© Silahlanma yarışı me İngiliz gerek Fransız parld- u tolarının, son günlerindeki celse- & hep silâhlanma işleri üzerin- | öl Şülmüş ve mühim kararlar alın- ge Her iki devletin silâhlarını art- SOR der, ve bahusus hava kuvvetlerini İ Alan ecede kuvvetlendirmeğe çalış- | birle y EROr. Ve bütün bu müza- ii Almanyanın havadan silâh- Mühasebeğz de durulmaktadır. Bu manyada her birinin Me geretteb yüz tayyaresi bulunan iş karargâhı bulundu- tah, seret edilmiştir. Bu mübalâğa o- » Fakat herhalde Almanyanın lin 200p tayyaresi bulunduğu mu- Mig İngiltere ise hava kuvveti- > tayyareye iblâğa karar vermiş hay leketin bütün sanayiini seferber dan olduğu halde bunların in- dir, Mallüp derecede ilerlememekte- taz iniz Fransa geçen altı ay içinde © İnşaatını yilede 27 nisbetinde işlar. Maahasa Fransanın bi- ele itz mahsus mevcud hava kuv- Brünag 500 tayyareyi geçmemektedir. ta , > Kendisini dünyanın en iyi ha- lerinden birt saysa da gene “derledi MAR Yadan, geride bulunduğunu his- Almanyanın ordu cihetinden ediyor. ie i 0 , Erkek 22, kız Birleşik Amerika devletlerinden Ten- ön devletinde bir düğün yapıldı. ay bir düğün, ki bütün Amerikayı 4ç kandırdı ve bütün medeni âlemin Üylerini ürpertti, var nessein bir şehrinde, iki çocuk « Bu çocuklardan biri yirmi iki ya- $inda bir oğlan, öteki de dokuz yaşın- bir kız, e Çocuklar iki arkadaş. Hep bera- geziyorlar, beraber dolaşıyorlar, bi- İrlerinden hiç ayrılmıyorlar. Olur a, arkadaştık bu, Fakat bu arkadaşlık bir kaç kişinin Si çarpıyor. Yirmi iki yaşındaki cin, dokuz yaşındaki kızla pek sıkı ii Srkadaşlığı dedikoduyu mucip ©- Yor. Mesele kızın anasile babasına Yor. Yirmi iki yaşındaki genci Yorlar ve soruyorlar: Yi Nedir bu söylenenler, yoz. iki yaşındaki genç cevap ve- ra Doğru, kızınızı seviyorum, onun- evleneceğim, Baba kızına dönüyor: > Öyle mi?, > Öyle babacığım. ai mademki iki genç evlenmek İs- dah Yarsınlar evlensinler, bundan tabii ne olabilir?.. yn asıl tuhaflığı bundan sonra baş- T: Bu iki çocuğun, nikâhını kıya- bir papaz da bulunuyor. Bu papaz “eukların rildhnı kayıyor. yg eden kıymasın, çocuklar evlenmek Yorlar, analarile babaları bu işe ta» Me. bir yastıkta kocamamaları için bir sebep yok!.. hn, “me dikkat ediniz: Koca uzun boy- mar düz bir genç, kabadayı bir ço- bip Yanındaki karısı, kısa önlüğü ile Mektep talebesi. alayı seyahatine çıkmışlar. Yirmi Y Yaşındaki kabadayı genç: Karıma 8 bükanın, onu elimden almak isti- Yenin gözlerini oyarım diyor. rai bu işi neye yaptığını soranlara da Yor ki: ig — Evlendim, çünkü onu seviyordum. Wi bana vardı, çünkü canı böyle is- ü İ. Kimse keyfimizin kâhyası değil *. Ahamızla babamız da razı olduk- tan Yahsi Şubelerinde makbuzlara Soyadı da yazılacak ii ahsil şubesinde vergi ve resimlere Ni Makbuzların bazen mükerrer su- te verildiği ve bunun yanlışlıklara bep olduğu görülmüştür. 1, sil şubelerine yapılan bir tamim- İm undan sonra bütün makbuzlarda i a letin zali ismile beraber soy adr 4,» İR yazılması ve yanlışlıkların bu Miretle önüne geçilmesi bildirilmiştir. 