışmasile sermayenin ne ol- duğünu ve ğermaye muhafazasının ne z0rbiriş bulunduğunu İyi anlayıp bil- miş olan kimselerden teşekkül edecek olâf du yeni kontrol komisyonu İsviç- rede çok ciddi ve faideli tasarrufları 18 > min eyliyecektir diyorlar; ben buna kaniim in a İm Mİ (Devamı 11 inci sahifede) Ahmed İhsan Tokğöz Ordu Sayları