9 yaşı Avrupa devletlerinin listesi başında bu- lunduğunu Fransa Harbiye nazını M. Daladter yeni müdafaa bütçesinin mü- dajcası esnasında söylemiştir. Almanya ile İtalyanın son derecede yakınlaşarak politika sahasında bera- berce yürümekte olmaları her iki dev- | letin bilhassa hava kuvvetlerinin bir | olarak hesap edilmesini (cap etmekte- | dir. Bir taraftan İngütere ve Frans | Almanyaya teslihat ve bahusus hava | kuvvetinde yetişmeğe ve geçmeğe çö- | lişıyorlar ve diğer taraftan iktisadi me- | selelerde kendisine mühim yardımlar vadinde bulunarak silâhlanmaktaki faaliyetinden geri durmağa icbar et- mek istiyorlar. | Dahası var: Almanyay silâhlanmak- tan vaz geçirmek için silâhları bırak- ma konferansı da İngiltere le Frattsa | tarafından canlandırılmıştır. Bu mak- satla konferansın bürosu gelecek ma- yasta toplanmağa davet edilmiştir. Fa- kat Almanya herhangi şekilde silâhlan- maktan vaz geçmemeğe ve muayyen hazırlığını ikmal etmeğe azmetmiş bu- | Tunuyor. Şu kadar var ki, bu hazırlığı daha ziyade Sovyetlere karşı olduğun- İ dan garbi Avrupanın emniyetini teke/- fül etmeğe hazır bulunuyor. Fransa ise buna yanaşmamakladır. nda: Evlendil pa | Hakikat budur. Sahiden da söz düşmüyor, çünkü Tennesse'devle- İ tinde kanun bü gibi izdivaçlara ceza vermiyor; nikâhları iptal etmiyor. Sakın eskiden böyle idi sanmayın. Bu iki çocuğun nikâhı 1 şubat 1937 de kıyıldı. Bundan birkaç sene evvel, Kanadalı | on iki yaşında bir genç kız da genç bir amele ile evlenmişti. O zaman bu hâdi- İ seye büyük ehemmiyet verilmedi, çün- | kü evlenenler kırmızı deriliydi. Bugün- se iş çatallaştı: Evlenenler beyaz ve Amerikalı, : o Meseleyi reisicumhur Ruzvelte ar- zettiler, Amma o da bügünlük bir şey yapamıyor. Kanun kânundur. Fakat yakında bu kanunda tadilât yapılacağı a. 'onra artık kimseye söz düşmezi. ' da muhakkaktır. Ankara vapuru Denizyollarının Ankara vapuru ha- vuza konulmuştur. Dahili aksamı ta- mamile değiştirilecektir. Pedagoji enstitüsa Tesisine karar verilen pedagoji ens- titüsü cumartesi sabahı saat 9,5 da a- çılacaklır, Ayni zamanda radyoloji ve biyoloji enstitüleri hazırlıkları bitmiş- tir. Bunlar da önümüzdeki hafta aç lacaktır, ! min bir sene az, bir sena çok olması | Zeytin ihracatı artıyor Zeytinciliği ıslah etmek için tedbir almalıdır Son günlerde zeytin fiatlerinde yük- selms istidadı göze çarpmaktadır. Bu hal ihracatçıların mal toplama- larından ileri gelmiştir, İhracat eri- maktadır, En çok zeytin gönderdiği- miz memleketler Mısır, Rusya ve Ro- manyadır, Büğünkü fiatler müsaiddir. Gem- Mk malları 20 - 2, dubleler 81 - 32, Edremit mahsulü birinciler 24 - 28, İkinciler 20 - 25, Edincik malları da 18 - 20 kuruş arasında muamele görü- yor. Zeytin, memleketimizde bol ve gü- | Zel yetişen mahsuller arasındadır. Fa- kat senelerdenberi bu mahsul hiç 19- lah edilmediği için istihsalât artma- maktadır. Köylünün, uzun yıllardan arta kalan sopa ile toplama usulünü hÂlA tatbik etmekte olması da zeytin rekoltesinin o azalmasına tesir eden sebeplerin başındadır. Çünkü ağaca sopalarla vuruldukça dallar zedelen- mektedir, Memleketimizde zeytin rekoltesi- | sebeplerini de bu sopa İle toplama usulünde aramak lâzımgeliyor. Zede- lenen dallardan bir #cne sonra az ! mahsul alınıyor. Köylüler bu hatayı bile bile yapıyorlar, Zeytin mahsulünü ıslah ederken evvelâ toplama işini ele almak ve köylüye fenni usulü göstermek icab ediyor. Bir zeytin ağacının 25 sene meyva vermesi lâzımdır, Fakat köylü- lerin sopaları bu ağaçları 10 - 15 se- nede öldürmektedir. İtalya zeytin ve zeytinyağlarının şöhreti ve komşu Yunanistandaki bu cins mahsulün Avrupa piyasalarında adı geçmesi ıslahat işine azami ehem- miyet verilmesinden ileri gelmiştir. Bu memleketlerde muhtelif mahsul için olduğu gibi zeytin için de hususi daireler tesis edilmiştir. Türk zeytin- lerinin fazla rağbet görmesi için bu kadar uzun işlere de lüzum olmadığı, sadece umumi ıslahatın kAfI geleceği anlaşılmaktadır. Zirant vekâleti bu işi ehemmiyetle ele almıştır. Zeytin kongresinin ne- ticelerinden büyük istifadeler elde edileceği muhakkak görülüyor. Zey- tinyağı ihracatımız vasat! olarak 86- nede 18,300 ton, 4,400,000 liradır. Se- nelik zeytin ihracatımız da 2,500,000 kilo, 160,000 lira kadardır. Ağaçların wslahile elde edilecek mahsul fazlalı- ğı nisbetinde ihracat kıymetini mil- yonlara çıkarmak her zaman müm- kün olabilecektir. Sığınaklar Nümunelik sığınağın nerede yapılacağı henüz kararlaşmadı Hava tehlikesinden korunmak üze- re belediye tarafından nümünelik bir sığınak yaptırılacağını yazmıştık. Bu sığınak, bazı gazetelerin söylediği gibi memurlar için yapılmıyacaktır. Burası şimdilik otuz, kırk kişiyi alacak- tır. Nümünelik sığınak, ileride şehri- mizin muhtelif semtlerinde yapılacak büyük sığınakların esasını teşkil ede- cektir, Belediye, nümünelik sığınağı herede yaptıracağını henüz kararlaş- tırmamıştır. Diğer taraftan ileride inşa edilecek büyük sığınaklar için de kati olarak ve- rilmiş bir karar yoktur. Şehrimizde bir-| çok eski su bendleri ve yeraltı geniş mahzenler vardır. Bunlardan bir kısmı şimdi kullanılmaz bir haldedir. Bundan bir müddet evvel, bir fen heyeti bu yer- leri birer birer gözden geçirmiş ve bun- ların asri bir sığınak haline sokulması kabil olup olmadığını tedkik etmişti. Bütün İstanbul halkını alabilecek büyük sığınaklar yapmak için elli mil yon ilra gibi bir para sarfına ihtiyaç olduğu ileri sürüldüğünden masrafı #- zaltmak için bu mahzen ve su bendle- rinden istifade edilmesi zaruri görülü- yor. Bunun, için yakında kati bir karar verilecektir. A Herkesin beğeneceği bir komedi: Bahâr Telif eserlere halkımızın gösterdiği reğbet, tiyatromuzun atisi için güzel bir müjdedir. Büyük tiyatro şöhret lerinin isimlerine kapılanların tiyat- ro salonunu doldurmaları da, tiyatro- ya gösterilen alâkanın güzel bir nü- munesidir. Atıcak tiyatroya sade te Mf veya sade büyük şöhret ismine ka pılp gitmemek gerektir. Batıda daha henüz adını bilmediğimiz, eserini sey- retmediğimiz öyle beynelmilel olma. ğa namzed muharrirler ve eserler var, ki Şehir tiyatrosunun her sahnesine koyduğu eseri bir kere görmemiz fay- dalı olur; çünkü her seferinde tanıma» dığımız yeni bir şöhret veya eser le karşılaşırız. Her sahneye konan eseri beğenmekle mükellef değiliz ama, kendimizi her oynanan eseri görmekle mükellef saymalıyız. Hiç şüphemiz olmasın ki, eserini bir kaç lisana tercüme ettirmiş olan bir mu- harrirde, görülmesi ve dinlenmesi 1â- am bir kaç sahne, bir kaç fikir var- | dır ve şunu da itiraf edelim, ki batı- dan gelen her eser, yeni yetişecek Türk tiyatro adamına en güzel örnekleri teşkil eder. Şehir tiyatrosunda oynanmakta olan «Bahar temizliği okomedisini seyrederken aklımıza bu düşünceler geldi. Temsilin ikinci gecesi tiyatro tenha idi. Bunun belli başlı sebebini şöyle izah edeceğiz. Eserin ismi Be- har temizliği, Pek cazib bir isim de gil. Bahar temizliği ne olsa gerek?. Hiç, İngilizceden da tercüme edilmiş. Kimbilir ne mânasız, mânasız bile ol masa bize aykırı bir şeydir. Yazan da Fredorlek Lonsdale, Bilen duyan var- sa parmağını kaldırsın. Tercüme eden; Avni Givda. Sarı çizmeli Mehmed ağa.. gidip görmeğe deymez. Bizde yabancı bir çok eserlerde bu mülâhazalara kapılıp tiyatroya git- miyenlerin sayısı pek çoktur ve git- memekle aldandığımıza en büyük de- Ml de «Bahar temizliği; komedisidir. Bahar temizliğinin mânası üstün- dedir. Hani bizde bir darbı mesel var- dır: Bahar gelince «Mart içeri pire dışarı» diyip büyük temizlik yaparız. İşte bu temizliğin bir remzi. Frederick Lonsdale, bugünün en kuvvetli, İngiliz muharrirlerinden bi- ri, Avni Givda değerli bir mütercim. Anha minha «Bahar temizliği» kadın erkek, genç İhtiyar herkesin görüp seveceği, heyecan ve helecan duyaca- ğı, eğleneceği, düşüneceği, beğenece- gi, avuçlarını patlatarak alkışlıyaca- ği bir komedi. «Bahar temizliği; ders veriyor, ders verdiğini belli etmiyerek: <Ba- har temizliği> ahlâk hocalığı yapıyor, ahlâka yanaşmadan; «Bahar temizli- ğb kalabalık bir zümreye örnek olu- yor, kendini yadırgatmadan.. «Bahar temizliğiz bir sosyetenin ay- nasıdır. Bu sosyete yalnız Londra, Paris, Berlin, Roma, Alina, Sofya, Belgrad, İstanbul sosyetesi değildir. Makiyajla dekoltenin ifrata vardığı her büyük şehrin sosyetesidir, Adem- le Havvayı giydiriniz, Habil ile Kabi- M kaloriferli bir daireye sokunuz, duygularından ve davalarından bü- yük bir şey değişmiyecektir. Ateşle barut hikâyesi: Bir sosyete tasavvur ediniz, ki her kadının yanındaki erkek kendi erke- gi değildir ve bir genç kiz vardır, ki, boyuna kokteyl içer. Bir de bekir çapkın vardır, ki namuslu bir kadını ele geçirmeğe çalışır. Bir de namuslu, karısına düşkün bir erkek vardır ki, bu sosyeteden yakasını sıyırmak ister, karısına söz geçiremez... Koktey! içen genç kızı, züpps Insan müsveddesini, kocasını atlatıp m im Se laşan genç kadını, bu mi pi namuslu zevceyi, Farısını kurtarmak istiyen ağır başlı kocayı tanıyorsunuz değil mi? İşte bu koca, bu kadınlarla bu er- keklerin sofrasına; karısının sofrasına bir orospu getirince, bu sosyetenin namusuna dokunuyor da, yerle- rinden fırlıyorlar. Ve o koca, dostu- nun karısını alan adama, o adam- la gezen kadına, kendi karısını elde etmeğe çalışan çapkına mahiyetlerini “temizliği öğalıynetlerini yüzlerine vu- Sali 4 Ö genç, o namuslu kadınla eğlen- i yejlenen genç, kadınla evlen- mek zet düşeceğini anlayınca, işin sıyrılıyor ve kocaya anla» tiyor ki. Bir erkek karısile, ölünciye kadar, yakından ve candan alâkadar olmalıdır. bütün, bunlar, bu basit, bu ruzmere hâdisat sırasına geçen Ve- kayi, “kuvvetli kolpolarla, öyle inik. sahnelerle, öyle güzel sözler. Te,canlandırılıyor ki, seyirci ve dinle- yici, dudaklarında tatlı bir tebessüm- le kalb çarpıntısına, yakalanarak, ne- fessiz ama zevkli saatler geçiriyor. «Bahar temizliğis görülmeğe, din- lenmeğe değer bir eserdir. Seyredilip dinlenmektedir. Ancak temenni ede- lim ki, bütün İstanbul gençliği <Ba- har-temizliği ni seyretmek için s0 ferben' olup Şehir tiyatrosuna akın etsipive temenni edelim, ki Şehir ti- yatrosurhu sene bütün memleketi do- aşıp «Bahar temizliği» ni oynasın, : ... «Bahar temizliğe ni M. Kemel, Mahmut, Talât, Semi, Sald, Neşet, Neclâ; Neyire Neyir, Cahide, Muaz- zez, Nezahet oynuyorlar. Hepsi mü- kemmel oynuyor, İhtiyar zendost 10- lünde” Mahmud, züppe genç rolünde Sami, uşak rolünde Sald o tiplere ge- rekep katakteri verdiler. Neclâ, oros- pü rolühle harikulâdeydi ve jestleri ge, satihöye verilen emeğin boşa gitme» diğini, sânatkâr olmak için de sahne- de Ulun zâman yıpranmak lâzım öldu- gunü' gösterdi, çok güzel, hiç kusursuz oynadı. Neyir Neyir Margerata rolünde başka bir &lem. Türk sahnesinin ken- disile bihakkın örünebileceği bu ye güne kadın sanatkârımız «Bahar te- mizliğiş ni de, bu sene her temsilde başka bir olgunluk gösteren H. Kemal 116 berdbör ihya etti. i Selâmi İzzet Sedes Aâdoluda soğuk © vekar Bir genç kardan dondu, refikâsı güçlükle kurtarıldı Atilep '(Akşam) — Soğuklar bütün şiddetile devam ediyor. Kesif kar taba» kaları hemen bütün yolları kapamış ve posta nakliyatı durmuştur. Bü şiddetli kar fırtınaları, maalesef bir gehcin hayatıma mal olmuştur. Bây Mustafa adındaki bir genç re- fikasile beraber, oNarlıdan posta kamyonile Başpınara kadar gelmişlere dir, Posta kamyonu, karların yolu kapamasından dolayı, daha ileriye gideniiyerek Başpmarda kalmış, bay Mustafa da zevcesini yanına alarak Gazlahtepe kadar olan on beş kilo- metrelik yolu yaya olarak katetmek istemiştir. Fakat karı koca, karlar içinde iki kilometre kadar yol yürüdükten son- ra şiddetli tipiden bunalarak daha ileri gidememişler ve kuvvetleri de ke, sildiği için donarak karların içine yu- varlatımışlardır. Bu hâdise, Başpınardan telefonla Gaziantebe bildirilmiş ve karı koca- yı bullirak kurtazmak için bir suvari mülftepesi yola çıkarılmıştır. , Müfreze, Uzun (araştırmalardan sönrü'buy Mustafa ile zevcesini karlar altıda donmuş bir vaziyette bulmuş« tur. İkl kazazede süratle Gazlantebe Mei hastaieye yatırılmışlardır, y Mustafa yapılan tedaviye rağ- men kurtulamamış ve erlesi günü ölmüğtür. Refikasının da hayatı teh- likedeğir. Bü acıklı facia, şehrimizde derin bir tesir uyandırmış, bay Mustafanın c8- nazesi halkın gözyaşları arasında def. medllimiştir...,,|,« Baş pehlivan Izmirde Dinarlı ile güreşecek İzmir 4 (Telefon) — "Türkiye baş pehlivanı Tekirdağlı Hüseyin, bay. ramda Kızılay menfaatine Dinarlı ile ijremek üzere buraya gelmiştir. öner